Tarih:

Paylaş:

Güney Sudan Krizinin Nedenleri ve Çözüm Önerileri

Benzer İçerikler

Güney Sudan’da, sömürgecilik döneminden 2005 yılına kadar devam eden Afrika’nın en uzun iç savaşı yaşamıştır. 2005 yılında Batı ülkelerinin baskısı ve boş vaatleri üzerine, Hartum yönetimi Güneyli isyancılar ile bir anlaşma imzalamış, 2011 yılına gelindiğinde ise Güney Sudan, referandumla bağımsızlığını kazanmıştır. Söz konusu bağımsızlık için başta ABD olmak üzere, bütün Batı ülkeleri seferber olmuştur.

Güney Sudan halkı bağımsızlığının ilk yıllarında, Doğu Afrika bölgesinin en gelişmiş ülkesi olacaklarını beklerken; yalnızca iki yıl sonra iç savaşlar ve kıtlıklarla mücadele etmek zorunda kalmışlardır. Tüm bunların yanı sıra bağımsızlık sürecini destekleyen ABD öncülüğündeki Batı devletleri; iç savaş patlak verdiğinde müdahalede bulunmamış ve çatışan gruplar arasında arabuluculuğu dahi önermemişlerdir. Zira savaştan kaçacak olan milyonlarca insanın yardımına koşmak söz konusu devletlerin çıkarlarıyla örtüşmemiştir.

Bu gelişmeler ışığında 2013 yılında Güney Sudan’da patlak veren iç savaşın nedenleri, aşağıdaki gibi sıralanabilir:

  • Karizmatik Liderin Yokluğu: John Garang, Güney Sudan halkı adına 22 sene mücadele etmiştir, nihayetinde 2005 yılında Hartum yönetimiyle bir anlaşma imzalayarak, Sudan Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve Güney Sudan Hükümet Başkanı olmuştur. 22 yıllık mücadelesinden ardından, Hartum’a dönen lider ne yazık ki 22 gün sonra geçirdiği helikopter kazasında hayatını kaybetmiştir. Sudan’ın bütünlüğünü savunan Garang’ın vefatı, ayrılış sürecini hızlandırmış ve bağımsızlıktan sonra da bölgenin istikrarsızlığına neden olmuştur. Zira Güney Sudan halkını birleştirebilme ekinliğine haiz olmuş bir liderdi.
  • Silahlanmanın Yaygın Olması: 1960’lı yılların başında başlayan isyan; 1972 yılında Güney Sudan isyancıları ile Hartum yönetimi arasında imzalanan anlaşma ile son bulmuştur. Fakat Hartum hükümetinin şeriat ilan etmesi üzerine, 1982 yılında iç savaş yeniden patlak vermiştir. Bu yıldan 2005 yılına kadar devam eden iç savaş, silahlanmanın yaygınlaşmasına sebep olmuş ve halk arasında silah taşımak gelenek haline gelmiştir. Silahlanmanın yaygın olması iç savaşın ülke geneline hızla yayılmasına sebep olmuştur.
  • Komşu Ülkeler İle Agresif İlişkiler Kurulması: Güney Sudan bağımsızlığını kazandıktan sonra komşu ülkelerin iç siyasetine karışmaya başlamıştır. Örneğin, Sudan’ın silahlı muhalefetini destekleyerek Hartum rejimini devirmeye çalışmıştır. Sudan ise bahsi geçen siyasetine karşılık olarak Güney Sudan’ın silahlı örgütlerine destek vermiş ve iç savaşın patlak vermesine vesile olmuştur.
  • Kabilelerin Entegre Olamaması: Afrika’da hemen hemen bütün ülkelerin temel sorunlarından biri olan, halkların birlikte yaşamayı öğrenmemesi, bitmek bilmeyen kabile savaşlarına neden oluştur. Örneğin, bölgedeki, Nuer ve Dinka kabileleri tarih boyunca birbirleri ile savaşmışlardır. Bu tarihi geçmişin mirası olan nefret, bahsi geçen iki kabilenin liderini anlaşmazlığa sokmuş ve 2013 yılındaki iç savaşa zemin hazırlamıştır.
  • Yolsuzluk: Afrika’nın her ülkesinde olduğu gibi Güney Sudan’da da devlet yetkilileri ve generaller arasında yolsuzluğun yaygınlaştığı düşünülmektedir. 2013 yılında birbirlerini yolsuzlukla itham eden Güney Sudanlı yetkililer, zamanla silahlı çatışmalara dönüşen siyasi krizlere yol açmıştır.

Öneriler:

Güney Sudan’da yüz binlerce kişinin hayatını kaybettiği ve 7 milyona yakın insan evinden olduğu iç savaşın son bulması için öneriler:

  • Çevre ülkeler ile iyi komşuluk ilişkileri tesis edilmelidir. Özellikle Sudan ile ilişkiler rasyonalist bir çerçevede kurulmalı ve dış ilişkilerde Sudan’ın çıkarları gözetilmedir. Ayrıca diğer tartışmalı bölgeler de diplomatik yollarla çözüme kavuşturulmalıdır.
  • Ciddi boyutlara ulaşan yolsuzlukla mücadele etmek amacıyla, bağımsız bir komisyon oluşturulmalı ve itham edilen herkes yargılanmalıdır.
  • Ulusal çapta bir barış kongresi düzenlenmelidir.
  • Küresel ve bölgesel güçler Güney Sudan’ın barışı için koordineli çalışmalıdır.
  • Güney Sudan’ın bütünlüğünü sağlama yönünde federal bir sistem uygulanmalı ve her kabilenin kalabalık olduğu bölgede hakimiyeti ile özerkliği tanınmalıdır.

Sonuç olarak, Güney Sudan’ın bağımsızlığını yeni kazanmış bir ülke olması, komşu ülkelerin iç siyasetine karışması yerine, ülkenin kalkınması yönünde çabalamasını gerektirmektedir. Tüm bunların yanı sıra yukarda bahsi geçen nedenler göz önünde bulundurularak, kriz çözümleri üretilmeli ve ulus çapında barış kongresi yapılarak mevcut sorunlar acilen çözüme kavuşturulmalıdır. Aksi takdirde Güney Sudan’da iç savaşın devam etmesi ve kabileler sayısınca devletçik oluşması kuvvetle muhtemeldir.

İbrahim NASSIR
İbrahim NASSIR
1988 yılında Sudan’ın Kassala şehrinde doğmuştur. İlkokulu ve liseyi Kassala’da okuduktan sonra Sudan – Türkiye arasındaki anlaşma kapsamında lisans eğitimini almak için 2008 yılında Türkiye’ye gelmiştir. 2013 yılında Türkiye Polis Akademisi Güvenlik Bilimleri Fakültesi’nden lisans derecesini almıştır. Türkiye–Afrika ilişkileri konusunda bir çok panel ve konferensa konuşmacı olarak katılmıştır. Uluslararası alanda bir çok akademik çalışmada bulundu. Ulusal düzeyde çeşitli radyo ve televizyon programlarına katılmıştır. Yüksek Lisansını Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkileri Bölümü’nde yapmaktadır. Afrika, Ortadoğu ve İran Çalışmaları başlıca ilgi alanlarını oluşturmaktadır. İyi derecede İngilizce ve Türkçe bilmektedir.