Tarih:

Paylaş:

Büyük Güç Rekabetinin Asya Bölgesel Düzlemindeki Yansımaları

Benzer İçerikler

21. yüzyıl uluslararası düzeninin değişmekte olan yapısı, Güney ve Doğu Asya’yı küresel güç dengesini belirleme kapasitesine sahip bir bölge olarak ön plana çıkartmaktadır. Küresel sistemin temel aktörleri olan Büyük Güçler arasındaki güç dengesinin ne yönde değişeceğini analiz edebilmek için Güney ve Doğu Asya siyasetini belirleyen temel dinamikleri ve bu bölgeyi diğer bölgelerden ayıran özgün niteliklerin çerçevesini açık şekilde çizmek gerekmektedir.

Bir bölgenin küresel sistem ile etkileşim içerisinde olmakla birlikte kendisine has siyasi süreçlerinin bulunması, Uluslararası İlişkiler disiplini içerisinde o bölgeyi bağımsız bir alt sistem olarak tanımlamayı mümkün kılmaktadır.[1] Bu imkân çerçevesinde Güney ve Doğu Asya, küresel ilişkilerden etkilenirken aynı zamanda küresel güç dinamiklerini etkileyebilen bağımsız bir alt sistem olarak belirmektedir. Bu alt sistem içerisinde güç ilişkilerinin ne yönde şekilleneceği ise bölgesel dinamiklerin geniş bir bakış açısı ile yorumlanmasını zorunlu kılmaktadır. Nitekim son yirmi yıldır Güney Çin Denizi ve Asya-Pasifik enerji nakil hatları üzerinden bölgede sürekli artan gerginlik, bölge devletlerinin ne şekilde konumlanacağına ilişkin önemli bir soru işaretini gündeme getirmiştir.

Bu kapsamda örneğin ABD, Hindistan, Japonya ve Avustralya arasında yeniden aktif hale getirilen Dörtlü Güvenlik Diyaloğu (Quadrilateral Security Dialogue, the Quad), Hindistan ve Japonya arasında imzalanan ve iki ülkenin deniz üslerinin ortak kullanımına izin veren askerî lojistik anlaşması (Acquisition and Cross-Servicing Agreement- ACSA) ve diğer gelişmelerin Çin üzerinde veya bölgedeki küçük fakat stratejik konuma sahip devletlerin dış politikaları üzerinde ne gibi etkilere yol açacağı cevaplanmayı bekleyen sorulardır.

Bu ve benzeri soruların cevaplanabilmesi için bölgeye özgü siyasi gelenek ve süreçlerin göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Alt-bölgesel sistem olduğu kabul edilen bir bölgenin temel siyasi süreçleri üç temel değişken üzerinden analiz edilmektedir:[2]

  • Askerî –siyasi etkileşim kapasitesi
  • Bölge devletlerinin stratejik algılamaları
  • Büyük güçlerin stratejik davranışları ve algılamaları

Bu üç faktör üzerinden bakıldığında kendine özgü dinamikleri olan bir alt sistem olan Güney ve Doğu Asya bölgesinde büyük güçler arasındaki rekabet önemli ölçüde bölgenin küçük ve orta büyüklükteki devletlerini etkilemektedir. Nitekim 2009 Pivot to Asia politikası, ABD’nin küresel sistemdeki güç dağılımının değişimi gerçeği karşısında Güney ve Doğu Asya bölgesel alt sistemindeki gelişmeler temelinde oluşturulan bir politikadır ve bu politika genellikle yorumlandığı gibi Çin’in artan bölgesel hâkimiyetine karşı ABD-Hindistan-Japonya gibi büyük güçlerin ittifakından daha farklı bir boyuta sahiptir. Bu politika ile amaçlanan esas hedef, Asya-Pasifik bölgesinde küçük ve orta büyüklükteki devletler üzerinde Çin hâkimiyetini engellemek, bu kapsamda bölgedeki büyük ülkelerin küçük ülkelere desteklerini teşvik etmektir.

Tarih boyunca ortaya çıkan Dünya Savaşları ve krizlerin, iki büyük güç arasındaki doğrudan bir çatışmadan ziyade stratejik bir bölgede konumlanmış küçük veya orta büyüklükte bir ülke üzerinden dolaylı olarak ortaya çıktığı bilinmektedir. 1914 I. Dünya Savaşı’nın Balkanlarda, 1939 II. Dünya Savaşı’nın Çekya’da, 1947’de Soğuk Savaş’ın İran üzerinden ortaya çıktığı, 1950’de Kore Savaşı’nda büyük güçlerin bu küçük ülke üzerinde güç rekabeti yaşadıkları bugün açık bir şekilde görülmektedir.

Bu tarihsel gerçekler ışığında bugün Asya’da giderek yoğunlaşmakta olan güç rekabetinin de bölgede stratejik konuma sahip olan Vietnam, Filipinler, Tayland ve Malezya gibi ülkeler üzerinden sürdürüldüğünü görmek bölgedeki gelişmeleri doğru okumak adına önem taşımaktadır.

Esasen ilk kez 2007 Kasım ayında ABD, Hindistan, Avustralya ve Japonya’nın bir araya gelerek oluşturduğu the Quad olarak bilinen dörtlü ittifak, stratejik adımlarını bölgedeki küçük ülkeleri bu ittifaka çekmek yönünde atmaktadır. Oysa Çin’in de belirttiği şekli ile the Quad üyesi ülkelerin bölgenin küçük ülkeleri üzerinden bir çevreleme politikasına gitmesi halinde bölgede Çin izole edilmiş ve düşman hale getirilmiş olacaktır.[3]

Nitekim bölgede meydana gelen son gelişmeler arasında Hindistan’ın bölge ülkelerine yönelik aktif dış politikası ile bu ülkelere gerçekleştirmiş olduğu karşılıksız finansal yardımlar gelmektedir. Bu kapsamda bir süredir devam eden Hindistan ve Vietnam arasındaki “stratejik ortaklık”, 21 Aralık 2020 tarihinde Hindistan ve Vietnam Başbakanlarının yaptığı görüşme sonrasında askerî ittifakın geliştirilmesi yönündeki karar ile farklı bir boyuta taşınmıştır.[1] Çin’in bölge ülkelerinin Güney Çin Denizi’nde ortak askerî tatbikat yapmalarını engellemeye çalışmasına karşılık, Hindistan ve Vietnam’ın ortak askerî tatbikatları artırma yönündeki kararları Çin’in bölgedeki politikasına karşı açık bir karşıtlık oluşturmaya yönelmektedir.

Bölgedeki önemli birlikteliklerden bir tanesi Avustralya-Filipinler iş birliğinin yaygınlaştırılması ile öne çıkan politikalardır. 2015 yılında mevcut ilişkilerini Stratejik İş Birliği seviyesine çıkartan Avustralya ve Filipinler’in ittifakı, Güney Çin Denizi’ndeki Çin hâkimiyetinin engellenmesi için stratejik noktada bulunan iki önemli ülkeyi bir araya getirmesi açısından önem taşımaktadır.

Çevre ülkelerin bu tür birlikteliklerine karşı Çin, Malezya’ya önemli bir büyükelçi atamasında bulunmuştur.[4] 27 Kasım 2020 tarihinde Çin, Malezya Büyükelçisi olarak Dışişleri Bakanlığı’nda Sınır ve Okyanus İşleri Birimi yöneticisi olan Ouyang Yujing’i 欧阳玉靖 atayarak önemli bir işaret vermiştir. Ouyang Yujing, daha önce Güney Çin Denizi’ndeki anlaşmazlıklarla ilgili olarak yaptığı açıklamalarda sorunun Çin’in işgal edilmiş adalarına ilişkin bir anlaşmazlık olduğunu ve bu konuda uluslararası tahkimin kabul edilmeyeceğini, verilecek kararların ise hukuksuz olacağını savunmuştur.[5]

Bölgede meydana gelen gelişmeler, büyük güçler arasındaki rekabet ve ittifakın bir süre daha bölgedeki küçük ve orta büyüklükteki devletler üzerinden devam edeceğine işaret etmektedir. Bu kapsamda büyük güçlerin Çin’i izole etmeye yönelik politikaları ve bu politikalara karşı Çin’in nasıl bir karşılık vereceği ise Çin’in 1949 yılından bugüne kadar izlediği dış politikasının analizi ile anlaşılabilecektir. Yükselmeye başlayan bir güce karşı yalnızlaştırma politikasının izlenmesi ve bu politikanın sonuçları konusunda küresel toplumun hafızası hâlâ canlılığını korumaktadır. Ancak, Çin’in diğer yükselmekte olan güçler gibi davranıp davranmayacağı, üzerinde henüz sıcak tartışmaların yapıldığı bir konu olmayı sürdürecek gibi görünmektedir.


[1] R. Kutay Karaca, Müge Yüce (2017), “The Analysis of the Regional Sub-Systems” in International Relations: South and East Asia as a Regional Sub-System”, Gazi Akademik Bakış, 11 (21), 157-182.

[2] Manjeet S. Pardesi (2020),  “The Indo-Pacific: a ‘new’ region or the return of history?”, Australian Journal of International Affairs, 74 (2), 124-146, S.126

[3] Prethika Nair, “The Quad reconvenes: Implications for the Indo-Pacific region”, 04 January 2018, Lee Kuan Yew School of Public Policy, National University of Singapore, https://lkyspp.nus.edu.sg/gia/article/the-quad-reconvenes-implications-for-the-indo-pacific-region

[4] South China Morning Post, “India, Vietnam strengthen defence ties amid shared concerns over China’s assertiveness”, 23 December 2020, https://www.scmp.com/week-asia/politics/article/3115104/india-vietnam-strengthen-defence-ties-amid-shared-concerns-over

[5] Foreign Ministry od People’s Republic of China, “Director-General of the Department of Boundary and Ocean Affairs of the Ministry of Foreign Affairs Ouyang Yujing Gives Interview to Chinese and Foreign Media on South China Sea Issue “, 06 May 2016, https://www.fmprc.gov.cn/nanhai/eng/wjbxw_1/t1365689.htm

Dr. Müge YÜCE
Dr. Müge YÜCE
Müge YÜCE, 2010 yılında İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü lisans programından, 2014 yılında Harp Akademileri Komutanlığı Stratejik Araştırmalar Enstitüsü (SAREN) Uluslararası İlişkiler yüksek lisans programından mezun olmuştur. 2013 yılından itibaren Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde araştırma görevlisi olarak görev yapmakta olan yazarın özel çalışma alanını Çin Dış Politikası oluşturmaktadır. 2020 yılı Şubat ayında Karadeniz Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde yürütmekte olduğu doktora eğitimini tamamlayarak doktor ünvanını almaya hak kazanan Müge YÜCE, araştırma amacı ile daha önce Finlandiya Turku Üniversitesi ve Polonya Opole Üniversitelerinde bulunmuştur. Yazar iyi derecede İngilizce ve orta düzeyde Çince bilmektedir.