Küresel güç mücadelesi, Avrupa’dan Asya-Pasifik’e doğru kaymaktadır. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve İngiltere, Ukrayna’dan sonraki savaşın ardından Tayvan’da da savaş çıkacağını öne sürerek tüm dünyanın ilgisini buraya çekmeye çalışmaktadır. Batı Pasifik’teki güç rekabeti derinleştikçe, bölge devletlerinin tarafsız kalmaları zorlaşmaktadır. Bu yüzden de Güneydoğu Asya devletlerinin Washington-Pekin hattındaki rekabette nasıl konumlandıkları merak edilmektedir.
Bu kapsamda Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), ABD’nin Çin’i kuşatma stratejisinin Güneydoğu Asya’ya olan etkilerini değerlendirmek üzere Kyoto Üniversitesi Güneydoğu Asya Çalışmaları Merkezi Öğr. Üyesi Doç. Dr. Pavin Chachavalpongpun’den aldığı görüşleri dikkatlerinize sunmaktadır.
1. ABD’nin Çin’i kuşatma stratejisinin Güneydoğu Asya ülkelerini olumsuz etkilediğini düşünüyor musunuz?
Bu, her iki yöne de gidebilir. Olumsuz açıdan bakacak olursak; çevreleme stratejisi, ABD-Çin rekabetini artıracaktır. Zira söz konusu rekabet, gücün “dengesizliği” bölgeye istikrarsızlık getirebilir. Aynı zamanda bölgede derin bir kutuplaşma da yaratacaktır. Bu da devletlerin hangi tarafta yer almayı tercih edecekleri noktasında üzerlerinde baskı oluşturacaktır. Olumlu açıdan bakıldığında ise bu düzeyde bir rekabet, bölge devletlerine pragmatik faydalar getirebilir. Güneydoğu Asya’daki küçük devletler, bir gücü diğerine karşı kullanabilirler ve her ikisiyle de işbirliği kurmanın faydalarını görebilirler.
2. Güneydoğu Asya ülkelerinin Çin’e ekonomik bağımlılığı, onları ABD’yi desteklemekten alıkoyuyor mu?
Muhtemelen böylesi bir durum vardır. Coğrafi yakınlık açısından Çin’in ABD’ye göre avantajlı olduğu gerçeğini inkâr edemeyiz.Çin’den Güneydoğu Asya’ya yapılan doğrudan yabancı yatırımların ne kadar kolay gerçekleşeceğinden bahsediyoruz. Böylece devletler, ABD gibi uzak bir yerden ürün nakletmek zorunda kalmıyorlar. Çin’in bazı Güneydoğu Asya ülkeleriyle kara sınırlarını paylaştığını ve bunun Çin’in uzun süredir hakimiyet kurduğu sınır ticaretinin temelini oluşturduğunu da vurgulamak gerekmektedir.
3. Bölgenin merkeziyetçi politikalardan uzaklaşıp ABD’nin blok politikalarına uyum sağladığını düşünüyor musunuz?
Öyle olduğunu düşünmüyorum. Örneğin Güneydoğu Asya Uluslar Birliği (ASEAN), belirli bir güce bağlı kalmama politikasını uzun süredir sürdürmektedir. Devletler düzeyinde bakıldığında, yakın gelecekte bölgedeki daha fazla devletin, yukarıda belirttiğim nedenlerden ötürü merkeziyetçi politikalardan uzaklaşıp Çin’e daha fazla yöneleceğini öngörüyorum.
4. ABD’yi ve politikalarını en çok destekleyen bölge ülkeleri hangileridir?
Bunlar, ABD’nin eski müttefikleri, yani Filipinler ve Singapur’dur. Bu iki ülke, çıkarlarının ABD’yle uyumlu olduğunu düşünmekte ve Washington yönetimiyle siyasi ittifak kurmanın faydasını görmeye devam etmektedir. Tayland açısından garip bir durum söz konusudur. Uzun süredir ABD’yle müttefik olmasına rağmen son on yıl içerisinde Tayland’ın pozisyonu ABD’den uzaklaşıp Çin’e doğru kaymaya başlamıştır. Bu, kısmen Tayland rejiminin artan otoriter durumundan kaynaklanmaktadır.
5. Güney Çin Denizi’ndeki çekişmelere rağmen Çin’e en yakın ülkeler hangileridir?
Malezya, bu durumda olabilir. Bunun nedeni Malezya’nın Güney Çin Denizi ve Çin’e yönelik politikalar açısından en az saldırgan ülke olmasıdır. Bu nedenle Çin’le ilişkileri her zaman olumsuz yönde değildir. Güney Çin Denizi’ndeki tartışmaları bir kenara bırakırsak Kamboçya, Laos ve Myanmar, Pekin’in temel partnerleri olma noktasında ilerlemektedirler.
Pavin Chachavalpongpun

Pavin Chachavalpongpun, Kyoto Üniversitesi Güneydoğu Asya Çalışmaları Merkezi’nde (CSEAS) Doçenttir. Doktora derecesini Londra’daki Doğu ve Afrika Çalışmaları Okulu’ndan alan Pavin, çevrimiçi dergi “Kyoto Review of Southeast Asia”nın başeditörüdür. Tayland Dışişleri Bakanlığı’nda on üç yıl diplomat olarak görev yapan Pavin, 2014 yılındaki askeri darbeden sonra ordu ve monarşi hakkındaki eleştirel görüşleri nedeniyle görevinden alındı ve Tayland pasaportu iptal edildi. Hakkında tutuklama emri çıkartılan Pavin, bu tarihten itibaren Japonya’da sürgünde yaşamaya başladı. Temel çalışma alanları; Tayland’ın iç ve dış siyaseti, Güneydoğu Asya’da bölgesel entegrasyon girişimleri ve ASEAN’dır.