Tarih:

Paylaş:

Pekin-Washington Hattında Tayvan-Ukrayna Tartışmaları

Benzer İçerikler

This post is also available in: English Русский

24 Şubat 2022 tarihinde başlayan Rusya-Ukrayna Savaşı’nın ardından küresel güç mücadelesinin hız kazandığı aşikardır. Bu durumun yansıması olarak Tayvan Sorunu da bilhassa 2 Ağustos 2022 tarihinde dönemin Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin Tayvan’ı ziyaret etmesinin ardından Asya-Pasifik Bölgesi’nde de sıcak çatışma yaşanabileceği fikri oluşmuştur.

Bahse konu olan süreçte Rusya karşısında Kıta Avrupası’nı konsolide etmeyi başararak Trans-Atlantik ilişkilerdeki hasarı onaran ABD, Çin’e karşı da Avrupa’nın desteğini almaya çalışmaktadır. Bu anlamda Washington yönetiminin Soğuk Savaş sonrasında inşa ettiği tek kutuplu dünya düzenine meydan okuyarak çok kutupluluk arayışları bağlamında ön plana çıkan geleneksel ötekisi Rusya’yı ve potansiyel hegemon olarak değerlendirilen Çin’i istikrarsızlaştırmaya çalıştığı öne sürülebilir. Bir diğer ifadeyle ABD, müttefikleriyle olan münasebetlerini pekiştirirken; rakiplerini de sınırlandırma ve izole etme arzusu içerisindedir.

ABD’nin en önemli avantajının Moskova ile Pekin’ın Batı’yla teşkil ettiği münasebetlerdeki yöntem farklılığı olduğu ifade edilebilir. Zira Rusya, “büyük güç” statüsünü çatışmacı bir karakterle Batı’ya kabul ettirmeye çalışırken; Çin ise mevzubahis statüyü Batı’yla ve özellikle de Avrupa’yla karşılıklı ekonomik bağımlılıkları kullanarak kazanmaya çalışmaktadır. Nitekim Rusya-Ukrayna Savaşı esnasında Pekin yönetiminin Moskova’yı Kremlin’in beklediği düzeyde desteklememesi de bundan kaynaklanmaktadır.

Her ne kadar ABD tarafından Çin’in Rusya’ya silah yardımında bulunduğu yönünde iddialar dile getirilse de Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Şanghay İşbirliği Örgütü’nün 2022 yılının Eylül ayında Özbekistan’ın ev sahipliğinde gerçekleşen Semerkant Liderler Zirvesi esnasında savaşın uzamasından duyduğu rahatsızlığı Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e iletmiştir.[1] Bu dönemden itibaren savaşın uzamasını isteyen ABD’nin baskısını dengelemeye çalışan ve savaşın en kısa sürede sona ermesini arzulayan Almanya ve Fransa gibi aktörler, Pekin’in arabuluculuk yapmasına ilişkin birtakım taleplerde bulunmuştur.

Nihayetinde Çin, savaşın birinci yıl dönümünde barışın sağlanmasına dönük bir yol haritası yayınlamıştır. Bu yol haritasında ise Pekin’in yaptığı en mühim vurgu, Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne ve egemenliğine verilen desteği içeren ilk madde olmuştur.[2] Bu maddenin Moskova’da ciddi bir rahatsızlık yarattığını ifade etmek mümkündür.

Esasen Çin Hükümeti’nin toprak bütünlüğüne yönelik vurgusu, bir söylemsel tutarlılık çabası olarak değerlendirilebilir. Zira Pekin, “Tek Çin Prensibi” doğrultusunda Batı’nın Tayvan politikasında iki yüzlü davrandığına inanmaktadır. Nitekim son olarak 8 Mart 2023 tarihinde Çin Dışişleri Bakanı Qin Gang, ABD’nin Ukrayna ve Tayvan konularında iki yüzlü davrandığına dikkat çeken açıklamalarda bulunmuştur. Bu bağlamda Qin, konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede şu ifadeleri kullanmıştır:[3]

“Çin halkı makul sorular soruyor. Neden ABD, söz konusu Ukrayna olunca egemenlik ve toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesinden bahsederken söz konusu Tayvan ve Çin olunca da Çin’in egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı göstermiyor? Neden bir yandan Çin’in Rusya’ya silah vermemesini talep ederken diğer yandan 17 Ağustos 1982 anlaşmasını ihlal ederek uzun süredir Tayvan’a silah satıyorlar?”

Pekin açısından bu tutarlılık vurgusu oldukça önemlidir. Çünkü ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Kevin McCarthy’nin de selefi olan Pelosi gibi Tayvan’ı ziyaret etmeyi planladığı ifade edilmektedir.[4] Dolayısıyla ABD’nin Ukrayna noktasında söz konusu ülkeyi Batı yönelimi konusunda cesaretlendirmek suretiyle Rusya’yı tuzağa çektiği ve Tayvan Meselesi’nde de Çin’i saldırgan bir aktör konumuna sürüklemek maksadıyla tahrik ettiği öne sürülebilir. Pekin ise “Tek Çin Prensibi”ne saygı gösterilmesine dönük bir beklenti içerisindedir.

Qin açıklamaları, Çin’in temkinli davrandığını, söylemsel tutarlılığa dikkat çekerek Avrupa’nın ABD’nin yanında yer almasını önlemeye çalıştığını ve bir anlamda diplomasiye ağırlık vererek saldırgan devlet statüsüne sürüklenmemeye özne gösterdiğini gözler önüne sermesi bakımından oldukça önemlidir. Dolayısıyla Çin, devletlerin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne atıf yaparak Tayvan konusunda kendisine yapılan baskıyı dengelemek istemektedir. Bu denge arayışı ise Moskova’nın Ukrayna konusunda daha fazla yalnız hissetmesine yol açacak gibi gözükmektedir. Çünkü toprak bütünlüğü ve egemenlik vurgusu, bir noktada Çin’in de kolektif Batı gibi Rusya’yı saldırgan devlet olarak gördüğüne işaret etmektedir.

Sonuç olarak ABD, hegemonyasını ve bu çerçevede tek kutuplu dünya düzenini sürdürmek maksadıyla Rusya ve Çin’i tecrit etmek istemektedir. Ukrayna’daki savaş, Moskova yönetiminin dünyadan izole edilmesi hususunda Washington’un beklentilerini karşılamıştır. Çin’in tecrit edilmesi noktasında ise Tayvan kozu kullanılmakta ve ABD, Çin’in yumuşak karnına oynamaya ya da bir diğer ifadeyle sinir uçlarını test etmeye devam etmektedir. Öyle görünüyor ki; Çin de kurulmak istenen oyunun farkındadır. Bu yüzden de söylemsel tutarlılık vurgusunu ön plana çıkaran bir yaklaşım sergilemektedir. Bu nedenle de Çin’in potansiyel hegemon güç olarak uluslararası sistemde elde etmeye çalıştığı statüyü, çatışmacı değil; karşılıklı bağımlılığı ön plana çıkaran işbirliği merkezli bir yaklaşımla kazanma arzusunu sürdüreceği öngörülebilir.


[1] Cenk Tamer, “Has China’s Perspective on the Russia-Ukraine War Changed?”, ANKASAM, https://www.ankasam.org/has-chinas-perspective-on-the-russia-ukraine-war-changed/?lang=en, (Erişim Tarihi: 08.03.2023).

[2] “China’s Position on the Political Settlement of the Ukraine Crisis”, FMPRC, https://www.fmprc.gov.cn/mfa_eng/zxxx_662805/202302/t20230224_11030713.html, (Erişim Tarihi: 08.03.2023).

[3] “Çin Dışişleri Bakanı Qin’den ABD’ye Tayvan ve Ukrayna’ya Farklı Yaklaşım Sergileme Suçlaması”, Sputnik News, https://sputniknews.com.tr/20230308/cin-disisleri-bakani-qinden-abdye-tayvan-ve-ukraynaya-farkli-yaklasim-sergileme-suclamasi-1067966188.html, (Erişim Tarihi: 08.03.2023).

[4] “US Speaker McCarthy Plans to Meet Taiwan president Tsai in US-Reports”, The Guardian, https://www.theguardian.com/world/2023/mar/07/us-speaker-mccarthy-plans-to-meet-taiwan-president-tsai-in-us-reports, (Erişim Tarihi: 08.03.2023).

Dr. Doğacan BAŞARAN
Dr. Doğacan BAŞARAN, 2014 yılında Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Yüksek lisans derecesini, 2017 yılında Giresun Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda sunduğu ‘’Uluslararası Güç İlişkileri Bağlamında İkinci Dünya Savaşı Sonrası Hegemonik Mücadelelerin İncelenmesi’’ başlıklı teziyle almıştır. Doktora derecesini ise 2021 yılında Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı‘nda hazırladığı “İmparatorluk Düşüncesinin İran Dış Politikasına Yansımaları ve Milliyetçilik” başlıklı teziyle alan Başaran’ın başlıca çalışma alanları Uluslararası ilişkiler kuramları, Amerikan dış politikası, İran araştırmaları ve Afganistan çalışmalarıdır. Başaran iyi derecede İngilizce ve temel düzeyde Farsça bilmektedir.