Tarih:

Paylaş:

Atlantic Council Araştırmacısı John Roberts: “AB, Rusya’ya bağımlı olmanın ne kadar tehlikeli olduğunu geç de olsa fark etmiştir.”

Benzer İçerikler

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Rusya-Ukrayna Savaşı’nın başlamasından itibaren Avrupa Birliği (AB), Rusya’yı cezalandırma iddiasıyla söz konusu ülkeye yaptırım uygulamaktadır. Moskova ise Avrupa’nın enerji bağımlılığını kullanarak AB üyesi ülkeler arasında ayrışma yaratmaya çalışmaktadır. Enerji konusunda sıcak gelişmeler yaşayan Avrupa ülkeleri, Rusya doğalgazına alternatif kaynak arayışı içerisindedir. Bu kapsamda Kuzey Akım Doğalgaz Boru Hatlartında meydana gelen patlamalar, kıtanın gündemine oturmuştur.

Buradan hareketle Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Avrupa’nın enerji gündemini değerlendirmek üzere Atlantic Council Araştırmacısı John Roberts’ın görüşmelerini dikkatlerinize sunmaktadır.

1. Rusya-Ukrayna Savaşı’nın ardından Avrupa’da ciddi bir enerji krizi yaşanmaktadır. Son dönemde G7 ülkeleri, Rus petrol fiyatlarını sınırlandırma kararı almıştır. Ardından Rusya de Kuzey Akım-1 Doğalgaz Boru Hattı’ndaki gaz akışını durdurmuştur. Yaşanan süreci nasıl değerlendiyorsunuz?

Tavan fiyat uygulamasının, beklenen etkiyi yaratamaması nedeniyle hata yapıldığını düşünüyorum. AB, Rusya’dan gelen petrol akışını engellemek için vergilendirme ve tavan fiyat uygulaması konusunda haklı bir girişim başlatmıştır. Ancak bu girişim, pratik değildir. Buradaki en kilit nokta, Avrupa’nın attığı her adımda Rusya’nın kendini kurtaracak olmasıdır. Zira önemli hususlardan biri, Rusların attığı adımlar ve Avrupalıların yanlış olduğunu düşündüğü manevralardır.

İkincisi ise Avrupalıların herhangi bir eylemine karşı, Rusya’nın atacağı adımlardır. Nitekim Moskova yönetimi, petrol yaptırımlarına cevap olarak Kuzey Akım-1 Doğalgaz Boru Hattı’na giden doğalgaz akışını durdurmuştur. Bu karar, büyük önem arz etmektedir. Çünkü önümüzdeki iki yıl boyunca Avrupa’nın bulabildiği her yerden alabildiği kadar doğalgaz tedarik etmek için uğraşacağı anlamına gelmektedir. AB, artık Rusya’ya bağımlı olmanın ne kadar tehlikeli olduğunu geç de olsa fark etmiştir. Dolayısıyla önümüzdeki süreçte enerji güvenliğini sağlamaya çalışacak ve Rusya’ya olan bağımlılığını ortadan kaldıracaktır.

Bu kapsamda AB’nin önünde iki seçenek bulunmaktadır: Öncelikle yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını arttırabilir. İkinci olarak ise Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Katar gibi tedarikçilerden sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) tedarikini arttırma yoluna gidebilir. Böylece Rusya’nın büyük bit hata yaptığı ortaya çıkacaktır. Zira Avrupa’ya yaptığı kısa vadeli misillemeler, ağır bir etki yaratmış olsa da yaklaşık bir yıl hissedileceği için kısa ömürlüdür. Bundan sonraki süreçte Avrupa’nın Rus doğalgazı olmadan devam edebileceği açıktır. Fakat Rusya’nın Avrupa pazarı olmadan ne yapabileceği tartışma konusudur.

Bu noktada akıllara Asya piyasası gelmektedir. Çin, Rusya’nın her geçen gün baskın enerji alıcısı haline gelmektedir. Bu nedenle Rusya’nın Çin’den başka pek bir seçeneği bulunmamaktadır. Çünkü Sırbistan gibi birkaç güneydoğu Avrupa ülkesine doğalgaz tedarik edebilecektir. Ancak en temelde ana pazarı olan Avrupa’yı kaybetmiş olacak ve Çin, tek alıcısı haline gelecektir.  Bu durumda ise fiyatların belirleyicisi Pekin olacaktır. Bu da iki ülke arasındaki ticarette, Çin’in şartlarının geçerli olacağı anlamına gelebilir. Dolayısıyla Çinliler, sadece düşük doğalgaz fiyatları için değil; aynı zamanda hisseler için de baskı yapabilme fırsatı kazanacaktır. Örneğin Çinli şirketler, Moskova’nın her zaman karşı çıktığının aksine Doğu Sibirya doğalgaz altyapısının geliştirilmesinde büyük pay isteyebilir.

2. Yaklaşan kış ayları düşünüldüğünde, sizce AB’nin seçenekleri nelerdir? Avrupa’nın enerji krizlerini ve yaptırımları yönetemediğini söyleyebilir misiniz?

Avrupa’nın kışı atlatabilmesi noktasında mevsimin beklenenden sert mi; yoksa ılıman mı olacağı bilinmemektedir. Ancak açık bir şekilde bilinen tek gerçek, Avrupa’nın kış için kullanmak amacıyla depolarını %90 oranında doldurduğudur. Söz konusu durum, Avrupa için bir başarıdır. Depoların %90 dolu olması, üç aylık doğalgaz ihtiyacının karşılanabileceği anlamına gelmektedir. Tüketimin geçen yıla kıyasla yaklaşık %15 daha düşük olacağı düşünüldüğünde, Avrupa’nın kışı atlatacağı öngörülebilir.

Öte yandan sert ve soğuk bir kış mevsimi, Avrupa depolarının hemen boşalmasıyla sonuçlanacaktır. Üstelik LNG üretiminde de henüz bir çıkış yakalanamamıştır. Bu nedenle bazı problemlerin çıkması olasıdır. Yine de AB’nin sorunlu bir şekilde de olsa kış mevsimini atlatacağı açıktır. Zira çıkabilecek sorunlar, üstesinden gelinebilecek meseleler olmalıdır. Bu bağlamda Avrupa ülkeleri, mütevazi miktarlarda doğalgaz paylaşımı yapabilir. Lakin İtalya’nın bu noktada daha ılımlı bir tavır alması ve yeni Başbakan Giorgia Meloni’nin AB’ye dönük pozitif tutumu belirleyici olacaktır.

3. Bildiğiniz gibi, geçtiğimiz günlerde Kuzey Akım Doğalgaz Boru Hatlarnda patlamalar meydana geldi. Bu patlamaların sebebinin ne olduğunu düşünüyorsunuz? Patlamaların enerji krizi üzerinde nasıl bir etkisi olur?

İlk olarak patlamalarla ilgili hiçbir kanıt bulunmamaktadır. Ancak gelişmelere bakıldığında mevzubahis olay, AB ve ABD tarafından Rusya’nın Kuzey Akım Doğalgaz Boru Hattı’na yönelik bir sabotajı şeklinde görülmüştür. Rusya, geçmişte patlamaları çıkarları doğrultusunda kullandığı için hedef haline gelmiştir. Benzer bir durum, 9 Nisan 2009 tarihinde Türkmenistan’dan Rusya’ya doğalgaz taşıyan hattın, Moskova tarafından kapatılması sırasında da yaşanmıştır. Rusya, Türkmenistan’a 12 saat içerisinde doğalgaz akışı gelmemesi durumunda tüm alımı durduracağını belirtmiştir.  12 saat içerisinde vana istasyonunda doğalgaz birikmesi bir patlamaya yol açmış ve boru hattının kapanmasıyla neticelenmiştir.

İkinci bir örnek olarak ise 2006 yılında Rusya, ihtilaflı durumlar nedeniyle Gürcistan’a doğalgaz ve elektrik tedarik eden hattı bombalamıştır. İlgili olay, Rus doğalgazını Gürcistan ve Ermenistan’a gönderen Trans-Kafkasya boru hattının hem ana hem de yedek hattında yaşanmıştır. Patlamanın arkasında Gürcistan’a Rusya’yla pazarlık yapmaması gerektiği mesajı yer almaktaydı.

Rusya’nın enerji kaynaklarını istediği zaman durdurabilmek için boru hatlarını hedef aldığı düşünüldüğünde, Kuzey Akım Doğalgaz Boru Hatlarının Moskova tarafından sabote edildiği sonucu ortaya çıkabilir. Ancak bu durumun doğrulanması için kanıtlara ihtiyaç duyulmaktadır.


John Roberts:

John Roberts, Atlantic Council’in Küresel Enerji Merkezi’nde kıdemli bir araştırmacıdır. Aynı zamanda enerji, ekonomik kalkınma ve siyaset alanlarında uzmanlaşmış bir danışmanlık şirketi olan Methinks Ltd’nin kıdemli ortağıdır. Kafkasya ve Orta Asya’da enerjinin geliştirilmesinde ve Hazar’ı Çin, Rusya, Hindistan ve Avrupa’ya bağlayan veya bağlamayı amaçlayan boru hatlarında özel uzmanlığa sahiptir.


Elif TEKTAŞ
2020 yılında Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olan Elif Tektaş, aynı yıl Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda Ortadoğu ve Afrika Çalışmaları Bilim Dalı’nda yüksek lisans programına başlamıştır. Halihazırda yüksek lisans eğitimine devam eden Tektaş, iyi derecede İngilizce bilmektedir.