Tarih:

Paylaş:

Enerji Krizi Bağlamında Almanya’nın LNG Hamlesi

Benzer İçerikler

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

24 Şubat 2022 tarihinde başlayan Rusya-Ukrayna Savaşı’nın en çok etkilediği bölge, Kıta Avrupası olmuştur. Zira savaş, mevzubahis bölgede yaşanmaktadır. Bununla birlikte Avrupa’daki pek çok ülkenin Rus doğalgazına bağımlı olması, bu ülkeleri bir ikilem içine sokmuştur. Bahse konu olan ülkelerden biri de Almanya’dır. Bu doğrultuda Almanya, enerji güvenliğini sağlayabilmek adına alternatif arayışlara yönelmiştir. Bu kapsamda Berlin yönetimi, sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) seçeneğini gündeme almıştır.

Öte yandan LNG’nin nasıl bir süreçle taşındığından bahsetmek gerekmektedir. Bilindiği üzere, boru hattıyla taşınması mümkün olmayan durumlarda doğalgaz, gemilerle taşınmaktadır. Doğalgazın sıvılaştırılmış hâli olan LNG; berrak, renksiz, kokusuz ve temiz yanan bir yakıttır. -162°C’ye kadar soğutularak sıvı duruma geçen LNG, bu süreç sonunda 600 kat küçülmektedir. Böylece depolanması ve taşınması daha kolay ve güvenli hâle gelmektedir.[1] Bu noktada LNG’nin daha ziyade; boru hatlarının ulaşamadığı durumlarda ön plana çıktığı söylenebilir.

Tüm bunlarla birlikte Almanya’nın bahsi geçen savaş öncesi Rusya’ya yönelik politikasından söz etmekte fayda vardır. Çünkü Berlin, başta doğalgaz olmak üzere enerji ihtiyacının çok büyük bir bölümünü Moskova’dan karşılayan bir siyaset takip etmiştir. Bilhassa Doğu ile Batı Almanya’nın birleşmesi ve Soğuk Savaş’ın sona ermesinin ardından Moskova-Berlin hattındaki ilişkiler, Ukrayna’daki savaşa kadar son derece sıcak bir şekilde ilerlemiştir. Bunda Almanya’daki karar alıcıların izledikleri siyaset de etkili olmuştur. İki ülke arasındaki ortaklığın temelini de enerji işbirliği oluşturmuştur.

Özellikle de 1998-2005 seneleri arasında Almanya Şansölyesi olarak görev yapan Gerhard Schröder döneminde Berlin yönetimi, ülkenin enerji politikasını Moskova’ya eklemleyecek bir dizi projenin hayata geçirilmesi yönünde bir politika takip etmiştir. Bu bağlamda Schröder döneminde başlayan ve Rus doğalgazını Baltıklar vesilesiyle Almanya’ya taşıyan Kuzey Akım-1 boru hattı, Angela Merkel’in Şansölyeliği sırasında 2011 yılında aktif hale gelmiştir. Dahası Almanya, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve İngiltere gibi ülkelerin baskısına rağmen Rusya’yla Kuzey Akım-2 Boru Hattı Projesi’ni dahi iptal etmemiştir. Lakin Moskova’nın Kiev’e yönelik müdahalesinin ardından Berlin, bahsi geçen projeyi durdurmuştur.

Dolayısıyla söz konusu savaş, Almanya’nın Rusya’dan boru hatları vasıtasıyla ucuz enerji ithal etme siyasetinin iflası olmuştur. Bu kapsamda Almanya, LNG’ye yönelmiştir. LNG, boru hattından aktarılan doğalgaza kıyasla çok daha maliyetli bir seçenektir. Avrupa Birliği (AB) ülkeleri arasında ekonomik anlamda en gelişmiş ülke olan Almanya’nın LNG’ye mevzubahis savaşa kadar ilgi göstermemesinin tek nedeni ekonomik gerekçelerden kaynaklanmamaktadır. Bunun her şeyden önce “jeopolitik” bir tercih olduğu iddia edilebilir. Berlin, Moskova’yla sıcak ilişkilerinden ötürü bu seçeneği savaş başlayana kadar gündemine almamıştır.

Diğer taraftan 17 Aralık 2022 tarihinde Scholz, ülkenin kuzeyinde yer alan liman kenti Wilhelmshaven’da Almanya’nın ilk LNG terminalinin açılışını yapmıştır. Söz konusu açılışta Almanya Ekonomi Bakanı ve Şansölye Yardımcısı Robert Habeck, “Bugün Almanya’da arz güvenliğinin sağlanması adına çok önemli bir adım atıyoruz.” ifadesini kullanmıştır. Dahası Habeck, yeni LNG terminalin hayata geçmesiyle Almanya’nın gerekirse birkaç ay içinde neler başarabileceğini gösterdiğini belirtmiştir. Bunları yanı sıra Scholz ise Almanya’ya doğalgazın büyük bir bölümünün Norveç, ABD ve Körfez ülkelerinden geleceğine dikkat çekmiştir.[2]

Anlaşılacağı üzere, Almanya’da yeni LNG terminalinin açılması hem Almanya’nın dış siyasetinde hem de enerji politikasında yeni bir dönemin başlangıcının habercisidir. Zira ülkelerin izlediği dış politikalar, enerji bağlamındaki siyasetlerine de yön vermektedir. Dolayısıyla Berlin için bir dönüm noktası olarak nitelendirilebilecek bu terminalin açılışıyla Almanya’nın artık boru hattı seçeneğini kısa ve orta vadede gündemine almayacağı söylenebilir.

Wilhelmshaven’da açılan LNG terminali, Almanya’nın mevzubahis savaşın ardından inşa etme kararı aldığı beş terminalden biridir. Lakin bu beş terminalden elde edilmesi planlanan doğalgaz, Kuzey Akım-1 Doğalgaz Boru Hattı’ndan gelecek doğalgazın %20’sini oluşturacaktır.[3] Bu durum, Almanya’nın enerji ihtiyacını karşılama noktasında karşılaşacağı zorlukları göstermesi bakımından dikkat çekicidir. Dolayısıyla Berlin’in LNG’ye yönelmesinin bir tercihten ziyade; zorunluluk olduğu öne sürülebilir.

Öte yandan Almanya’nın ABD’den LNG ihraç edeceğine de vurgu yapılmalıdır. Washington, LNG ithalatı noktasında dünyanın önde gelen ülkelerindendir. Bu yüzden de ABD’nin bir bakıma hedefine ulaştığı söylenebilir. Zira ABD’nin Avrupa’daki temel hedefi, Alman-Rus yakınlaşmasının önüne geçebilmektir. Berlin ile Moskova arasındaki bu yakınlaşma da enerjinin oynadığı rol göz önünde bulundurulduğunda, bunun Washington için ne kadar büyük bir kazanım olduğu daha net anlaşılabilir.  

Sonuç olarak Ukrayna’daki savaş, Almanya’nın izlediği enerji politikasında bir dönüm noktası teşkil etmiştir. Böylelikle Berlin yönetimi, Moskova’dan ucuz doğalgaz ihraç etmek yerine, LNG seçeneğini gündemine almıştır. Lakin LNG, Almanya’nın Rusya’dan boru hattı vesilesiyle ihraç ettiği doğalgazın yalnızca küçük bir bölümünü karşılayacaktır. Bu nedenle bahsi geçen savaşın yarattığı koşulların Almanya’yı ülkede LNG terminalleri inşa etmeye yönelttiği iddia edilebilir.


[1] “LNG Process”, Saint John LNG, https://www.saintjohnlng.com/lng-process, (Erişim Tarihi: 28.12.2022).

[2] “Germany’s First LNG Terminal is Open for Business”, Euractiv, https://www.euractiv.com/section/energy/news/germanys-first-lng-terminal-is-open-for-business/, (Erişim Tarihi: 28.12.2022).

[3] “Germany Builds New Gas Terminals to Succeed Russian Pipelines”, France 24, https://www.france24.com/en/live-news/20221002-germany-builds-new-gas-terminals-to-succeed-russian-pipelines, (Erişim Tarihi: 29.12.2022).

Cemal Ege ÖZKAN
Cemal Ege Özkan, 2019 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü’nden mezun olmuştur. Yüksek lisans derecesini, 2022 senesinde aynı üniversitenin Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Anabilim Dalı’nda hazırladığı “Türk Siyasi Hayatında Selim Rauf Sarper ve Faaliyetleri” başlıklı teziyle almıştır. Hâlihazırda aynı enstitüde doktora eğitimine devam etmektedir. 2020-2021 yılları arasında Türk Tarih Kurumu Yüksek Lisans Bursiyeri olan Özkan, iyi derecede İngilizce bilmektedir.