Sovyetler Birliği dağılırken Orta Asya bölgesine tartışmalı sınırlar, paylaşılamayan su kaynakları ve etnik sorunlar miras kalmıştır. Bu “istenmeyen” mirasın yoğun olarak görüldüğü bölge, Fergana Vadisi’dir. Mevcut özellikleri nedeniyle çeşitli dönemlerde çatışmalar yaşansa da bölgedeki tansiyon genel olarak kontrol altında tutulmuştur. Lakin bölge ülkelerinin farklı talepleri, söz konusu ateşkes durumunu kırılgan hale getirmektedir. Mevcut özellikleri nedeniyle Fergana Vadisi, Orta Asya’ya müdahale etmek isteyen bölge dışı aktörlere büyük bir fırsat sunmaktadır.
Bununla birlikte son dönemlerde bazı Orta Asya ülkelerinin dış politikalarında bir değişimden bahsetmek mümkündür. “Yeni Büyük Oyun” çerçevesinde Rusya, Çin ve ABD arasında gerçekleşen rekabet, mevzubahis ülkeleri bu değişikliği benimsemeye itmiştir. Bahse konu olan değişim, temel olarak çok yönlü ilişkilerle küresel aktörlerin dengelendiği, çıkarları dikkate alan pragmatik ve uzlaşmacı bir politikanın benimsenmesidir.
Önce Nursultan Nazarbayev ve daha sonra da Kasım Cömert Tokayev yönetiminde Kazakistan, uzun süredir dengeleyici ve pragmatik bir dış politika izlerken; Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev ise son dönemlerde ülkesini dışa açarak küresel işbirliğini ve bölgesel uzlaşmayı öncelemektedir. Kırgızistan’da yaşanan son gelişmelerin ardından iktidara gelen Sadır Caparov da Kazakistan ve Özbekistan’a benzer bir politikayı hayata geçirmektedir. Neticede Nur-Sultan, Taşkent ve Bişkek küresel aktörler arasındaki rekabetten azami fayda sağlamayı ve bölgesel işbirliği aracılığıyla bölge dışı aktörlerin müdahalelerini sınırlandırmayı hedeflemektedir.
28 Nisan 2021 tarihinde Kırgızistan ile Tacikistan arasındaki gerilim yükselmiştir. Batken’de sivil vatandaşların birbirlerine saldırması, ordular arasında vuku bulan bir çatışmaya neden olmuştur. Ancak Kırgız ve Tacik liderlerin çatışma esnasında itidalli bir tutum benimsemesi, sürecin savaşa dönüşmesini engellemiştir. Kısa sürede ateşkes kararı alınmış ve müzakerelerde bulunulması amacıyla bir çalışma grubunun kurulması kararlaştırılmıştır. Gelişmeler neticesinde Caparov’un Duşanbe’yi ziyaret edeceğini açıklaması ve Tacikistan’ın buna olumlu yaklaşması tarafların barışçıl tutumunu özetlemektedir.
Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu’nun 26-27 Nisan 2021 tarihlerinde gerçekleştirdiği Tacikistan ziyaretinin ardından bölgede başlayan çatışmalar, meselenin arka planında Rusya’nın etkisinin bulunduğu noktasında ciddi bir şüpheye sebebiyet vermiştir. Çünkü günümüzde Orta Asya’da etkisi artan Çin’e ve bölgeye yerleşmeye çalışan ABD’ye karşı, Rusya’nın gerek güneye inme stratejisi ve gerekse yakın çevre doktrininden ötürü Orta Asya’yı arka bahçesi olarak gördüğü bilinmektedir. Nitekim ABD’nin Afganistan’dan çekilmesini bir fırsat olarak değerlendiren Moskova’nın bölgede çeşitli krizler yaratacağı ve bunları kullanmaya çalışacağı öngörülebilir. Bu süreçte Fergana Vadisi gibi jeostratejik öneme sahip bir bölgede yaşanacak çatışma, Rusya’ya Karabağ örneğindeki gibi “Barış Gücü” adı altında bölgeye girme imkânı sunabilir. Bu kapsamda Sovyetler Birliği’nin bıraktığı mirasın Rusya’nın çıkarlarına hizmet ettiği öne sürülebilir.
Orta Asya’daki sorunlara bölge dışı bir aktörün müdahalesi, sorunun derinleşmesine vesile olabileceği gibi, ülkelerin egemenliklerine de zarar verebilir Ayrıca çatışmalar, ülkelerin ekonomik gelişmesini sekteye uğratırken; dışarıya daha bağımlı hale gelmeleri sonucunu da doğuracaktır. Bunun önüne geçilmesi için Orta Asya’da bölgesel işbirliğine ve barışın sağlanmasına odaklanılmalıdır. Barışın gerçekleştirilmesi, ekonomik gelişmeye hız kazandırırken; bölgesel işbirliğinin ve entegrasyonun da güçlenmesini sağlayacaktır. Dahası ülkelerin iç siyasetinde de istikrar yaratacaktır. Örneğin Özbekistan ile Tacikistan’ın dahil olduğu bir çatışma, nüfusunun %14’ü Özbek olan Tacikistan’ın iç siyasetinde istikrarsızlığa yol açacaktır. Böyle bir konjonktürde bölge ülkelerinin işbirliği yapmaları, aralarındaki entegrasyonu güçlendirmeleri ve farklı aktörlerle kuracakları çok taraflı ilişkiler, daha bağımsız karar almalarını ve azami kazanç elde etmelerini sağlayacaktır. Neticede Orta Asya ülkeleri, siyasi ve ekonomik istikrarı sağlarken; büyük güçler arasında tercih yapmaya ve egemenliklerine zarar verecek kararlar almaya zorlanamayacaktır.
Çatışma sonrasında Kazakistan’ın Kırgızistan’a ve Özbekistan’ın ise Tacikistan’a yardım gönderme kararı, iki bölgesel güç arasında bir görev paylaşımı olduğuna işaret etmektedir. Nur-Sultan ile Taşkent’in çatışmaların durması için benimsedikleri tutumun nedeni bölgeye dışarıdan bir müdahalede bulunulması riskinin bertaraf edilmesidir. Ayrıca Bişkek’in Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü’nün (KGAÖ) yardım teklifini reddetmesi, Rusya’nın bölgedeki etkisini arttırmasını engelleme noktasında bir irade beyanı olarak yorumlanabilir. Benzer bir şekilde Tacikistan da bölgesel barış ve istikrarın sağlanması konusunda önemli çabalarda bulunmaktadır. Zira Fergana Vadisi’nde yaşanacak çatışmalar, söz konusu ülkeye fayda sağlamayacak; aksine orta ve uzun vadede tüm bölge için dinamit etkisi yaratacaktır.
Sonuç olarak Orta Asya’da barış ve işbirliğinin sağlanması, bölge ülkelerinin çıkarlarına hizmet edecek en önemli seçenektir. Bölgede yabancı bir aktörün nüfuzunun artması sorunların derinleşmesine, bölge ülkelerinin daha da bağımlı hale gelmesine, iç siyasetlerinin istikrarsızlaşmasına ve küresel güçler arasında yaşanan rekabetten faydalanamamalarına neden olacaktır. Tarihsel süreçten çıkarılan dersler, bölge ülkelerini birlikte hareket etmeye itmektedir. Bu anlamda Kırgızistan ile Özbekistan arasında 2021 yılının Mart ayında varılan sınır uzlaşısı, Orta Asya’da yeni bir sürecin başlangıcı olarak görülebilir. Üstelik Fergana Vadisi’nde sağlanacak barış ve istikrar, sadece Orta Asya’yı değil; Kafkasya bölgesinin ve Afganistan’ın geleceğini de olumlu bir şekilde etkileyecektir.