Tarih:

Paylaş:

Balkanların AB’ye Entegrasyon Sürecine Rusya’nın Tepkisi: Karadağ Örneği

Benzer İçerikler

This post is also available in: English Русский

Balkanlarda Batı ile Rusya arasında nüfuz mücadelesine sahne olan ülkelerin başında Karadağ gelmektedir. 2000’li yılların başında Rusya, söz konusu mücadelede avantajlı olarak ön plana çıkarken; 2010’lu senelerden itibaren sürecin Batı lehine geliştiği görülmektedir.

Bununla birlikte 2006 yılında dağılan Sırbistan-Karadağ’ın ardından Karadağ, yönünü Batı’ya çevirmiştir. Bu bağlamda Avrupa Birliği (AB), 2012 senesinde Karadağ’ın birliğe katılımına ilişkin müzakereleri başlatmıştır. Böylece Karadağ’ın AB’yle olan bütünleşme süreci hız kazanmıştır. Bu kapsamda Karadağ, 2014 yılında Rusya’nın Kırım’ı uluslararası hukuka aykırı bir biçimde ilhak etmesinin ardından Batı yaptırımına katılan ülkelerden olmuştur.

Öte yandan 2016 yılının Ekim ayında Karadağ’daki Batı yanlısı hükümeti devirmeyi amaçlayan Rusya yanlısı askeri darbenin başarısız olması,[1] Moskova-Podgoritsa hattındaki münasebetlerde bir dönüm noktası olmuştur. Zira bu darbe girişimi, Karadağ’ın Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’ne (NATO) üyeliğinin engellemesi için gerçekleşmiştir. Özellikle de 2017 senesinde Podgoritsa’nın NATO’ya üye olması, Moskova’nın Balkan ve Adriyatik jeopolitiğinde önem arz eden bu ülkedeki nüfuzunun azalmasına yol açmıştır.

Anlaşılacağı üzere, uzun yıllardır Balkan coğrafyasında bir Rus müttefiki olarak nitelendirilen Karadağ’ın NATO üyeliği, Kremlin için büyük bir kayıp olmuştur. Öte yandan Batı’nın Karadağ üzerinde nüfuz elde etme araçlarının AB ve NATO gibi uluslararası kurumlar olduğu ve taraflar arasındaki ilişkilerin kurumsal bir çerçevede geliştiği söylenebilir. 

Buna karşılık Rusya’nın Karadağ’a karşı takip ettiği siyasette tarih, kültür ve din kavramlarının ağırlık kazandığı öne sürülebilir. Özellikle Karadağ’ın nüfusunun önemli bir bölümünün Hristiyanlığın Ortodoksluk mezhebine mensup olması ve nüfusun üçte birinin etnik Sırplardan oluşması, Rusya’nın bahsi geçen ülkedeki etkisini arttırması açısından mühimdir. Dahası Rusya, Karadağ’da bulunan Sırp Ortodoks Kilisesi vasıtasıyla Panslavizm politikasını da sürdürmektedir. Dolayısıyla Moskova, Potgoritsa’ya yönelik politikasını belirlerken; din ve kültür ögelerini ön plana çıkarmaktadır.

Tüm bunların yanı sıra Karadağ’ın jeopolitik konumu, Moskova’nın Podgoritsa’ya atfettiği önemde rol oynayan bir diğer unsurdur.  Karadağ’ın Adriyatik’e kıyısı olan ülkeler arasında yer alması, Balkan jeopolitiğindeki ehemmiyetini arttırmaktadır. Lakin Podgoritsa’nın NATO’ya üye olması, Adriyatik’in bir anlamda “NATO Gölü”ne dönüşmesine yol açmıştır. Bu nedenle Kremlin, en azından Karadağ’da ekonomik araçlar vesilesiyle nüfuz kazanmaya çalışmaktadır.

Diğer taraftan Karadağ ile Rusya arasındaki ilişkiler, Podgoritsa’nın NATO’ya katılmasından beri aşamalı bir şekilde gerilemektedir. Buna rağmen Rusya, Karadağ’ın mevzubahis örgüte üye olmasının ardından ekonomik yatırımlar yoluyla etkinliğini sürdürmeye çabalamıştır.

Halihazırda Rusya, Karadağ’daki en büyük yabancı yatırımcı konumundadır. 2019 yılı itibarıyla Karadağ’daki Rus yatırımlarının çoğu emlak ve turizm sektörleri vasıtasıyla gerçekleşmiştir. Ayrıca Moskova’nın yatırımları, Podgoritsa’nın gayri safi yurt içi hasılasının (GSYİH) %26’sına eşittir.[2] Bahse konu olan durum, Rusya’nın Karadağ üzerindeki ekonomik etkisini göstermesi bakımından oldukça dikkat çekicidir. Yani son yıllarda Moskova’nın Podgoritsa’ya yönelik politikasında din, kültür ve tarih ögelerinden ziyade; ekonomi ön plana çıkmaktadır.

Tüm bunlara karşın Moskova’nın mevzubahis stratejisi, 24 Şubat 2022 tarihinde Ukrayna’ya yönelik askeri müdahalesinin ardından ağır bir yara almıştır.  Bilhassa 2022 yılının Nisan ayında Dritan Abazovic’in Karadağ Başbakanı olmasının akabinde Rusya ile Karadağ arasındaki ilişkiler daha da gerilmeye başlamıştır. Çünkü Abazovic Hükümeti göreve geldikten sonra hem ülkenin AB’ye üyelik sürecini hızlandıracağını beyan etmiş[3] hem de Brüksel’in Moskova’ya yönelik tüm yaptırımlarına katılacağını açıklamıştır.[4]  

Kısaca özetlemek gerekirse Karadağ, Rusya’ya yönelik yaptırımlara katılarak dış politika noktasında AB’ye uyum sağlamak istemiştir. Bir diğer deyişle Abazovic Hükümeti, Podgoritsa’nın Brüksel’le olan bütünleşme süreci hızlandırmak istemiştir. Bu da Moskova’yla olan münasebetlere olumsuz yansımıştır.  

Öte yandan Karadağ, her ne kadar Rusya’ya karşı net bir duruş ortaya koysa da ülkede yaşanan siyasi gerilimler nedeniyle AB’yle olan uyum sürecinde birtakım zorluklar yaşamaktadır. Bu kapsamda 2022 senesinin Haziran ayında Avrupa Parlamentosu (AP), Karadağ’ın Avrupa entegrasyonuna olan bağlılığından duyduğu memnuniyeti dile getirse de Podgoritsa’nın seçim ve yargı reformlarında ve organize suç ve yolsuzlukla mücadelede aşama kat etmesi gerektiğine dikkat çekmiştir.[5] Dolayısıyla Karadağ’ın AB’yle olan bütünleşmesi, dış politikadan ziyade; iç siyasetteki birtakım anlaşmazlıklar nedeniyle istenilen seviyede ilerlememektedir.

Hatırlanacağı üzere 2022 yılının Temmuz ayında Podgoritsa, Brüksel’in Moskova’ya karşı uyguladığı yaptırımlara uyum sağlayarak ülkedeki bazı Rus vatandaşlarına ait gayrimenkulleri dondurma kararı almıştır.[6] Yani Rusya’nın bahsi geçen savaşla birlikte Balkanlar’da önemli ölçüde yatırımları bulunduğu bir ülkedeki ekonomik etkisi de azalmaya başlamıştır.

Bununla birlikte Karadağ’da Dritan Abazovic liderliğindeki hükümetin 2022 senesinin Ağustos ayında güvenoyu alamaması üzerine bir siyasi kriz meydana gelmiştir. Bu durumda ise Abazovic’in ülkedeki Sırp Ortodoks Kilisesi’yle imzaladığı anlaşma belirleyici rol oynamıştır. Dahası 1 Kasım 2022 tarihinde 81 kişiden oluşan Karadağ Parlamentosu’nun 41 oyla Cumhurbaşkanı’nın yetkilerini kısıtlayan bir karar alması da AB’nin tepkisine neden olmuştur. Söz konusu karar, Cumhurbaşkanı’nın ülkede hükümetin kurulmasına ilişkin yetkilerini sınırlandırmaktadır. Bu kararın alınmasında Sırp ve Rus yanlısı olan ve NATO karşıtı tutumuyla bilinen Demokrat Cephe kritik rol oynamıştır.[7]

Tahmin edileceği gibi, Abazovic’in güvenoyu alamamasından ardından ülkede başlayan siyasi istikrarsızlık, Rusya’nın Karadağ üzerindeki nüfuzunu arttırabilecek bir neticeye yol açabilir. Bu durum, özellikle de Brüksel’in de tepkisinden de anlaşılacağı gibi Karadağ’ın AB’yle olan entegrasyon sürecini sekteye uğratabilir. Zira Karadağ’da son dönemlerde Sırp yanlıların etkisini arttırdıkları görülmektedir.

29 Aralık 2022 tarihinde ise Karadağ’da hükümeti kurma görevi eski Dışişleri Bakanı Moidrag Lekic’e verilmiştir. Lekic, Rus yanlısı Demokrat Cephe tarafından desteklenmiştir. Dahası Lekic, parlamento üyesi olarak Karadağ’ın 2017 senesinde NATO’ya katılmasına ve son dönemde de Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırganlığını kınayan kararlara karşı çıkmıştır.[8] Dolayısıyla Lekic tarafından kurulacak bir hükümet, Karadağ’ın AB entegrasyonunun yavaşlamasına neden olabilir. Üstelik Lekic’in fikirleri de göz önünde bulundurulduğunda; söz konusu durum, Karadağ’ın Rusya’yla olan münasebetlerinin düzelmesine de yol açabilir.

Sonuç olarak Karadağ’da son yıllarda Rus nüfuzunun giderek azaldığı bir süreç yaşanmıştır.  Bu durumda iki noktanın ön plana çıktığı söylenebilir. Birincisi, 2017 yılında Karadağ’ın NATO’ya üye olmasıdır. İkincisi ise Rusya’nın 2022 senesinde Ukrayna’yı işgalidir.  Lakin 2022 yılının Ağustos ayında ülkede başlayan siyasi istikrarsızlık ve Sırp yanlılarının etkinliklerini arttırması, Moskova’nın Podgoritsa’yla olan ilişkilerinde yeni bir sürece kapı aralayabilir. 


[1] “Montenegro Sentences Russians, Opposition Leaders for Failed 2016 Coup”, Euractiv, https://www.euractiv.com/section/enlargement/news/montenegro-sentences-russians-opposition-leaders-for-failed-2016-coup/, (Erişim Tarihi: 10.01.2023).

[2] “Montenegro Eyes Economic Package to Overcome Ukraine Crisis”, TRT World, https://www.trtworld.com/magazine/montenegro-eyes-economic-package-to-overcome-ukraine-crisis-55589, (Erişim Tarihi: 10.01.2023).

[3] “Montenegro Elects New Minority Government That Aims To Speed Up EU Membership Process”, Radio Free Europe/Radio Liberty, https://www.rferl.org/a/montenegro-government-abazovic-serbia/31825954.html , (Erişim Tarihi: 10.01.2023).

[4] “Montenegro’s New Government Pledges to Join All EU Sanctions Against Russia”, Ukrinform, https://www.ukrinform.net/rubric-polytics/3477055-montenegros-new-government-pledges-to-join-all-eu-sanctions-against-russia.html, (Erişim Tarihi: 10.01.2023).

[5] “Montenegro: Political Tensions Slow progress of EU-Related Reforms”, PubAffairs Bruxelles, https://www.pubaffairsbruxelles.eu/eu-institution-news/montenegro-political-tensions-slow-progress-of-eu-related-reforms/, (Erişim Tarihi: 10.01.2023).

[6] “Montenegro Freezes Property of Two Russians on EU Sanctions list”, Balkan Insight, https://balkaninsight.com/2022/07/27/montenegro-freezes-property-of-two-russians-on-eu-sanctions-list/, (Erişim Tarihi: 10.01.2023).

[7] “EU Concerned By Controversial Law in Montenegro to Restrict President’s Powers”, AA, https://www.aa.com.tr/en/europe/eu-concerned-by-controversial-law-in-montenegro-to-restrict-presidents-powers/2733111, (Erişim Tarihi: 10.01.2023).

[8] “Montenegro’s Parliament OKs Prime Minister-Designate After Disputed Change in Presidential Powers”, Radio Free Europe/Radio Liberty, https://www.rferl.org/a/montenegro-lekic-prime-minister-designate-presidential-powers/32199968.html, (Erişim Tarihi: 10.01.2023).

Cemal Ege ÖZKAN
Cemal Ege Özkan, 2019 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü’nden mezun olmuştur. Yüksek lisans derecesini, 2022 senesinde aynı üniversitenin Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Anabilim Dalı’nda hazırladığı “Türk Siyasi Hayatında Selim Rauf Sarper ve Faaliyetleri” başlıklı teziyle almıştır. Hâlihazırda aynı enstitüde doktora eğitimine devam etmektedir. 2020-2021 yılları arasında Türk Tarih Kurumu Yüksek Lisans Bursiyeri olan Özkan, iyi derecede İngilizce bilmektedir.