Tarih:

Paylaş:

Balkanlarda DEAŞ Riski ve Etkisi

Benzer İçerikler

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

21. yüzyılda radikalleşme ve aşırılıkçılık artmaktadır. Böylesi bir ortamda Balkan coğrafyası da söz konusu küresel eğilimden etkilenmektedir. Özellikle de gençlerin birtakım aşırılık yanlısı yönelimler içerisinde olduğu bilinmektedir. Bu kapsamda dünyanın farklı bölgelerinde yerel gruplarla bağlantılar kuran ve kendi örgüt yapısı içinde alt birimler oluşturan terör örgütü Devlet’ül Irak ve’ş Şam’ın (DEAŞ) Balkanlar’daki faaliyetleri dikkat çekmektedir.

Bilindiği üzere DEAŞ terör örgütü, dünya üzerinde birçok ülkede varlık göstermektedir. Farklı coğrafyalarda kurduğu yapılar vasıtasıyla bölgesel yapılar kurmaktadır. Günümüzde Afganistan merkezli olarak örgütün Güney ve Orta Asya’da sözde Horasan Emirliği (ISKP) üzerinden faaliyette bulunduğu bilinmektedir. Ancak alt kolları ISKP’den ibaret olmayan DEAŞ, farklı isimlerle çeşitli coğrafyalarda örgütlenmektedir.

Örgütün uzantıları arasında 2014 yılında Mısır’da ortaya çıkan sözde Sina Eyaleti ve 2015 senesinde Yemen’de varlık göstermeye başlayan sözde Sana Eyaleti’nden bahsedilebilir. Ayrıca 2017 yılının Aralık ayında Keşmir’deki gruplarla bağ kuran terör örgütü DEAŞ, sözde Cemmu ve Keşmir Emirliği (ISJK) adıyla da bölgede terör saldırıları düzenlemektedir. Bununla birlikte Endonezya, Myanmar ve Filipinler gibi ülkelerde de DEAŞ’a bağlılığını bildiren gruplar vardır.

Küresel halifelik hedefi güden DEAŞ için Balkan coğrafyası da göz ardı edilecek bir bölge değildir. Nitekim örgütün bölgeyle ilgilendiğini söylemek mümkündür. Mesela 2015 yılında Balkanlardan destekçi kazanabilmek amacıyla örgüt tarafından yapılan propaganda çalışmaları kapsamında bir video yayınlanmıştır. “Onur Cihattadır, Balkan Halkına Bir Mesaj” başlığıyla paylaşılan video, bölgenin örgütün ilgi alanı içerisinde yer aldığını gözler önüne sermiştir. Videoda Boşnak ve Arnavut örgüt mensupları tarafından Balkan halklarına yapılan cihat çağrısının bulunduğu görülmüştür.[1]

Balkan halkları arasında terör örgütü DEAŞ’a yönelik ilgi diğer coğrafyalardaki kadar yoğun olmasa da bölge, örgütün etki alanını genişletmek istediği coğrafyalardandır. Nitekim bölge devletlerinin ekonomilerinin kırılganlığı ve bu ülkelerdeki genç işsizlik oranının yüksek olması, örgüte yönelimi hızlandırmaktadır. Buna ek olarak terör örgütü DEAŞ, Balkan coğrafyasını gerek eleman temini noktasında gerekse de Ortadoğu-Batı geçişinin güzergâhı olarak kullanmaktadır.  

2015 yılında dönemin Bosna Hersek Güvenlik Bakanı Dragan Mektic, ülkelerinde silahlı terörist grupların kamplarının olmadığını ve yabancı yatırımcıların potansiyel güvenlik risklerinden endişe duymamaları gerektiğini ifade etmiştir.[2] Bu açıklama, bölge ülkelerinin örgütün olası faaliyetlerinin yabancı yatırımlar üzerinde olumsuz etki yaratmasından çekindiğini göstermesi bakımından oldukça mühimdir.

Bu tarz açıklamaların yapılmasında, söz konusu dönemde DEAŞ terör örgütünün Balkan coğrafyasındaki ve Balkan halkları üzerindeki etkisinin gündeme gelmesi belirleyici olmuştur. Zira çok sayıda bölge insanının Ortadoğu’daki çatışmalara katılmak maksadıyla terör örgütü DEAŞ’a dahil olduğu belirtilmektedir. Örneğin 2015 yılında 130 Boşnak vatandaşın Suriye’ye gittiği ve DEAŞ terör örgütüne katıldığı bilinmektedir. Bu kişilerden 43’ü ölmüş, 50’si ülkeye geri dönmüş ve dönenlerden 19’u yargılanmıştır.[3] Batı Balkan ülkelerinin Suriye ve Irak’ta DEAŞ’la birlikte hareket eden yaklaşık 900 yabancı savaşçının kaynak ülkesi olduğuna dair iddialar mevcuttur.[4]

Bu noktada bölge ülkeleri açısından risk ve tehlike oluşturan bir diğer unsur da DEAŞ yanlılarının küçük çaplı da olsa mevcut faaliyetleridir. Yani DEAŞ’a katılan, ancak sonrasında geri dönen unsurların bölge için ve özelde bulundukları ülke açısından risk oluşturduğu söylenebilir. Yargılanan ve hapse atılanlar sebebiyle cezaevlerinin radikalleşme merkezlerine dönüşmesi ihtimali de 2017 yılından itibaren varlığını korumaktadır. Bu sebeple Arnavutluk, Kosova ve Bosna-Hersek’te entegrasyon programlarına büyük önem verilmektedir.

Geri dönen unsurların taşıdığı riski ve oluşturduğu kaygıyı gözler önüne seren bir gelişme de 2019 yılında dönemin Kosova Başbakanı Ramuş Haradinaj’ın yaptığı açıklamada görülmüştür. Nitekim Haradinaj, DEAŞ üyesi teröristlerin geri dönmesinin ülkenin karşı karşıya olduğu en büyük tehditlerden biri olduğunu dile getirmiştir.[5]

Halihazırda bölge için ciddi tehlikelerin olduğunu gösteren çeşitli emareler de vardır. Örneğin 2022 yılının Mayıs ayında Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Adalet Bakanlığı, 40 yaşındaki Kosova uyruklu Mirsad Kandiç’in terör örgütü DEAŞ’a katılmak ve örgüte silah, teçhizat ve istihbarat sağlamak suçlarından müebbet hapis cezasıyla yargılandığını duyurmuştur. Kandiç’in DEAŞ terör örgütü için gönüllü savaşçılardan oluşan gizli bir tedarik zincirinin kurulmasına yardım ettiği de öne sürülmüştür.[6] Bu durum, bölge ülkelerindeki aşırılık yanlılarının örgüt adına propagandalar yaptığını ortaya koymaktadır.  

DEAŞ’ın hedef aldığı bölgelere yönelik propaganda faaliyetleri kapsamında yerel grupları ve yerel dili kullanarak yayıncılık faaliyetleri yürüttüğü bilinmektedir. Halihazırda örgütün Özbekçe ve Tacikçe yayınları ve Peştuca dergileri bulunmaktadır. Balkanlara yönelik yöntemler kapsamında da bölgenin etnik kimlik gruplarına hitap etmek adına yerel destekçiler üzerinden strateji geliştirmesi şaşırtıcı olmayacaktır. Bu sebeple Kandiç gibi örneklerin çoğalması ihtimal dahilindedir.

Diğer taraftan Suriye ve Irak’tan dönen kişilerin Avrupa Birliği (AB) için de bir güvenlik sorunu teşkil ettiği öne sürülebilir. Örneğin 3 Kasım 2020 tarihinde Avusturya’nın başkenti Viyana’da bir silahlı saldırı meydana gelmiştir. Olayın failinin Balkan kökenli olması (Makedon) AB ülkelerini radikal grupları kontrol etme konusunda tedirgin etmiştir. Dolayısıyla konu yalnızca bölge ülkelerinin iç güvenlik meselesi değildir. Aynı zamanda AB kapsamında da değerlendirilmektedir.[7]

Sonuç olarak DEAŞ’ın Balkanlar açısından yarattığı riskler göz ardı edilemeyecek boyuttadır. Bu anlamda risk teşkil eden dört temel husus vardır. Bunlardan ilki; geri dönen unsurların ülke içerisindeki radikalleşmeyi arttırma olasılığıdır. İkincisi ise bölgedeki etnik gerilimlerin örgüt tarafından kullanılma ihtimalidir. Üçüncüsü de Balkanların radikal unsurlar için Batı’ya ulaşma noktasında bir köprü haline gelme ihtimalidir. Dördüncü olarak da radikal unsurların AB güvenliğine tehdit oluşturmasından bahsedilebilir.


[1] “ISIS and Balkans”, Vostokian, https://vostokian.com/isis-and-the-balkans/#:~:text=The%20Balkans%20play%20an%20important%20role%20for%20ISIS%2C,propaganda%2C%20which%20threatens%20significant%20danger%20for%20the%20region., (Erişim Tarihi: 22.11.2022).

[2] “Bosna Promises United Stance at Anti-ISIS Summit”, Balkan Insight, https://balkaninsight.com/2015/09/07/bosnia-prepares-extraordinary-joint-position-for-anti-isis-summit-09-07-2015/, (Erişim Tarihi: 22.11.2022).

[3] Aynı yer.

[4] “ISIS Female Returnees Worry Balkans Europe”, Global Risk Insights, https://globalriskinsights.com/2018/07/isis-female-returnees-worry-balkans-europe/, (Erişim Tarihi: 22.11.2022).

[5] “العائدون من داعش.. قنبلة موقوتة في البلقان، بقلم نهى العبادي”, Europarabact, https://www.europarabct.com/العائدون-من-داعش-قنبلة-موقوتة-في-البلق/, (Erişim Tarihi: 22.11.2022).

[6] “Kandic Faces Life after Conviction in US for Assisting ISIS”, Balkan Insight, https://balkaninsight.com/2022/05/26/kandic-faces-life-after-conviction-in-us-for-assisting-isis/, (Erişim Tarihi: 22.11.2022).

[7] “العائدون من داعش.. قنبلة موقوتة في البلقان، بقلم نهى العبادي”, a.g.m.

Şeyma KIZILAY
Şeyma KIZILAY
Şeyma KIZILAY, 2016 yılında Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Yüksek lisans derecesini, 2019 yılında Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda sunduğu ‘’Uluslararası İlişkilerde Ulus İnşası Bağlamında Irak Örneği” başlıklı teziyle almıştır. Doktora eğitimine Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda devam eden Kızılay, tez aşamasındadır. Başlıca çalışma alanları; güvenlik, terörizm, Afganistan ve Pakistan’dır. Kızılay, iyi derecede İngilizce ve orta seviyede Arapça bilmektedir.