Tarih:

Paylaş:

Berlin’de Toplanan Batı Balkan Zirvesi Ne Anlama Geliyor?

Benzer İçerikler

29 Nisan 2019 tarihinde Almanya’nın başkenti Berlin’de, Almanya Şansölyesi Angela Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un öncülüğünde Batı Balkan Zirvesi düzenlendi. AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini’nin de katıldığı zirveye Bosna-Hersek, Kosova, Arnavutluk, Kuzey Makedonya, Karadağ, Sırbistan, Hırvatistan ve Slovenya liderleri davet edildi. Mevzubahis toplantının gündemi, Batı Balkan ülkeleriyle AB arasındaki işbirliği olarak açıklansa da yapılan görüşmelerde Türkiye, Rusya ve Çin gibi ülkelerin Avrupa’nın güneydoğu kanadında artan jeopolitik etkinliğinin tartışıldığı öğrenildi.

Bu bilgiler ışığında Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Berlin’de düzenlenen Batı Balkan Zirvesi’nin etkilerini ve Batı Balkanlar’daki meseleleri tartışmaya açarak alanının önde gelen uzman ve akademisyenlerinin görüşlerini dikkatlerinize sunmaktadır.

Prof. Dr. Çınar ÖZEN (Ankara Üniversitesi-Uluslararası İlişkiler)

Prof. Dr. Çınar Özen Türkiye’nin Balkanlar politikasının AB ile karşıtlık içinde gelişmediğini belirterek, “Türkiye, Balkanlar’da AB karşıtı bir politika uygulamamaktadır. Bunun nedeni, bazı Balkan Devletleri’nin AB üyesi olması ve diğerlerinin de AB üyelik sürecinin devam etmesidir.” dedi. Türkiye’nin AB ile Gümrük Birliği çerçevesinde ticaret yaptığını da hatırlatan Özen, “Balkan devletleri, Türkiye’nin komşusudur. Haliyle Türkiye de komşularıyla ticaret yapmak istemektedir. Ancak Balkan devletleriyle olan münasebetlerimiz, zannedilenin aksine zayıftır. Dolayısıyla Ankara’nın mevcut Balkanlar politikası, karşıtlık, gerilim ve rekabet değil; AB ve Gümrük Birliği üzerinden Avrupa pazarına daha fazla dahil olma amacını taşımaktadır. Avrupa pazarında daha fazla ticaret ve yatırım yapmak, iki tarafın da kazanması demektir. Bunun oluşabilmesi için ise gerekli olan en önemli şey istikrardır.” şeklinde konuştu.

Balkanlarda birçok sorunun bulunduğunu belirten Özen, “Bölgedeki sorunların başında Kosova Meselesi gelmektedir. Ayrıca Makedonya Sorunu çözülmüş gibi görünse de hala bir kriz potansiyeli taşımaktadır. Bu iki sorunun arkasında ise Arnavut Meselesi bulunmaktadır. Yani bölgede birçok problem vardır. Türkiye ise AB’nin Balkanlar’daki rolünü olumsuz görmemektedir.” açıklamasında bulundu.

Pekin’in bölgede nüfuz alanı yaratma yönündeki girişimlerini de yorumlayan Özen, “Çin, bölgeye coğrafya olarak çok uzaktır. Pekin’in gerçekçi olmayan birtakım idealleri vardır. Ancak Çin, çok büyük bir üreticidir.  Dolayısıyla ürettiklerini satmak için de pazara ihtiyaç duymaktadır. Hayata geçirmeye çalıştığı ‘Yeni İpek Yolu Projesi’ için geçiş güzergâhlarına ihtiyacı vardır. Çıkarları doğrultusunda elinde olan kaynakları da kullanarak etkin bir politika izlemeye çalışmaktadır. Ancak tarih boyunca Çin ile Balkanlar arasındaki ilişkiler hep düşük seviyede kalmıştır. Üstelik Çin’in Balkanlar’a yaklaşması, AB’yi önemsemesiyle de ilişkilidir.” dedi.

Rusya’nın bölgedeki etkisini de değerlendiren Özen, “Rusya, Karadeniz coğrafyasında Ukrayna’yla ciddi bir çatışma içerisindedir. Gürcistan, Bulgaristan ve Romanya’yla birtakım sorunlar yaşamaktadır. Özellikle Romanya, ABD yanlısı politikalar uygulayarak Rusya’yı Karadeniz’de kısıtlamaktadır. Bu nedenle de Moskova, AB’yle bir çatışma arayışında değildir. Aksine Rusya, ABD ile AB arasındaki ilişkilerin gergin olmasından yararlanmaya çalışmaktadır.” şeklinde konuştu.

Gerçekleşen Batı Balkan Zirvesi’ne katılan ülkelerin birçoğunun AB ülkesi ve AB’ye aday ülke konumunda olan devletler olduğunu vurgulayan Özen, “Balkanlarda ortaya çıkan her türlü kriz, Avrupa’da çok ciddi sonuçlar doğuracaktır. Göç dalgası yaratması ya da ekonomik sorunların orta çıkması bu sonuçların en muhtemel olanlarıdır. AB’nin amacı Balkanlarda ortaya çıkacak olası krizleri yönetmek ve ciddi sonuçlar doğurmadan bunları engellemektir. Batı Balkan Zirvesi’nin en mühim hedefi de budur. Her ne kadar yaşanan gelişmeler AB-Balkanlar meselesi olarak görünse de AB, kendi çıkarları doğrultusunda Türkiye’nin Balkanlar politikasını da yakıdan takip etmektedir.” yorumunu yaptı.

Doç. Dr. Nuri KORKMAZ (ANKASAM AB-Balkanlar Danışmanı)

Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Doç. Dr. Nuri Korkmaz, “Almanya ve Fransa’nın öncülüğünde toplanan bu zirve, Batı Balkanlar’da yer alan ülkelerin AB üyeliği yönündeki umutlarını canlı tutmak amacıyla düzenlenmiştir. Bölgenin en önemli meselelerinden olan Sırbistan-Kosova Sorunu değerlendirildiğinde, iki ülke arasındaki müzakerelerin devam ettiği bilinmektedir. Sırbistan, her ne kadar Kosova’nın bağımsızlığını tanımak için çaba harcıyor gibi görünse de bu sadece gösterişte böyledir. Sırbistan’ın asıl amacı Kosova’nın bağımsızlığını tanıyan ülkelerin, bu kararlarını geri çekmeleridir. Özellikle Almanya ve Fransa, Sırbistan’ın bu tutumunu görmektedir. Zira Belgrad ile Priştine arasındaki münasebetlerde bir türlü normalleşmenin yaşanmaması da zirvenin toplanmasında etkili olmuştur.” şeklinde konuştu.

Sırbistan ve Karadağ’ın AB üyeliği için müzakerelerde bulunduğunu hatırlatan Korkmaz, “Üyeliklerin gerçekleşmesini Fransa engellemektedir. Çünkü bazı Batı Balkan ülkelerinin sınır değişikliğine gitme çabaları Paris tarafından tehlikeli bir durum olarak değerlendirilmektedir. Bilindiği gibi, 2013 yılında Belgrad ile Priştine arasında yapılan bir anlaşma çerçevesinde, Kosova’da yaşayan Sırplara daha geniş otonom haklar verilmesine karşılık Belgrad yönetiminin Kosova’nın bağımsızlığını tanıyacağı iddia edilmişti. Fakat günümüzde Sırp yönetiminin aksi yönde bir duruş sergilediği görülmektedir. Dolayısıyla birtakım sorunların çözülmüş gibi yansıtılıp daha sonrasında çözümden uzaklaşıldığının anlaşılması, AB’yi Batı Balkan ülkeleri konusunda endişelendirmektedir.” dedi.

Balkan ülkeleri arasındaki sorunun eski Yugoslavya’dan kaynaklandığını; lakin meselenin eskiden olduğu kadar canlı olmadığını dile getiren Korkmaz, “Bosna-Hersek’te yer alan Hırvatlar ve Republika Srpska/Sırp Cumhuriyeti (RS) denilen bölgedeki Sırplar ile Müslüman Boşnakların olduğu bölge arasındaki ayrılık, ülkenin istikrarının önünde engel teşkil etmektedir. Bu da AB’nin istediği bir etkileşim biçimi değildir.” yorumunu yaptı.

Çin nüfuzunun bölgede herhangi bir siyasal etki yaratmayacağını öne süren Korkmaz, “Özellikle Almanya ve Fransa açısından değerlendirildiğinde, Çin’den ziyade Türkiye ve Rusya’nın bölgedeki etkisinin endişelere yol açtığı anlaşılmaktadır. Çünkü Doğu Avrupa ülkeleri, yakın geçmişte AB’ye üye olan Bulgaristan ve Romanya örneğinde de olduğu gibi, üyeliğin kendilerine sağlayacağını düşündükleri ekonomik refahın gerçekleşmeyeceğini gördüler. Dolayısıyla farklı bir arayışa yöneliyorlar. Bu arayışlarını da Türkiye, Rusya ve Çin gibi aktörlerle tamamlamak istiyorlar.” açıklamasında bulundu. Buna ek olarak Batı Balkan ülkelerinin AB’ye karşı şüpheci yaklaşıma sahip olduğunu da iddia eden Korkmaz, Avrupa’da Aşırı Sağ’ın yükselişe geçmesiyle söz konusu durumun ilişkili olduğunu söyledi.

Kosova’nın Sırbistan’la olan sorunun çözümüne Amerika Birleşik Devletleri’ni (ABD) dahil etmek istemesini de yorumlayan Korkmaz, “Kosova, Sırbistan üzerinde gerekli baskıyı kuramamasından dolayı ABD’nin sürece dahil edilmesini talebini talep etmiştir. Ancak mevcut durumda ABD’nin bu konuya müdahale etmesi pek olası değildir. Bu mesele daha çok, AB’nin kendi içerisinde halletmesi gereken bir sorun olarak ön plana çıkmaktadır.” cümlelerini kurdu.

İrfan SAPMAZ (Gazeteci- CNN Türk Haber Koordinatörü)

Berlin’de gerçekleşen zirvenin Sırbistan ve Kosova liderlerinin sert söylemleriyle dikkat çektiğini ifade eden Gazeteci İrfan Sapmaz, “Zirvede Kosova tarafı, diyalog sürecine ABD’nin de katılması gerektiğini dile getirdi. Bu kapsamda Kosova Cumhurbaşkanı Hashim Thaçi, ABD olmadan bir diyalog ve müzakere sürecinin mümkün olmayacağına vurgu yaptı.” cümlelerini kullanarak Priştine’nin Washington’dan destek almaya çalıştığının altını çizdi.

Sapmaz, “Sorunlar uzun süredir bir çözüme kavuşamadığı için Almanya ve Fransa devreye girdi. Bu, 1990’lı yıllardakine benzeyen yeni çatışmaların yaşanmasının engellenmeye çalışıldığının göstergesidir.” yorumunda bulundu. Ayrıca Sapmaz, Kosova Cumhurbaşkanı Haşim Thaçi’nin henüz Kosova’yı tanımayan beş AB ülkesinin tanıma kararı alması yönünde Merkel’e çağrıda bulunduğunu da hatırlatarak bu beklentinin karşılanmayacağını ve zirveden mucizevi bir sonuç çıkmayacağını belirtti.

Sapmaz, “Sırbistan Cumhurbaşkanı Alexandar Vucic’in ‘Sırbistan‘a dayatma yapılamaz. Burada bir talep listesi sunmak yerine, müzakere yapılmalıdır. Belgrad yönetimi, diyalog için karşısında ciddi bir muhatap görmüyor.’ demesi de Sırbistan’ın sert tavrını sürdürdüğünün göstergesi oldu. Zirveye Bosna Hersek adına Başbakan Denis Zvizdic’in katılması da Belgrad’ın tepkisini çekti. Kosova’yı bağımsız bir ülke olarak tanımasa da Boşnak ve Hırvat temsilciler, Kosova’nın bağımsızlığının tanınmasından yana olduklarını daha önce birçok kez dile getirmişti. Sonuç olarak AB, bölgede istikrarsızlığın önünü kesmek için yoğun çaba harcamaktadır.” yorumunda bulundu.

Özge ELETEK
Özge ELETEK
Özge Eletek 1999 yılında İzmir’de doğdu. İlk ve orta öğretim hayatını İzmir’de tamamlayan Eletek, 2021 yılında Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Çeşitli düşünce kuruluşlarında birçok konferans ve seminere katılan Eletek, Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi’ndeki stajını sürdürmektedir. Halihazırda Dokuz Eylül Üniversitesi'nde yüksek lisans eğitimini sürdürmektedir.