Tarih:

Paylaş:

Çin ve Asya-Pasifik’teki Güvenlik Denklemleri

Benzer İçerikler

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Asya-Pasifik Bölgesi, Çin gibi Amerika Birleşik Devletleri’ne (ABD), Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’ne (NATO) ve dolayısıyla Batı hegemonyasına meydan okuyan bir devletin bulunmasından dolayı dikkatleri üzerine çekmektedir. Aynı zamanda Tayvan ve Güney Çin Denizi gibi meselelerden dolayı gündeme gelen güvenlik temelli konular da bölgeye olan ilgiyi arttırmaktadır. Kuşkusuz bahsi geçen sorunların taraflarından biri Çin’dir.

Bu noktada Batı’nın ve ABD’nin temel amacının Çin’i çevrelemek olduğu söylenebilir. Zira ABD, çevreleme stratejisini Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliği’ne karşı uygulamış ve bu stratejisi neticesinde avantajlı bir sonuç elde etmiştir.[1] Çünkü Güney Kore, Japonya, Avustralya, Yeni Zelanda ve Vietnam gibi ülkelerin ABD’nin önemli bölgesel müttefikleri olduğu söylenebilir.

Asya-Pasifik’teki Batı ittifakının birliktelik sebebi ve meşruiyet zemini olarak da “Çin’in faaliyetlerinin yarattığı istikrarsızlık” gösterilmektedir. Bu noktada ABD’nin Japonya Büyükelçisi Rahm Emanuel, Pekin’in eylemlerinin Batı ittifakını konsolide ettiğini ve bu ittifaka dahil devletlerin birlikteliğini arttırdığını söylemiştir. Aynı zamanda Emanuel, Çin’in diğer ülkelerin kendi caydırıcılık adımlarını atmasına ve Washington’un Asya’daki müttefiklerinin askeri bağlarını derinleştirmesine şaşırmaması gerektiğini söylemiştir.[2]

Asya-Pasifik Bölgesi’nde genel konjonktür; ittifaklar, işbirlikleri ve tatbikatlar üzerinden inşa edilmektedir. Nitekim bu da bölgede kutuplaşma siyasetinin takip edilmesini beraberinde getirmektedir. Nitekim bölge, halihazırda ikiye ayrılmış durumdadır Batı ittifakı olarak ABD’nin başı çektiği ve içerisinde yukarda ismi zikredilen ülkelerin yer aldığı bir bloklaşma söz konusudur. Buna karşılık Batı hegemonyasına itiraz eden Çin de çeşitli aktörlerle olan işbirliğini derinleştirmektedir. Öte yandan her iki tarafın da birbirlerine karşı yaptıkları hamleler ve kullandıkları söylemler, caydırıcı olmaktan çok provakatif bir duruma sebebiyet vermektedir. Nitekim Çin’in bölgedeki politikaları, Japonya-ABD denklemini ve ilişkilerini genişletmekte ve derinleştirmektedir.

Dahası bölgede müzakere ve diplomasi yolları tercih edilmeden kısa vadede bir uzlaşı sağlanması mümkün gözükmemektedir. Çünkü her türlü eylem ve söylem, bir güvenlik ikilemi yaratmaktadır ve bu da bölgesel güvenlik denklemini kırılganlaştırmaktadır.

Bahse konu olan duruma örnek vermek gerekirse, Tayvan’da devlete ait bir silah geliştiricisi, Çin karşıtlığı noktasında kendi simetrik savaş yeteneklerini arttırma hedefleri doğrultusunda 14 Mart 2023 tarihinde beş yeni yerli askeri insansız hava aracını (İHA) tanıtmıştır. Tayvan Havacılık Sistemleri Araştırma Bölümü Yöneticisi Eric Chi, yeni İHA’ların farklı boyutlarda olduğunu ve savaş veya gözetleme yetenekleriyle donatıldığını belirterek cihazların Tayvan Ordusu’nun farklı birimleri tarafından kullanılmak üzere tasarlandığını dile getirmiştir.[3] 

Nitekim Çin’in Tayvan’ı kırmızı çizgisi olarak görmesi ve ABD ile NATO’nunbu durumu kendi lehine kullanma çabaları, bölgedeki güvenlik konusundaki endişeleri arttırmaktadır. Bu noktada Batı’nın git gide Pekin’i Taipei üzerinden daha fazla baskılamaya çalıştığı ve bu sayede bölgesel olarak Çin’e karşı bir mücadele yürütmek istediği öne sürülebilir. Bu da sıcak çatışma ihtimalini gündeme getirmektedir. Aynı zamanda söz konusu durumun Çin’i ABD ve NATO’ya karşı daha fazla provoke ettiği söylenebilir.

Diğer taraftan Batı’nın bu baskıyı ne kadar devam ettireceği de bir soru işaretidir. Zira Çin, Tayvan’ın kırmızı çizgisi olduğunu her fırsatta vurgulamaktadır. Bu yüzden de Batı’nın artan baskısının her seferinde bir öncekinden daha sert bir karşılık bulabileceği düşünülebilir. Bu da bölgedeki konjonktürün git gide daha da gerileceği şeklinde yorumlanabilir.

Sonuç olarak Çin üzerinden tezahür eden güvenlik konularının Batı’nın baskısı sebebiyle daha sık konuşulacağı öngörülebilir. Bu da özelde ABD ve genelde ise Batı ile Çin arasındaki rekabetin tırmanacağına işaret etmektedir. Doğal olarak bölgesel güvenlik ortamının kırılganlaşması da kaçınılmaz gözükmektedir.


[1] “The History of Containment Policy”, Thought Co., https://www.thoughtco.com/definition-of-containment-2361022, (Erişim Tarihi: 12.04.2023).

[2] “Exclusive: China’s ‘Attacks’ Unite Region Against Beijing, US Ambassador to Japan Says”, Cable News Network, https://edition.cnn.com/2023/03/08/asia/us-ambassador-japan-emanuel-interview-intl-hnk, (Erişim Tarihi: 12.04.2023).

[3] “Taiwan Unveils Its New Combat and Surveillance Drones as China Threat Grows”, Cable News Network, https://edition.cnn.com/2023/03/14/asia/taiwan-china-military-drones-unveiled-hnk-intl, (Erişim Tarihi: 12.04.2023).

Zeki Talustan GÜLTEN
Zeki Talustan GÜLTEN
Zeki Talustan Gülten, 2021 yılında Yalova Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden “Amerikan Dış Politikası” başlıklı bitirme teziyle ve 2023 yılında da Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Dış Ticaret bölümünden mezun olmuştur. Halihazırda Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda Tezli Yüksek Lisans öğrenimine devam eden Gülten, lisans eğitimi esnasında Erasmus+ programı çerçevesinde Lodz Üniversitesi Uluslararası ve Politik Çalışmalar Fakültesi’nde bir dönem boyunca öğrenci olarak bulunmuştur. ANKASAM’da Asya-Pasifik Araştırma Asistanı olarak çalışan Gülten’in başlıca ilgi alanları; Amerikan Dış Politikası, Asya-Pasifik ve Uluslararası Hukuk’tur. Gülten, iyi derecede İngilizce bilmektedir.