Tarih:

Paylaş:

NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı

Benzer İçerikler

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

30 Kasım-1 Aralık 2021 tarihlerinde Letonya’nın başkenti Riga’da NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı gerçekleştirilmiştir. Aynı zamanda toplantı öncesinde Letonya Dışişleri Bakanlığı ve NATO Kamu Diplomasisi Bölümü’nün işbirliğiyle Letonya Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nde “NATO’nun 2030 ve Ötesine Bakışı” adlı üst düzey bir konferans[1] da düzenlenmiştir.

Bahse konu olan konferans, açılış oturumu ve dört ayrı başlığın ele alındığı oturumlar şeklinde icra edilmiştir. Açılış oturumu ve ilk oturumun moderatörlüğünü uluslararası tanınırlığı olan TV sunucusu Ali Aslan’ın yaptığı konferansın açılış konuşması, Letonya Dışişleri Bakanı Edgars Rinkēvičs tarafından gerçekleştirilmiş ve ardından söz alan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, yeni stratejik konsepte ilişkin görüşlerini ifade etmiştir.

2010 yılından sonra güvenlik ortamı ve güç dengesinin değiştiğini belirten Stoltenberg, NATO 2030 konseptindeki beş kritik hususu “değerlerin korunması, askeri gücün sağlamlaştırılması, toplumların güçlendirilmesi, küresel bakış açısı ve NATO’nın Avrupa ile Kuzey Amerika arasında kurumsal bir bağ olarak inşa edilmesi” şeklinde açıklamış ve bahsi geçen başlıkların her birini detaylandırmıştır. Yeni konseptle ilgili olarak ise bir önceki konseptte yer almayan Çin, hibrit tehditler, siber güvenlik ve iklim değişikliği konuları ile NATO’nun adaptasyonuna yönelik ifadelerin bulunduğuna dikkat çekmiştir. 

“Yeni Stretejik Konsept. Dönüşen Güvenlik Ortamı NATO’nun Temel Görevlerini Nasıl Etkiler?” başlıklı ilk oturuma, İspanyol Dışişleri, AB ve İşbirliği Bakanı José Albarez, Arnavutluk Avrupa ve Dışişleri Bakanı Olta Xhaçka ve Estonya’nın NATO Daimi Temsilcisi Büyükelçi ve Eski Savunma/Dışişleri Bakanı Jüri Luik katılmıştır.

İspanyol Bakan, ittifakın doğu sınırları gibi güney sınırının da önemine dikkat çekmiştir. Arnavut Bakan ise ortaya çıkan yeni tehditler ve gri bölgeler ile hibrit tehditler, silahlanma kontrolü, iklim değişikliği, enerji krizi, salgın gibi konvansiyonel olmayan tehditlerin yeni stratejik konseptte yer alması gerektiği gibi konulara değinmiştir. Estonya’nın NATO Daimi Temsilcisi ise yeni konseptte, Ukrayna ve Beyaz Rusya’da halen yaşanan krizlere ve benzer krizlere nasıl müdahale edileceğinin belirlenmesinin önemine dikkat çekmiştir.

Moderatörün Beyaz Rusya sınırındaki mülteci krizine ilişkin NATO’nun rolüyle ilgili sorusu üzerine Letonya temsilcisi tarafından ittifakın halen yapacağı net bir şey olmadığı ve Beyaz Rusya Devlet Başkanı Alexander Lukaşenko’nun NATO’ya karşı hibrit savaş taktikleri kullanmayı seçtiğini belirten bir yanıt verilmiştir. İspanyol Bakan, ABD’nin Afganistan’dan çekilmesi konusundaki fikrine ilişkin sorulan suale ise ülkelerin önceliklerinin değişebileceği şeklinde yanıt vermiştir. Bu kapsamda Albarez, halen geliştirme çalışmaları devam eden AB’nin Stratejik Pusulası’nda Avrupa için tehdit tanımlamasının iyi belirlenmesi gerektiğini ifade etmiştir.

“Yeni Ortaya Çıkan Tehdit ve Mücadele Alanlarının Ele Alınması. NATO’nun 360 Derece Yaklaşımı Nasıl Güçlendirilmeli?” başlıklı ikinci oturuma, Letonya Eski Savunma Bakanı Imants Liegis moderatörlük yapmış ve NATO Yeni Ortaya Çıkan Güvenlik Sorunları Genel Sekreter Yardımcısı James Appathurai, Avrupa Siyaset Analiz Merkezi Transatlantik Savunma ve Güvenlik Yöneticisi Lauren Speranza, eski büyükelçi ve akademisyen Benoit d’Aboville ve Jeopolitik, Strateji ve İnovasyon Düşünce Kuruluşu Alphen Grubu Kurucu ve Yöneticisi Julian Lindley-French katılmıştır. Avrupa Siyaset Merkezi katılımcısı, NATO’nun yapay zeka, inovasyon ve 2023 senesinde tamamlanması planlanan Kuzey Atlantik İçin Savunma İnovasyonu Hızlandırıcısı Projesi (DIANA) gibi konulardan bahsederek bunun Transatlantik birliğini artıracağını ifade etmiştir. Alphen Düşünce Kuruluşu Temsilcisi ise yeni stratejik konseptle ilgili olarak; 360 derece savunmanın deniz dibinden uzaya kadar uzandığını, Avrupa’nın bunda daha çok sorumluluk alması gerektiğini belirtmiştir.    

“NATO ve Ortaklar. NATO’nun Ortaklık Politikasında Revizyon Gerekli mi?” başlıklı üçüncü oturuma Baltık Ülkeleri Friedrich-Ebert-Stiftung (FES) Bölge Ofisi Direktörü Reinhard Krumm moderatörlük yapmış ve katılımcı olarak Gürcistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Lasha Darsalia, Avrupa Diplomasi Akademisi Kurucusu ve Varşova Güvenlik Forumu Eşbaşkanı Katarzyna Pisarska, Litvanyalı Diplomat ve Eski Dışişleri Bakanı Linas Antanas Linkevičius ve John Hopkins Üniversitesi Kıdemli Araştırmacısı Dan Hamilton katılmıştır. Moderatörün üye olmak ile üye olmayı istemek konusundaki çerçevenin nasıl çizileceğine ilişkin sorusuna Gürcü Bakan Yardımcısı, 2006 yılından beri NATO üyeliğinin arzulandığını ve Afganistan ile Karadeniz güvenliği gibi konularda NATO’ya katkı yapıldığını belirterek cevap vermiştir. Polonyalı akademisyen, 2008 Bükreş Zirvesi’nde Ukrayna ve Gürcistan’ın Üyelik Eylem Planı’nın kesintiye uğradığını, halen Rusya’nın uygulamalarının Ukrayna’nın sadece NATO’ya değil; AB’ye de girmesini istemediğini gösterdiğini dile getirmiştir. Litvanyalı diplomat ise Rusya’nın ittifakı test ettiğini, gösterilen tepkilerin az, geç ve yetersiz olduğunu ifade etmiştir. John Hopkins Ünivesitesi’nde görevli akademisyen, ortaklık ve üyeliğin farklı şeyler olduğunu, halihazırda bu iki ülkenin üyeliğine dair ittifak içinde bir konsensüs olmadığını ve ortaklığın üyeliğin garantisi olamayacağını belirtmiştir.

“Devlet Başkanları Paneli. NATO Nereye Gidiyor?” başlığı altındaki dördüncü oturum, Letonya Eski Devlet Başkanı Vaira Vīķe-Freiberga ve Estonya eski Devlet Başkanı Kersti Kaljulaid’ın katılımıyla gerçekleştirilmiştir. Eski başkanlara moderatörün yönelttiği “Ukrayna’yla ilgili NATO’nun reakisyonu ne olmalı?” soruya cevaben Eski Letonya Devlet Başkanı, Putin’in Rusya’yı yeniden büyük yapma konusundaki takıntısının Rus halkını beslediğinden bahsetmiş, 2008 yılındaki Gürcistan Krizi ve 2014 senesindeki Kırım’ın ilhakının bunu başardığını söylemiştir. Estonya Eski Devlet Başkanı ise “2008 senesinde Gürcistan konusunda da daha net bir tavır sergilenmiş olsaydı, Ukrayna Krizi yaşanmazdı.” gibi bir iddiada bulunmuştur. Beyaz Rusya sınırındaki mülteci sorunuyla ilgili olarak ise Letonya Eski Devlet Başkanı, sınırdaki gerilimi artıran provokasyonların olacağını ve bunun da sınırda bulundurulan askerlerin bahanesi yapılacağını, BM ve diğer uluslararası örgütlerin sınırda sıkışan bu insanlar konusunda daha etkin bir rol oynaması gerektiğini, bu olayın artan şekilde hibrit savaşın bir enstrümanı olarak kullanıldığını beyan etmiştir. Estonya Eski Devlet Başkanı ise sorunun çözümüne yönelik Beyaz Rusya yetkililerinin Kızılhaç ve BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’yle birlikte çalışması ve AB’nin de konuyla etkin rol alması gerektiğini dile getirmiştir.  

Yukarıda detayları verilen konferanstan sonra yapılan Dışişleri Bakanları Toplantısı’nın hitamında ise NATO Genel Sekreteri bir basın toplantısı[2] düzenleyerek; toplantının ilk günündeki oturuma Gürcistan ve Ukraynalı yetkililerin de katılım sağlayarak bölgedeki güvenlik konularının ve Rusya’nın komşularına karşı devam eden saldırgan faaliyetleri ile Ukrayna çevresindeki askeri takviyesinin görüşüldüğünü söylemiştir. Artacak Rus saldırganlığının ciddi politik ve ekonomik sonuçlar doğuracağını vurgulayan Stoltenberg, her iki ülkeye verilen desteğin; birlikte yapılan eğitim ve tatbikatlar, sağlanacak deniz desteği ve bilgi paylaşımı yoluyla artarak devam edeceğini ifade etmiştir.

Aynı zamanda gerçekleştirilecek reformlar, hukukun üstünlüğü ve demokrasinin güçlendirilmesine yönelik yapılacak çalışmalar, yolsuzlukla mücadele ve güvenlik ve savunma alanlarındaki dönüşüm çabalarının, ilgili ülkeleri daha güçlü kılacağını belirten Genel Sekreter, ikinci oturumda Afganistan’a ve buradan elde edilen derslere yoğunlaşıldığını belirtmiştir. NATO’nun terörizmle mücadeleden daha zor bir görev olan ulus oluşturma aşamasından geçtiğini sözlerine eklemiştir. Afganistan’dan elde edilen derslerin gelecekte NATO’nun kriz yönetimindeki rolünü şekillendireceğini söyleyen Genel Sekreter, Finlandiya ve İsveç Temsilcileri ile AB Yüksek Temsilcisi Borrell’in katılımıyla gerçekleşen son oturumda ise Batı Balkanlardaki güvenlik ve istikrarın tartışıldığını açıklamıştır. Ardından da soru-cevap kısmına geçilmiştir.

NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı’nın ilk gün oturumlarında Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 2022 Madrid Zirvesi’ne giden süreçte ittifakın yeni stratejik konseptine ve Avrupa-Atlantik coğrafyasındaki sınamalara dair görüşlerini paylaşmış ve toplam beş ülkeden mevkidaşıyla değişik konularda görüşmeler gerçekleştirmiştir.[3]

Hem Savunma Bakanları Toplantısı öncesinde yapılan konferans hem de Bakanlar Toplantısı göz önünde bulundurulduğunda, Gürcistan ve Ukrayna’nın NATO üyeliği konusunda artan bir beklenti oluştuğu; ancak Genel Sekreter ve konferans katılımcılarının yaptığı konuşmalardan şu aşamada bunun çok da mümkün olmadığı anlaşılmaktadır. Her iki ülkedeki koşulların NATO üyeliğine elverişli hale gelmesinin alacağı uzun zaman da düşünüldüğünde, Rusya’nın bu boşluğu kullanarak yaptığı hamlelerin dozunu artırması ve Ukrayna’ya müdahalesi şaşırtıcı olmayacaktır. Masada olduğu söylenen yaptırımların Rusya’yı planından vazgeçirmesi de çok mümkün görünmemektedir.

Bunun yanı sıra, NATO’nun yeni stratejik konsept çalışmalarında epey yol aldığı anlaşılmaktadır. 2022 Madrid Zirvesi’nin ardından son şeklini alması planlanan konseptin, konferans katılımcılarının ifade ettiği beklentilerde olduğu gibi, Ukrayna Krizi tarzı meselelere müdahale şeklinin açıkça belirtilmesi yerine, hibrit savaş taktikleriyle mücadele kararlılığının vurgulanması beklenebilir. NATO’nun yeni stratejik konseptine, AB’nin stratejik pusulasındaki tehdit tanımlaması ve Avrupalı müttefiklerin ABD’yle ayrışan güvenlik algılarına ilişkin ifadelerin konulması da yine önem arz edecektir.

Polonya-Beyaz Rusya sınırındaki göçmen kriziyle ilgili olarak NATO’nun bahse konu krizde etkin rol alması beklenmemelidir. Sorunun çözümüne yönelik konferans katılımcıların da ifade ettiği şekilde AB’nin daha etkin bir politika geliştirmesi gerekmektedir. Ayrıca AB’nin bölgeye göçmen taşıdığı gerekçesiyle Aeroflot üzerinden Rusya’yı ve Polonya’nın da THY üzerinden Türkiye’yi suçlaması sorunun çözümüne katkı sağlamamaktadır. 

Balkanlarda Bosna-Hersek Federasyonu ve Sırp Cumhuriyeti’nden oluşan ikili yapıdan Sırp Cumhuriyeti Başkanı Milorad Dodik’in Rusya’ya Putin’in desteğini istemek üzere gitmesine ve çok etnisiteli yapının yıkılmasına yönelik faaliyetleri de hem NATO hem AB için mücadele açısından bir diğer cephe olarak ön plana çıkmaktadır.

Son olarak, Afganistan’da terörle mücadele olarak başlayan görevin uluslaşma sürecinin inşasına doğru evrilmesi ve bölgeden alınan derslerin gelecekte icra edilecek olası harekatlara ışık tutacağı ifadesi dikkat çekicidir.


[1] “NATO’s Outlook Towards 2030 and Beyond”, Latvian Institute of International Affairs, https://www.liia.lv/en/news/event/natos-outlook-towards-2030-and-beyond-946, (Erişim Tarihi: 05.12.2021).

[2] “Closing Press Conference by NATO Secretary General Jens Stoltenberg Following the Meetings of NATO Foreign Ministers in Riga-Latvia”, North Atlantic Treaty Organization, https://www.nato.int/cps/en/natohq/opinions189152.htm, (Erişim Tarihi: 05.12.2021).

[3] “Sayın Bakanımızın Riga’da Gerçekleştirilen NATO Dışişleri Bakanları Toplantılarına Katılmak Üzere Letonya’yı Ziyareti, 30 Kasım-1 Aralık 2021”, T.C. Dışişleri Bakanlığı, https://www.mfa.gov.tr/sayin-bakanimizin-riga-da-gerceklestirilen-nato-disisleri-bakanlari-toplantilarina-katilmak-katilmak-uzere-letonya-yi-ziyareti–30-kasim-1-aralik-2021.tr.mfa, (Erişim Tarihi: 06.12.2021).

Emekli Deniz Albay Dr. Ferhan ORAL
Emekli Deniz Albay Dr. Ferhan ORAL
1972 yılında Denizli’de doğdu. 1994 yılında Deniz Harp Okulu’ndan mezun oldu. Deniz Kuvvetleri’ndeki 24 yıllık kariyeri süresince değişik denizaltı gemileri ve karargahlarda görev yaptı. Karargâh görevleri arasında Bosna-Hersek AB Gücü Sivil-Asker İş Birliği Başkanlığı, Genel Kurmay Başkanlığı Plan Prensipler Başkanlığı, Avrupa Müttefik Kuvvetler Yüksek Karargâhı (SHAPE) ve Çokuluslu Deniz Güvenliği Mükemmeliyet Merkezi bulunmaktadır. Sosyoloji alanında yüksek lisans ve Denizcilikte Emniyet, Güvenlik ve Çevre Yönetimi alanında doktora derecesine sahiptir. Milli hakemli dergilerde yayınlanmış makaleleri bulunmaktadır. Araştırma ve çalışma alanları arasında deniz güvenliği, NATO ve AB savunma politikaları bulunmaktadır. İngilizce ve temel seviyede Fransızca bilmektedir.