Tarih:

Paylaş:

İran’daki Protesto Olayları ve Türkiye

Benzer İçerikler

Bilindiği üzere yıllardır Ortadoğu ülkeleri siyasi, ekonomik ve güvenlik sorunlarıyla karşı karşıya kalmaktadır. Bu karışıklıklar, son dönemde Tunus’ta yaşanan “Arap Baharı” olayları ile başlamıştır. Olaylarla birlikte Ortadoğu ülkelerinde kaos hâkim olmuştur. Oluşan kaos ortamından terör örgütleri yararlanarak kendi nüfuz hakimiyetlerini kurup başta Ortadoğu olmak üzere Batılı devletlere de terörü salmışlardır. Aynı şekilde emperyalist güçler, bu kaotik durumdan istifade edenler arasındadır. Diğer bir deyişle küresel devletler terörizmle mücadeleyi bahane ederek ve Ortadoğu ülkelerine askeri müdahale de bulunarak kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmişlerdir.

Emperyalist güçler, Arap Baharı olaylarından sonra Ortadoğu ülkelerinde rejim değişikliklerinden, mevcut hükümetlerin zayıflatılmasından ve terörizmden yararlanmıştır. Bu bağlamda ülkelerin sınırlarını değiştirmeyi, etnik ve mezhebe dayalı devletçikleri oluşturmayı, bölgenin halklarını ve kaynaklarını sömürmeyi hedeflemişlerdir. Fakat küresel güçlerin planlarının tutmaması için Türkiye ve İran gibi bölgesel güçlerin ittifak kurduğu görülmüştür. Örneğin, 25 Eylül 2017 tarihinde Kuzey Irak Kürt Bölgesi’nde (IKBY) gerçekleşen referandum sonrası oluşan krizde Türkiye’nin İran ve Irak Merkezi Hükümeti’yle birlikte hareket etmesi sonucu emperyalist güçlerin Kuzey Irak’taki oyunu bozulmuştur. Söz konusu güçlerin planları bozulduktan sonra Türkiye’nin güneyinde bir terör ordusu oluşturulup milli güvenlik tehdit edilirken, İran’da ise iç karışıklık çıkarılıp protesto olaylarına ortam hazırlanmıştır. Bunun akabinde 28 Aralık 2017 tarihinde İran’da protesto olayları patlak vermiş ve ülkenin geneline yayılmıştır.

Peki İran’da Neler Oluyor?

Günlerdir İran’da yaşanan olaylar dünyanın gündemini oluşturmuştur. Bazı analistler olayların rejimin devrilmesine yol açacağı görüşündeyken, bazıları da rejimin iç ve dış politikada değişiklik yapacağı tezini savunmuştur. Bu bağlamda İran Dışişleri Bakanlığı’nda uzun yıllar görev yapmış emekli Büyükelçi Seyyid Hadi Seyyid Afgahi: “Öncelikle halihazırda İran’daki gelişmelerin nedenlerinin, 2009 olaylarından daha farklı olduğunu belirtmek gerekir. Zira bu olayların sebebi ekonomik temellidir. Bu bağlamda ekonomik durumun iyileşmesiyle söz konusu hareketliliğin durdurulacağını ve fesat çıkaranların yargılanacağını düşünüyorum.

Öyle ki bu olayların birkaç gün içinde biteceğinden eminim” söylemi İran’da neler yaşandığını anlamaya yardımcı olmaktadır.  Protesto olayları ekonomik temelli olarak ifade edilse de protestocuların siyasi slogan attıkları da kaydedilmiştir.

Örneğin, “Ne Gazze Ne Lübnan, Canım İran’a Feda” sloganları siyasi mesaj içermektedir. İran rejiminin bu sloganlar sonrası iç ve dış politikasında değişiklik yapması beklenebilir mi? sorusuna Afgahi: “1979 İslâm Devrimi’nin birincil hedeflerinden biri dünya mazlumlarının desteklenmesidir. Bu da dış siyasetimizin öncelikli ilkelerinden biridir. Dolayısıyla bizler bunları desteklemeye devam edeceğiz. İkinci husus ise bölgede Amerikan blokuyla mücadele etmeye devam edecek olmamızdır. Özetle biz bu ilkelerimizden vazgeçmeyeceğiz. İç siyasette ise İran Cumhurbaşkanı Sayın Hasan Ruhani’nin hükümetin ekonomi politikalarını gözden geçireceğine eminim” diyerek konuya açıklık getirmiştir.

Türkiye’nin Tutumu

Türkiye Ortadoğu’da yaşanan kaotik durumlara son vermek için her zaman çaba sarf etmektedir. Ortadoğu ülkelerinde iç karışıklıklara sebebiyet veren Arap Baharı’nın “Fars Baharı”na dönüşmesi halinde bölgesel sorunların derinleşeceğinin farkında olan Türk karar alıcılar, İran’daki olayların aklı selim bir şekilde çözülmesi gerektiğini belirtmiştir. Hatta Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İranlı mevkidaşı Cevat Zarif’i arayarak; “ülkede sükunetin bir an önce sağlanmalı ve sağduyu hâkim olmalıdır. Olaylar büyümeden önüne geçilmeli, gelişmelerin kışkırtıcı söylemden ve dış müdahalelerden uzak tutulmasını temenni ediyoruz.” şeklinde bir açıklama yapmıştır.[1] Peki Türkiye, neden böyle bir tutum sergiledi?

  • Türkiye, İran’ın istikrarına önem verdiğini göstermiştir. Çünkü İran’ın istikrarı diğer bölge ülkelerin istikrarına eşdeğerdir.
  • Dış güçlerin bölge ülkelerinin iç işlerine karışarak rejim değiştirme planlarına karşı olduğunu göstermiştir.

Sonuç

İran’da yaşanan protesto olayları başarılı olduğu taktirde; Irak, Suriye ve Yemen ve hatta Libya’da hâkim olan kaotik durumun çözülmesini zorlaştıracağı düşünülmektedir. Aynı şekilde küresel emperyalist güçlerin de bu karışıklıklardan istifade ederek ülkelerin iç işlerine karışması ve yeni bir sömürgecilik çağını başlatması muhtemeldir. Dolayısıyla Türkiye İran’da bir an önce sükunetin sağlanması için kendi resmî kurumları vasıtasıyla çağrılarda bulunmuştur.


[1] “Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, İranlı mevkidaşı Zarif ile telefonda görüştü”, Sputnik, https://tr.sputniknews.com/ortadogu/201801021031650325-mevlut-cavusoglu-cevad-zarif-gorusmesi/, (Erişim Tarihi: 28.12.2017).

İbrahim NASSIR
İbrahim NASSIR
1988 yılında Sudan’ın Kassala şehrinde doğmuştur. İlkokulu ve liseyi Kassala’da okuduktan sonra Sudan – Türkiye arasındaki anlaşma kapsamında lisans eğitimini almak için 2008 yılında Türkiye’ye gelmiştir. 2013 yılında Türkiye Polis Akademisi Güvenlik Bilimleri Fakültesi’nden lisans derecesini almıştır. Türkiye–Afrika ilişkileri konusunda bir çok panel ve konferensa konuşmacı olarak katılmıştır. Uluslararası alanda bir çok akademik çalışmada bulundu. Ulusal düzeyde çeşitli radyo ve televizyon programlarına katılmıştır. Yüksek Lisansını Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkileri Bölümü’nde yapmaktadır. Afrika, Ortadoğu ve İran Çalışmaları başlıca ilgi alanlarını oluşturmaktadır. İyi derecede İngilizce ve Türkçe bilmektedir.