2008 yılında Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün (NATO) Bükreş Zirvesi’nde üye devletler, Ukrayna ve Gürcistan’ın gelecekte ittifaka üye olacakları konusunda uzlaşmıştı. NATO’nun doğuya doğru genişlemesi, devamında Rusya’nın komşu devletlere yönelik baskısını artırmasına yol açmıştır. 2008 yılında Gürcistan’ın ayrılıkçı Güney Osetya bölgesine ve 2014 yılında Kırım’a yönelik saldırıların ardından Rusya, 2022 yılının Şubat ayında Ukrayna’nın başkenti Kiev’i hedef alan yeni bir operasyon daha başlatmıştı.
Yine bu süreçte Rusya, NATO’dan Ukrayna ve Gürcistan’a 2008 yılında verilen üyelik taahhüdünü iptal etmesini ve Rusya sınırına silah konuşlandırmama sözü vermesini istemiştir.[1] Rusya, Gürcistan’ın NATO üyeliğini Hazar ve Karadeniz Bölgeleri’ndeki kritik enerji altyapısının kontrolünü ele geçirmeye yönelik bir hamle olarak görmektedir. En basit ifadeyle Gürcistan, Rusya’nın güneye açılan kapısıdır. Bu yüzden Moskova, Tiflis’in resmi olarak Batı kampına katılmasına karşıdır.
Rusya’yı güneyden kuşatmak isteyen Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Avrupa Birliği (AB) ve NATO, stratejik öneme sahip Güney ve Kuzey Kafkasya’da etkili olmaya çalışmaktadır. Ukrayna ve Gürcistan’ın muhtemel NATO üyelikleri ve buna cevaben Rusya’nın bu ülkelere saldırıları, Karadeniz’in yeni bir oyun alanına ve kriz coğrafyasına dönüştüğünün açık göstergeleri olmuştur. Bu üyelikler; Karadeniz’i gıda ve enerji alanları başta olmak üzere bir dizi konuda kriz bölgesine dönüştürme potansiyeline sahiptir. Bu tehlikelere rağmen Ukrayna, Gürcistan ve Moldova gibi ülkeler, NATO ve AB kurumlarına güvenmeye devam etmektedirler.
Kuzey ve Güney Kafkasya ülkeleri, AB’nin bölgedeki barış ve istikrarı sağlama çabalarını desteklemektedirler.[2] Aynı şekilde AB, Doğu Ortaklığı Programı çerçevesinde Kuzey ve Güney Kafkasya ülkeleriyle ortaklığını derinleştirmeye devam etmektedir. Bu bağlamda Brüksel, Gürcistan’ı Güney Kafkasya’daki Doğu Ortaklığı Programı’nın lideri olarak görmektedir. Buna karşılık Tiflis de AB’yle her alanda bütünleşmeye ve ulusal sınırlarını korumak için Batı’nın desteğini aramaya devam etmektedir. Buna rağmen AB, Gürcistan’ın toprak bütünlüğünü henüz sağlayamamıştır. Bunun yerine Moskova’yı sert şekilde eleştiren ve ekonomik yaptırımlar getiren AB, bölgedeki güvenliği sağlamakta başarısız olmaktadır.
Gürcistan, yasal ve politik açıdan Avrupa standartlarına uyum sağlanması için çaba göstermeye devam etmektedir. Bugüne kadar AB’nin yapmış olduğu destekler sayesinde Gürcistan hem siyasi hem de ekonomik açıdan önemli fırsatlar elde etmiştir. Doğu Ortaklığı Programı çerçevesinde hayata geçirilen reformlar, Gürcistan’ın Avrupalılaşma konusunda kararlı bir şekilde ilerlediğini göstermektedir.
Gürcistan’ın Avrupa hayalinde NATO da önemli bir yer tutmaktadır. Ancak 2008 yılında ülkenin fiili olarak Rusya tarafından işgal edilmesi karşısında NATO ülkeleri, Gürcistan’a doğrudan askeri destek sağlayabilecek bir formül bulamamış ve en nihayetinde Tiflis, kendisi yalnız bırakılmış hissetmiştir. 2022 yılında Ukrayna’da başlayan savaş ve bu kez Kiev’in yalnız bırakılması, Gürcistan’daki Rus öfkesini yeniden canlandırmıştır. 2008 yılında Rus birliklerinin Tiflis’e girmesi senaryosunun benzeri 2022 yılında Kiev’de yeniden sahnelenebilirdi. Bu korkular nedeniyle Gürcistan ve Ukrayna toplumlarında “Rusya karşıtlığı” temel bir ulus bilinci haline gelmiştir.
AB ve NATO, her ne kadar Gürcistan ve Ukrayna’yı desteklese de bölgedeki Rusya faktörünü de göz ardı etmemektedirler. Hem AB hem NATO’dan gerekli desteği göremeyen Gürcistan, Ukrayna ve Moldova gibi ülkeler, Rusya karşısında yalnız kaldığını düşünmekte ve Batı’ya olan inançlarını giderek kaybetmektedirler. Rusya eğer Ukrayna’dan beklediği neticeyi alır ve ekonomik hasarları onarabilirse, yüzünü bu kez yeniden Kuzey Kafkasya’ya çevirebilir. Batı’nın bugüne kadar Rusya’ya gerektiği tepkiyi gösterememesi, böyle bir senaryonun gerçekleşme ihtimalini yükseltmektedir.
Sonuç olarak Rusya’yı farklı alanlarda vurmaya çalışan Batılı güçler, Karadeniz’deki krizin devam etmesinden yana olabilirler. Bu yüzden Gürcistan’ın Batı’yla etkileşimi, sadece bölgesel gerginliğin yükseltmene yol açacaktır ve Tiflis’i yeniden Moskova’nın hedefi haline getirecektir. Bunu önlemek için Gürcistan’da iktidarda olan Gürcü Rüyası Partisi, hükümetin iradesi dışında gerçekleştirdiği Avrupa Birliği (AB) ziyaretleri nedeniyle Cumhurbaşkanı Salome Zurabişvili hakkında görevden alma süreci başlatacağını duyurmuştur.[3] Bu durum, Gürcistan’ın Avrupa ve Rusya arasında dengede gitmeye devam edeceğinin birer göstergesi olarak değerlendirilebilir.
[1] “Rusya: NATO Ukrayna ve Gürcistan’a Verdiği Üyelik Taahhüdünü Geri Çekmeli”, Euro News, https://tr.euronews.com/2021/12/10/rusya-nato-ukrayna-ve-gurcistan-a-verdigi-uyelik-taahhudunu-geri-cekmeli, (Erişim Tarihi: 02.09.2023).
[2] “Украина, Грузия и Молдавия призвали ЕС признать их европейскую перспективу”, Ria, https://ria.ru/20211216/perspektiva-1763962743.html, (Erişim Tarihi: 02.09.2023).
[3] “Gürcistan’da İktidar, AB Yanlısı Cumhurbaşkanı Hakkında Görevden Alma Süreci Başlattı”, Euro News, https://tr.euronews.com/2023/09/01/gurcistanda-iktidar-ab-yanlisi-cumhurbaskani-hakkinda-gorevden-alma-sureci-baslatti, (Erişim Tarihi: 02.09.2023).