Olaylar o kadar hızlı gelişti ki, herkes şok halinde. Muhtemelen bu şaşkınlığın en büyüğünü IKBY Başkanı Mesut Barzani ve ekibi yaşıyordur. Çünkü kendilerine “vaat edilen toprakları” birkaç saat içinde kaybettiler. DAEŞ/IŞİD ile mücadele adı altında akıtılan Peşmerge kanı ile çizildiği iddia edilen “Kürt hayat sahası”nın bu gidişle ölüm sahasına dönüşeceği net bir şekilde anlaşıldığından, “ikinci bir Kobani destanı” yazamadan çekilmek zorunda kaldılar.
Öyle ki, Reuters haber ajansının geçtiği son dakika haberine göre, Irak ordu komutanı, Kürtlerin Haziran 2014 sınırlarına geri çekildiğini duyurdu. Yine yazının kaleme alındığı sırada basına düşen son haberlere göre; son iki günde Kerkük, Tuzhurmatu ve Sincar’ı kaybeden Mesut Barzani şok içinde. Irak ordu birlikleri, saatlerce süren çatışmaların yaşandığı Musul Barajı›nı Peşmerge’den geri aldı. Ordunun resmi açıklamasında, Ninova eyaletinin tümünde kontrol sağlandığı bildirildi. Bölgede çatışmaya giren Peşmergelerin kaçtığı da yine basına düşen bilgiler arasında idi.
Peki, ne oldu da Barzani ve arkasındaki güçler böylesine bir bozgun yaşadı? Söyleyelim… Öncelikle, tartışmalı bölgeler bağlamında yaşanan son gelişmeler akla “zor oyunu bozarmış” atasözünü getiriyor. Akla getirdiği bir diğer husus ise, “satış meselesi”… Barzaniler bir kez daha ihanete uğradı. Biz buna çifte ihanet de diyebiliriz. İhanetin adreslerinden biri emperyalist güçler; diğeri ise, referandum kararını birlikte aldığı Kürt gruplar, özellikle de Talabaniler. Nitekim basında yer alan iddialara göre KYB’nin eski lideri Celal Talabani’nin oğlu Bafel Talabani ile Haşdi Şabi dokuz maddelik gizli bir anlaşmaya imza atmışlar.
Rudaw’ın haberine göre, Barzani’nin bir kez daha ihanete uğradığı bu gizli anlaşmanın maddeleri şöyle: 1)I rak güçleri tartışmalı bölgelere yeniden konuşlanacak ve Peşmerge geri çekilecek. 2) Kerkük dâhil 17 kasaba ve nahiye merkezi hükümete teslim edilecek. 3) Kerkük merkezinde ortak yönetim olacak. 15 Kürt mahallesi Kürtler, 25 mahalle de diğer oluşumlar tarafından yönetilecek. 4) Kerkük’teki stratejik yerlerin yönetimi merkezi hükümette olacak (K1 Askeri Üssü, havaalanı ve petrol yatakları). 5) Süleymaniye Havalimanı açılacak. 6) Süleymaniye ve Kerkük’teki memur maaşları merkezi hükümet tarafından ödenecek. 7) Süleymaniye sınırındaki Peşmergelerin maaşları merkezi hükümet tarafından ödenecek. 8) Halepçe, Süleymaniye ve Kerkük bölgesinin kurulması. 9) Yeni bölge için bir yeni bir hükümetin kurulması.
KDP Yeniden mi Yapılandırılmak İsteniliyor?
Barzani’nin bir kez daha Talabaniler tarafından satıldığı, arkasında kimsenin olmadığı ve daha da önemlisi Kürt/bölge siyasetinden tasfiye edilmek için oyuna getirildiği anlaşılıyor. Bundan sonrası için Barzani’nin varlığı başı başına bir kriz nedeni olacağa benziyor.
Erbil’in bu şoku atlatabilmesi hiç de kolay olacak gibi değil. IKBY ve Kürt halkı içinde Barzani’ye güven hızlı bir şekilde dip yapıyor. “Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olan”, en büyük rüyası bir kâbusa dönüşen bir lider ve kötü bir kriz yönetimi söz konusu. Barzani, tüm Kürtlerin liderliğine oynarken; KDP’deki liderliğini kaybetmek üzere. Bu krizin belki de en önemli sonuçlarından biri bu olacak. Aksi takdirde KDP ve Barzaniler içinde çok ciddi hesaplaşmalar yaşanabilir.
Bu köşede daha önce de ifade ettik; Barzani bu referandum krizinde hazır elindekileri de kaybedecek ve Ankara açısından artık Barzani muhatap olmamalı. Fakat Türkiye’nin Kuzey Irak’taki kazanımlarını da kaybetmesi mümkün değil. Bunun için Ankara, Erbil’de daha güvenilir ve kan kaybetmemiş bir aktörle devam etmek zorunda. Eğer Erbil bu krizde Ankara’nın desteğini almak istiyorsa, bir an önce içinde bir kan değişimine girmek zorunda. Aksi takdirde Mesut Barzani ile Türk kamuoyunu ikna edebilmek mümkün değil.
GORAN ve KYB’ye Dikkat!
Barzani açısından bu ihanet adım adım geliyordu. KYB ve Goran’da başlayan yeni liderlikler, süreçlerin KDP’yi de hedef almaması mümkün değildi. Yeni döneme yeni liderler ile girmek isteyen bir irade söz konusu. “KYB-Goran-KDP- PKK ” dörtlüsü üzerinden bölge yeniden dizayn edilmek isteniliyor. İşte Barzani bunu göremedi. Bölge ile birlikte hareket etmek yerine bir kez daha emperyalizmin o tatlı sözlerine, vaatlerine kandı ve kaybetti!
KYB ve Goran şu an Merkezi Yönetim ve Haşdi Şabi üzerinden İran ile yakın gibi görünüyorsa da, süreç çok farklı şeylere gebe gibi. Zira şunu unutmamak lazım: Ne olursa olsun 24 Eylül referandum kararının alınmasında en az Barzani kadar Talabani ve Goran da sorumlu. Dolayısıyla KYB ve Goran “Sarı Öküz”ü teslim etmekle bu işin biteceğini sanmasınlar. Arkalarında bıraktıkları sicil çok kötü ve bu onların peşini kolay kolay bırakacağa benzemiyor. En azından Barzani ve aşireti bu ihaneti bir yere not etmiş görünüyorlar; bunu ben değil, kendileri söylüyor…
Diğer taraftan son cümle olarak şunu da belirtelim: Bu kaybediş, çok daha büyük felaketlere yol açacağa benziyor. Anlaşılan o ki, bu planlanmış bir başarısızlık. Bu başarısızlık üzerinden çok daha farklı oyunlar sahneye konulacak gibi. Dolayısıyla film daha yeni başlıyor…