Tarih:

Paylaş:

Kazakistan’ın BM Güvenlik Konseyi Üyeliği

Benzer İçerikler

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nda 28 Haziran 2016 tarihinde yapılan oylamada, Kazakistan, 193 üye ülkeden 138’inin oyunu alarak BM Güvenlik Konseyi (BMGK) geçici üyeliğine seçilmiştir. Kazakistan’ın üyeliği 1 Ocak 2017 itibarıyla başlamış bulunmaktadır ve 31 Aralık 2018 tarihine kadar devam edecektir. Hiç kuşkusuz bu, Kazak diplomasisinin büyük başarısıdır. Bu yazıda BMGK üyeliği Kazakistan’a ne kazandıracak onu değerlendireceğiz.

Kazak Dış Politikasının Öncelikleri: Güvenlik Halkası ve Olumlu Algı Oluşturulması

İlk olarak, Kazakistan uluslararası politikanın bağımsız bir öznesi olarak bölgesel/uluslararası barış ve güvenliğe önem vermektedir. Çünkü Kazak dış politika karar alıcılarının anlayışına göre ulusal barış ve güvenliği sağlamanın yolu Kazakistan etrafında güvenlik halkasını oluşturmaktan geçmektedir.[1] Farklı etnik ve dini gruplardan oluşan Kazakistan’ın demografik yapısını göz önünde bulundurduğumuzda bunun doğru strateji olduğunu anlıyoruz. Jeopolitik açıdan bakıldığında ise Kazakistan Rusya ve Çin gibi büyük devletlerin ortasında ve İslam dünyasının bir köşesinde yer almaktadır. Bunun anlamı Kazakistan istese de istemese de bir taraftan büyük devletlerin arasındaki gerginlik, öbür taraftan İslam dünyasındaki çatışmalar Kazakistan’ı etkileyecek ve doğru yönetilmezse Kazakistan’ı istikrarsızlığa sürükleyebilecektir. Bu sebeplerden dolayı Kazak yönetimi ilk baştan uluslararası politikada aktif diplomasiyi tercih etti. Örneğin Cumhurbaşkanı Nazarbayev Birleşmiş Milletler 47. Genel Kurul toplantısı vesilesiyle, Ekim 1992’de Asya’da bir güvenlik ve işbirliği süreci başlatılması önerisini ortaya atmıştır. Bilahare “Asya’da İşbirliği ve Güven Arttırıcı Önlemler Konferansı (AİGK)” (Conference on Interaction and Confıdence Building Measures in Asia / CICA) adı verilen bu süreç, Kazakistan’ın koordinatörlüğünde 1993 yılında başlatılmıştır. Sürecin hedefi, Asya’da AGİT (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı) benzeri amaçlara ve kurumlara sahip bir işbirliği yapılanmasının temellerini atmaktır. Güvenlik anlayışına çok-taraflı yaklaşımlar getirilmesi yoluyla işbirliğinin geliştirilmesi hedeflenmektedir. Astana oluşuma 2010 yılına kadar da dönem başkanlığını yürüttü. Daha sonra bu örgütün dönem başkanlığını Türkiye’nin üstlenmesi[2] ve şimdi de başkanlığı Çin’in devralması[3] Kazak diplomasi inisiyatifinin başarılı bir şekilde gerçekleştiğinin en bariz göstergesidir.

Uluslararası ilişkiler kavramıyla ‘realist’ olarak değil de ‘idealist’ yani hayalci olarak değerlendirebileceğimiz bu aktif dış politika zaman zaman Kazakistan iç kamuoyunda eleştirilere maruz kalmaktadır. Çünkü uluslararası toplantıları düzenlemek belli ölçüde harcamaları gerektirmektedir. Ancak Kazakistan’ın hem jeopolitik konumu hem demografik yapısı ülkenin içine kapanmasını engellemektedir. Örneğin Kazakistan’ı komşuları Özbekistan ya da Türkmenistan’la karşılaştıracak olursak, bu iki ülkeyi Kazakistan’dan ayırt eden en önemli özellik, onların demografik açıdan homojen yapısıdır. Kazakistan’ın toplumsal yapısı ise etnik olarak Slav-Türk, dini olarak ise Hristiyan-Müslüman olarak ayrılmaktadır. Eğer Kazakistan proaktif bir dış politika tercihinde bulunmaz ise, Kazakistan’ın Slav-Hristiyan toplumu kuzeye doğru, Türk-Müslüman toplum ise güneye doğru çekilir ve ülkenin bütünlüğüne tehdit oluşur. Kazakistan’ın Avrasya’da entegrasyon süreçlerini desteklemesi de bununla açıklanabilir. Bilindiği üzere; Kazakistan, bir taraftan Avrasya Ekonomi Birliği çerçevesinde Rusya’yla bütünleşme sürecini işletirken, diğer taraftan Türk Konseyi kapsamındaki aktif tutumuyla Türk Dünyası ile entegre olmaya çalışmaktadır. Dolayısıyla Kazak dış politikası her ne kadar ‘idealist’ olarak tanımlansa da aslında Kazakistan’ın çıkarlarına hizmet ettiği için ‘realist’ yani gerçekçidir.

Başka bir deyişle Kazak dış politikası ütopik uluslararası barış ve huzur için değil, gerçekçi bölgesel ve uluslararası barış ve güvenlik için çalışmaktadır. En önemlisi bu politikanın tam merkezinde Kazakistan bulunmaktadır.

İkinci olarak, Kazak dış politikası ekonomi endekslidir. Bunun anlamı Kazak dış politikasının önceliği, Kazakistan’a yurtdışından sermaye çekmektir. Bu politika Kazakistan’ın yurtdışındaki imajı ve algısı üzerine çalışmayı gerektirmektedir.[4] Kazakistan bağımsızlığının ilk gününden itibaren kendini güvenilir, sorumlu ve tutarlı devlet olarak tanıtmaya başladı. Bundan dolayı Kazak dış politikasında gelgitleri, tutarsızlıkları göremezsiniz. Kazakistan diğer bölge ülkeleri gibi bugün Rusya’yla, yarın ABD ile öbür gün Çin’le ‘flört’ etmedi. En başından itibaren Kazakistan Dışişleri Bakanlığı’nın, dış misyonlarının hedefi netti: olumlu, barış seven, bölgesel ve uluslararası barışa katkıda bulunan, kendi iç politikasında istikrarı sağlamış bir ülke imajını oluşturmak. Aslında Kazakistan’ın bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliğe katkısı azımsanmayacak kadar önemlidir. Bunların en başında Kazakistan’ın Sovyet Birliği’nden miras kalan nükleer başlıklardan kendi isteğiyle vazgeçmesidir. Kazak yönetiminin bu kararı Kazakistan kamuoyunda hala tartışılmaktadır. Ancak sonuç itibarıyla Kazakistan bu cesur kararı sayesinde kendinin barışçıl niyetini ortaya koymuş oldu. Daha sonraki AGİT dönem başkanlığı, CICA girişimi gibi Kazak dış politikasının adımları nükleer silahlardan vazgeçme kararı üzerine kuruldu.

Şimdi Kazakistan’ın BMGK üyeliğini yukarıda çizdiğimiz çerçeve bağlamında değerlendirecek olursak, her şeyden önce bu başarı Kazak diplomasisinin aktif tutumunun meyvesidir. Batılı ülkeler Kazakistan’ı 2010 yılında AGİT dönem başkanlığını üstlenen ve 1999 yılındaki İstanbul zirvesinden itibaren düzenlenmeyen AGİT zirvesini başarılı bir şekilde düzenleyen ülke olarak tanımlamaktadır.[5] Rusya’yla Batı’nın ilişkilerinin gittikçe gerginleştiğini göz önünde bulundurursak, böyle bir zirvenin düzenlenmesine ne kadar çaba sarf edildiği daha iyi anlaşılacaktır. Asya ülkeleri ise Kazakistan’ı CICA gibi kıtasal platforma öncülük yapan ülke olarak tanır.[6] Hatta bu konferans çerçevesinde 2002 yılındaki Almatı zirvesinde ilişkileri kopmak üzere olan Hindistan ve Pakistan liderleri ilk defa bir masa etrafında oturmuş ve diyalog başlamıştı. İslam ülkeleri ise Kazakistan’ı İslam’ın olumlu imajı için çalışan devlet olarak bilirler. Astana iki senede bir ‘Dünya ve Geleneksel Dinler Kongresi’ adı verilen toplantılarında bütün dünyadaki dini liderleri toplamakta ve herhangi bir dinin ve özellikle İslam’ın terörle özdeşleşmeyeceği vurgusunu yapmaktadır.[7] Ayrıca Kazakistan 2011 yılında “İslam İşbirliği Örgütü” dönem başkanlığını üstlenmiş ve bu esnada Astana’nın önerisiyle örgütün “İslam Konferansı Örgütü” olan adı günümüzdeki halini almıştır.[8] Buna ek olarak, BDT ülkeleri ve Türk Konseyi üye ülkelerinin Kazakistan’ı aktif bir şekilde desteklediği bilinmektedir.[9] Hatta Kazakistan İran’ın nükleer enerjisi programı ile ilgili müzakereleri gibi önemli gündemleri olan  toplantılara bile ev sahipliği yapmıştı.[10]

Aynı zamanda Kazakistan’ın BMGK üyeliği Kazak diplomasisinin imaj çalışmasının doğal sonucudur. Dünyada Kazakistan’ı tanırlar, yapıcı tutumunu bilirler ve güvenirler. Kazak diplomat Kasımjomart Tokayev’ın eski BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon’ın yardımcısı olarak çalışması Kazak diplomatların uluslararası örgüt deneyimlerinin yeterli olduğunu bir kanıtıydı. Dolayısıyla Kazakistan bağımsızlığının ancak 25. yıl dönümünü kutlamakta olsa da, hem ülke yönetiminin kararlarıyla, girişimleriyle, hem insan kaynaklarıyla kendini uluslararası toplumun sorumlu bir üyesi olarak kanıtlamıştır. Kazakistan’ın BMGK üyeliği ve EXPO Astana 2017 Uluslararası Sergisi aslında ülkenin uluslararası arenada olumlu algılandığının göstergesidir.

Uluslararası ilişkiler disiplininin yeni ekolü olan inşacı yaklaşıma göre uluslararası politika gerçekten daha çok algılar üzerine kurulmaktadır. Dolayısıyla devletler kendi algı ve imajları üzerine çalışırlar. Bu uğurda milyonlarca dolar harcarlar. Dünyaca ünlü BBC, CNN gibi haber ajansları kendi ülkelerinin imajları için çalışırlar. Kendi sempatizanlarını arttırmak için yurtdışından öğrenci çekerler, burs verirler, yurtdışında kendi dil ve kültürlerini yaymaya çalışırlar. Aslında ülkenin yurtdışındaki algısı ve imajı onun yumuşak gücünün bir parçasıdır. Bu çerçeveden değerlendirdiğimizde Kazakistan gibi genç devletin olumlu imaj oluşturmayı başarması kolay iş değildir. Her ne kadar Kazakistan’ın imparatorluk geçmişi olmaması, dolayısıyla olumsuz geçmişi olmaması algı inşası açısından avantaj ise de, daha önce tanınmamışlık da dezavantajdır. Sonuçta Kazak yönetimi ülkenin kırılgan demografik yapısı, bununla bağlantılı olarak kimlik bunalımı ve güçlü komşuları gibi olumsuz şartlara rağmen iç ve dış politikada istikrarlı olmayı başarabildi ve buna bağlı olarak bölgede ve dünyada olumlu Kazakistan algısı yerleşmiş oldu.

Kazakistan’ın BM Güvenlik Konseyi’ndeki Tutumu

Cumhurbaşkanı Nazarbayev Kazakistan’ın BM’deki yeni görevinin başlaması vesilesiyle 1 Ocak 2017’de Güvenlik Konseyine bir mektup yazdı. Söz konusu mektup 10 Ocak 2017 tarihinde BM Güvenlik Konseyi’nin toplantısında Kazakistan Dışişleri Bakanı Kayrat Abdirahmanov tarafından Konsey üyelerine okundu.[11] Mektupta Cumhurbaşkanı, Kazakistan’ın BM Güvenlik Konseyi’ndeki önceliklerini belirtmektedir. Giriş kısmında Nazarbayev BM’nin yeni Genel Sekreteri António Guterres’i bu göreviyle kutlamakta ve Kazakistan’ın 25 yıl zarfında BM’nin amaç ve hedeflerine bağlılığını kanıtladığının altını çizmektedir. Nazarbayev Kazakistan’ın BMGK üyeliğini büyük sorumluluk olarak değerlendirmektedir. Ayrıca, Nazarbayev’in şu cümleleri dikkat çekmektedir: ‘Biz uzlaşma ve konsensüs geliştirmek için bütün Güvenlik Konseyi üyeleriyle eşit olarak çalışmaya niyetliyiz. Biz bütün BM üyeleri arasında işbirliğini restore etmek ve geliştirmek için, ve özellikle de Konseyin daimi üyeleri arasında güvenin arttırılması için elimizden gelen çabayı sarf edeceğiz.’[12] Bu Kazakistan’ın Rusya’nın müttefiki ve Batı’nın güvenilir ortağı olarak Batı ülkeleri ile Rusya arasındaki anlaşmazlığı gidermek ve güvenin tesis edilmesi için çalışacağı anlamına gelmektedir. Kazakistan için Rusya’nın Batı ülkeleri ile ilişkilerinin iyi olması önemlidir. Kazak yönetimi Rusya’nın çıkarlarını da göz ardı edemez. Ancak aynı zamanda kendi çıkarlarını da koruması gerekir. Dolayısıyla Kazak diplomatlar Rusya merkezli değil, Kazakistan merkezli politika yürütmek zorundalar. Nazarbayev’in açıklaması Kazakistan’ın hem Rusya’yla hem Batı’yla işbirliği yapmaya hazır olduğunun göstergesidir. Satır arasında Nazarbayev, Batı ile Rusya arasında arabuluculuk rolünü üstlenebileceği sinyalini vermektedir.

Bu girişten sonra Nazarbayev Kazakistan’ın BMGK üyesi olarak önceliklerine odaklanmaktadır. İlk olarak Kazakistan’ın amacı dünyadaki nükleer silah tehdidinin ortadan kalkmasıdır. Bu bağlamda Kazakistan İran nükleer programının, Kuzey Kore nükleer silah sorununun barışçıl yollarla çözülmesini desteklemektedir. Aslında Kazakistan’ın bulunduğu Orta Asya bölgesine bakılırsa, bölgenin nükleer güçlerle çevirili olduğu fark edilecektir. Kuzeyde Rusya, doğuda Çin, güneyde Hindistan ve Pakistan nükleer silahlara sahiptir. Nükleer silahların yaygınlaşması bölgeyi belirsizliklerle tehdit etmektedir. Dolayısıyla Nazarbayev her şeyden önce BMGK daimi üyelerine BM’nin 100. yıl dönümü olan 2045 yılına kadar nükleer silahlardan kurtulma hedefinin belirlenmesini istemektedir.

İkinci olarak, Nazarbayev bölgesel ve küresel düzeyde çatışmaların önlemek ve askeri çatışmaları bitirmeye çalışmayı dile getirmektedir. Bu bağlamda insanlığa karşı şiddete dikkat çekerek, BM barışçıl misyonlarını geliştirmeyi önermektedir. Kazakistan kendisinin BM misyonlarındaki askeri gözlemci ve barış güçlerinin sayısını artıracağını belirtmektedir. Üçüncü olarak, Nazarbayev Kazakistan’ın BMGK üyeliğine seçilen ilk Orta Asya devleti olduğunun altını çizerek, Orta Asya bölgesinin barış, güvenlik, işbirliği ve kalkınma model bölgesi olarak sunulabileceği ve test edilebileceğini öne sürmektedir. Ayrıca, Kazakistan’ın 2011 yılında Afganistan/Taliban üzerine kurulan Güvenlik Konseyi’nin 1988 Komitesinin dönem başkanı olarak[13] Afganistan’ın bir an evvel normalleşmesi için çalışacağı belirtilmektedir. Kazakistan’ın BMGK üyesi olarak dördüncü önceliğini terörizm ve aşırıcılık oluşturmaktadır. Kazak tarafı terörle bütün devletlerin beraber çalışması gerektiğini ve özellikle siyasi ve dini liderlerin işbirliği ve diyalogunun yapılması gerektiğini ifade etmektedir. Ayrıca, Güvenlik Konseyi’nin 1267 sayılı kararı bağlamında Kazakistan’ın İŞİD/DAEŞ ve Al-Kaide üzerine kurulan komiteye dönem başkanlık yapacağı da belirtilmektedir. Kazakistan’ın beşinci önceliği Afrika’daki barış ve güvenlik, altıncı önceliği ise sürdürebilir kalkınmadır. Çünkü barış ve güvenlik ile kalkınma arasında sıkı bir bağ mevcuttur. Son olarak, Nazarbayev Kazakistan’ın savaş sonrası kurulan BM’nin 21.yy’a uygun hale getirilmesi için çalışacağını belirtmektedir. Kazakistan her yıl ya da iki yılda bir devlet başkanları ve başbakanlar düzeyinde “Güvenlik Konseyi Toplantısı” düzenlenmesini önermektedir.

Sonuç

Sonuç itibarıyla Kazakistan’ın BMGK üyeliği Kazak dış politikasının önceliklerine hizmet etmektedir. İlk olarak, Kazakistan kendisinin aktif tutumuyla bölgesel ve küresel çapta barış ve güvenliğin sağlanması için çalışmaktadır. Kazakistan’ın jeopolitik konumundan dolayı büyük güçlerin arasındaki gerginlik ve bölgedeki istikrarsızlık Kazakistan’ı etkileme olasılığı yüksektir. Onun için Kazak diplomasisinin önceliği kendi çevresinde güvenlik halkasını oluşturmaktır. Kazak dış politikasının ikinci önceliği ülkenin olumlu imajını oluşturmak ki zaten Kazakistan’ın BMGK üyeliği bu önceliğe hizmet etmektedir. Kazakistan uluslararası politikanın sorumlu bir üyesi olarak Cumhurbaşkanı Nazarbayev’in belirttiği öncelikleri gerçekleştirmeye çalışmaya kararlı olduğu kesindir.


[1] ‘Foreign Policy Concept for 2014 – 2020 Republic of Kazakhstan’ http://mfa.gov.kz/index.php/en/foreign-policy/foreign-policy-concept-for-2014-2020-republic-of-kazakhstan

[2] http://www.mfa.gov.tr/asyada-isbirligi-ve-guven-arttirici-onlemler-konferansi.tr.mfa

[3] http://www.cica-china.org/eng/

[4] ‘Foreign Policy Concept for 2014 – 2020 Republic of Kazakhstan’ http://mfa.gov.kz/index.php/en/foreign-policy/foreign-policy-concept-for-2014-2020-republic-of-kazakhstan

[5] http://www.osce.org/event/summit_2010

[6] http://www.s-cica.kz/page.php?page_id=7&lang=1

[7] http://www.religions-congress.org/index.php?lang=english

[8] http://www.akorda.kz/en/national_projects/kazakhstans-chairmanship-in-the-organisation-of-islamic-cooperation

[9] http://www.turkkon.org/tr-TR/kazakistan-birlesmis-milletler-guvenlik-konseyi-daimi-olmayan-uyeligine-secildi/3/54/54/3055

[10] ‘Iran nuclear crisis: ‘Useful’ talks in Kazakhstan’

http://www.bbc.com/news/world-middle-east-21572075

[11] ‘UN Security Council Hears Policy Address by President of Kazakhstan’ http://mfa.gov.kz/index.php/en/last-news/8070-un-security-council-hears-policy-address-by-president-of-kazakhstan

[12] ‘Policy Address to the United Nations Security Council by the President of the Republic of Kazakhstan Nursultan Nazarbayev’ http://mfa.gov.kz/index.php/en/last-news/8070-un-security-council-hears-policy-address-by-president-of-kazakhstan

[13] SECURITY COUNCIL COMMITTEE ESTABLISHED PURSUANT TO RESOLUTION 1988 (2011)

https://www.un.org/sc/suborg/en/sanctions/1988