Tarih:

Paylaş:

Avustralya Ulusal Üniversitesi (ANU) Araştırmacısı Hunter Marston: “Güneydoğu Asya Devletleri Washington’ın Olumlu ve Kapsayıcı Politikalarına Destek Verecektir.”

Benzer İçerikler

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) son aylarda Batı Pasifik’teki varlığını arttırdığı görülmektedir. Çin’in Tayvan politikası, ABD’nin ada çevresindeki güvenlik hamlelerini yoğunlaştırmasına yol açmaktadır. Bu bağlamda Manila ve Tokyo, Washington’un bölgedeki en kritik ortakları olarak ön plana çıkmaktadır. Buna ek olarak Avustralya, Hindistan ve diğer Güneydoğu Asya ülkelerinin ABD-Çin rekabetindeki son konumları merak edilmektedir. 

Buradan hareketle Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), ABD’nin Çin’i kuşatma stratejisinin Güneydoğu Asya’ya olan etkilerini değerlendirmek üzere Avustralya Ulusal Üniversitesi Araştırmacısı Hunter Marston’un görüşlerini dikkatlerinize sunmaktadır.

1. ABD’nin Çin’i kuşatma stratejisinin Güneydoğu Asya ülkelerini olumsuz etkilediğini düşünüyor musunuz?

ABD’nin stratejisini eğer “kuşatma stratejisi” olarak nitelendirirseniz, hiçbir Güneydoğu Asya ülkesi bunu (en azından alenen) desteklemez. Bununla birlikte ABD’nin stratejisini eğer bir “kuşatma stratejisi” olarak ele alırsak, bunun Güneydoğu Asya devletleri üzerinde bazı etkileri olacaktır. Güvenlik ve askeri politikalar bakımından söz konusu strateji, Filipinler ve Singapur gibi bazı devletleri ABD’ye daha fazla bağlayabilir ve kısa vadede ulusal güvenliklerini arttırmalarına imkan yaratabilir. Fakat aynı zamanda onları güvenlik açısından rahatsız edici bir konuma da getirebilir. Endonezya ve Malezya gibi diğer güvenlik ortakları için ele alındığında bu ülkeler, büyük güç çatışmasına yol açabilir. Bunun için de bir kuşatma stratejisine muhtemelen karşı çıkacaktır.

2. Güneydoğu Asya ülkelerinin Çin’e olan ekonomik bağımlılığı, onları ABD’yi desteklemekten alıkoyuyor mu?

Karşılıklı ekonomik bağımlılık, ittifaklara doğrudan yön vermez. Hatta çatışma potansiyelini daha az çekici hale getirir. Güneydoğu Asya devletlerinin Çin’le angaje olmalarına herhangi bir engel teşkil etmeyecek şekilde Washington’un olumlu ve kapsayıcı politikalarına destek verme olasılıkları yüksektir. Nihayetinde ABD, kimi destekleyip desteklemeyeceklerine ilişkin kendi kararlarını verebilmeleri ve bu anlamda ekonomik ve siyasi özerklik kazanabilmeleri için Güneydoğu Asya devletlerine daha fazlasını sunmalıdır.

3. Bölgenin merkeziyetçi politikalardan uzaklaşıp ABD’nin blok politikalarına uyum sağladığını düşünüyor musunuz?

Hayır, Güneydoğu Asya devletlerinin çoğu, kendilerine azami manevra kabiliyeti ve dış politika özerkliği sağlayan “riskten korunma stratejileri” uygulamaya devam etmektedir. İttifak siyasetine ve herhangi bir bloğa katılmaya mümkün olduğunca uzun süre direneceklerdir.

4. ABD’yi ve politikalarını en çok destekleyen bölge ülkeleri hangileridir? 

Halihazırda ABD-Filipinler ittifakı oldukça güçlüdür. Filipinler, ABD’yle olan Gelişmiş Savunma İşbirliği Anlaşması kapsamında Amerikan Ordusu’na bölgedeki üslere erişimini arttırması bakımından önemli bir teklifte bulunmuştur. Bunun yanı sıra Singapur, ABD’nin bölgedeki yakın bir güvenlik ortağıdır. Ayrıca Singapur, Washington’un bölgedeki ekonomik angajmanının en sıkı savunucularındandır. Endonezya, Malezya ve Vietnam gibi diğer ülkeler ise ABD’nin güvenlik ortakları olarak onunla daha sessiz bir ilişki kurmayı sürdürmektedir. Öncelikle bu ülkeler, çok taraflı politikaları tercih etmektedir. Bahsi geçen devletler, ABD’yle kurdukları ilişkinin benzerini Çin ve Japonya gibi diğer ortak devletlerle de yapmaktadır.

5. Güney Çin Denizi’ndeki çekişmelere rağmen Pekin’e en yakın ülkeler hangileridir?

Mevcut durumda Kamboçya, Laos ve Myanmar’ın öne çıktığı ifade edilebilir. Hem Kamboçya hem de Myanmar, ulusal çıkarlarından ziyade kendi çıkarlarını korumak maksadıyla Çin’e yaklaşmaktadır. Fakat Myanmar’la kurulan ittifakın Pekin’e çok az fayda sağladığı öne sürülebilir.

Hunter Marston

Hunter Marston, 2019 yılında Avustralya Ulusal Üniversitesi’nde doktora eğitimine başlamıştır. Araştırmaları genellikle Güneydoğu Asya’daki büyük güç rekabetine odaklanmaktadır. Hunter, bölgedeki küçük devletlerin, bilhassa Singapur, Vietnam ve Myanmar’ın ABD ve Çin’le ilişkilerini nasıl dengede yürüttüklerini araştırmaktadır. Temel çalışma alanları; devlet-toplum ilişkileri, Güneydoğu Asya’daki siyasi değişim, ABD dış politikası ve ABD-Çin rekabetidir.

Avustralya Ulusal Üniversitesi’ne katılmadan önce Hunter, Washington’daki Brookings Enstitüsü’nde Doğu Asya Politika Çalışmaları Merkezi’nde Kıdemli Araştırmacı olarak çalışmıştır. Ayrıca Brookings Enstitüsü’ndeki Hindistan Projesi için araştırma ve etkinlikleri desteklemiştir.

Hunter, Washington Üniversitesi’nde “Kamu Politikaları” ve “Güneydoğu Asya Çalışmaları” alanları olmak üzere çift anadalda yüksek lisans yapmıştır. Hunter, Washington Üniversitesi’ndeyken Myanmar’daki ABD Büyükelçiliği’nde Uluslararası İlişkiler alanında Harold Rosenthal üyesi olarak yaz stajını yapmıştır.


Dr. Cenk TAMER
Dr. Cenk TAMER
Dr. Cenk Tamer, 2014 yılında Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Aynı yıl Gazi Üniversitesi Ortadoğu ve Afrika Çalışmaları Bilim Dalı’nda yüksek lisans eğitimine başlamıştır. 2016 yılında “1990 Sonrası İran’ın Irak Politikası” başlıklı teziyle master eğitimini tamamlayan Tamer, 2017 yılında ANKASAM’da Araştırma Asistanı olarak göreve başlamış ve aynı yıl Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Doktora Programı’na kabul edilmiştir. Uzmanlık alanları İran, Mezhepler, Tasavvuf, Mehdilik, Kimlik Siyaseti ve Asya-Pasifik olan ve iyi derecede İngilizce bilen Tamer, Gazi Üniversitesindeki doktora eğitimini “Sosyal İnşacılık Teorisi ve Güvenlikleştirme Yaklaşımı Çerçevesinde İran İslam Cumhuriyeti’nde Kimlik İnşası Süreci ve Mehdilik” adlı tez çalışmasıyla 2022 yılında tamamlamıştır. Şu anda ise ANKASAM’da Asya-Pasifik Uzmanı olarak görev almaktadır.