Tarih:

Paylaş:

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ocak 2017 Tanzanya, Mozambik ve Madagaskar Ziyareti Nasıl Yorumlanabilir?

Benzer İçerikler

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Tanzanya, Mozambik ve Madagaskar’ı kapsayan ziyaretinde ekonomik işbirliği talebi ve FETÖ ile mücadelenin Afrika ayağı vurgulanmıştır. Ankara, Afrika’ya dair ilişkilerinde yeni bir çerçeve çizmiş, yeni resmî kuralları paylaşmıştır. Ekonomik ve siyasi ilişkileri geliştirmenin baki kaldığı bu çerçeveye güvenlik boyutunun eklendiği, soft power-hard power ayrımının Türkiye’nin Afrika ilişkisinde de geçerli olacağını göstermiştir. Değişen duruma Afrika’nın olumlu cevap vermesi ve uyum sağlanması beklenmektedir. Bu noktada ikili ilişkilerde gözler Afrika’ya çevrilmiş durumdadır.

Bu son temaslarda “kazan-kazan” ilişkisinin Afrika ayağı öne çıkmıştır. Diğer bir ifadeyle Türkiye’nin izlediği siyaset karşısında kıta ülkelerinden çeşitli adımların beklendiği ifade edilmiştir. Cumhurbaşkanı Erdoğan; ekonomik işbirliğinin istenilen seviyede olmadığını belirtmiştir. Karşılıklı yatırımların arttırılması, üçüncü ülkelerde ortak yatırımlara gidilmesi Ankara’nın beklentileri arasında sıralanabilir. Örneğin Madagaskar ve Mozambik ile ilişkilerinin “başlatılması” ve geliştirilmesinde tarafların avantajlı konumlarının altı çizilerek işbirliğini başlatmanın önünde engel olmadığı gösterilmek istenmiştir.

Afrika’dan beklenen bir diğer adım da Ankara’da büyükelçiliklerin açılmasıdır. Erdoğan Mozambik’i, Türkiye’de büyükelçililik açmaya çağırmıştır. Tanzanya’nın Ankara büyükelçiliğinin yakında açılacağı bilgisi kamuoyu ile paylaşılmıştır.

Diğer öne çıkan ayak da FETÖ ile mücadelede Türkiye’nin işbirliği çağrısı yapmasıdır, işbirliğini talep etmesidir.  Ankara, üç ülkeden bu yapıyla mücadelede farklı adımların da atılmasını istemiştir. Türkiye Cumhuriyeti büyükelçiliği ile ilişkisi olmayan yani devlet katında tanınması olmayan ticaret ve eğitim alanlarında faaliyet gösteren kuruluşlara “itibar edilmemesi” çağrısında bulunmuştur. Bir dönem Afrika ile ilişkilerinde öne çıkarılan, bugünse FETÖ ile mücadele kapsamına alınan Türk okullarının/cemaat okullarının, FETÖ ile bağlantılı ticari işletmelerin Türkiye’nin uygun bulduğu kurumlara devredilmesi ve beraberinde çeşitli önlemlerin alınması talebi bizzat cumhurbaşkanı seviyesinde iletilmiştir. Mozambik’te FETÖ yapılanmasının aktif olduğuna dikkat çekilmesi gibi örneklerle Türkiye’nin durumu yakından takip ettiği gösterilmiştir.

Türkiye’nin Afrika açılım sürecinde önemli siyasi ayaklardan biri olan TİKA’nın, mevcut dönemde kıta ile ilişkileri alanda yürütecek en yetkili kurum olarak belirlendiği anlaşılmaktadır. Ocak 2017 ziyaretinde Darüsselam’da yeni ofisin açılması, Madagaskar’da ise ofisin açılma niyetinin açıklanması TİKA’nın resmen öne çıkarılmasına ve daha aktif bir konumda olacağına dair örnekler arasında gösterilebilir. Devlet politikası kapsamında “tanıtılan” bir diğer kurum olan Maarif Vakfı’na Türk okullarının devredilmesi Afrikalı liderlerden talep edilmiştir. Ayrıca FETÖ’nün kıtada ticaret faaliyetlerde bulunması, ticari kurumlara sahip olması da DEİK’in işbirliğinde bulunulacak kurum olarak öne çıkarılmasını açıklamaktadır. Oysa geçmiş dönemde adı geçen yapılanmayla bağlantılı olan TUSKON Türkiye-Afrika ilişkilerinin özellikle ekonomik boyutunda öne çıkmakta idi.

Tanzanya, Mozambik ve Madagaskar Erdoğan’ın taleplerine nasıl cevap verecektir? Cumhurbaşkanı seviyesindeki görüşmelerde Türkiye’deki FETÖ ile mücadele aktarılırken aynı zamanda bu üç ülkede alınabilecek önlemlerin masaya yatırıldığı açıklanmıştır. FETÖ ile mücadelede işbirliği talebi Afrika tarafından içişlerine müdahale olarak algılanabilir. Bazı kıta ülkeleri okulların devredilmesi, FETÖ ile bağlantılı kişilere dair yapılacak işlemleri bu yüzden yavaştan alabilir; veyahut Ankara’dan daha fazla bilgi paylaşımı talebinde bulunabilir. Zaten kıtanın adı geçen okullara yönelik tutumu bütünlük sergilememekte; durum ülkelere göre değişmektedir. Somali, Ankara’nın çizgisine uyup adı geçen okulları devretmiştir. Kenya’dan Ankara’nın hoşuna gidecek türde bir adım gelmemiştir. Gine, Somali ve Nijer’de okullar devredilmiştir. Çad, Sudan, Senegal gibi çeşitli ülkelerde ilgili mutabakat zaptı imzalanmıştır. Ankara’nın kısa vadede okulların kapatılmasına, devredilmesine odaklanacağı düşünülebilir. Buna ilaveten Türkiye’deki bazı medya organları FETÖ üyesi veya FETÖ ile bağlantısı olduğu gerekçesiyle aranan bazı isimlerin Mozambik ve Madagaskar’da olduğunu ifade etmektedir. FETÖ ile mücadelede gerek Türkiye’de gerekse Yunanistan ve ABD’de yaşanacak gelişmelerin kıtayla bu alandaki ilişkileri etkileme olasılığı bulunmaktadır. Çeşitli isimlerin iade edilmesi talebi gündeme gelebilir ya da FETÖ ile mücadeleye dair önlemlerin hızlandırılması Ankara tarafından talep edilebilir.

SONUÇ

Bu gezi, Türkiye-Afrika ilişkilerine hem yeni unsurların eklendiğini hem de eski öğelerin kullanılmaya devam ettiğini göstermiştir. İlk kez Mozambik ve Madagaskar’a cumhurbaşkanı düzeyinde resmî ziyarette bulunulmuştur. Ayrıca Türkiye, ilişkilerin yürütülmesinde yeni bir çerçeve çizmiş ve bunu Afrika’ya sunmuştur. Türk okullarının FETÖ ile mücadele kapsamına alınmasıyla soft power’dan hard power’a geçildiği; böylelikle artık hard power unsurlarının da Türkiye-Afrika ilişkilerinde yer aldığı görülmektedir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, iki yıl içerisinde 10 Afrika ülkesini ziyaret etmiştir ve Ocak 2017’dekine benzer nitelikte temaslarda bulunmuştur fakat bu son ziyaretinde ise terörle mücadeleye, güvenlik alanındaki işbirliğine dair endişelerin, taleplerin daha yüksek sesle dile getirildiği ifade edilebilir. 2015’te gerçekleşen Cibuti, Somali ve Etiyopya temaslarında buralarda faaliyet gösteren FETÖ ile bağlantılı okullara ve yapılanmalara dair görüşlerini Afrikalı mevkidaşlarına iletmiştir. Şubat 2016’da Fildişi, Gana, Nijerya, Gine temasları da ilklere sahne olmuştur: Fildişi Sahili Cumhuriyeti’ne ilk defa bir Türk cumhurbaşkanı ziyarette bulunmuştur.

“Kazan-kazan” ilişkisinden bahsedilebilmek için Afrika’dan desteğin gelmesi önemlidir; çeşitli adımların atılması ve bunun devamının sağlanması gerekmektedir. Büyükelçiliklerin açılması, serbest ticaret andlaşmalarının imzalanması, FETÖ ile bağlantılı okulların kapatılması ya da devredilmesi, Ankara’nın çizdiği haritanın Afrikalı liderlerce uygulanması kıta ülkelerinden beklentilerdir.

Stratejik ortaklık sürecinde bile Afrika’ya açılıma devam edildiği, ilklerin yaşandığı görülmektedir. Açılımla ve ilklerle stratejik ortaklığın temeli atılabilecek midir, ya da stratejik ortaklık uzun vadeli olabilecek midir? Afrika’nın atacağı adımlar önem arz etmekte ve Türkiye’nin ilişkileri daha yakından izleyeceği düşünülmektedir.

Dr. Ceren GÜRSELER
Dr. Ceren GÜRSELER
ANKASAM Uluslararası Hukuk Danışmanı