Tarih:

Paylaş:

Paşinyan’ın İran Politikası

Benzer İçerikler

31 Ocak 2019 tarihinde yaptığı açıklamada Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, 27 Şubat 2019 tarihinde İran’a ilk resmi ziyaretini gerçekleştireceğini duyurmuştur.[1] Bu ziyaretin 2018 yılının Mayıs ayında yaşanan iktidar değişikliğinin ardından durgunlaşan Erivan-Tahran ilişkilerini canlandırması beklenmektedir. Bu bağlamda Erivan’ın yeni İran politikasına göz atmamız faydalı olacaktır.

Kendine özgü bir “renkli devrim” ile iktidara gelen Paşinyan, Ermenistan’ın jeopolitik kapana sıkıştığının farkındadır. Hatta Paşinyan’ı iktidara taşıyan Ermeniler, ona ülkeyi bu çıkmazdan çıkarması görevini de yüklemişlerdir. Diğer bir ifadeyle Paşinyan’ı destekleyen halk kitleleri, eski hükümetin Ermenistan’ın ekonomik olarak gelişmesi konusundaki başarısızlığından duydukları memnuniyetsizliği ortaya koymuşlardır. Dolayısıyla Paşinyan’ın iktidarda kalması, ekonomik sorunları aşacak politikalar üretmesinden geçmektedir. Bu da Erivan’ın jeopolitik açmazdan kurtulmasını gerektirmektedir.

Söz konusu jeopolitik çıkmazı Türk ablukası olarak da tanımlamak mümkündür. Daha net bir ifadeyle Azerbaycan ve Türkiye, Ermenistan’ı ablukaya almıştır. Bu durum, Erivan’ın saldırgan ve işgalci tutumunun sonucu olarak da yorumlanabilir. Zira Ermenistan, halihazırda Karabağ ve çevresindeki yedi Azerbaycan ilçesini işgal etmiş durumdadır. Uluslararası Hukuk aşısından Ermenistan, komşu ülkenin topraklarına saldıran işgalci bir devlettir.

Türk ablukasını aşmak isteyen Erivan, Tiflis’le yakın işbirliği geliştirmeye çalışmıştır. Ancak Rusya’nın 2008 yılında Abhazya ve Güney Osetya’yı işgal etmesi, Tiflis-Erivan ilişkilerini de olumsuz etkilemiştir. Zira Tiflis, Moskova’ya karşı yalnız kalmamak için Ankara ve Bakü’yle dostane ilişkiler geliştirmiştir. Her ne kadar açıkça ifade edilmese de Gürcistan; Azerbaycan ve Türkiye’nin yatırımları karşılığında, Rusya ve Ermenistan tarafından bölgede uygulanmak istenilen altyapı projelerine engel olmaktadır. Örneğin Rusya’nın önerdiği “Orta Kafkasya Koridoru”, Gürcistan’ın itirazları nedeniyle askıya alınmıştır.[2] Dolayısıyla Tiflis de Türk ablukasının önemli bir aktörü haline gelmiştir.

Erivan’ın bölgede “ortak” olarak sayabileceği en önemli ülke ise uzun yıllar boyunca İran olmuştur. Ancak İran’a uygulanan yaptırımlar, bu seçeneği de etkisiz hale getirmiştir. Nitekim 2015 yılında imzalanan Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP), Erivan için bir umut kaynağı olsa da Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump’ın İran politikası, bu umudu da boşa çıkarmıştır. Üstelik 2016 ile 2018 yılları arasında İran’ın bölgeye yatırımlar yaptığı dönemde de Tahran’ın bu girişiminden en çok yararlanan ülke Ermenistan değil, Azerbaycan olmuştur. Bahse konu olan dönemde Tahran-Bakü ilişkilerinde, daha önce görülmemiş bir işbirliği yaşanmıştır. Bu işbirliği, günümüzde de devam etmektedir.

Özetle ülkesinin dört bir yandan abluka altına alındığını anlayan Paşinyan, dış politikada jeopolitik temelli söylemlerden kurtulmak gerektiğini düşünmektedir.[3] Diğer bir ifadeyle Paşinyan, ülkenin ekonomik gelişiminin önündeki engelleri kaldırmaya çalışmaktadır. Bu bağlamda Erivan, bütün yolların Karabağ sorunu çözümünden geçtiğinin farkındadır. Nitekim Ermenistan Başbakanı’nın bu yöndeki olumlu mesajları da Erivan’ın Bakü’yle uzlaşmak istediğini göstermektedir. Ancak Paşinyan, bu sorunun kolayca çözülmeyeceğinin de farkındadır. Dolayısıyla Ermenistan’ın önceliği, Gürcistan ve İran’la olan işbirliğini geliştirmektir.

Erivan’ın eskiden Gürcistan ve İran arasında tercih yapması gerektiğinde, Tahran’a öncelik verdiği bilinmektedir. Bunun sebebi ise jeopolitik gerçeklerdir. Diğer bir ifadeyle, bir yandan Rusya-Gürcistan gerginliği ve diğer yandan da Rusya-İran işbirliği, Erivan’ı uzun yıllar boyunca Tahran’a yönlendirmiştir. Paşinyan ise geçmiş dönemlerden farklı olarak Tiflis ile Tahran arasındaki seçimlerinde, önceliği Gürcistan’a vermektedir. Bunun en temel nedeni de Erivan yönetiminin Ermeni dış politikasını Moskova’nın önceliklerinin şekillendirmesini istememesidir. Bu sebeple Paşinyan’ın jeopolitik hassasiyetlerden kurtulma açıklamasını, Rusya’ya bağımlılıktan kurtulma hedefi olarak yorumlayabiliriz.

Söz konusu politikanın ikinci nedeni de Nikol Paşinyan ve ekibinin “demokratik” kimliğidir. Paşinyan, kendisini demokrasinin temsilcisi olarak görmektedir. Bu tanımlama da Ermenistan’ı eski Sovyet ülkeleri tarafından demokratik bir örnek olarak kabul edilen Gürcistan’a yakınlaştırmaktadır. Mevzubahis anlayış, Paşinyan’ın partisi olan “Benim Adımım Partisi” milletvekili Ayk Kondcoryan tarafından da Ermenistan Parlamentosu’nda dile getirilmiştir. Belirtilen açıklamasında Kondcoryan, İran’ı otoriter bir devlet olarak tanımlarken; Gürcistan’ı demokratik bulduğunu ifade etmiş ve sözlerine, “Ermenistan demokrasi kozunu oynamayı başarırsa, uluslararası toplum tarafından bölgenin en önde gelen demokratik devleti olarak kabul edilecektir.”[4] cümlesiyle devam etmiştir.

Erivan’ın İran’a karşı mesafeli durmasının bir diğer sebebi de ABD’nin İran politikasıdır. Nitekim ABD Başkanı Donald Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı olan John Bolton, 2018 yılının Ekim ayında Ermenistan’a yaptığı ziyaret sırasında, Paşinyan’a İran konusunda Washington’la uyumlu çalışması için baskı yapmıştır.[5]

Tüm bu gerçekleri göz önünde bulundurduğumuzda, Paşinyan’ın İran politikasının öncelikli bir konu olmadığı anlaşılmaktadır. Bunun en net göstergesi de eskiden Erivan’ın can attığı Avrasya Ekonomik Birliği ile İran arasındaki serbest ticaret anlaşmasıdır. Zira geçmişte Ermenistan’daki uzmanlar, bu anlaşmanın Erivan için hayati önem taşıdığını ifade ederken; günümüzde bu durum değişmiş ve Erivan henüz bahsi geçen anlaşmayı onaylamamıştır.[6] Dolayısıyla Rusya’nın nüfuzundan kurtulmak isteyen Paşinyan yönetiminin, ABD’ye yöneldiği ifade edilebilir. Bu da Erivan’ın Tahran’la ilişkilerde daha mesafeli ve dikkatli olmasını gerektirmektedir.

Sonuç olarak Paşinyan’ın 27 Şubat 2019 tarihinde gerçekleşecek olan İran ziyareti, nezaket ziyaretinden başka bir şey değildir. İran’ın bulunduğu zor ekonomik durumu göz önünde bulundurduğumuzda, Erivan’ın Tahran’da konuşacağı çok da bir şey yoktur. Bu ziyaret, sadece Paşinyan’ın jeopolitikten uzak ve bağımsız dış politika yürüttüğü havasını oluşturmak için önemli olabilir. Son tahlilde Paşinyan ve ekibinin dış politika önceliği, Rusya’yı kızdırmadan “demokratik” Batı Dünyası’nın bir parçası haline gelmektir. Bu bağlamda Ermenistan Başbakanı’nın İran ziyareti, sadece komşuluk ilişkinin gereği olarak gerçekleşecektir.


[1] “Armenian PM to Pay an Official Visit to Iran in February”, Armen Press, 31 Ocak 2019, https://armenpress.am/eng/news/962702.html, (Erişim Tarihi: 01.02.2019).

[2] “Быть ли новой дороге из России в Грузию (Rusya’dan Gürcistan’a Yeni Bir Yol Olabilir mi)”, Sputnik Gürcistan, 17 Temmuz 2018,  https://sputnik-georgia.ru/reviews/20170718/236671626/Byt-li-novoj-doroge-iz-Rossii-v-Gruziju.html, (Erişim Tarihi: 7.02.2019).

[3] “Пашинян анонсировал визит в Иран уже в феврале (Paşinyan, Şubat Ayında İran’ı Ziyaret Edeceğini Açıkladı)”, Sputnik Gürcistan, 31 Ocak 2019, https://ru.armeniasputnik.am/politics/20190131/17059087/pashinyan-anonsiroval-vizit-v-iran-uzhe-v-fevrale.html, (Erişim Tarihi: 7.02.2019).

[4] “Депутат блока «Мой шаг» назвал Иран страной авторитарного характера, но исправил ошибку (“Benim Adımım” Blok Milletvekili İran’a Otoriter Nitelikte Bir Ülke Dedi. Ancak Bu Hatasını Düzeltti)”, 24 News, 16 Ocak 2019, https://www.24news.am/ru/news/19615, (Erişim Tarihi: 7.02.2019).

[5] “Пашинян между США и Ираном (ABD ile İran Arasında Kalan Paşinyan)”, Vestnik Kavkaza, 3 Kasım 2018, http://vestikavkaza.ru/material/246862, (Erişim Tarihi: 03.11.2018).

[6] “Мехди Санаи: парламент Ирана ратифицирует соглашение о ЗСТ с ЕАЭС”, Vesti Kavkaza, 8 Şubat 2019, http://vestikavkaza.ru/material/255677, (Erişim Tarihi: 7.02.2019).