Tarih:

Paylaş:

31. Yılında Hocalı Soykırımı

Benzer İçerikler

Hocalı Soykırımı münferit bir olay değil; Azerbaycan Kurucu CumhurbaşkanıHaydar Aliyev’in ifadeleriyle, yaklaşık 200 yıl şovenist Ermenilerin Azerbaycanlılara karşı düzenli olarak gerçekleştirdiği etnik temizleme ve soykırım politikasının devamı ve en kanlı sayfasıdır. Bu bakımdan Hocalı Soykırımı’nın da bir parçası olduğu Karabağ Sorunu’na kısaca değinmek gerekmektedir. 

Karabağ Sorunu, Rusların Güney Kafkasya’ya hakim olma mücadelesinin neticesi olarak ortaya çıkmıştır. Güney Kafkasya’da kalıcı olmak için Hristiyan Ermenilerden faydalanılması gerektiğine inanan I. Petro, vasiyetnamesinde Kafkasya ve çevresine hâkim olmak için komşu devletler Osmanlı Devleti ile İran’ın (Kaçar Hanedanlığı) arasına nifak sokulması, devamlı kargaşa çıkarılması ve zaman kaybetmeden Kafkasya’nın işgal edilmesi gerektiğine değinmiş, aynı dinden oldukları için kendilerine “sadık” Ermenilerin de işgal edilen Azerbaycan topraklarına yerleştirilmesi uygulamasını başlatmıştır.

1723 yılında Bakü ve Derbend’i işgal eden I. Petro, sadık tebaa Ermenileri oraya yerleştirmiş ve bu siyaseti halefleri tarafından da devam ettirilmiştir. Nitekim II. Katerina, 1768 senesinde Ermenileri koruma altına almak için ferman yayınlarken; Çar I. Aleksandr, Azerbaycan topraklarının ele geçirilmesinde Ermenilerden yararlanılması gerektiğine inanmıştır.

19. yüzyılda Rusya ile İran (Kaçar Hanedanlığı) arasında yaşanan iki savaş ve neticesinde imzalanan anlaşmalar ise Karabağ Sorunu’nun başlangıcı olmuştur. 1803-1813 yılları arasında yapılan savaş neticesinde 1813 senesinde imzalanan Gülistan Antlaşması ile Karabağ, Gence, Şeki, Bakü, Derbend, Kuba ve Taliş hanlıkları Rusya, Güney Azerbaycan coğrafyasında yer alan hanlıklar ise İran hâkimiyetine bırakılmıştır. 1826 yılında başlayan savaştan sonra imzalanan Türkmençay Anlaşması’yla da Gülistan Anlaşması’na ek olarak Erivan (İrevan/Revan) ve Nahçivan Hanlıkları da Rusya’ya verilmiştir.[1]

Güney Kafkasya’daki hakimiyetini güçlendirmek isteyen Rusya, Azerbaycan topraklarında gerek Osmanlı Devleti’ne gerekse de İran’a karşı tampon bir Ermeni devleti kurmayı hedeflemiştir. Ancak Rusların bu hedeflerini gerçekleştirmelerinin önündeki en büyük engel, bölgede devlet kurabilecek kadar Ermeninin bulunmamasıydı. Bu sorun ise çevre ülkelerden Ermenilerin Azerbaycan topraklarına yerleştirilmesiyle aşılmıştır.

1828 yılında imzalanan Türkmençay Anlaşması’nda İran’da, 1829-1829 Osmanlı-Rus Savaşı sonrası imzalanan Edirne Anlaşması’nda ise Osmanlı topraklarında yaşayan Ermenilerin Rus işgalindeki Azerbaycan topraklarına göç ettirilmesini ilişkin maddeler bulunmaktadır. Ruslar tarafından yapılan bu nüfus mübadelesi neticesinde 1826-1914 yılları arasında yaklaşık 1.5 milyon Ermeninin Kafkasya’ya yerleştirildiği bilinmektedir. Böylece Revan Hanlığı[2] merkez olmak üzere Azerbaycan topraklarında bir Ermeni devleti kurulmasının temelleri atılmıştır.

Rusların Azerbaycan topraklarını işgal etmeleriyle bölgenin demografik yapısı bütünüyle değişmiştir. Ermeniler, bölgeye yerleştirilirken; bölgedeki Türkler için göç, sürgün ve katliamlar süreci başlamıştır. Nitekim 1905-1906, 1918-1920, 1948-1953 ve 1988-1989 yılları Türkler açısından çok kanlı ve acı hadiselere sahne olmuştur. Joseph Stalin’in emriyle 1948-1953 yılları arasında Ermenistan’da yaşayan 150 bine yakın Türk, kendi topraklarından çıkarılmış ve bunların üçte biri çeşitli nedenlerle hayatını kaybetmiştir.[3] Tüm bu baskılara rağmen 1988 senesine gelindiğinde bile Ermenistan’da 300 bine yakın Türk yaşamaktaydı ve bunlar da zorla Ermenistan’dan göç ettirilmiştir.

Sovyetler Birliği’nin Yıkılışı ve Karabağ Sorunu

1980’li yılların ortalarından itibaren iyice zayıflama emareleri gösteren Sovyetler Birliği’nde dondurulmuş birçok etnik çatışma tek tek gün yüzüne çıkmaya başlamıştır. Ermeniler ise bu dönemde bir yandan Ermenistan’daki Türkleri zorla göç ettirirken; diğer taraftan da Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ne bağlı Karabağ’ı Ermenistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ne bağlamak için girişimlerde bulunmuştur.

Mihail Gorbaçov’un Ermeni yanlısı politikalarından cesaret alan Ermeniler, 1988 senesinde Azerbaycanlı üyelerin katılımı olmaksızın yapılan oylamada “Dağlık Karabağ Özerk Bölgesi”nin Ermenistan’a bağlanması yönünde karar almıştır. Moskova ise bu karara karşı çıkarak bölgeyi merkezi yönetime bağlamıştır.

Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından Karabağ’daki çatışma, Azerbaycan ile Ermenistan arasında sıcak bir savaşa dönüşmüş, 1994 yılında imzalanan Bişkek Anlaşması’na kadar Azerbaycan topraklarının %20’si Ermeni işgaline uğramış ve 2020 senesinde yapılan İkinci Karabağ Savaşı’yla Azerbaycan, topraklarını azad etmeye muvaffak olmuştur.

Hocalı Soykırımı’na Giden Süreç

1800 km2 büyüklükteki Karabağ’ın yaklaşık 4400 km2’lik kısmını oluşturan merkezi merkezinde bir kasaba olan Hocalı, 25-26 Şubat 1992 tarihinde Ermeni silahlı kuvvetleri ve Rus 366. Motorize Alayı’nın katıldığı bir katliama tanıklık etmiştir. Hocalı’nın sahip olduğu stratejik konum, Ermenilerin böylesi büyük bir vahşet için burayı seçmesinde belirleyici rol oynamıştır. Öncelikle Hocalı’nın bölgenin önemli demiryolu ve karayolu bağlantılarının üzerinde bulunması, Karabağ’ın tek hava limanına sahip olması ve Karabağ’ın merkezi Hankendi’ye 11 km mesafede yer alması, Ermeniler tarafından hedef seçilmesinin başlıca nedenleridir..

Katliamdan önce Hocalı’yı çevresindeki bölgeler işgal edilmiş, dolayısıyla Hocalı’nın tüm dünyayla iletişimi kesilmiştir. Bir yıl boyunca abluka altında bulunan Hocalı’ya ulaşım, ancak havadan sağlanmaktaydı ve son sivil helikopter, 28 Ocak 1992 tarihinde, son askeri helikopter ise 13 Şubat 1992 tarihinde Hocalı’ya yemek, ilaç ve yakıt getirmiştir.

Söz konusu dönemde Ermeniler, Hocalı’nın elektriklerini de kesmiştir. O tarihten itibaren bölgede yaşayan Türklerin tüm dünyayla bağlantısı münasebeti kesilmiş, kent korumasız, elektriksiz ve yakıtsız kalmıştır. Yani Ermenilerce katliama hazırlanmıştır.

1992 yılının Ocak ayında Hocalı’ya giden Amerikalı gazeteci Tomas Goltz, kentteki durumu “Şehirde telefon çalışmıyor, elektrik yok, ısıtma sistemi yok, hiçbir şey çalışmıyor. Şehrin dışarıyla bağlantısı yüksek riskli helikopter uçuşlardır.” cümleleriyle özetlemiştir.[4] Şehrin askeri anlamda savunma durumuna bakıldığında ise sadece 200-250 otamatik silah, 1 adet top, 2 “Alazan” roketatar ve 1 zırhlı araçla donatılmış 160 kişilik bir savunma birliği olduğu görülmektedir.[5]

1992 yılının 25 Şubat’ı 26 Şubat’a bağlayan gece, 366. Rus Motorize Alayı’nın desteğini alan Ermeni silahlı güçleri, aylardır abluka altındaki yaklaşık 7000 nüfuslu Hocalı’ya üç koldan tank ve zırhlı muharebe araçlarıyla saldırdılar. Gün ağardığında dünya tarihin en büyük katliamlarından biri yaşanmış ve Hocalı kasabasındaki Türkler, adeta yeryüzünden silinmiştir.

İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün Birinci Karabağ Savaşı’ndan bu yana gerçekleştirilen en kapsamlı “sivil katliam” olarak nitelendirdiği Hocalı’da 83 çocuk, 106 kadın ve 70’ten fazla yaşlı dahil olmak üzere toplam 613 kişi öldürülmüş, 487 kişi ağır yaralanmıştır. Buna ek olarak 1275 kişi rehin alınmıştır. Üstelik bu insanların 150’ye yakınından halen haber alınamamaktadır. Katliam sırasında 7 ailenin bütün fertleri öldürülmüş, 27 ailenin ise sadece bir ferdi ayakta kalabilmiştir. 230 ailede de anne veya baba öldürülmüştür. Katliamdan kaçmaya çalışan 200 kişi, Gargar Çayı’nı geçmiş; fakat soğuğun etkisiyle ayakları donmuştur. Yapılan tüm müdehalelere rağmen bu kişilerin ayakları kesilmiştir.[6]

Hocalı’da yaşanan faciaya ilişkin haberler, başta Batılı ülkeler olmak üzere uluslararası alandaki birçok medya kuruluşu tarafından çeşitli analizler yayınlanmıştır. Örneğin 16 Mart 1992 tarihli Newsweek’te katliam şu şekilde anlatılmıştır:[7]

“Geçtiğimiz hafta Azerbaycan yine bir morgun mahzeni gibiydi; bir caminin arkasına geçici olarak kurulmuş morga sürüklenerek getirilmiş düzinelerce ceset ve yas tutan mülteciler… Bunlar 25 ve 26 Şubat tarihinde Ermeni kuvvetleri tarafından istila edilen Yukarı Karabağ Bölgesi’ndeki Hocalı köyünün Azeri sakinleriydi. Cesetlerin çoğu kaçmaya çalışırken yakın mesafeden vurulmuştu, bazılarının yüzleri paramparça idi, bazılarının kafa derileri yüzülmüştü.”

4 Mart 1992 tarihli The Times Gazetesi’nde yayınlanan haberde ise “Birçok insan korkunç hale getirilmiş, masum kızın sadece kafası kalmış.” cümlelerine yer verilmiştir.[8] Hocalı’da esir alınan Seriyye Talibova da tanıklık ettiği vahşeti şu şekilde dile getirmiştir:[9]

7 Türk’ü bir Ermeni askerinin mezarında kurban ettiler. Daha sonra 2 Azerbaycanlının gözlerini çıkardırlar”

Ermenilerin esir aldıkları Türklere karşı kötü muamele ettikleri uluslararası örgütlerin raporlarına da yansımıştır. Memorial Örgütü temsilcileri Hankendi’deki esirlere yönelik şahit oldukları şiddeti Esirlerin dış görünümleri onların sürekli dövüldüklerinin ve işkence gördüklerinin kanıtıdır.”ifadeleriyle açıklamıştır.[10]

Hocalı Soykırımı ve 366. Rus Alayı

1988 senesinin Ağustos ayında Hankendi’ye yerleşen 366. Alay, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Bağımsız Devletler Topluluğu Ordusu haline gelmiştir. Bahsi geçen dönemde alayın 350 askerinden 50’si ve 2. Tabur Komutanı Binbaşı Seyran Ohanyan Ermeniydi. Katliamdan hemen sonra, 1992 senesinin Mart ayında Moskova yönetimi, 366. Motorize Alayı’nı o tarihlerde Rus üssü bulunan Gürcistan’ın Vaziani bölgesine yerleştirmiştir.

27 Şubat 1992 tarihinde ise Azerbaycan, soykırıma katılanlarla ilgili soruşturma başlatmıştır. Azerbaycan, 366. Alay’ın komutanlarını sorgulamak için 14 Aralık 1992 ve 28 Haziran 1993 tarihlerinde iki defa Rusya Federasyonu Başsavcısı’na başvuruda bulunulmuş; ancak bu taleplerden herhangi bir sonuç alınamamıştır.

Üstelik 366. Alay, sadece Hocalı Soykırımı’na değil; 24 Eylül 1991 tarihinde Ağdere Vilayeti İmaret Gervent Köyü’nün, 30 Ekim 1991 tarihinde Tug ve Selaketin köylerinin, 12 Kasım 1991 tarihinde Ahulu’nun, 19 Kasım 1991 tarihinde Hocavend’in ve 15 Aralık 1991 tarihinde de ise Cemilli Köyü’nün işgaline destek vermiştir.[11]

Karabağ Klanları Robert Koçaryan ve Serj Sarkisyan: Hocalı Katliamı’nın Planlayıcıları

Hocalı Soykırımı’nın baş aktörlerinden olan Robert Koçaryan ve Serj Sarkisyan ilerleyen tarihlerde Ermenistan Cumhurbaşkanlığı da yapmış iki isimdir. Sözde Dağlık Karabağ Savunma Ordusu’nun kurucuları arasında yer alan bu iki isim, Hocalı Soykırımı gerçekleştiğinde de bölgede görev yapmaktaydı. Zaten soykırımın gerçekleştirildiği tarihte Sarkisyan, Karabağ’daki silahlı Ermeni gruplarının da başkomutanıydı. Dolayısıyla Karabağ Klanı’na mensup Sarkisyan ve Koçaryan’ın Hocalı’da yaşananlardan haberleri olmadığını düşünmek mümkün değildir. Buna rağmen bu ikili, devlet başkanlığı yaptıkları dönemlerde Batılı liderlerden hiçbir eleştiri almamıştır. Halbuki Ermenistan Savunma Bakanlığı da yapan Sarkisyan, “Hocalıya kadar Azerbaycanlılar bizim sivilleri öldürmeyeceğimizi düşündü. Fakat Hocalı’da biz bunu yıktık.”diyerek soykırımdaki rolünü itiraf etmiştir.[12]

17 Mayıs 2001 tarihinde yaptığı başka bir açıklamada ise Sarkisyan, “İşgal ettiğimiz topraklar var. Bunda utanılacak bir şey yok. Güvenliğimiz gereği yaptık. Biz bunu 1992 senesinde de söylüyorduk, şimdi de söylüyoruz” ifadelerini kullanmıştır.[13] Sarkisyan, 2011 yılında üniversite öğrencilerine yaptığı bir konuşmada da “Karabağ’ı bizim neslimiz aldı, Ağrı’yı da size bırakıyoruz.” demiştir.[14]

Kendi sınırlarını bile Rusya’nın koruduğu Ermenistan’ın bu düşünceleri hayal unsuru olmaktan öteye gitmese de Karabağ Klanı’nın siyasi duruşu, Ermenistan’ı bölgede yalnızlaştıran bir işlev görmektedir.


[1] İsmail Mehmetov, Türk Kafkası’nda Siyasi ve Etnik Yapı, Ötüken, İstanbul 2009, s. 487.

[2] Revan veya İrevan Hanlığı, merkezi günümüzdeki Ermenistan’ın başkenti Erivan olan ve 1747 ile 1828 yıllarında faaliyet gösteren Türk hanlığıdır.

[3] Hatem Cabbarlı, “Geçmişten Günümüze Ermenistan’da Azerbaycan Türkleri”, Ermeni Araştırmaları, 4, 2002.

[4] Thomas Goltz, “Khojaly”, Justice for Khojaly, https://justiceforkhojaly.org/sites/default/files/publication/%284%29%2BThomas%2BGolts%2Bon%2BKhojaly.pdf, (Erişim Tarihi: 09.01.2023).

[5]Ali Asker, “Hocalı Soykırımı”, 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü, http://www.21yyte.org/tr/arastirma/azerbaycan/2012/02/24/6106/hocali-soykirimi, (Erişim Tarihi: 02.01.2023).

[6] “Ermeni Meselesinden Hocalı Soykırımına”, 1905.az, http://1905.az/tr/ermeni-meselesinden-hocali-soykirimina/, (Erişim Tarihi: 22.02.2023).

[7] Cavid Veliyev, “Bütün Yönleriyle Hocalı Soykırımı”, Fırat Üniversitesi Orta Doğu Araştırmaları Dergisi, 9(2), 2013, s. 63.

[8] “City Wiped off the Face of the Earth for One Night”, AZERTAG, https://azertag.az/en/xeber/CITY_WIPED_OFF_THE_FACE_OF_THE_EARTH_FOR_ONE_NIGHT-75484, (Erişim Tarihi: 26.02.2023).

[9] “Xocalı Soyqırımı”, Məcburi köçkünlərin Sosial İnkişaf Fondu, http://sfdi.gov.az/qarabagi-unutma-xocali, (Erişim Tarihi: 11.02.2023).

[10] Cavid Veliev, “Khojaly: 30 Years of Yearning for Justice”, Anadolu Agency, https://www.aa.com.tr/en/analysis/analysis-khojaly-30-years-of-yearning-for-justice/2516710, (Erişim Tarihi: 25.02.2023).

[11] Veliev, a.g.e., s. 59.

[12] Thomas de Waal, Black Garden: Armenia and Azerbaijan through Peace and War, New York University Press, New York 2003, s. 172.

[13] Araz Aslanlı, “Ermenistan’ın Azerbaycan Topraklarını İşgal Sorununun Hukuki Boyutu: Azerbaycan’ın Meşru Müdafaa Hakkı Devam Ediyor mu”, Ermeni Araştırmaları Enstitüsü, http://www.eraren.org/index.php?Page=DergiIcerik&IcerikNo=68, (Erişim Tarihi: 01.02.2023).

[14] “Karabağ’ı Biz Aldık Ağrı’yı Size Bıraktık”, Hürriyet, https://www.hurriyet.com.tr/gundem/karabag-i-biz-aldik-agri-yi-size-biraktik-18338718, (Erişim Tarihi: 14.02.2023).

Doç. Dr. Esma ÖZDAŞLI
Doç. Dr. Esma ÖZDAŞLI
Doç. Dr. Esma Özdaşlı - 2005 yılında Karadeniz Teknik Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden lisans derecesiyle mezun olan Özdaşlı, Süleyman Demirel Üniversitesi’nden 2008 yılında “Rus Dış Politikasını Şekillendiren Temel Dinamikler Çerçevesinde Rusya Federasyonu - Orta Asya Türk Cumhuriyetleri (Türkistan) ilişkileri (1991-1999)” başlıklı teziyle yüksek lisans ve 2012 yılında “Stratejik Ortaklık Kavramı ve Azerbaycan’ın İsrail Politikası“ başlıklı teziyle doktora derecesini aldı. Ulusal ve uluslararası dergilerde makaleleri yayımlanmış olan Özdaşlı’nın başlıca telif eserleri; “İsrail’in Orta Asya (Türkistan) Türk Cumhuriyetleri ile İlişkileri”, “Stratejik Ortaklık Bağlamında Azerbaycan-İsrail İlişkileri” ve “Ermenistan Dış Politikası (1991-2019) (eds.) başlıklı kitaplardır.