Tarih:

Paylaş:

İngiltere’de Brexit Çıkmazı

Benzer İçerikler

İngiltere Başbakanı Theresa May’in Avrupa Birliği (AB) ile mutabakata vardığı Brexit anlaşması, İngiltere Parlamentosu’ndan geçemedi. Söz konusu anlaşma parlamentoda 202 oya karşı 432 oyla reddedildi ve muhalif İşçi Partisi, May hükümetine karşı güvensizlik oylaması talep etti. Parlamentodaki güven oylamasını 306’ya karşı 325 oyla kazanan Theresa May muhalefet partilerine Brexit için çağrıda bulunarak, “İki buçuk yıldan sonra şimdi bir araya gelme, ulusal çıkara öncelik verme ve referandum sonucunu hayata geçirme zamanıdır.” dedi. İngiltere Başbakanının yeni planını 21 Ocak tarihinde parlamentoya sunması bekleniyor.

Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), önümüzdeki süreçte Theresa May’in İngiltere adına nasıl bir yol izleyeceğini tartışmaya açarak alanının önde gelen uzman ve akademisyenlerinin görüşlerini dikkatlerinize sunmaktadır.

Doç. Dr. Nuri KORKMAZ (ANKASAM AB-Balkanlar Danışmanı)

Doç. Dr. Nuri Korkmaz, bu gelişmeyle İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden çıkma isteğinin teyit edildiğini söyleyerek hem AB’nin hem de İngilizlerin en başından beri adil ve onurlu bir anlaşma talep ettiklerini kaydetti. Son olayın ardından Theresa May’in yeni bir anlaşmayla İngiliz parlamentosuna gelmesinin mümkün olmadığını dile getiren Korkmaz, “AB tarafından açık bir şekilde ‘Biz tekrar müzakere etmeyiz.’ mesajları geldi. Zaten bu anlaşmayı da kendi aralarında müzakere ederek yaptılar.” açıklamasında bulundu. Korkmaz, İngiltere’deki diğer AB yanlısı kişilerin Mart ayı itibariyle yeniden bir referandum düzenleme baskısında bulunacağını söyleyerek “Tekrar bir referandum yapılırsa kesinlikle ‘AB’de kalalım.’ oyu çıkacaktır. Yeni bir referandum düzenlenmeli.” fikri içinde olduklarını belirtti. Bu bağlamda ilk oylamayı geçersiz sayacak bir şey olmadığından ikinci bir oylama yapılmasının reddedildiğini söyleyen Korkmaz, “Bu durum demokrasilerde ‘referandum’ yönteminin sürekli tartışılmasını ön plana çıkaracak bir gelişme olduğundan oylamanın tekrarlanmasını istemediler.” ifadesinde bulundu.

Diğer yandan Korkmaz, Brexit sürecinde Teresa May ile ilgili olan konunun sadece anlaşmayı sağlama veyahut hangi koşullar altında İngiltere’nin AB’den ayrılacağının belirlenmesi gibi hususlardan ibaret olduğunu vurgulayarak “Yani Brexit, Theresa May’in yol açtığı bir sorun değildi. May bu olaydan sonra geldi.” dedi. Ayrıca mart ayında yapılacak seçimler için önümüzdeki yaklaşık 2 aylık sürenin bir şeylerin olabilmesi için çok uzun ancak yeni bir referandum için çok kısa bir süre olduğunu kaydeden Korkmaz, “Eğer İngiltere anlaşmasız bir şekilde AB’den çıkarsa o zaman birlikle yeniden ekonomik işbirliği anlaşmalarına girebilecektir. İngiltere’nin AB’den ayrılmasındaki en büyük destekçisi Kuzey İrlanda’dır. Sadece İskoçya bir problemdir.” sözlerini kaydetti.

Doç. Dr. Cem KARADELİ (Ufuk Üniversitesi-Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler)

Doç. Dr. Cem Karadeli, Brexit’te birkaç olası senaryonun olduğunu belirterek bunlardan birincisinin, güvensizlik oylamasının talep edilmesi sonucu genel seçimlere gidilmesi olarak ifade etti. Yeni bir hükümet gelmesi halinde kadroların değişeceğine dikkat çeken Karadeli, ikincisi seçenek olarak yeni bir halk oylaması yapılması ihtimalinden bahsetti ve “AB’nin yeni oylama fikrine daha sıcak baktığını düşünüyorum. Britanya ikinci bir halk oylaması yaparsa vatandaşların da ‘kalalım’ diyeceğine inanıyorum.” açıklamasında bulundu. Karadeli, dolayısıyla hem genel seçim hem ikinci halk oylamasının aslında aynı kapıya çıkacağını ve büyük ihtimalle Britanya’nın sistem içerisinde kalacağını söyledi. Üçüncü bir olasılık olarak Theresa May’in Lizbon Anlaşması’ndaki 50. maddenin uygulanmasını bir yıl daha geciktireceğini dile getiren Karadeli, “Bana kalırsa ilk iki ihtimalden biri olacaktır ve Britanya uzun vadede yine birlik içinde kalacaktır.” dedi.

Diğer yandan Karadeli, May’e yapılan güvensizlik oylamasını da değerlendirerek Başbakanın güven oyu alsa da parti içinde mutlaka bir muhalefete maruz kalacağını savunarak Boris Johnson’a işaret etti. Johnson’ın halkın AB’de kalmaya kararlı olduğunu fark ederse kendisinin yapmış olduğu kampanyaları göz ardı ederek AB’de kalma yönündeki politikalara destek verebileceğini vurgulayan Karadeli, “Bu bağlamda parti içinden de May’in istifası sağlanarak genel seçime gidecek bir süreç başlatılabilir. Bu noktada May’in parti içinden gelecek bir ‘sivil darbe’ ile Başbakanlıktan gitmesi veya bir genel seçime gidilip görevden ayrılması da ihtimal dahilindedir.” diye konuştu.

Dr. Öğr. Üyesi Ali Onur ÖZÇELİK (Osmangazi Üniversitesi-Uluslararası İlişkiler)

Dr. Öğr. Üyesi Ali Onur Özçelik, Brexit’in 2016 yılında başlayan bir süreç olduğunu ifade ederek kararın halk oylamasıyla alındığına dikkat çekti. Referandum gibi uygulamaların demokratik bir yöntem olsa bile popülist politikacıların elinde kötü bir araca dönüştüğünü kaydeden Özçelik, özellikle belli bir yaş üzerinde ve daha milliyetçi-muhafazakâr olan insanların İngiltere ile AB arasındaki hiçbir faaliyetten haberleri olmadan oylamaya katıldıklarını ve bunun sonucunda da Brexit çıktığını kaydederek “İşte bu noktadan sonra İngiltere evdeki hesabın çarşıya uymadığını gördü.” dedi. Özçelik, İngiltere’nin yapması gerekenlerle AB’ye sunulacakları arasındaki farkı görmeye başladığını ve bu bağlamda Lizbon Anlaşması’nın 50. maddesi gereği ilk defa bir ülkenin ayrılıkla ilgili hükmü kullandığına dikkat çekerek parlamentoda reddedilen anlaşma metninin büyük bir skandala imza attığını söyledi. Muhalefetin Theresa May adına güvensizlik oylaması istediğini ancak parlamentonun May’e güven oyu verdiğini hatırlatan Özçelik, “Eğer May, diğer partilerle ve kendi partisiyle görüşüp onları ikna ederse anlaşma metni üzerinde bir oylama yapabilir. İngilizlere Brexit konusunda geçici bir süre verilmişti ve 2020’leri bulabilecek bir süreden bahsediliyordu. Ancak bu sefer de halkta sanki birliğin dışında kalarak yine de birlikle ilgili kuralların uygulanacağı algısı oluşmaya başladı.” dedi.

Bu bağlamda Özçelik, Theresa May’in bir değişiklik yapacaksa tekrar Brüksel’e gitmesi gerektiğini ve 27 ülkenin onayını alması halinde yeniden bir süreç yaşanacağını belirterek “Dolayısıyla buradan bir ayrılık çıkmayacak gibi görünüyor. Nitekim bu seferde Theresa May’e yönelik de bir güvensizlik yaşanacak ve belki de bu durum ülkeyi hızlı seçime götürecek.” açıklamasında bulundu. Öte yandan May’in aldığı güven oyunun kendisine zaman kazandırdığını dile getiren Özçelik, İngiltere’nin AB’den çıkma sebeplerinden en önemlisinin insan ve sermayenin dolaşımıyla ilgili olduğunun altını çizdi ve “Bu süreçte de halk bilinçlenmiştir.  Muhalifler ikna edilmezse İngiltere birlikte kalacak gibi görünüyor.” dedi.

Umut ARIK (Emekli Büyükelçi)

Umut Arık, “Theresa May tekrar bir referanduma ya da seçime gitmeyecektir diye düşünüyorum. May, Avrupa Birliği ile zaman kazanma ve tekrar müzakere yoluna gidecektir.” sözleriyle İngiltere’nin kısa vadede birlikten ayrılma ihtimalinin düşük olduğunu belirtti. AB Komisyon Başkanı Jean-Claude Juncker’in tekrar müzakere konusuna “Hayır.” diyeceği öngörüsünde bulunan Emekli Büyükelçi, özellikle Almanların, bu zaman kazanma işiyle üzerinde anlaşılmış olan ayrılma statüsünü görüşülebileceklerini ifade etti.

Arık, önümüzdeki dönemde “anlaşmasız ayrılma”dan kurtulmak için her iki tarafın da yeni bir formül geliştireceğini ve kuvvetle muhtemel Brüksel’deki komisyonun sert bir tavır göstereceğini vurgulayarak “Almanya Şansölyesi Angela Merkel, İngiltere’nin Avrupa’dan ayrılmasını arzu etmektedir. Bu itibarla ayrılmayı sağlamak için daha yumuşak bir yaklaşım gösterecektir. Bu bağlamda Berlin, önümüzdeki günlerde İngiltere Parlamentosu tarafından reddedilmiş olan “Çıkış Anlaşması”yla ilgili olarak yeniden Brüksel’le İngiltere’nin diplomatik bir temas kurup İngiliz Parlamento’sunu tatmin edecek formüller geliştirmeye çalışacaktır.” diye konuştu.

Metin GÜNEŞ (CNN Türk Londra Temsilcisi)

Metin Güneş, Brexit konusunda siyasi bir konsensüsün imkânsız gibi göründüğünü dile getirerek yine de Başbakan Theresa May’in önünde üç seçenek olduğunu belirtti. Bu bağlamda ilk olarak “Anlaşmasız Brexit” yani “İngiltere’nin AB ile herhangi bir mutabakata varmaksızın bağları koparıp atması.” senaryosuna işaret eden Güneş, “Bu seçenek herkesi korkutuyor. Ama en çok da Britanya halkını, zira en çok kaybeden onlar olacak. Britanya’da süpermarketlerin %70’i Kıta Avrupa’sından gelen ürünlerle dolu. Anlaşmasız Brexit demek, gıda ve ilaç kıtlığı, aynı zamanda havalimanlarında ve gümrüklerde kaos demek. Dahası, anlaşmasız Brexit İngiltere ekonomisinde büyük bir krize neden olabilir. Hatta, İngiltere’nin ‘ikinci Yunanistan’ olabileceğini dahi dile getirenler var. O yüzden bu herkesi korkutan seçenek. Ama aynı zamanda 29 Mart’a dek bir anlaşmaya varılamazsa tek seçenek.” dedi. İkinci seçenek olarak Güneş, May’in İngiltere Parlementosu’nda reddedilen anlaşmasını yeniden AB’ye götürüp bazı yeni tavizler koparmaya çalışabileceği ihtimaline dikkat çekerek söz konusu yaklaşımın en olası seçenek gibi göründüğünü kaydetti.

AB’nin her ne kadar reddedilen anlaşmada değişiklik yapmayacağız dese de gerek Merkel gerekse Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un bazı değişiklikler olabileceği yönündeki ifadelerini hatırlatan deneyimli gazeteci, üçüncü yolun ise “AB’den ek süre talep etmek.” olduğunu söyledi. Bu bağlamda Güneş, May’in birliği anlaşma üzerinde değişiklik yapmaya ikna edememesi halinde üçüncü seçeneğe başvuracaklarını savundu ve “Böylece yeni pazarlıklar için daha fazla zaman elde edilmiş olacak. Hatta, bazı milletvekillerinin gündemde tutmaya çalıştığı ikinci referandum konusu da bu ek süre içerisinde daha kuvvetli bir olasılık haline gelecektir.” sözleriyle Theresa May’in bu işi sonuna dek götürmekte kararlı olduğunu vurguladı. Bir sonraki seçimlerde aday olmayacağını söyleyen ama Brexit gerçekleşmeden önce bırakmayacağını da her fırsatta dile getiren May’in bir B planının olup olmadığı ve eğer varsa bu planının ne olduğu noktasında bir belirsizlik olduğunu kaydeden Güneş, “21 Ocak’ta parlamentoda bu B planının açıklaması gerekiyor. 29 Mart son tarih. Zaman, İngiltere’nin aleyhine işliyor ama politikacıları, AB’den nasıl ayrılacaklarını bilemiyor.” dedi.