Afrika, büyük bir nüfusa, doğal kaynaklara ve potansiyele sahip olmasının yanı sıra bazı kritik sorunlara da ev sahipliği yapmaktadır. Söz konusu problemler arasında iklim değişikliği (kuraklık, seller, vb.), radikal terör örgütleri, isyancı gruplar, darbeler, iç savaşlar, ekonomik sorunlar ve gıda güvensizliği gibi birçok konu sayılabiliir. Ancak Afrika ülkelerinin bu meseleleri kendi başlarına çözebilmeleri de kolay değildir.
Bu noktada devreye büyük devletler ve uluslararası kuruluşlar girmektedir. Rusya, Çin, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), İngiltere, Hindistan ve Birleşmiş Milletler (BM) gibi devletler ve kuruluşlar çeşitli yollarla bu sorunların çözümü için birtakım adımlar atmaktadır. Ancak bu girişimler, ülkeden ülkeye değişiklik göstermekte ve söz konusu ülkeler, büyük oranda kendi çıkarlarını gözetmektedir. Örneğin Çin, kıtadaki büyük projelerinin olduğu noktalardaki etkinliğini arttırmakta ve söz konusu alanlara güvenlik sağlamaktadır. Bu durum, Afrika’nın lehine gibi dursa da aslında daha fazla istikrarsızlaşmaya yol açmaktadır.
2022 yılının Aralık ayında Washington’da düzenlenen ABD-Afrika Zirvesi de kıtada artan Rusya-Çin nüfuzuna karşı ABD’nin bölgedeki etkisini arttırma çabasının bir göstergesidir. Bu zirvenin ana amacı, kıtada diğer birçok hedefin yanı sıra ekonomik angajmanı teşvik etmek, barış ve güvenliği ilerletmek ve böylelikle Afrika’nın kalkınmasına yardımcı olmak şeklinde açıklanmıştır. Ancak Afrika’da birçok insan, yiyecek gıda bulmakta zorlanırken; iklim değişikliği konularında Afrika ülkelerinden bir şeyler talep etmek hem Afrika’nın sorunlarını görmezden gelmek hem de sebep olmadıkları bir mesele yüzünden Afrikalıları zor duruma düşürmek demektir. Çünkü havayı kirletip daha fazla iklim değişikliğine neden olan ülkelerin bu konuda adım atmaları gerekirken; bunu Afrika Zirvesi’nde Afrikalı devletlerden istemek izaha muhtaçtır.
Nitekim birçok Afrika ülkesindeki endişe, ABD gibi gelişmiş ekonomilerin tarihsel olarak başlıca karbon salınımı yapan ülke olduğu ve iklim değişikliğiyle mücadeleye bu devletlerin katkıda bulunmaları gerektiği gerçeğiyle ilgilidir. Bu bağlamda ABD’nin rolü, sadece Afrika ülkeleri üzerinde baskı kurmak değil; çevre krizine ortak çözümler bulmak olacaktır. Aksi takdirde Washington yönetiminin Afrika’da ilerleme kat etmesi mümkün değildir.
Bu minvalde Washington yönetimi, Afrika’daki iklim değişikliğiyle mücadele, gıda güvenliği, salgın hastalıklar, savaşlar ve isyanlar gibi birçok konuya yoğunlaşmaya çalışmaktadır. Bu nedenle de ABD, Afrika ülkelerine üç yıl içinde 55 milyar dolar destek sözü vermiştir.[1] Bu durum, ABD’nin Afrika’daki nüfuzunu yardım ve destekler vasıtasıyla arttırmak çalıştığı şeklinde yorumlanabilir.
Buna karşılık Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ise Suudi Arabistan’da Çin-Arap Zirvesi’ne katılmıştır. Mevzubahis zirveye katılan ülkelerin bir kısmının Afrikalı olduğu düşünüldüğünde, Çin’in hem Ortadoğu hem de Afrika konusunda net bir yanıt verdiği söylenebilir. Çin ile Arap ülkeleri arasında artan ilişkilerin kıtaya da önemli yansımaları olacaktır. Ayrıca bu münasebetlerin bir diğer önemli adımı da Çin Dışişleri Bakanlığı’na son olarak Çin’in ABD Büyükelçisi olarak görev yapan Qin Gang’ın atanmasıdır.
İfade etmek gerekir ki; Gang’ın ilk gezisine Afrika’dan başlaması şaşırtıcı değildir. Çünkü 30 yıldan fazla bir süredir her atanan Çin Dışişleri Bakanı ilk yurtdışı ziyaretini Afrika’ya yapmıştır. Afrika’da beş ülkeden oluşan ziyaretine Etiyopya’yla başlayan Gang, daha sonra Gabon, Angola, Benin ve Mısır’a gitmiştir. Aynı zamanda Afrika Birliği Başkanı Faki Mahamat’la da görüşen Gang, Kahire ziyaretinde Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt’la da bir araya gelmiştir.
Gang’ın ziyaretleri esnasında verdiği mesajlar, ABD ile Çin arasındaki gerilimin azaltılması ve barışı sürdürülmesi yönünde olmuştur. Bu da Çin’in yeni Dışişleri Bakanı’nın hem ikili ilişkilerde hem de bölgesel münasebetlerde gerilimlerin azaltılmasından yana olduğuna işaret etmektedir.
Gang’a gazeteciler tarafındanÇin’in ikinci ABD-Afrika Liderler Zirvesi’ne bakışı sorulmuş, Gang ise soruya Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin daimî üyeleri olarak Çin ve ABD’nin dünyanın barışı, güvenliği ve kalkınması için önemli sorumluluklar üstlendiğini söylemiştir. Gang cevabın devamında ise şu cümleleri kurmuştur:[2]
Çin-ABD ilişkileri, birinin kendi kazancını diğerinin zararı uğruna artıran, rekabetçi bir şekilde olmamalıdır. Bu iki tarafa da ve hatta dünyaya da zarar verir. Çin ve ABD, birbirlerine saygı duymalı, barış içinde bir arada yaşamalı, kazan-kazan temelli işbirliğini sürdürmeli ve üçüncü tarafların çıkarlarına zarar vermemelidir.”
Yukarıdaki açıklamaya rağmen Gang’ın Afrika ziyaretinin 2023 yılının Ocak ayında yapılması son derece dikkat çekicidir. Çünkü ABD-Afrika Liderler Zirvesi, 2022 yılının Aralık ayında gerçekleştirilmiş ve bu zirvede Çin’in adı neredeyse hiç geçirilmemiştir. Afrika’da son 10 yılda büyük atılımlar ve yatırımlar yapan Çin’in kıtanın en önemli ticari ortağı haline gelmesinin ABD’yi geri plana ittiği bilinmektedir. Rusya’nın ise askeri ilişkiler bakımından kıtanın en önemli ortağı olduğu açıktır. Tüm bunlar ise Washington yönetimini kaygılandırmaktadır. Bu nedenle de en son sekiz yıl önce gerçekleştirilen zirve, Joe Biden’ın ABD Başkanlığı döneminde yeniden yapılmıştır.
Söz konusu durum, mevzubahis zirvenin önemini ortaya koymaktadır. Gang’ın Afrika ziyaretinin de bu zirvenin akabinde gerçekleşmesi, Çin’in de Afrika ülkeleriyle ilişkilerini sürdürme iradesini yansıtmaktadır. Gang’ın ilk durağının Afrika olması da bunu teyit eder mahiyettedir. Son olarak ifade etmek gerekir ki; Mısır’da Arap Birliği Genel Sekreteri’yle görüşme planlanması da Çin-Arap Birliği ilişkilerinde yeni bir sayfa açılacağını göstermektedir.
Sonuç olarak Gang’ın Afrika ziyareti, Pekin yönetiminin kıtaya atfettiği önemi gözler önüne sermiştir. Bu kapsamda Çin’in ABD’yle işbirliği mesajları vermesine rağmen kıtada rekabetin ön plana çıktığı ifade edilebilir. Zaten bu ziyaret de en temelde ABD-Afrika Zirvesi’ne verilen bir yanıttır. Bu nedenle de taraflar arasındaki nüfuz mücadelesinin Afrika boyutunda daha da artacağını öngörmek mümkündür.
[1] “US Commits $55 Billion to Africa over Next Three Years: White House”, RFI, https://www.rfi.fr/en/africa/20221213-us-commits-55-billion-to-africa-over-next-three-years-white-house, (Erişim Tarihi: 15.01.2023).
[2] “Qin Gang: Africa Is a Big Stage for International Cooperation, Not an Arena for Major-Power Rivalry”, FMPRC, https://www.fmprc.gov.cn/mfa_eng/zxxx_662805/202301/t20230112_11006524.html, (Erişim Tarihi: 15.01.2023).