Tarih:

Paylaş:

Japonya’nın Ukrayna Politikası

Benzer İçerikler

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Japonya Başbakanı Fumio Kişida, doğru koşullar yerine getirildiği takdirde Ukrayna Cumhurbaşkanı Vladimir Zelenski’yle görüşmek için Kiev’i ziyaret etmeyi düşüneceğini belirtmiştir.[1] Savaşın patlak vermesinden bu yana Ukrayna’ya insani yardımda bulunan ve silah-mühimmat tedarik eden Japonya, gelinen noktada bu desteğini daha ileri bir seviyeye taşımayı arzulamaktadır. Bu ziyarete henüz karar verilmemiştir. Ancak Tokyo yönetimi, Ukrayna’ya daha fazla destek olabilmenin ve Batı’yla dayanışmasını göstermenin yollarını aramaktadır.

Batılı demokratik ülkelerden biri olarak kabul edilen Japonya, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırdığı ilk günden itibaren savaşla ilgili politikalar geliştirmekte ve bunları tutarlı şekilde sürdürmekte zorlanmıştır. İlk başlarda tarafsız bir tutum sergilemeye çalışan ve tarafları düşmanlığı sona erdirmeye çağıran Tokyo, zaman geçtikçe Batı’nın Moskova’ya karşı uyguladığı ekonomik yaptırımlara katılarak safını belli etmeye başlamıştır. Bunun üzerine Rusya, Kuril Adaları Meselesi nedeniyle Japonya’yla yürütülen barış görüşmelerini durdurmuştur. Bunun gerekçesi olarak da Moskova, Tokyo’nun Ukrayna’yla ilgili Batı’nın yaptırımlarına katılmasını ve düşmanca tavır sergilmesini göstermiştir. Rusya’yla diyaloğun tamamen kopmasıyla birlikte Japonya, Batı’ya daha fazla entegre olarak Ukrayna’ya yönelik desteğini arttırmıştır.

Savaşın ilk günlerinden bu yana Rusya-Japonya ilişkilerinin bozulmasında Batılı ülkelerin ve Kiev’in baskılarının etkili olduğu öne sürülebilir. Buradaki nihai amaç, Rusya’yı savaşta kesin yenilgiye uğratmaktır. Bunun için de Batı, Ukrayna’yı askeri yönden sonuna kadar desteklemeyi planlamaktadır. Avrupa’nın yanı sıra Asya’daki müttefiklerin de bu konuda Batı’ya yardımcı olması istenmektedir. Ukrayna’daki savaşla ilgili Batı’nın dünyaya verdiği mesaj şudur: Rusya, eğer bu savaşı kazanırsa dünyadaki bütün otoriter yönetimlere kötü örnek olacak ve bu rejimler, Moskova’yı izleyerek sert güç yoluyla sınırlarını genişletmeye çalışacaktır. Kuzey Kore, Çin ve Rusya’dan tehdit algılayan Japonya da bu görüşe katılmaktadır. Eğer kurallara dayalı uluslararası düzeni bozan Rusya gibi aktörler cezasız kalırsa, ilerleyen dönemde Kuzey Kore ve Çin de Japonya’ya karşı aynı hamleyi yapma cesareti bulabilir. 

Tokyo’nun Ukrayna’daki savaşta Batılı aktörlere olan desteğini yinelemesinin sebebi, yakın çevresinde sürekli büyüyen güvenlik sorunlarıdır. Uzun vadede söz konusu riskler karşısında Batı’dan destek bekleyen Japonya, buna mukabil olarak Kiev’e daha fazla destek verme zorunluluğunu hissetmektedir. Kişida’nın Kiev’i ziyaret düşüncesi de bununla ilgilidir. Burada Japonya, esas olarak “Batı’nın yanındayız” mesajı vermek istemektedir. Tokyo, Moskova’yla daha fazla kutuplaşma arayışında değildir. Fakat bu ziyaret, kaçınılmaz olarak Rusya ile Japonya arasındaki gerilimi tırmandıracaktır.

Hatırlatmak gerekirse, Ukrayna’daki savaş devam ederken İngiltere Başbakanı Boris Johnson da Kiev’i ziyaret etmişti. Bu ziyaret, İngiltere’nin Rusya’ya meydan okuması olarak algılanmıştı. Mevcut durumda Japonya, aynı adımı atmaya çalışmaktadır. Böylece Tokyo, Batı’nın Rusya’ya karşı verdiği savaşa daha fazla müdahil olacaktır. Aslında Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve İngiltere’nin istediği de budur. Rusya’nın dikkatini Uzak Doğu’ya çevirmesini sağlayarak Ukrayna’da yenilgiye uğratmak. Bu anlamda Japonya, Batılı güçlerin ve özellikle de ABD ve İngiltere’nin Rusya’ya karşı savaşında vekil bir aktör olarak konumlanmaktadır.

Japonya’yı Ukrayna’daki savaşa daha fazla kanalize etmek için Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, 31 Ocak 2023 tarihinde Tokyo’yu ziyaret etmiştir.[2]Avrupa’nın güvenliğinin Uzak Doğu’yla yakından bağlantılı olduğunu söyleyen Stoltenberg,[3] bu sözlerle Japonya’nın karşı karşıya olduğu güvenlik tehditlerini hatırlatarak Tokyo’dan destek istemiştir. Bunu, Batı’nın Japonya’yla pazarlığı olarak da yorumlamak mümkündür. Dolayısıyla NATO, Ukrayna’ya destek karşılığında Japonya’ya belirli güvenlik-koruma garantileri verebilir.

Halihazırda Tokyo’nun Kiev’e destek verme noktasında bu kadar istekli ve cesur olmasının sebebi ise Washington’la olan güvenlik anlaşmalarıdır. Japonya, ABD’nin desteği sebebiyle Rusya’nın kendisine saldırmayacağını bilmektedir. Bu yüzden Kişida, Kiev’i ziyaret ederek Moskova’yı daha fazla provoke etmenin herhangi bir olumsuz sonucunun olmayacağını düşünmektedir.

ABD’nin tercih ettiği tabirle Hint-Pasifik’te Ukrayna’ya açık destek veren Japonya dışında başka bir aktör daha bulmak zordur. Bu sebeple “Çin ve Rusya tehditlerine” bu kadar yakın olan Japonya’nın bu cesur hamleleri, NATO tarafından takdir edilmektedir. Bunun bir üst aşaması ise Hint-Pasifik’te kolektif bir savunma ittifakı kurmak veya NATO’yla entegre bir caydırıcılık yaratmaktır. İlk etapta Japonya, Güney Kore ve Hindistan’la diyaloğun güçlendirilmesi için çabalayan NATO, Hint-Pasifik’te yeni ortaklıklar oluşturma arzusu içerisindedir. Japonya da bu girişimin temel sacayağını teşkil etmektedir. 

Japonya’nın Ukrayna politikasını uluslararası kamuoyunda Rusya’yla ilgili oluşan genel eğilimden bağımsız değerlendirmek de doğru olmayacaktır. Hindistan ve Çin de dahil olmak üzere Rusya’nın en yakın müttefikleri, Ukrayna’daki savaşın bir an önce bitmesini isterken; Batı, kendini bu savaşta avantajlı görmektedir. Yani Batı’nın son silah yardımlarıyla birlikte Ukrayna’nın bu savaşı kazanacağına olan inanç artmıştır. Tokyo ise kazanan tarafa desteğini yineleyerek savaş sonrasında mühim kazanımlar elde etmeyi planlamaktadır. Bu, büyük dünya savaşlarının sonuna doğru sembolik anlamda savaşa katılan ve böylece Amerikan yardımlarından faydalanma fırsatını elde eden ülkelerin durumuna benzemektedir.

Japonya, Güney Kore ve Hindistan, eğer mevcut koşullarda Ukrayna’ya destek olmazlarsa, yakın gelecekte Tayvan veya Kuzey Kore kaynaklı tehditler savaşa dönüştüğünde de Batı’dan bekledikleri yardımı alamayabilirler. Bilhassa ordusu bulunmayan Japonya, ABD’nin güvenlik garantilerinin yanı sıra NATO’nun caydırıcılığına da ihtiyaç duymaktadır. Batı’nın desteği olmadan Japonya’nın Hint-Pasifik’teki savaşlara karşı koyabilmesi olası görünmemektedir. Bu yüzden de Tokyo, kendisini Kiev’e destek vermeye mecbur hissetmektedir.


[1] “Japan PM Kishida to Consider Visiting Ukraine If Right Conditions Met”, Kyodo News, https://english.kyodonews.net/news/2023/01/6c104d716dc4-urgent-japan-pm-kishida-to-consider-visiting-ukraine-if-conditions-met.html, (Erişim Tarihi: 01.02.2023).

[2] “NATO Chief Urges Closer Ties with Japan to Defend Democracy”, ABC News, https://abcnews.go.com/International/wireStory/nato-chief-firmer-ties-japan-defend-democracy-96781800, (Erişim Tarihi: 01.02.2023).                                                      

[3] Aynı yer.

Dr. Cenk TAMER
Dr. Cenk Tamer, 2014 yılında Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Aynı yıl Gazi Üniversitesi Ortadoğu ve Afrika Çalışmaları Bilim Dalı’nda yüksek lisans eğitimine başlamıştır. 2016 yılında “1990 Sonrası İran’ın Irak Politikası” başlıklı teziyle master eğitimini tamamlayan Tamer, 2017 yılında ANKASAM’da Araştırma Asistanı olarak göreve başlamış ve aynı yıl Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Doktora Programı’na kabul edilmiştir. Uzmanlık alanları İran, Mezhepler, Tasavvuf, Mehdilik, Kimlik Siyaseti ve Asya-Pasifik olan ve iyi derecede İngilizce bilen Tamer, Gazi Üniversitesindeki doktora eğitimini “Sosyal İnşacılık Teorisi ve Güvenlikleştirme Yaklaşımı Çerçevesinde İran İslam Cumhuriyeti’nde Kimlik İnşası Süreci ve Mehdilik” adlı tez çalışmasıyla 2022 yılında tamamlamıştır. Şu anda ise ANKASAM’da Asya-Pasifik Uzmanı olarak görev almaktadır.