Tarih:

Paylaş:

Baerbock’un Orta Asya Ziyaretlerinde Enerji Faktörü ve Kazakistan

Benzer İçerikler

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

30 Ekim 2 Kasım 2022 tarihlerinde Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, Kazakistan ve Özbekistan’ı ziyaret etmiştir.  Ziyaretten önce yaptığı açıklamada Baerbock, Astana ve Taşkent’e gitmesine neden olan jeopolitik ve stratejik nedenleri gizlememiştir. Nitekim kamuoyuna yapılan açıklamalara ve ziyaretlerin genel manasına bakıldığında, Berlin yönetiminin her iki ülke için de farklı stratejik hedeflerinin bulunduğu görülmektedir. Baerbock, Kazakistan’ın büyük enerji rezervlerine odaklanırken; Özbekistan’ın ise nüfusu bakımından taşıdığı potansiyele ve bölgesel güç olma kapasitesine dikkat çekmiştir. 

Hatırlanacağı üzere Almanya Dışişleri Bakanı, söz konusu ziyaretten önce Orta Asya ile Avrupa arasında etkin bir ağ oluşturmak istediklerini dile getirmiştir. Ayrıca Baerbock, aynı açıklamasında özelde Almanya’nın ve genelde ise Avrupa’nın yeni bağımlılıklar veya ekonomik üstünlükler yaratmayı açıklamadığını; bilakis dürüst ve adil fırsatlar oluşturmak istediğini belirtmiştir.[1] Esasen bu açıklama, Rusya ve Çin’in politikalarına karşı, Almanya’nın farklı bir perspektif geliştirme çabasında olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla Berlin, Orta Asya başkentleri karşısında olumlu bir imaj oluşturmaya özen göstermektedir. Nitekim Baerbock’un devletlerin eşitliği prensibine uygun bir ortaklığın kurulmasını arzuladıklarını söylemesi de bunu kanıtlamaktadır.

Almanya Dışişleri Bakanı’nın ziyaretinden önce yaptığı dikkat çekici açıklamalardan biri de Almanya’nın Orta Asya ülkeleriyle olan ticaretinin %85’inin Kazakistan’la olmasıdır.[2] Diğer Orta Asya devletleriyle olan ticaret ise yalnızca %15 seviyesindedir. Zaten bu yüzden de Baerbock, gezisinde ilk olarak Astana’yı ziyaret etmiş ve burada Kazakistan Başbakanı Alikhan Smailov ve Dışişleri Bakanı Muhtar Tileuberdi de dahil olmak üzere üst düzey devlet yetkilileriyle bir araya gelmiştir.

Astana’daki görüşmelerin ardından düzenlediği basın toplantısında temaslarının odağını üçe ayıran Baerbock, bu üç noktayı; uluslararası hukuktan yana tavır alındığı için övgü, ülkenin yeşil hidrojen potansiyelinin büyüklüğü ve sürdürülebilir büyüme şeklinde ortaya koymuştur. Ayrıca Almanya Dışişleri Bakanı, Kazakistan-Rusya ilişkilerindeki karşılıklı bağımlılık durumuna da dikkat çekmiştir.

Tahmin edileceği üzere Baerbock’un bu söyleminde Kazakistan’ın Rusya’yla olan yakın münasebetlerine rağmen Ukrayna Savaşı’nda uluslararası hukuku önemseyen tavrına yapılan bir övgü bulunmaktadır. Bilindiği gibi Kazakistan, savaşın başından itibaren temkinli davranmakta ve hukuka uygun hareket etme çağrısı yapmaktadır. Bu husus, Almanya açısından önem arz etmektedir. Fakat Astana’nın yaklaşımının temel sebebi, Rusya’ya uygulanan yaptırımları fırsata çevirme arzusudur. Yani Kazakistan, enerji ve ticaret alanlarında işbirliği için AB’ye yeşil ışık yakarak Rusya’yla arasına mesafe koymaktadır. Elbette bu durum, enerji tedarikçisini çeşitlendirmek isteyen Avrupa’nın çıkarlarına uygundur. Zaten Avrupalı yetkililerin Astana’ya yönelik ziyaretlerinin sıklığı da söz konusu durumu teyit eder mahiyettedir.

Baerbock’un Kazakistan’daki temaslarında yaşanan en önemli gelişme ise Berlin yönetiminin Astana’da Hidrojen Diplomasisi Ofisi açma kararı olmuştur. Nitekim Almanya Dışişleri Bakanı, iki ülkedeki uzman kişilerden oluşacak bir ofisin açılacağını belirtmiştir. Kazakistan’ın büyük bir enerji gücü olduğu düşünüldüğünde, Astana’nın küresel anlamda bir enerji merkezine dönüşebileceği öne sürülebilir.

Tam da bu noktada Baerbock’un Orta Asya ziyaretinde başkanlık ettiği heyette enerji ve altyapı anlamında uzman isimlerin yer aldığını hatırlatmak gerekmektedir. Dolayısıyla Berlin yönetimi, enerji konusunda bir Orta Asya açılımı yapmaktadır. Açıkçası bu açılım, AB açısından da en rasyonel çözüm olarak nitelendirilebilir. Çünkü Rusya-Ukrayna Savaşı sebebiyle yaşanan enerji krizi karşısında Avrupa’nın önünde birkaç seçenek vardır. Bunlar; Ortadoğu, Afrika ve Orta Asya merkezli projelerdir. Ancak mevcut durumda Ortadoğu ve Afrika üzerinden yürütülecek problemlerin güvenliği konusunda ciddi riskler vardır. Kazakistan ise gerek enerji gerekse de güzergâh güvenliği bağlamında istikrarlı bir aktör konumundadır.

Diğer taraftan Kazakistan ile Avrupa’nın en büyük rüzgar santralini inşa eden Svevind Energy Group şirketi arasında 50 milyar dolarlık bir anlaşma da imzalanmıştır.[3] Tamamlandığında dünyanın en büyük yeşil hidrojen santrallerinden biri olacağı öngörülen santralin 20 gigawatt’lık büyüklüğe sahip olması planlanmaktadır.[4] Söz konusu projenin en önem verilen noktası ise üretim kapasitesidir. Zira şirkete göre elektrolizörler, 2032 senesinden itibaren yılda 2 milyon tona kadar yeşil hidrojen üretebilecektir. Bu da AB’nin 2030 yılındaki ithal yeşil hidrojen hedefinin beşte birine eşdeğerdir.[5] Dolayısıyla Avrupa’nın enerji güvenliği konusunda bu projenin büyük bir önemi bulunmaktadır. Ayrıca yeşil hidrojen olmasından dolayı mevzubahis santral, çevre duyarlılığı konusunda da büyük bir adım anlamına gelecektir.

Belirtmek gerekir ki; Kazakistan’ın yeşil hidrojen üretiminde düşük maliyetlerle üretim yapmaya müsait bir coğrafyaya sahip olması nedeniyle bir cazibe merkezi haline gelmektedir. Bu bakımdan Kazakistan, küresel pazarda önemli ve rekabetçi bir aktör haline görülebilir. Zaten son dönemde Kazakistan’a yapılan ya da yapılması planlanan ziyaretlerin arkasındaki nedenlerden biri de ülkenin sahip olduğu enerji potansiyelidir.  DolayısıylaRusya-Ukrayna Savaşı sebebiyle artan enerji fiyatları, fosil yakıtlara karşı hidrojen piyasasını iyileştirmiş ve dünyada yeni projeler gündeme gelmiştir. Kazakistan’ı ön plana çıkaran husus da budur.

Kısacası enerji faktörü, Almanya başta olmak üzere Avrupa ülkelerini Orta Asya açılımı yapmaya itmektedir. Burada önem arz eden ülkelerin başında ise Kazakistan gelmektedir. Baerbock’un ziyareti de bunun yansımasıdır. Kuşkusuz bu konuda Kazakistan’ın yaklaşımı da önemlidir. Lakin gelişmeler, Astana’nın pek çok aktör tarafından ikna edilmeye çalışılan mühim bir ortak olarak değerlendirileceğine işaret etmektedir.


[1] “Statement by Foreign Minister Baerbock Prior to Her Departure for Kazakhstan and Uzbekistan”, Almanya Federal Dış İlişkiler Ofisi, 30 Ekim 2022, https://www.auswaertiges-amt.de/en/newsroom/news/-/2560922 (Erişim Tarihi: 12.11.2022).

[2] Aynı yer.

[3] Vanessa Dezem, “Kazakhstan Signs Deal to Make Hydrogen at a $50 Billion-Plant”, Bloomberg, 27 Ekim 2022, https://www.bloomberg.com/news/articles/2022-10-27/kazakhstan-signs-deal-to-make-hydrogen-at-a-50-billion-plant (Erişim Tarihi: 12.11.2022).

[4] Aynı yer.

[5] Aynı yer.

Göktuğ ÇALIŞKAN
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümünde lisans eğitimi alan Göktuğ ÇALIŞKAN, aynı süreçte çift ana dal programı kapsamında üniversitenin Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde yer alan Uluslararası İlişkiler bölümünde de eğitim görmüştür. 2017 yılında lisans mezuniyetini tamamladıktan sonra Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünde yüksek lisans programına başlayan Çalışkan, bu programı 2020 yılında başarı ile tamamlamıştır. 2018 yılında ise çift ana dal programı kapsamında eğitim gördüğü Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun olmuştur. Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) bursu kapsamında 2017 yılı YLSY programını kazanarak halen Fransa’da dil eğitimi alan Göktuğ Çalışkan aynı zamanda Erciyes Üniversitesi Hukuk Fakültesi son sınıf öğrencisidir. YLSY programı kapsamında Fas'ta Uluslararası Rabat Üniversitesinde Yönetişim ve Uluslararası İstihbarat alanında 2. yüksek lisansını yapmakta olan Çalışkan, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası Ilişkiler bölümünde doktorasına başlamıştır. Iyi derecede İngilizce ve Fransızca bilmektedir.