Tarih:

Paylaş:

ABD’nin İran Devrim Muhafızları Ordusu’nu Terör Listesine Alması

Benzer İçerikler

Wall Street Journal’ın (WSJ) haberine göre Donald Trump liderliğindeki Amerika Birleşik Devletleri (ABD), 8 Nisan 2019 Pazartesi günü İran Devrim Muhafızları Ordusu’nu yabancı terör örgütleri listesine almaya hazırlanmaktadır.[1] Aslında Trump’ın bu hamlesi, Şubat 2017 tarihinde “İran’ı bir numaralı terörist devlet” ilan etmesi[2] ve Ekim 2017 tarihinden itibaren DMO ve ona bağlı şirketlere ekonomik yaptırımlar uygulamaya başlamasıyla birlikte kendini gösteren bir gelişmeydi. Kısacası uluslararası kamuoyu, Trump’ın iktidara gelmesinden bu yana ABD’nin bu yönde bir adım atmasını beklemekteydi. Nitekim Washington yönetimi, son iki yıldır İran’ın resmi kuruluşları olan DMO’ya, ona bağlı olan Besiç Teşkilatı’na ve Kudüs Gücü’ne mensup kişilere ve onlarla ilişkili olan finans kuruluşlarına yönelik yaptırımlarını giderek artırmaktaydı.

Bu noktada tartışılması gereken husus, DMO’yu terör örgütleri listesine almaya hazırlanan ABD’nin bu hamlesinin zamanlamasıdır. Bu zamanlanın gerekçeleri; ABD’nin aşamalı olarak yürüttüğü İran’a diz çöktürme stratejisi, Afganistan’da oluşan güç boşlukları ve İran-Taliban ilişkileri, Türkiye-Rusya-İran yakınlaşmasının ABD’yi rahatsız etmesi ve Suriye’deki güç dengelerinde son iki yılda yaşanan değişimler şeklinde farklı kategorilere ayrılabilir.

Konu bütünlüğü arz etmesi ve meselenin daha ayrıntılı ele alınması bakımından bu çalışmada en önemli faktörlerden birine odaklanmakta fayda vardır. Bu faktör ise; ABD’nin iki aşamalı yaptırımlarından sonra İran’ın Irak ve Suriye’deki etkinliğini artırarak DEAŞ sonrası düzen için bölgede kalıcı bir güç oluşturma çabasıdır. Nitekim DMO’nun terör listesine alınmasıyla ilgili açıklama yapan ABD’nin İran Özel Temsilcisi Brian Hook, “Suriye Savaşı bahanesiyle İran Devrim Muhafızları Ordusu burada askeri olarak kök salmaya ve İsrail’i tehdit etmek için Suriye’de yeni tutunma noktası elde etmeye çalışıyor”[3] değerlendirmesinde bulunmuştur. İranlı yetkililer ise uzun bir süredir ABD’nin bu adımı atması halinde tüm dünyadaki Amerikan Ordusu’nu DEAŞ’la aynı kategoride değerlendireceklerini söyleyerek doğrudan tehditte bulunmaktadırlar.[4]

Esasında ABD’yi günümüzde böyle bir adım atmaya teşvik eden en önemli konjonktürel kırılma; İran ve Rusya’nın Suriye’nin geleceğiyle ilgili son dönemde rekabete girmiş olmalarıdır. Hatırlatmak gerekirse, Ekim 2017 tarihinde bu konu ciddi anlamda gündeme geldiğinde Rus yetkililer, ABD’nin DMO’yu terör listesine almasına olumsuz baktıklarını ve onu terör örgütü olarak görmediklerini belirtmiş,[5] ilerleyen süreçte de birçok kez İran’ın Suriye’deki varlığının meşru olduğunu vurgulamıştır. Özellikle 2018 yazında İran’ın Suriye’nin güneyinde Golan Tepeleri’ne yakın olan bölgelerden çekilmesine ilişkin Tel Aviv ve Moskova arasında yaşanan yakınlaşma, aynı süreçte Moskova-Şam arasında İran’ın Suriye’deki geleceğine ilişkin görüşmelerin hızlanması ve en önemlisi Trump-Putin ikilisinin Temmuz 2018 tarihinde Helsinki Zirvesi’nde bir araya gelerek İran’ın Suriye’deki varlığına ilişkin görüş birliğine varması, İran-Rusya rekabetindeki en önemli kırılma noktalarını oluşturmuştur.

Bu süre zarfında İran’ın Suriye’deki etkinliğinin azaltılması veya tamamen sonlandırılması hususunda Washington-Tel Aviv-Şam-Moskova arasında bir görüş birliği ortaya çıkmıştır. Hatta Trump’ın Golan Tepeleri’ne ilişkin kararından sonra İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e Suriye krizine ilişkin çözüm planı sunduğu iddia edilmiştir.[6] Son dönemde sık sık tekrarlanan Putin-Netanyahu görüşmelerinden sonuncusu ise 4 Nisan 2019 tarihinde, yani Trump’ın Golan Tepelerine ilişkin kararından kısa bir süre önce gerçekleşmiş ve yaşanan tüm bu gelişmeler İran’ın Suriye konusunda Rusya ile yaşamış olduğu rekabeti daha da derinleştirmiş ve hatta çatışma noktasına getirmiştir.

Kısacası bölgesel konjonktürde İran’ın özellikle Suriye’deki etkinliğinin sınırlandırılması hususunda ortaya çıkan görüş birliği, Trump yönetimini DMO’yu terör listesine alma konusunda daha istekli hale getirmiştir. Her şeyden öte ABD’nin İran karşıtı politikalarının şekillenmesinde Rusya’nın tavrı belirleyici olmuş, Trump iktidara geldiği günden bu yana Moskova’nın özellikle sahada vereceği reaksiyondan ve İran sonrası boşluğu Rusya’nın doldurmasından endişe etmiştir. Başka bir ifadeyle Washington, DMO’yu terör listesine alarak İran’a savaş açması halinde Moskova’nın buna büyük bir tepki vermesinden çekinmiştir. Nitekim ABD için bu ihtimal henüz aşılmış değildir. Moskova’nın Washington’un bu kararına yönelik özellikle sahada nasıl bir tepki vereceği soru işaretidir. Fakat Rusya’yı İran’ın etkinliği konusunda ABD’nin yanında yer almaya iten çok fazla neden vardır. Nihayetinde Rusya’nın Suriye’de İran’la rekabete girmesinde ve Washington’un DMO’yu terör listesine almasındaki en önemli faktörlerden biri de İran’ın son iki yıllık süreçte Irak ve özellikle Suriye’deki etkinliğini artırmak için yeni stratejiler geliştirmesi ve bu yönde kritik adımlar atmasıdır.

Daha önce Şam’da bir araya gelen İran Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakıri, Irak Genelkurmay Başkanı Osman Ganimi ve Suriye Savunma Bakanı Ali Abdullah Eyüp’ün yapmış oldukları üçlü toplantıda İran’ı Suriye’ye ve oradan Akdeniz’e bağlamayı öngören bir anlaşma imzalandığı belirtilmiştir.[7] Buna göre İran’ın Akdeniz’e ulaşma çabaları, DMO’nun Suriye’deki silahlı çatışmalara doğrudan katılmasına yol açan en önemli stratejilerden biridir.[8] Rusya ise İran’ın Lazkiye’de üs kurmasına kadar varan büyük projelerinden rahatsız olmakta ve en önemlisi 2015 yılında Lazkiye’de elde etmiş olduğu Hmeymim Hava Üssü’nün yanında yeni bir İran üssü istememektedir. Üstelik ulaştırma altyapısı, liman projeleri, kara ve demir yolu inşası gibi pek çok ekonomik projeyi içerisinde barındıran İran’ın “Akdeniz Koridoru”, İran ekonomisinin büyük bir kısmını elinde bulunduran DMO ve ona bağlı şirketler için büyük ekonomik kazanç fırsatları sunmaktadır. Böylelikle İran, ağır ekonomik yaptırımlara maruz kalan ülkenin aynı zamanda “iktisadi devi” olarak da nitelendirilen DMO’yu yeniden ayağa kaldırmak için Irak ve Suriye’de büyük ekonomik projelere girişmektedir. Bu bağlamda ABD’nin DMO’yu terör listesine alması, Washington’un İran’ın bölgeden tasfiyesi için onunla doğrudan savaşmayı göze aldığını göstermektedir.

Bu gelişmeler, ABD/İsrail-İran arasındaki savaş tehlikesini daha da artırırken, Tahran’ın bölgedeki dostları olan Türkiye ve Rusya’nın alacağı tavır, şüphesiz bölgenin geleceği açısından belirleyici olacaktır. Nitekim 2015 sonrası süreçte özellikle Haşdi Şabi bağlamında İran’a uyarılarda bulunan Ankara’nın yeni süreçte Astana Ruhunu devam ettirmesi ve Rusya’nın İran’ın yanında konumlanması, ABD(Batı)-Avrasya arasında son dönemde giderek tırmanan gerginliğin daha da derinleşmesine neden olabilir.


[1] “WSJ: ABD, İran Devrim Muhafızları’nı Terör Örgütü Olarak İlan Edecek”, Sputnik, https://bit.ly/2KdnkuF, (Erişim Tarihi: 06.04.2019).

[2] “Trump: İran 1 Numaralı Terörist Devlettir”, Takvim, https://www.takvim.com.tr/dunya/2017/02/06/trump-iran-1-numarali-terorist-devlettir, (Erişim tarihi: 06.04.2019).

[3] “US Expected To Designate Iran’s Revolutionary Guards As A Foreign Terrorist Organization”, CNN, https://edition.cnn.com/2019/04/05/politics/us-irgc-terror-organization/index.html, (Erişim tarihi: 06.04.2019).

[4] “U.S. To Designate Elite Iranian Force As Terrorist Organization”, Reuters, https://www.reuters.com/article/us-usa-iran/us-to-designate-elite-iranian-force-as-terrorist-organization-idUSKCN1RH2I4, (Erişim Tarihi: 06.04.2019).

[5] “Rusya’dan ABD’ye İran Devrim Muhafızları Tepkisi”, Sputnik, https://tr.sputniknews.com/rusya/201710101030525518-rusya-abd-devrim-muhafizlari-tepki/, (Erişim Tarihi: 06.04.2019).

[6] “Moskova’da Putin-Netanyahu Görüşmesi”, Hürriyet, http://www.hurriyet.com.tr/dunya/moskovada-putin-netanyahu-gorusmesi-41172478, (Erişim Tarihi: 06.04.2019).

[7] Firas Elias, “İran’ın Doğu Akdeniz Koridoru Bağdat’tan Geçiyor”, Rasanah, https://bit.ly/2I8OIqR, (Erişim Tarihi: 06.04.2019).

[8] Aynı yer.

Dr. Cenk TAMER
Dr. Cenk TAMER
Dr. Cenk Tamer, 2014 yılında Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Aynı yıl Gazi Üniversitesi Ortadoğu ve Afrika Çalışmaları Bilim Dalı’nda yüksek lisans eğitimine başlamıştır. 2016 yılında “1990 Sonrası İran’ın Irak Politikası” başlıklı teziyle master eğitimini tamamlayan Tamer, 2017 yılında ANKASAM’da Araştırma Asistanı olarak göreve başlamış ve aynı yıl Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Doktora Programı’na kabul edilmiştir. Uzmanlık alanları İran, Mezhepler, Tasavvuf, Mehdilik, Kimlik Siyaseti ve Asya-Pasifik olan ve iyi derecede İngilizce bilen Tamer, Gazi Üniversitesindeki doktora eğitimini “Sosyal İnşacılık Teorisi ve Güvenlikleştirme Yaklaşımı Çerçevesinde İran İslam Cumhuriyeti’nde Kimlik İnşası Süreci ve Mehdilik” adlı tez çalışmasıyla 2022 yılında tamamlamıştır. Şu anda ise ANKASAM’da Asya-Pasifik Uzmanı olarak görev almaktadır.