Tarih:

Paylaş:

ABD’den Avrupa’ya “Tampon Bölge” Çağrısı

Benzer İçerikler

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump ve ekibinin Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) içindeki Avrupalı ülkelerle birlikte Suriye’nin kuzeydoğusunda bir tampon bölge oluşturmak için çalışmalar yaptığı ifade ediliyor. Bu girişime karşı çıkan Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise bölgeye müdahil olması için Washington’un baskı yaptığı aktörlere seslenerek karar almadan önce üç kez düşünmeleri için çağrıda bulundu.
Öte yandan Trump, DEAŞ meselesi üzerinden de Avrupalı aktörleri baskı altına almaya çalışıyor. Zira ABD Başkanı, Amerikan askerlerinin Suriye’de yakaladığı Avrupa kökenli DEAŞ üyesi 800 teröristin ülkelerince teslim alınarak yargılaması hususunda da çeşitli taleplerde bulundu. Üstelik Trump, Avrupalı devletlerin adım atmamaları halinde, söz konusu teröristleri serbest bırakacağını da belirtti.
Bu bağlamda Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), ABD’nin Avrupa ülkeleriyle Suriye’deki duruma ilişkin temaslarının ne anlama geldiğini tartışmaya açarak alanının önde gelen uzman ve akademisyenlerinin görüşlerini dikkatlerinize sunmaktadır.

Prof. Dr. Mesut Hakkı CAŞIN (İstinye Üniversitesi-Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı/T.C. Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu Üyesi)

Prof. Dr. Mesut Hakkı Caşın, Trump’ın terör örgütü DEAŞ’la mücadele sürecinin çok maliyetli olduğunu düşündüğünü ve bu nedenle de artık başkalarının adım atma zamanının geldiği yönünde mesajlar verdiğini söyledi. Suriye Krizi’nin devam edeceğini dile getiren Caşın, Ankara’nın “ABD çekilmezse operasyon yapılacaktır.” uyarısının ardından ABD’nin bölgeden çekildiğini dile getirerek Trump’ın son açıklamalarına dikkat çekti. Türk-Amerikan ilişkileri bağlamında “ABD müesses nizamı, Erdoğan-Trump barış sürecine dinamit koymak istemiştir.” sözlerini kaydeden Caşın, ABD içinde de bir kafa karışıklığı olduğunun altını çizerek askeri güvenlik noktasında Washington’un kendini güvenli hissetmediğini öne sürdü.
Ayrıca güvenli bölge tartışmalarına da değinen Caşın, Ankara ve Washington’un güvenli bölge tanımlarının farklı olduğunu dile getirerek ABD’nin Münih Güvenlik Konferansı ya da NATO gibi mecralarda Suriye meselesini gündeme getirmesini eleştirdi. “ABD’li yetkililer Münih Konferansı’nda hızlı değil; yavaşça çekileceklerini söylediler. ABD, de facto olarak bir terör devletinin kurulmasını istiyor. Elbette bu düşünce, Ankara nezdinde kabul edilebilecek bir durum değil; Türkiye, bir NATO ülkesi olarak haklı bir şekilde bölge güvenliğinin tesis edilmesinde sorumluluk almak istediğini ifade ediyor.” diyen Caşın, Ankara’nın Washington’dan Münbiç noktasındaki taahhütlerini yerine getirmesini beklediğini belirtti. ABD’nin verdiği sözleri tutmama olasılığını da yorumlayan Caşın, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) bölgede konuşlandığını ve operasyon planlarının hazır olduğunu ifade etti. Bu bağlamda Caşın, ABD’nin terör örgütü PKK-PYD’ye verdiği silahların akıbetinin ne olacağı ve teröristlerin eğitimlerinin devam edip etmeyeceği gibi soruların da Türkiye için önemli olduğunun altını çizerek “Bunlar Türkiye’nin bekası açısından mühim meselelerdir.” dedi.
Diğer yandan Caşın, Washington’un Avrupalı ülkelerle Suriye’de bir tampon bölge oluşturulması yönündeki girişimini de değerlendirerek “NATO sözleşmesinin 6. maddesine göre, ABD anlaşmayı ihlal etmiştir. Çünkü Türkiye sınırına yönelik bir tehlike vardır. Beyaz Saray, teröristleri koruyan bir kalkan oluşturmaktadır. Bu kabul edilemez; zaten hukuken meşru da değil! Birleşmiş Milletler (BM) Sözleşmesi’nin 51. maddesi de Türkiye’ye bu hakkı veriyor. Dolayısıyla Türkiye, kendi vatanını savunuyor.” cümlelerini kurdu.
Ayrıca devletler hukuku açısından başka bir ülkenin askeri unsurlarının Suriye’de konuşlanabilmesi için Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararının gerektiğini vurgulayan Caşın, “Türkiye, buradaki koalisyonun bir parçası olarak terör örgütü DEAŞ’a karşı mücadele etmiştir. Demek ki ABD, Türkiye’nin pozisyonunu zayıflatmak, Türkiye’yi izole etmek ve maalesef Kürtleri imha eden bir statüye düşürmek istiyor. Şüphesiz ki bu müttefiklikle bağdaşmamaktadır.” sözlerini kaydetti. Bu kapsamda Caşın, Avrupa’nın ABD’ye destek vermeyeceğini iddia ederek Almanya Şansölyesi Angela Merkel’in açıklamalarını hatırlattı. NATO’nun ciddi bir sınavdan geçtiğini savunan Caşın, Almanya’nın artık NATO’dan silah alamayacağını belirterek Avrupa Ordusu tartışmalarını dile getirdi. Dolayısıyla ABD’nin Suriye noktasında Avrupa’da istediği ittifakı kuramayacağı öngörüsünde bulunan Caşın, “Türkiye, karşısında kim olursa olsun terör örgütüyle hesaplaşacaktır. Eğer Türk Ordusu’nun karşısında başka bir şekilde çıkarlarsa da Ankara için NATO defteri kapanır. Türkiye yoluna tek başına devam edebilecek güçtedir.” şeklinde konuştu.

Prof. Dr. Ali Engin OBA (Emekli Büyükelçi/Çağ Üniversitesi-Uluslararası İlişkiler)

Prof. Dr. Ali Engin Oba, ABD ile Almanya arasındaki gerilimi yorumlayarak “Berlin ile Washington yakın ilişkilere sahiptir. Her ne kadar Münih Güvenlik Konferansı’nda Merkel, ABD’yi eleştirmişse de ABD ile Almanya arasındaki münasebetler karşılıklı çıkarlara dayanmaktadır. Bu nedenle de mevzubahis ilişkiler, son derece sağlam durumdadır.” dedi. Berlin’in duruşundan hareketle Avrupa’nın bütününün tutumunu da yorumlayan Oba, Almanya başta olmak üzere Fransa ve İngiltere gibi Avrupalı devletlerin ABD’nin dümen suyundan gitmeye devam edeceklerini öne sürdü.
Avrupa ülkelerinin Suriye’deki sürece müdahil olmasının Türkiye’nin bölgede gerçekleştirmeyi planladığı operasyonlarla ilişkili olduğunu ifade eden Oba, “Bu arayış, Türkiye’nin bölgedeki etkinliğini perdeleme amacını taşıyor. Ankara, bölgedeki atılımlarımızı engellemek için bir araya gelen bu üç ülkenin mevcudiyetini göz önünde bulundurarak daha temkinli davranmalıdır.” sözlerini kaydetti. Bu bağlamda Oba, Washington’un bölgeye NATO’nun müdahil olması için bir karar aldırmaya çalışabileceğini iddia ederek “İngiltere ve Fransa böyle bir teklife yüksek düzeyde ilgi gösterebilir.” dedi.

Doç. Dr. Mehmet GÜNEŞ (Ufuk Üniversitesi-Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler)

Doç. Dr. Mehmet Güneş, ABD’nin Suriye politikasının Türkiye’nin çıkarlarıyla çeliştiğini belirterek Washington’un bölgeyi kendisinin ve batılı müttefiklerinin kontrol ettiği bir alana dönüştürmek istediğini vurguladı. Türkiye’nin bir tampon bölge değil de güvenlik bölgesi oluşturmayı hedeflediğini dile getiren Güneş, “Türkiye, her türlü silahtan arındırılmış ve ülkeye sığınan göçmenlerin yerleştirilebileceği bir bölge kurmak istiyor. Dolayısıyla Ankara’nın düşüncesi ile Washington’un planı birbirine benzemiyor.” açıklamasında bulundu. Türkiye’nin en acil ihtiyacının ülkedeki 4 milyon Suriyelinin ülkesine gönderilmesi olduğunun altını çizen Güneş, bu durumun sürdürülebilir olmaktan çıktığını ve Türkiye’nin bu hamleyi yapması gerektiğini kaydetti.
Türkiye ile ABD’nin meseleye bakışları arasındaki farklılığı açıklayan Güneş, “Güvenli bölge denildiğinde, hiçbir silahlı gücün zarar veremeyeceği ve halkın gidip yaşamını sürdürebileceği alandan bahsedilmektedir. Ancak Trump’ın çıkışları ve özellikle de Suriye’den çekilme kararının arkasından gelişen olaylara bakıldığında, ABD’nin terör örgütü DEAŞ üzerinden çeşitli ülkeleri tehdit ettiğini görüyoruz.” dedi. Ayrıca Güneş, Türkiye’nin Astana Süreci bağlamında Soçi Zirvesi ve sonrasındaki zirvelerde alınmış kararları çok iyi takip etmesi gerektiğini de ifade ederek “Rusya, Adana Mutabakatı’nı gündeme getirerek Türkiye’nin Suriye’yle temas etmesini sağlamaya çalışıyor. Nitekim Moskova’ya göre, Ankara’nın güvenli bölge isteği; ancak Suriye’nin izni ve onayıyla gerçekleşebilir.” yorumunu yaptı. Bu bağlamda Türkiye’nin kritik bir dönemden geçtiğinin altını çizen Güneş, bu güvenlik bölgesinin yapısı, yönetimi, içeriği, sürdürebilirliği ve korunmasına ilişkin Türkiye’nin ya tek başına hareket edeceğini ya da Suriye devletiyle temasa geçeceğini belirterek “İsrail’in güvenliğini sağlamak isteyen bazı Batı ülkeleri de sürece dahil olacaktır. Unutulmamalıdır ki ABD’nin Suriye’den çekilmesine en çok itiraz eden ülkelerden biri İsrail’dir. Benzer bir şekilde Fransa’nın da bölgeye olan ilgisi aşikar; dolayısıyla ABD, bölgeden çekilmekten ziyade, Türkiye’nin hamle yapmasını önleyebilmek için Batılı aktörleri Suriye’ye davet ediyor. Ben de Avrupa ülkelerinin Trump’ın bu planına destek vereceğini düşünüyorum. Örneğin Fransa’nın Suriye’ye müdahil olmaya dünden razı olduğu anlaşılıyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Dr. Öğr. Üyesi Emre OZAN (ANKASAM Türk Dış Politikası ve Uluslararası Güvenlik Danışmanı)

Dr. Öğr. Üyesi Emre Ozan, konunun ABD’nin Suriye’den çekilme kararından sonra gündeme geldiğini ifade ederek “Trump, 800 kadar DEAŞ’lı teröristin tutuklanması ve yargılanması konusunda Avrupa’ya yönelik uyarı niteliğinde bir açıklama yaptı. Yani işin maliyetini Avrupa’ya ödetmeye çalışıyor. Bu Avrupalılar açısından yeni bir sorun değil. Zira İngiltere’nin söz konusu teröristleri vatandaşlıktan çıkarma yönünde bir kararı var. Fransa ve Almanya’nın ne yapacağı ise henüz belirsiz.” dedi. Avrupa’nın bir şekilde harekete geçmesi gerektiğini dile getiren Ozan, Trump’ın iç politikada yaşanan sorunlar nedeniyle ülkesindeki gündemi değiştirmek istediğini söyledi.
Söz konusu bölgenin nasıl, ne zaman ve ne şekilde kurulacağı noktasında kafaların karışık olduğunu dile getiren Ozan, “ABD, konuyla ilgili bir karara varamamıştır. Türkiye’nin taleplerinin nasıl hayata geçeceği de net değildir. Ayrıca Rusya da bu noktada belirleyici aktörlerdendir. Dolayısıyla ortada çok bilinmeyenli bir denklem var.” yorumunu yaptı. Nitekim Ozan, ABD’nin Suriye’den asker çekmesinin ardından bölgede bir güç boşluğunun meydana geleceğini belirterek bu boşluğun doldurulması hususunda somut bir formül geliştirilmesi halinde Avrupalı devletlerin Washington’a destek verebileceğini iddia etti. Bununla birlikte ABD ile Avrupa arasında ciddi çıkar farklılaşmasının bulunduğunu da hatırlatan Ozan, “ABD, Ortadoğu politikasını tamamen İran karşıtlığı üzerinden yürütüyor. Üstelik bu konuda Avrupa’nın da desteğini istiyor. Ancak Avrupalılar yeteri kadar istekli değiller. Dolayısıyla böyle bir ortamda ABD’nin Avrupa’yla birlikte güvenli veya tampon bölge projesini hayata geçirmesi sanıldığı kadar kolay gözükmüyor. Bunun için beklemek gerekiyor. ABD’nin tam olarak ne istediği ve güvenli bölgenin nasıl kurulacağı şeklindeki net veriler elimize ulaştığında daha sağlıklı yorumlar yapabiliriz.” şeklinde konuştu.

İlker SEZER (Hürriyet Gazetesi-Dış Haberler Editörü)

Gazeteci İlker Sezer, ABD’nin Suriye’nin kuzeyinde yeni bir oyun kurmaya çalıştığını dile getirdi. ABD’deki üst düzey bürokratlar arasında çekilme sürecinin nasıl şekilleneceği ve bölgede oluşacak güç boşluğunun kimler tarafından doldurulacağı gibi konularda büyük çatlaklar bulunduğunu belirten Sezer, “Bu çatlakların mevcut istifalarla giderildiğini düşünmüyorum.” dedi.
Avrupa’nın Trump’ın ‘açıklamalarını olumlu karşılamadığını da öne süren Sezer, “Trump, DEAŞ’lı teröristlerin geleceğini gündeme getirerek Avrupa üzerinde baskı kurmak istiyor; serbest bırakılması muhtemel teröristlerin yaratacağı güvenlik risklerinin yanı sıra, Avrupa basınında da DEAŞ korkusu üzerinden ciddi bir algı yaratılıyor.” sözlerini kaydetti.
Öte yandan Avrupalı aktörlerin çekilme kararına temkinli yaklaştığını da vurgulayan Sezer, “Örneğin Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, ‘Tampon bölgede Avrupalı askerler’ önerisinin gündeme geldiği gün, ABD’nin bölgede hem İran’ı engellemek hem de Suriye’den çekilmek istemesinin oldukça ‘gizemli’ olduğunu söylemişti. Yani Suriye’nin kuzeyinde ABD’nin partneri olan Fransa, çekilme kararının mantığını sorguluyor.” açıklamasını yaptı. Bahsi geçen karara ilişkin Sezer, “Düşük ihtimal olmakla birlikte, Avrupa’nın Suriye’deki tampon bölgede görev almaya yeşil ışık yakması durumunda, ABD’nin bölgeden çekilme sürecini uzatacak yeni gelişmeler yaşanabilir. Belki de Washington’un bu hamledeki önceliği, çekilme sürecini mümkün olduğu kadar geniş zamana yaymaktır.” dedi.