Tarih:

Paylaş:

Biden Yönetiminin Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi’nde Trans-Atlantik İlişkiler

Benzer İçerikler

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

12 Ekim 2022 tarihinde Beyaz Saray tarafından Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Joe Biden’ın imzasıyla yeni Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi yayınlanmıştır.[1] Söz konusu belge, Rusya ve Çin’in sınırlandırılmasına ilişkin Washington yönetiminin küresel hedeflerine odaklanmasının yanı sıra Trans-Atlantik ilişkilerin geleceğine dair de mühim ipuçları barındırmaktadır.

Hatırlanacağı üzere Biden’ın en önemli seçim vaadi, önceki başkan Donald Trump döneminde Avrupa’yla ilişkilerde oluşan hasarın giderilmesiydi. Zira bu durum, Amerikan hegemonyasının sürdürülebilirliği noktasında oldukça önemlidir. Esasen ABD’nin küresel hegemonyasının iki temel dayanağı vardır. Bunlardan ilki, ünlü jeopolitikçi Zbigniew Brzezinski’nin “Uzakdoğu Çapası” olarak nitelendirdiği Asya-Pasifik; ikincisi ise yine Brzezinski’nin “Demokratik Direnek Noktası” şeklinde tanımladığı Avrupa’dır.

Trump döneminde belirginleşen Avrupa’nın çok kutuplu dünyada bir kutup olarak konumlanma çabaları ve bu bağlamda yaşanan Avrupa Ordusu tartışmaları ise Rusya-Ukrayna Savaşı’yla birlikte gündemden düşmüş ve yerini kolektif Batı algısını güçlendiren bir sürece bırakmış gözükmektedir. Elbette bu da Biden yönetiminin seçim vaadini gerçekleştirmesini kolaylaştıran bir husustur. Bu kapsamda 12 Ekim 2022 tarihli Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi, Biden yönetiminin Kıta Avrupası’yla ilişkilere verdiği önemi gözler önüne sermesi bakımından oldukça mühimdir.

Belgenin önsözünde Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün (NATO) hiç olmadığı kadar güçlü bir birliktelik sergilediğini vurgulayan Biden, Avrupa’yla olan ilişkilerin derinleştirildiğini ifade etmiştir.[2] Kuşkusuz bu cümleler, Trump dönemindeki hasarın büyük ölçüde giderildiği anlamını taşımaktadır. Bu çerçevede Moskova yönetiminin saldırgan politikalarının Avrupa güvenlik mimarisini tehdit ettiğini öne süren ABD Başkanı,[3] Rusya-Ukrayna Savaşı’nı Batı’nın geleneksel “öteki” algısını canlandırma ve diri tutma noktasında etkin bir şekilde kullanacağını da gözler önüne sermiştir. Dolayısıyla Rus tehdidinin varlığı, Amerikan hegemonyasının Avrupa ayağını sağlama almaktadır.

Biden, Avrupa’yla ittifakın derinleştirilmesi hedefine de özel olarak yer vermiş ve bu meseleyi ayrı bir başlık altında değerlendirmiştir. ABD Başkanı’na göre Washington yönetimi, küresel liderliğini Avrupa’yla geliştirdiği ittifak ilişkisine borçludur. Bu yüzden de Washington yönetimi, mevzubahis belgede Batı ittifakının yekpare bir tavır sergilemesinin ehemmiyetine dikkat çeken ifadeler kullanarak Avrupa Birliği (AB) entegrasyonunun genişlemesinin Batı’nın gücünü arttıracağını dile getirmiştir.[4] Bu anlamda AB; ABD’nin küresel hedeflerine hizmet edecek şekilde yönlendirilmek istenmektedir, denilebilir.

Tüm bunlara ek olarak belge, ABD’nin Avrupa’yla ilişkilerini değerler üzerinden tanımladığını ve NATO’nun 5. maddesinin sağladığı caydırıcılığı birleştirici bir enstrüman olarak gördüğünü göstermektedir.[5]  Bu sebeple de ABD’nin NATO merkezli işbirliklerini geliştireceğini öngörmek mümkündür. Fakat Biden yönetiminin Avrupa’ya yaklaşımı bunlarla sınırlı değildir.

Belgenin odaklandığı ana hedefin Avrupa boyutunda Rusya olduğu anlaşılmaktadır. ABD, AB ülkelerinin Rusya-Ukrayna Savaşı’na ilişkin tutumundan memnundur. Bu bağlamda Washington yönetiminin rahatsız olduğu nokta ise Kıta Avrupası’nın Rusya’ya olan enerji bağımlılığıdır. Bu çerçevede Beyaz Saray, Avrupa’nın yeni enerji tedarikçileri bulma ihtiyacına ve yenilenebilir enerjiye geçişin hızlandırılması gerektiğine vurgu yapmaktadır. Bu yüzden de ilerleyen dönemlerde ABD’nin enerji politikaları bakımından çok daha somut projeler ortaya koymaya çalışacağı öne sürülebilir. Zira Avrupa’nın enerji kırılganlığı, aynı zamanda Trans-Atlantik ilişkileri de kırılgan hale getirebilir. Nitekim söz konusu metinde Biden, “ABD-AB Avrupa Enerji Güvenliği Görev Gücü’ne” dikkat çekerek Washington yönetiminin inisiyatif alacağını net bir şekilde ifade etmiştir.

Ayrıca belgede, iklim değişikliği ve gıda kriziyle mücadele ve bu konuda alınacak tedbirlerin önemi de belirtilmiştir.[6] ABD, bahsi geçen meselelerde Avrupalı devletlerle yakın çalışma arzusu içerisinde gözükmektedir. Yani krizler karşısında müttefiklerle dayanışmayı amaçlayan bir Washington yönetimi vardır.

Diğer taraftan iktisadi ilişkilerin yarattığı karşılıklı bağımlılığın ehemmiyetine ilişkin farkındalığın da etkisiyle Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi, ABD’nin G7’yi önemsediğini ve bu grup içerinde Fransa, İtalya ve Almanya’yla yakın çalışmak istediğini ifade etmektedir.[7] Ancak Washington yönetiminin asıl beklentisinin küresel güç mücadelesindeki temel rakibi olan Çin’i sınırlandırma hedefinde Avrupa’nın desteğini almak olduğu öne sürülebilir. Lakin bu konuda Avrupa’dan destek alıp alamayacağı son derece tartışmalıdır.

Bilindiği gibi, Avrupalı devletler ile Çin arasında son derece grift bir bağımlılık ilişkisi oluşmuştur. Ekonomik münasebetlerin hacmi göz önünde bulundurulduğunda, AB üyelerinin Pekin’i karşılarına almak istemeyecekleri söylenebilir. Buna rağmen ABD, belgedeki ifadesiyle “Çin’in küresel düzeni tersyüz eden eylemlerine karşı” Avrupalı müttefikleriyle birlikte hareket etmek istemektedir. Bu anlamda Washington’un Pekin’e yönelik baskıyı arttıracağı ve Avrupa’yı tercih yapmaya zorlayacağı öne sürülebilir. Burada ABD’nin kullanacağı argümanın ise Batılı değerler olduğu söylenebilir.

Sonuç olarak Biden’ın imzasıyla yayınlanan Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi, Washington yönetiminin Avrupa’yla olan ilişkilerini derinleştirme arzusunu yansıtmaktadır. Bu esnada Rusya-Ukrayna Savaşı’nın ABD’nin amaçlarına hizmet ettiği söylenebilir. Fakat Beyaz Saray’ın asıl beklentisi, Avrupa’nın Çin’in karşısında yer almasıdır. Washington’un AB üyelerini bu konuda ikna etmesi, karşılıklı bağımlılıklar hasebiyle oldukça zordur. Buna rağmen 12 Ekim 2022 tarihli belge, ABD’nin Çin’e odaklanacağını ve bu rekabette Avrupa’yı yanında görmek istediğini net bir şekilde ortaya koymaktadır.


[1] “National Security Strategy”, White House, https://www.whitehouse.gov/wp-content/uploads/2022/10/Biden-Harris-Administrations-National-Security-Strategy-10.2022.pdf, (Erişim Tarihi: 14.10.2022).

[2] “National Security…, a.g.m., s. 2.

[3] “National Security…, a.g.m., s. 4.

[4] “National Security…, a.g.m., s. 26.

[5] Aynı yer.

[6] “National Security…, a.g.m., s. 39.

[7] Aynı yer.

Dr. Doğacan BAŞARAN
Dr. Doğacan BAŞARAN
Dr. Doğacan BAŞARAN, 2014 yılında Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Yüksek lisans derecesini, 2017 yılında Giresun Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda sunduğu ‘’Uluslararası Güç İlişkileri Bağlamında İkinci Dünya Savaşı Sonrası Hegemonik Mücadelelerin İncelenmesi’’ başlıklı teziyle almıştır. Doktora derecesini ise 2021 yılında Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı‘nda hazırladığı “İmparatorluk Düşüncesinin İran Dış Politikasına Yansımaları ve Milliyetçilik” başlıklı teziyle alan Başaran’ın başlıca çalışma alanları Uluslararası ilişkiler kuramları, Amerikan dış politikası, İran araştırmaları ve Afganistan çalışmalarıdır. Başaran iyi derecede İngilizce ve temel düzeyde Farsça bilmektedir.