Tarih:

Paylaş:

Putin-Ukrayna Savaşı Bir Domino Etkisi Yaratacak mı? Sırada Kim Var?

Benzer İçerikler

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Eski Ukrayna toprağı olan Moldova, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Moldovya Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti adını almıştır. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) dağılmasının ardından da bağımsızlığını ilan ederek Moldova ismini almış ve Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde tanınmıştır.

Bilindiği üzere, Soğuk Savaş’ın sona ermesinin akabinde yaklaşık 25 milyon Rus vatandaşı, Rusya sınırlarının dışında kalmıştır.[1] Moldova, SSCB’nin dağılmasından sonra, daha önceden bölgede Romanya işgali nedeniyle kalan Rumenleri, ülkenin eski Ukrayna toprakları olmasından ötürü bu coğrafyada yaşamını sürdüren Ukraynalıları ve SSCB’nin bir parçası olmasından ötürü bu bölgede bulunan Rusları barındıran bir ülke olmuştur. Bu da Moldova’yı, post-Sovyet dönemde bağımsızlığını kazanan ülkeler arasında etnik bakımdan en karmaşık olanı yapmıştır.

Moldova, bağımsızlığından beri daha önce hiçbir özyönetim ve egemenlik geleneğinin olmaması, Rusya’dan etkilenmeyen bir siyasi liderinin bulunmaması, serbest piyasa ekonomisine geçişte yaşadığı zorluklar ve ayrılıkçı bölge tartışmaları ile bu bölgede sanayinin yoğunlaşması gibi birtakım problemlerle karşı karşıya kalmıştır.

Moldova bağımsızlığını ilan ettikten sonra, Rusya’nın siyasi, ekonomik, askeri ve kültürel araçlarla ülkenin iç ve dış politikalarını etkilediği görülmüştür. Bu yüzden de Moldova, Doğu Avrupa ülkeleri arasında en az gelişme gösteren ülkedir. Bölgede Rusya ve Belarus, komünizm dönemi sonrasındaki demokratik dönüşümde kayda değer bir yol alamazken; Ukrayna ve Moldova ise her zaman bu süreç için çaba göstermiştir. Söz konusu dönüşüm, ülkelerin Rusya ile Batı arasında kalmasına yol açmış, Rusya’nın Ukrayna ve Moldova üzerindeki siyasi, askeri, kültürel, tarihi ve ekonomik etkileri nedeniyle ciddi bir gelişme göstermesini engellemiştir.

Hatırlanacağı gibi, Ukrayna’nın Avrupa Birliği’yle (AB) siyasi ve ekonomik bağlarını güçlendirecek olan Ortaklık Anlaşması, Parlamento içerisindeki Avrupa yanlısı siyasetçilere rağmen Moskova’nın baskısına direnemeyen Eski Ukraynalı lider Viktor Yanukoviç tarafından reddedilmiş ve Kiev sokaklarında Maidan Olayları’nın başlamasına sebebiyet vermiştir. Protestoları bastırmak isteyen Yanukoviç’in aldığı kararlar, yüzlerce Ukrayna vatandaşının yaralanmasına, onlarca kişinin ölmesine ve kamu binalarının işgal edilmesine neden olmuştur.

Ukrayna’daki Rus yanlısı protestocular, Kırım’da daha iddialı hale gelirken; kimliği belirsiz silahlı kişiler; Simferopol ve Sivastopol havalimanlarını kuşatmış, Kırım Parlamento Binası’nı işgal etmiş ve Rus yanlısı milletvekilleri mevcut hükümeti görevden alarak Rus Birlik Partisi lideri Sergey Aksyonov’u Kırım Başkanı olarak atamıştır. 2014 senesinde gerçekleşen referandumla Kırım Parlamentosu, Ukrayna’dan ayrılarak Rusya’ya katılma kararı almıştır. Bir diğer ifadeyle Rusya, askeri baskı unsurlarına başvurarak Kırım’ı uluslararası hukuka aykırı bir biçimde ilhak etmiştir. Aynı tarihte Donetsk ve Luhansk bölgesindeki Rus yanlısı kişilerin kamu binalarını basması ve iç karışıklık çıkarmasıyla, bu bölgelerde de referandum düzenlenmiş ve ayrılıkçı yapılar, bağımsızlıklarını ilan etmiştir.

2019 yılında Ukrayna Cumhurbaşkanı olan Vladimir Zelenski, oligarkların etkisini azaltan yasaları yürürlüğe koymuş ve Batı yanlısı politikalara ağırlık vermiştir. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ise yaşanan gelişmeler üzerine 21 Şubat 2022 tarihinde Donetsk ve Luhansk’ın bağımsızlıklarını tanıyan kararnameyi imzalamış ve 24 Şubat 2022 tarihinde de “Özel Operasyon” adını verdiği Ukrayna Savaşı’nı başlatmıştır.

Ukrayna Savaşı devam ederken Belarus Devlet Başkanı Alexander Lukaşenko’nun Güvenlik Konseyi’ne hitap ettiği konuşma esnasında arkasındaki harita, Moldova’yı açıkça Ukraynalı olmayan tek hedef olarak içeren planlı birlik hareketlerini göstermiştir. Moldova topraklarındaki hedefin ise Transdinyester olacağı düşünülmektedir.

Transdinyester’in nüfusu; yaklaşık %31,9 Moldovalı, %30,4 Rus, %28,8 Ukraynalı ve %8,9 diğer kimlik gruplarına mensup insanlardan oluşmaktadır.[2] Ayrılıkçı cumhuriyette ortalama 2 bin Rus askeri bulunmaktadır. Buna ek olarak 10 bine yakın Rus yanlısı paramiliter asker de bölgede yer almaktadır. Moldova’da ise sivil personel dâhil yaklaşık 6 bin ordu mensubu vardır. Rusya’nın Odessa Limanı’na saldırı başlatması halinde, kara harekâtı Transdinyester bölgesindeki Rus askeri varlıkları tarafından gerçekleşecektir. Bu harekât hem Moldova hem de ayrılıkçı bölgede yaşayan Ukrayna vatandaşları ve mülteci olarak savaştan kaçan insanlar ile Rus yanlıları arasında bir çatışma çıkmasına ve iç savaş yaşanmasına yol açabilir. Moldova’nın askeri varlığı göz önünde bulundurulduğunda, bu karışıklığı engelleyecek bir gücünün olmadığı söylenebilir. Bu anlamda Moldova’nın kaderi, ayrılıkçı Transdinyester bölgesindeki olası askeri hamlelere ve Rusya’nın Ukrayna’nın güneyindeki Odessa kentine yönelik saldırısına bağlıdır.

Moldova Anayasası’nda tarafsızlık ibaresi yer almaktadır. Bu nedenle ülkenin NATO üyesi olması beklenemez. Ukrayna Savaşı sırasında NATO, Ukrayna’yı savunmak için asker göndermeyi reddetmiştir. Bu sebeple de olası bir işgal durumunda Moldova’yı kurtarmak için asker göndereceği düşünülmemektedir. Ancak mevcut savaş, Moldova’yı AB üyesi olmaya itmiştir. Fakat AB’nin kriterlerinde yer alan demokrasi ve demokratikleşme bölümünde “demokrasinin konsolidasyonu” yer almaktadır. Transdinyester’in Cobasna köyündeki Sovyet döneminden kalma hizmet dışı bırakılmış yaklaşık 20 bin ton Rus mühimmatı ve bunu koruyan Rus askeri birliği, devam eden barış görüşmelerinin önündeki ciddi bir engeldir. Bu da konsolidasyonun sağlanmasını imkânsız kıldığı için AB üyeliği de gerçekçi bir hedef değildir.

Putin’in 2021 yılında yazdığı makalede “Rusya’nın Ukrayna toprakları üzerinde etnik iddialarda bulunma konusunda uzun bir geçmiş sahip olduğu” ifade edilmiştir.[3] Yani Ukrayna-Rusya Savaşı’nı bitirecek tek yolun Kırım’da yaptığı gibi Ukrayna vatandaşlarının kararıyla yeni bir rejim kurulması olduğu söylenebilir. Eğer burada kurulacak yeni rejim, Rusya yanlısı kukla bir yönetim olursa, bu bir domino etkisi oluşturarak Moldova’ya da sirayet edebilir.

Sonuç olarak Moldova, eski bir SSCB ülkesidir. Rus etnik nüfusa ve hala Soğuk Savaş’tan kalan silahlara ev sahipliği yapmaktadır. Üstelik ülkede Rus askerleri de bulunmaktadır. Buna rağmen Kşinev yönetimi, Rus yanlısı politikalar yerine Batılılaşma hedeflerini barındıran bir siyaset uygulamaktadır. Aslında bu durum, Ukrayna-Rusya Savaşı’nın başlamasına sebep olan temel faktördür. Çünkü Rusya’nın yakın çevre politikasının temelini, bölge devletlerinin Batı’ya yönelmesinin engellenmesi oluşturmaktadır. Bu yayılmacı düşünceyi, Batı karşıtlığı oluştururken; Moskova yönetimi, güvenliğini tehdit edecek bir durumda savaş seçeneğine başvurmaktan çekinmeyeceğini Gürcistan ve Ukrayna’da net bir şekilde ortaya koymuştur. Dolayısıyla Kşinev’in politikalarında bir değişim yaşanmaması halinde; Transdinyester Sorunu da Moldova’nın işgaliyle neticelenebilir. Bu yüzden de aslında Ukraynalılar, sadece Ukrayna için değil; Moldova’nın geleceği için de savaşmaktadır.  


[1] Heleniak Timothy, “Migration of the Russian Diaspora After the Breakup of the Soviet Union”, International Affairs, 57(2), 2004, s. 99-117.

[2] “People of Moldova Ethnic Groups”, Britannica,  https://www.britannica.com/place/Moldova/People, (Erişim Tarihi: 22.04.2022).

[3] Vilademir Putin, “On the Historical Unity of Russians and Ukrainians”, Official Internet Resources of the President of Russia, http://en.kremlin.ru/events/president/news/66181, (Erişim Tarihi: 22.04.2022).

Samet İŞBİLEN
Samet İŞBİLEN
Yüksek lisans eğitimini İstanbul Arel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Anabilim Dalı’nda tamamlayan Samet İşbilen, halihazırda Kapadokya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda doktora eğitimine devam etmektedir. Yozgat Bozok Üniversitesi’nde Öğretim Görevlisi olarak Çalışan İşbilen, Avrupa Birliği, uluslararası örgütler ve uluslararası hukuk alanlarında çalışmalar yapmaktadır. İşbilen ileri seviyede İngilizce bilmektedir.