Tarih:

Paylaş:

IŞİD ve Orta Asya

Benzer İçerikler

Uluslararası Kriz Grubu’nun 20 Ocak 2015 tarihinde yayınladığı raporda Suriye’de savaşmak veya IŞİD’i desteklemek üzere Orta Doğu’ya giden Orta Asya ülkeleri vatandaşlarının sayısının arttığı belirtilmiştir. Son üç yılda 2000 ile 4000 arasında Orta Asya ülkesi vatandaşının alternatif radikal bir ideoloji arayışına girerek IŞİD`e üye oldukları ileri sürülmektedir. Orta Asya’da IŞİD destekçilerinin ortaya çıkmasının en önemli nedeni olarak da cihada bağlılık ideolojisi, yani İslam’ı yükseltmek üzere kutsal mücadele düşüncesi olarak görülmektedir.[1]

Buna ilaveten, Orta Asya’nın istikrarsızlaştırılması ile ilgili olarak IŞİD tarafından 70 milyon dolar miktarında paranın tahsis edildiği, söz konusu harekatın saflarında Orta Asyalı gönüllülerden oluşan silahlı grubun bölgede terör saldırıları gerçekleştirebileceğine dair düşünceler[2] medyada geniş tartışmalara neden olmuştur. Özbekistan Milli Güvenlik Teşkilatının raporuna göre, tahminen 2015 yılının bahar aylarında IŞİD tarafından Özbekistan topraklarında terör saldırısı gerçekleştirilmesi planlanmıştır.[3] Ayrıca, Afganistan–Türkmenistan sınır bölgeleri yakınlarında IŞİD bayrakları ile militanlarının harekete geçtiğine dair haberler yayılmıştır.[4] Tüm bu gelişmeler ışığında IŞİD, Orta Asya ülkeleri için potansiyel bir tehdit kaynağı olarak değerlendirilebilir. Bu bağlamda bölge devletleri tarafından terörizmle ve aşırıcılıkla mücadele konusunda alınan önlemlere değinmek gerekmektedir.

Afganistan Parlamentosu üyesi Gülmuhammed Rasuli, Afganistan’ın Türkmenistan ile olan sınır bölgelerine konuşlandırılan silahlı gruplarda IŞİD’e özgü siyah bayrakların bulunduğunu ifade etmiştir. Rasuli’ye göre, “İslam Devleti” militanları arasında “Taliban” hareketi temsilcilerinin yanı sıra Orta Asya kökenli militanlar da bulunmaktadır. Bu bağlamda söz konusu örgütler arasında işbirliğinin yapılması Afganistan–Türkmenistan sınırında istikrarsızlığa yol açabileceği öngörülmüştür. Acdar Kurtov[5] ise herhangi bir terör örgütü bayrağının bir ülkenin sınırının yakınlarında dalgalanması, bu terör örgütünün ülke için doğrudan tehdit oluşturduğu anlamına gelmeyeceğini, ancak güvenlik kaygılarının artmasına neden olabileceğini belirtmiştir. Örneğin, 1990’larda Afganistan topraklarının çoğunun Taliban hareketi tarafından kontrol altında tutulması, söz konusu hareketin hızla Orta Asya ülkelerine geçebileceğine dair düşüncelerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Ancak böyle bir senaryonun gerçekleşmediğine dikkat çekmek gerekmektedir.[6]

2014 yılının bahar aylarından itibaren “Taliban” hareketinin silahlı grupları Afganistan–Türkmenistan sınır bölgelerinde silahlı saldırılar gerçekleştirmeye başlamıştır. Şubat 2014’de Türkmenistan sınırına yönelik “Taliban” militanlarının yaptığı saldırı üç Türkmen sınır muhafızının ölümü ile sonuçlanmıştır. Fakat Türkmenistan devlet medyası bu olay ile ilgili herhangi bir açıklamada bulunmamıştır.[7] Mevcut durumda artan tehlike nedeniyle Türkmenistan tarafı Afganistan ile sınır bölgelerinin güvenlik seviyesini güçlendirmek üzere çalışmalar başlatmıştır. Türkmenistan’da Ocak 2015’ten itibaren yedek subayların mobilizasyon süreci başlatılmıştır. Ayrıca, Afganistan’ın Jowzjan vilayeti ile sınır bölgesi savunmasının güçlendirilmesine dair karar alınmıştır[8]. İki ülkenin ortak yürüttüğü güvenlik sürecine ek olarak, Türkmenistan’ın güvenlik alanında uluslararası işbirliği mekanizmaları arayışına da örnek vermek mümkündür. Evgeniy Satanovskiy (Orta Doğu Enstitüsü Başkanı), Afganistan tarafından silahlı saldırı yapıldığı takdirde İran–Türkmenistan işbirliği konusunu ve tartışılan İran İslam Cumhuriyeti Savunma Bakanı Hüseyn Dehkan’ın Türkmenistan ziyaretini, iki ülke arasında bölgesel güvenlik alanında eylem koordinasyonu başlangıcının bir göstergesi olarak değerlendirmiştir. Ayrıca Dehkan bölgesel girişimlerden uzak durmaya çalışan bir ülke cumhurbaşkanı olan Gurbangulı Berdımuhamedov’un Şanghay İş birliği Örgütü’nün Duşanbe Zirvesi’ne onur konuğu olarak katılımına da dikkat çekmiştir.[9]

Diğer bir Orta Asya ülkesi olan Tacikistan’ın son yıllarda aşırıcılıkla mücadele konusunda attığı adımlardan da bahsetmek mümkündür. Devlet Başkanı İmamali Rahmon, IŞİD’e karşı mücadeleye yönelik önlemlerin öneminin sürekli altını çizmektedir. Ekim 2014’de yapılan BDT Minsk Zirvesi’nde Rahmon, İslam Devleti’ni ülkelerin kolektif güvenliğinin sağlanmasında bir tehdit kaynağı olarak değerlendirerek, IŞİD’in ortadan kaldırılması için BDT ülkeleri askeri ve güvenlik güçleri arasında işbirliği koordinasyonunun sağlanmasının önemine değinmiştir. Kasım 2014’de devlet başkanı, aşırıcıların ülkeye girmesini önlemeye yönelik çağrıda bulunmuştur. Bu bağlamda Tacikistan’da IŞİD’e karşı mücadele, aşırıcı faaliyetlerin ortadan kaldırılmasına yönelik ortak çabalar kapsamında gerçekleştirilmeye başlanmıştır[10] İmamali Rahmon, İslam Devleti’ni XXI yüzyılın felaketi olarak ele alarak gerek IŞİD gerekse Taliban ve El-Kaide’nin aynı amacı güden kuruluşlar olduğunu dile getirmiştir. Ayrıca, IŞİD saflarında savaşan Taciklerin sayısını 200 olarak açıklayarak, bu sürecinin durdurulması gerektiğini ifade etmiştir.[11] Bu konu ile ilgili olarak Tacikistan’da aşırıcılıkla mücadele bağlamında alınan önlemler sırasında, Ceza Kanunu’na getirilen değişiklikleri belirtmek gerekmektedir. Bu kanun değişikliğine göre, her bir Tacikistan vatandaşının veya bu ülkede ikamet eden yabancı uyruklu şahsın, ülke dışı silahlı çatışmalara katılımı için 12 yıldan 20 yıla kadar hapis cezası alabileceği kararı alınmıştır.[12]

Kazakistan Ceza Kanunu’nda terörizm ve aşırıcılık suçları için verilecek hapis cezası da aynı şekilde ağırlaştırılmıştır[13] Ayrıca, Kazakistan’ın Devlet Başkanı N. Nazarbayev, Suriye’deki silahlı çatışmalara iştirak etmek üzere ülkeyi terk eden vatandaşlar meselesi bağlamında terörizm ve aşırıcılık propagandalarıyla mücadele için gerekli önlemlerin alınması gerektiğini vurgulamıştır. Kazakistan Ulusal Güvenlik Komitesi’nin raporlarına göre, yarısı kadın olmak üzere toplam 300 Kazakistan vatandaşı IŞİD harekâtına katılmıştır.[14]

Ocak 2014’te Özbekistan Ceza Kanunu’nda terör faaliyetini gerçekleştirmek üzere eğitim görülmesi ve terör eylemi hazırlandığı veya gerçekleştirildiğine dair yetkililerin haberdar edilmemesine ilişkin cezai sorumluluk getiren değişiklikler yapılmıştır.[15] Kırgızistan’ın Ceza Kanunu Eylül 2014’te yapılan değişiklikler sonucunda yabancı ülkede silahlı çatışmalara ve askeri operasyonlara katılanlara veya terör kamplarında eğitim görenlere 8 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasının verilmesine dair yeni bir düzenleme getirmiştir. Ancak, yukarıda ele alınan kanunlarda laik devlet yönetimini terk ederek radikal alternatif bir aktör arayışıyla ülkeyi terk eden örneğin, İslam Devleti saflarında savaşan Orta Asyalılar gibi vatandaşların geri dönüşü ve rehabilitasyonu konusunda herhangi bir düzenleme de bulunmamaktadır. Bu da Orta Asya’da cihatçılara karşı rehabilitasyon programlarının gerçekleştirilmesinde ciddi eksiklikler olduğunun bir göstergesi olarak değerlendirilebilir. Hatta kimi görüşlere göre, yukarıda bahsi geçen kanunlar ile cihatçıların ülkelerine geri dönüşü engellenmektedir[16] Lakin, cihatçıların rehabilitasyonundan daha ziyade halkın kökten dinci düşüncelere başvurmasını önlemenin daha önemli olduğunu belirtmek yerindedir. Bu bağlamda Orta Asya ülkelerinde IŞİD’in desteklenmesinin tehlikeli sonuçlar doğurabileceğini halka anlatmaya yönelik çalışmaların yürütülmekte olduğunu da belirtmek mümkündür.

Özetle, Orta Asya’da IŞİD’le mücadele, bölge ülkelerinin terörle ve köktencilikle mücadele politikaları kapsamında gerçekleştirilmektedir. Yukarıda değinilen son gelişmeler ışığında Orta Asya cumhuriyetlerinde ilk olarak, terörle ve köktencilikle ilgili suçlara verilecek cezaların ağırlaştırılmasına yönelik adımlar atılmaktadır. İkinci olarak, devlet sınırlarındaki güvenlik seviyesinin güçlendirilmesine ilişkin tedbirler alınmaktadır. Ayrıca, IŞİD’e katılan Orta Asya ülke vatandaşlarının sayısının artması, cihatçıların kendi ülkelerine geri dönüşü ve rehabilitasyonu, bölgede köktenci düşüncelerin yayılmasının önlenmesi gibi sorunların Orta Asya’da çözüme kavuşturulması gereken konular arasında yer aldığını belirtmek gerekmektedir.

Günümüzde IŞİD’in Orta Asya’yı istikrarsızlaştırma potansiyeline sahip bir tehdit olup olmadığı meselesi araştırmacılar arasında çok tartışılan bir konu olarak ortaya çıkmaktadır. Prof. Dr. Andrey Kazantseva’a göre, IŞİD, Sovyet sonrası coğrafya içerisindeki Orta Asya ülkeleri için objektif bir tehdit kaynağıdır. Fakat, söz konusu tehdit kaynağı mübalağa edilmemelidir. Zira Orta Asya için Afganistan’dan gelen tehditler daha büyüktür. Günümüzde özellikle, Tacikistan ve Türkmenistan’ın Afganistan ile sınır bölgelerine konuşlandırılmakta olan El-Kaide’ye bağlı terör örgütlerinin faaliyetleri, Afganistan kaynaklı uyuşturucunun Rusya’ya ulaştırılmasında Orta Asya’nın transit güzergahı olarak kullanılması ve uyuşturucu transitini gerçekleştiren terör örgütleri arasında iş birliğinin yapılması, Orta Asya için daha büyük tehlike oluşturan konulardır.[17]

Aleksandr Knyazev de IŞİD’in Orta Asya’ya doğru ilerlemesine ilişkin söylentilerin aşırı abartıldığını ileri sürmektedir. Çünkü bugün IŞİD için öncelikli mesele, işgal ettiği topraklarda (Irak ve Suriye) kontrolü arttırmaktır. Bununla birlikte Knyazev, IŞİD Devleti’nin ilerlemesinde temel faktörün Orta Doğu olduğunu belirtmektedir. Yakın zamanda Suudi Arabistan’ın sınır bölgelerinde gerçekleşen silahlı çatışmalar buna dolaylı bir örnek olarak gösterilmektedir. IŞİD’in Suudi Arabistan’da gerek Orta Asya gerekse Afganistan’dan daha büyük desteğe sahip olabileceğine dikkat çekilmektedir. Knyazev’e göre İslam Devleti destekçilerinin Orta Asya’da da bulunduğunu göz ardı etmemek gerekmektedir. Ancak, büyük bir destekten söz edilemeyeceği unutulmamalıdır. IŞİD’in, Afganistan’daki Taliban ve Özbekistan İslam Harekâtı ile işbirliği fırsatları da abartılarak değerlendirilmektedir. Zira bu tür örgütler arasında etki alanı paylaşımı için ideolojiyi ikinci plana iten ve bazen silahlı çatışmalar ile sonuçlanan büyük bir rekabet söz konusudur.[18]

Aleksey Malaşenko[19] IŞİD tehdidinin çok yüksek olmadığını ileri sürmektedir. Bunun en önemli nedenlerinden biri, IŞİD faaliyetlerinin aktif olduğu bölgeden Orta Asya’nın coğrafik olarak uzakta bulunmasıdır. Dahası, Orta Asya ile Orta Doğu arasında kültürel, siyasi ve diğer faktörlerden kaynaklanan farklılıklar mevcuttur. Son gelişmeler, özellikle cihatçıların ülkelerine geri dönüşü ile devlet yönetimlerine karşı yaşanacak muhtemel ayaklanmaların Orta Asya ülkeleri için büyük tehdit oluşturacağı açıktır. Fakat, Orta Asya’da potansiyel tehdit kaynaklarının IŞİD’den daha ziyade bölge içi sorunlardan kaynaklandığı unutulmamalıdır. Bunun yanı sıra, Malaşenkov, Orta Asyalıların İslam Devleti hareketine katılmasına ve bölgede cihat propagandasının yayılmasına karşı mücadelede bölge ülkeleri arasında işbirliğinin sağlanmadığını belirtmektedir. Ayrıca Malaşenkov gerek Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü gerekse ŞİÖ çerçevesinde IŞİD’le mücadele mekanizmalarının eksikliğine de değinmiştir.[20]

Yadgor Norbutayev’a göre, bir devlet veya askeri güç olarak IŞİD’den daha çok IŞİD’in ideolojisi tehlikelidir. Bu ideoloji günümüzde bir virüs gibi yayılmaktadır ama insanoğlu söz konusu ideolojiden gelecek tehlikeyi tam anlamış değildir. Orta Asya ülkeleri ise bu ideoloji karşısında güçsüzdür. Stanislav Belkovskiy de IŞİD’i gerçek bir tehdit olarak değerlendirmektedir. İslam Devleti’nin kayda değer askeri başarılar elde ettiği dikkate alınırsa Orta Asya’nın otoriter rejimleri için söz konusu hareketin ciddi tehdit teşkil edeceği öngörülmektedir.[21]

Andrey Grozin bugün IŞİD tehdidi konusunda sadece tahminlerde bulunulabileceğini belirtmiştir. Son yıllarda İslam Devleti hareketi saflarında Orta Asya ülkeleri vatandaşlarının sayısının arttığına dair raporda Grozin, bugün Orta Asya’da IŞİD’le birçok bağlantının olduğunun altını çizmektedir. Buna örnek olarak, Özbekistan’da IŞİD bayraklarının asıldığını göstermektedir. Özbekistan yönetiminin izni olmadan herhangi bir bayrağın asılmasının mümkün olmadığı dikkate alınırsa, söz konusu gelişme, ülkenin ulusal güvenlik hizmeti tarafından yapılan provokasyon girişimi olarak değerlendirilebilir.[22]

Özbekistan Milli Güvenlik Teşkilatının temsilcisi Alişer Hamdamov’a göre, önce “Taliban’ın” ve hemen sonra Özbekistan İslami Hareketinin (ÖİH) lideri Usmon Gazi’nin İŞİD’e katılımı ve tam desteği ile ilgili açıklamaları önemli sinyaller vermekte ve milli güvenlik için ciddi tehdit oluşturmaktadır. Son verilere göre ÖİH, Pakistan ve Afganistan’da yeni üyelerin alımını ve eğitilmesini aktifleştirmektedir.

Özbekistan’ın Şarkiyat Akademisinin önde gelen uzmanlarından Bahtiyar Babacanov ise 1990’larda çok sayıda ÖİH militanının Çeçenistan’da savaştığını hatırlatarak, şimdi ise Afganistan, Irak ve Suriye’de çatışmalara katılmakta ve profesyonel askeri hazırlıktan geçmekte olduklarını belirtmiştir. Aynı zamanda, Babacanov ÖİH’in dış güçler tarafından Cumhurbaşkanı İslam Kerimov’a karşı kullanabileceği ihtimalinin çok düşük olduğunu ifade etmiştir. Terörle mücadele konusunda tecrübeye sahip Özbekistan güvenlik teşkilatının gerekli tedbirlerin alınması için yoğun çalışmaları yürütmekte olduğunu belirtmek gerekmektedir.

Kazakistan’ın düşünce kuruluşu Dünya Ekonomisi ve Siyaset Enstitüsü uzmanı Zohra Azizova’ya göre Orta Asya ve Kafkasya bölgesinde IŞİD etkisi potansiyel tehlike özelliği taşımaktadır. İŞİD küresel de dahil olmak üzere birçok büyük ölçekli hedefleri olan jeopolitik bir projedir. “Cihat” söylemini esas alan IŞİD Orta Asya ve Kafkasya dahil olmak üzere Sünni nüfusun yaygın olduğu bölgelerde nüfuz kurarak, “İslami Halifelik” kurmayı amaçlamaktadır.

Diğer taraftan İŞİD’in Orta Doğu, Orta Asya ve Kafkasya’nın istikrarsızlaştırılması ve bu bölgelerdeki mevcut çatışmaların tırmandırılması için bir araç olarak kullanılabileceği göz ardı edilmemelidir.

IŞİD’in Orta Asya ve Kafkasya bölgelerindeki etkisi ve potansiyel bir tehlike olup olmadığı ile ilgili yeterli bilgi bulunmamaktadır. Bu durum hareketin arkasındaki siyasi oyuncuların kimliğinin belirsizliğinden kaynaklanmaktadır. Bilgilerin dolaylı olarak kurulduğu günden, yani 2006 yılından bu yana hızla büyüyen IŞİD’in finansman ve organizasyon düzeyini analiz ederek bu öngörüde bulunabiliriz.

IŞİD kendi çıkarları için öncelikli alan olarak Orta Doğu, sonra ise Orta Asya ve Kafkasya’yı görmektedir. Aslına bakılırsa, IŞİD’in tehdit olarak algılanmasının asıl sebebi ideolojik bilgi bileşeni, medya teknolojisi vasıtasıyla örgüte yeni üyelerin alınması ve güçlü terör propagandası olduğu anlaşılmaktadır. Tabii ki, bu ideolojinin hedef kitlesi sosyal ve ekonomik açıdan zayıf vatandaşlar ve işsiz gençler olduğu açıkça ifade edilebilir.

Ayrıca, Orta Asya kökenli “İslam Devleti” veya “Taliban” üyelerinin- eğitilmiş militanlar olarak evine dönüşünü ve yeni terör örgütlerinin oluşumundaki rolünü göz ardı edemeyiz. IŞİD, özellikle Kırgızistan ve Özbekistan’da 2015’in bahar aylarında operasyonlar planladıklarını ve yerli taraftarlarına gerekli desteği sağlayacaklarını ifade etmişti. Bu bağlamda Kırgızistan ve Özbekistan’ın istihbarat ve güvenlik teşkilatları, IŞİD’in olası tehdidine karşı önlemlerini ve Afganistan ile sınır kontrolünü güçlendirmelidir”.[23]


[1]“Syria Calling: Radicalisation in Central Asia”, Crisis Group Europe and Central Asia Briefing No72, 20.01.2015, s.1,2 ve 8.  http://www.crisisgroup.org/~/media/Files/asia/central-asia/b072-syria-calling-radicalisation-in-central-asia.pdf

[2]“İGİL planiruet organiztsiyu teraktov v Ferganskoy doline (IŞİD, Fergana Vadisi’nde terör saldırısı gerçekleştirmeyi planlamakta)”, Vesti.Kg, 20.01.2015 http://vesti.kg/index.php?option=com_k2&view=item&id=32109:igil-planiruet-organizatsiyu-teraktov-v-ferganskoy-doline&Itemid=125

[3]“Spetsslujbı Uzbekistana: İG planiruet provesti vesnoy teraktı (Özbekistan Güvenlik Hizmetleri: İslam Devleti bahar aylarında terör saldırısı planlamakta)”, Radio Liberty, 4.02.2015 http://rus.azattyk.org/content/article/26829137.html

[4]“Çernıye znamena İGİL poyavilis u granits Turkmenistana (IŞİD’in siyah bayrakları Türkmenistan sınırı yakınlarında)”, Nezavisimaya Gazeta, 19.02.2015 http://www.ng.ru/cis/2015-02-19/1_igil.html

[5] (“Ulusal Strateji Sorunları” dergisinin baş editörü)

[6] “İGİL i Sentralnaya Aziya (IŞİD ve Orta Asya)”, Rossiyskiy İnstitut Strategiçeskih İssledovaniy, 04.02.2015 http://riss.ru/my-v-smi/4207-igil-i-tsentralnaya-aziya

[7]“Turkmenistan sroçno ukreplyaet granitsı s Afganistanom (Türkmenistan, Afganistan ile sınır bölgelerinin korunmasını acilen güçlendirmekte)”, Afgan Telegraph Agency, 7.03.2014 http://www.aftag.info/news-of-the-day/detail.php?ID=6149&VOTE_ID=2&view_result=Y

[8]Aleksey Baliyev, “İGİL u granits Turkmenistana mojet stat realnoy ugrozoy dlya Uzbekistana i Rossiy (Türkmenistan sınırı yakınlarında IŞİD Özbekistan ve Rusya için büyük tehdit oluşturabilir)”, Moscow Every Day, 15.03.2015 http://www.moscoweveryday.com/posts/202/igil_u_granits_turkmenistana_mozhet_stat_realnoy_ugrozoy_uzbekistanu_i_rossii

[9]Evgeniy Satanovskiy, “Turkmenskiy interes İslamskogo gosudarstva (İslam Devleti’nin Türkmen çıkarları)”, VPK, 8.10.2014 http://vpk-news.ru/articles/22159

[10]“Rahmon vıstupayet za borbu s İGİL (Rahmon IŞİD’le mücadeleyi desteklemekte)”, 25.11.2014 http://centralasiaonline.com/ru/articles/caii/features/main/2014/11/25/feature-01?change_locale=true

[11]“Tadjikistan vklyuçayetsya v borbu protiv İGİL (Tacikistan IŞİD’e karşı mücadeleye katılmakta)”, 14.12.2014 http://minval.az/news/70654/

[12]“Tadjikistan opredelil nakazaniye za uçastiye v “djihade” (Tacikistan, “cihada” katılımın cezasını belirledi”, 6.08.2014 http://www.centrasia.ru/news2.php?st=1407301260

[13]“Prezident podpisal obnovlennıy Ugolovnıy kodeks (Devlet Başkanı yenilenmiş Ceza Kanunu’nu imzaladı)”, 3.07.2014 http://www.zakon.kz/4636626-prezident-podpisal-obnovlennyjj.html

[14]“Prezident Kazahstana obsudil s glavoy KNB uçastiye grajdan respubliki v boevıh deistviyah v Siriy (Kazakistan Devlet Başkanı Ulusal Güvenlik Komitesi Başkanı ile Süriye’deki silahlı çatışmalara katılan Kazakistan vatandaşları konusunu ele aldı)”, Regnum, 28.11.2014 http://www.regnum.ru/news/polit/1871328.html

[15]“Uzbekistan vvel ugolovnuyu otvetstvennost za obuçeniye terroristov (Özbekistan teröristlerin eğitğimesine ilişkin cezaisorumlulukuyguladı)”, RiaNovosti, 21.01.2014 http://ria.ru/world/20140121/990361763.html#14264775083313&message=resize&relto=register&action=addClass&value=registration

[16]“Syria Calling: Radicalisation in Central Asia”, s. 11

[17]“Naskolko terroristiçeskaya organizatsiya İGİL predstavlyaet ugrozu besopasnosti stran Sentralnoy Aziy i Kavkaza i v çem ona mojet vırajatsya? (IŞİD Orta Asya ve Kafkasya ülkeleri için ne kadar tehdit oluşturabilir?)”, 10.11.2014 http://www.mgimo.ru/news/experts/document261521.phtml

[18]“İGİL nameren otkrıt vtoroy front v Tsentralnoy Aziy (IŞİD Orta Asya’da ikinci cephe açma niyetinde)”, Nezavisimaya Gazeta, 21.01.2015 http://www.ng.ru/cis/2015-01-21/1_igil.html

[19] (Moskova’daki Karnegi Merkezi “Din, toplum ve güvenlik” programı başkanı)

[20]“Aleksey Malaşenko: ugrozı Sentralnoy Aziy ishodyat iznutri, a ne ot İGİLa (Aleksey Malaşenko: Orta Asya’da tehditler IŞİD’den değil, iç sorunlardan kaynaklanmakta)”, 16.02.2015 http://www.islamnews.tj/central-asia/981-aleksey-malashenko-ugrozy-centralnoy-azii-ishodyat-iznutri-a-ne-ot-igila.html

[21]“İGİL i Sentralnaya Aziya: oni pugayut, a nam ne straşno? (IŞİD ve Orta Asya: onlar korkutuyor, biz ise korkmuyor muyuz?)”, 17.10.2014 http://www.fergananews.com/articles/8283

[22]Ibıd.

[23]“İGİL nameren otkryt` vtoroi front v Sentral`noi Azii” (IŞİD Orta Asya`da ikinci cephenin açılmasını istemektedir), 01.21.2015, http://www.ng.ru/cis/2015-01-21/1_igil.html

Doç. Dr. Kanat YDYRYS
Doç. Dr. Kanat YDYRYS
Lisans eğitimini 2010 yılında Ahmet Yesevi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde tamamlamıştır. 2010-2012 yılları arasında Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünde “Rusya Federasyonu’nun “Yakın Çevre” Politikası ve Orta Asya Güvenliği Üzerindeki Etkileri” isimli yüksek lisans tezini savunmuştur. 2012 yılından günümüze Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünde “Ulusal Güvenlik ve Enerji Stratejsi Bağlamında Rusya Federasyonu’nun Çin Halk Cumhuriyeti’ne Yönelik Politikası” isimli doktora çalışmalarını yapmaktadır. Dış politika, enerji politikaları, güvenlik, jeopolitik, Orta Asya siyaseti konularında akademik çalışmalar ve analizler yapmaktadır.