ANKASAM Başkanı Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol, Putin-Erdoğan görüşmesinde Suriye konusunun masada çözülme ihtimalini değerlendirdi ve özellikle Fırat’ın doğusu ve Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) burada çekiliyor olmasının en başta Türkiye ve Rusya’yı da çok yakından ilgilendiren bir mevzu olduğunu söyledi. Türkiye ve Rusya’nın Suriye’nin kuzeyine ve bu anlamda PYD/YPG/PKK’ya bakışla ilgili görüş ayrılıkları yaşadığını dile getiren Erol, iki ülkenin aynı noktada olmadıklarını söyleyerek Rusya’nın PKK/PYD-YPG’yi bir terör örgütü olarak görmediğini belirtti. Erol, ayrıca ABD’nin çekilmesiyle birlikte Fırat’ın doğusu bağlamında oluşacak güç boşluğunu kim ve nasıl doldurulacağıyla ilgili olarak ise “Rusya’dan yapılan birtakım açıklamalara bakıldığında Türkiye’yi daha zayıf bir konumlandırma yaklaşımını benimsediğini görüyoruz. Rusya hem Türkiye hem İran hem Esad hem de PYD/YPG/PKK bağlamında burada bir denge politikası yürütmeye çalışıyor ve nitekim bunun somut zararlarından bir tanesini taraflar, Tahran’daki zirvede yaşamıştı.” dedi.
Diğer yandan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in yılbaşı mesajını hatırlatan Erol, bu açıklamaların Avrasya temelli Türkiye-Rusya İlişkileri bağlamında da oldukça kritik bir yere sahip olduğunu söyledi. Erol, Trump’ın en temelde niyetinin Suriye’den çekilmek ve ABD’nin kayıplarının önüne geçerek daha da ötesinde hem bölgesel hem de küresel bazda kendisine yönelik anti-Amerikancılık boyutundaki eleştirileri bir şekilde azaltmak istediğini ama göründüğü kadarıyla bu son Haseki saldırısına ve öncekilere bakıldığında birilerinin ABD’yi orada tutmak istediğini kaydetti. Trump’ın yenilerek bölgeden çekildiğini ancak diğer taraftan da Türkiye’yi tekrar kazanmak istediğinin altını çizen Erol, “ABD bölgede kendisine yönelik oluşmaya başlayan dengeyi ya da işbirliğini, ittifakı bozmak istiyor. İsrail bağlamındaki sıkışıklığını İsrail’in güvenli noktasında gidermek istiyor. Bir de PYD/YPG/PKK gibi benzeri terör örgütleri nezdinde köşeye sıkışmışlığını bir şekilde Türkiye’yle görüşerek çözmek istiyor.” sözlerini kaydetti.
Güvenli bölge ve tampon bölgenin aynı anlama gelmediğine dikkat çeken Erol, “Ama gerek güvenli gerek tampon gerekse de tarafsız bölge bağlamında o 32 km’nin altındaki bölgede Türkiye’nin hiç de arzu etmediği bir BOP Kürdistanı’nın kurulma süreciyle ilgili bir emniyet şeridi çekilmiş oluyor. Bu Türkiye’nin hiçbir şekilde kabul etmeyeceği ve bu anlamda önümüzdeki süreçte yine her an operasyon yapabileceği ile ilgili sinyalleri, mesajları güçlü bir şekilde verdiği bir gelişme. Ondan dolayı Türkiye’nin buradaki birtakım kavramsallaştırmalar üzerinden bu oyunu görmemesi ya da buna göz yumması gibi bir durum söz konusu olamaz.” ifadesinde bulundu.
Erol, İsrail’in başlı başına Büyük İsrail Projesi’ni gerçekleştirebilmesinin mümkün olmadığının altını çizerek İsrail’in güvenliği söyleminin bütün bölgeyi tehdit ettiğini ve İsrail’in kendisinin bir güvenlik sorunu olduğunu vurguladı. ABD’nin çekilmesi ve bu anlamda PYD/YPG/PKK terör örgütünün sahadan tasfiyesi ile birlikte İsrail açısından Büyük İsrail Projesi’nin de darbe aldığını belirten Erol, “İsrail akamete uğrayan BOP üzerinden Büyük İsrail’i hedefleyen buradaki iki vekil gücünü kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya. Büyük vekil güç Amerika’dır. Küçük, bu anlamda kullanılan taşeronun taşeronu anlamındaki yapı da PYD/YPG/PKK, DEAŞ vb. terör örgütleridir. Bunlar ortadan kalktıktan sonra İsrail’in burada kullanabileceği çok bir yapı kalmıyor.” değerlendirmesinde bulundu.