ANKASAM Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) klasik Soğuk Savaş psikolojisiyle hareket ettiğinin altını çizerek Washington’un terör örgütü DEAŞ noktasındaki çıkışlarını hatırlattı. Beyaz Saray’ın Suriye noktasında kendisine müttefikler arayışı içerisinde olduğunu kaydeden Erol, “ABD orada kendi iradesi dışında bir güç boşluğu oluşmasına müsaade etmek istemiyor. Dolayısıyla ABD açısından mevzu, öncelikle bu tür süreçleri ve konjonktürü kullanmak suretiyle Batı’nın kendi gücünü pekiştirmektir. Burada da kendi çapında iki tehdide işaret ediyor. Biri terör örgütü DEAŞ, diğeri ise Türkiye’dir.” dedi.
Erol, Türkiye’nin alanında nüfus kazanmasın en temelde Batı’nın çıkarlarıyla çıkarlarıyla ters düşeceğini dile getirerek son dönemde Türkiye-Avrupa ilişkilerine bakıldığında burada ABD’nin Avrupa ile Türkiye arasına terör örgütleri PYD/YPG/PKK üzerinden bir nifak sokmaya ya da büyük bir kriz alanı oluşturmaya çalıştığını belirtti. Dolayısıyla Washington’un yeni bir eksen oluşumunu ya da daha önce var olan ekseni yeniden inşa etme politikası izlediğini ifade eden Erol, “ABD bölgede güç kaybı içerisinde. Bununla birlikte bu krizleri kullanarak yeniden lider pozisyonunu yakalamak istiyor. Sınır gücünü daha önce terör örgütleri PYD/YPG/PKK üzerinden yapmak istiyordu. Şimdilerde bunu Avrupalı güçler ve diğer güçlerle birlikte oluşturmaya çalışan bir ABD var.” değerlendirmesinde bulundu.
Erol, Türkiye’nin her halükârda Soçi Süreci’ne de bakıldığında önce Münbiç arkasından da Fırat’ın doğusuna gireceği, İdlib’in taraflar açısından bir sorun olmaktan uzaklaştığı ve bunu da Adana Mutabakatı’nın işletilmesi suretiyle yapılacağı ihtimalinin yüksek olduğunu öngörerek “Putin’in de önerisiyle gündeme gelen bu mutabakat Türkiye ve Suriye’nin desteğiyle uygulanırsa, Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna girmesi noktasında önünde hiçbir engel kalmayacaktır. Suriye Silahlı Kuvvetleri’nin buraya girmesine gerek yoktur. Dolayısıyla Türkiye Adana Mutabakatı ve 2011’de güncellenmiş haliyle uygulamaya geçen versiyonundan hareketle bu operasyonu yaptığında, kendi açısından herhangi bir meşruiyet sorunu olmayacaktır. ABD de egemen bir devlet üzerinde toprak bütünlüğünü ihlal eden bir devlet konumuna düşeceğinden kendisine günah ortakları aramaktadır. ABD’nin Avrupa’ya yaptığı çağrılar da bunun dışında değerlendirilemez.” dedi.