Tarih:

Paylaş:

Sınır İhtilafları Çerçevesinde Hindistan-ABD Yakınlaşması

Benzer İçerikler

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Sınırların rolü, devletler arasındaki ilişkilerde belirleyici olması hasebiyle tarihsel boyunca önem arz etmiştir. Bilindiği üzere, sınırlar bir yandan belirli bölgede üretilen çıktının yine o bölgede paylaşılmasını sağlarken; diğer taraftan da toplumlara kimlik atfetmeyi kolaylaştırmaktadır. Bu noktada tartışması gereken konu ise günümüzde bile sınır ihtilaflarının yaşanıyor olmasıdır. Zira devletlerin sınırlar üzerinden çıkar çatışması yaşadığı görülmektedir. Hatta aktörler, rakiplerinin yumuşak karnı olarak nitelendirdikleri sınır sorunlarına yönelik politikalar üretmektedir.

Bilindiği üzere Çin, uluslararası alanda artan ekonomik gücünün yanı sıra diplomatik gücünü de her geçen gün arttırmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ise liderlik ettiği sistemi Çin’e karşı korumayı amaçlamaktadır. Bu yüzden de Pekin ile Washington yönetimlerinin birçok konuda karşı karşıya geldiğini ifade etmek mümkündür. Söz konusu rekabette tarafların açıkça bir düşmanlıktan ziyade; rakibini zayıflatarak etki alanını daraltmaya yönelik politikalar izlediğini ileri sürmek mümkündür. Bu bağlamda hem Çin’in hem de ABD’nin rakibinin yumuşak karnına odaklanması şaşırtıcı olmayacaktır.

Görüldüğü gibi Çin, ABD çıkarlarının aleyhine politikalar izlerken; Washington yönetimi de çeşitli meseleler vesilesiyle Pekin’i sıkıştırmaya çalışmaktadır. Ayrıca Joe Biden yönetimi, Çin’e karşı çok yönlü bir çevreleme politikası yürütmektedir. Bu noktada Hindistan’la ilişkilerini geliştirmek, ABD için oldukça mühimdir.

Vaziyeti açmak gerekirse, Çin ile Hindistan arasındaki bölgesel rekabete ek olarak taraflar, Sikkim Bölgesi üzerinden de sınır ihtilafı yaşamaktadır.  Bilhassa Arunaçal Pradeş Eyaleti’nde her iki tarafın da hak iddiaları vardır. İki aktör, bahse konu olan bölge nedeniyle yaşanan ihtilaftan ötürü 1962 yılında savaşmıştı. Günümüzde sıcak bir çatışma meydana gelmese de zaman zaman sınır krizleri tırmanışa geçmektedir. Zira Yeni Delhi ile Pekin arasında 2017 senesindeki gerilim ve 2020 yılındaki çatışma bu durumu kanıtlar niteliktedir.

Amerikan dış politikası incelendiğinde, rakiplerinin sorunlarından istifade ederek kendi lehine neticeler elde etmeye çalışan bir yaklaşım görülmektedir. Nitekim ABD, Soğuk Savaş döneminde Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ne (SSCB) karşı mücadele ederken 1969 yılında Çin ile SSCB arasındaki Ussuri Nehri üzerinden şekillenen çatışmayı görmüş ve Çin’le ilişkilerini geliştirmişti. Burada Washington’un SSCB karşısında Çin’i potansiyel bir manevra alanı olarak gördüğü ve işbirliğine yöneldiği tespiti yapılabilir. Gelinen nokta itibarıyla da Washington yönetimi, Pekin’e karşı Yeni Delhi’yle işbirliği yapmak istemektedir.

ABD’nin Hindistan’a olan ilgisinin karşılık bulduğunu söylemek mümkündür. Yeni Delhi yönetimi, her ne kadar Rusya’yla iyi ilişkileri olsa ve bağımsız bir politika izlemeye çalışsa da ABD’ye karşı olumlu bir tavra sahiptir. Hindistan’ın bu olumlu tavrında iki temel saikten bahsedilebilir. Bunlardan ilki, Çin’in her geçen gün daha da güçlenmesidir. Zira bu durum, Yeni Delhi’nin bölgedeki etkinliğine engel teşkil etmektedir.

İkincisi ise Çin-Pakistan yakınlaşmasıdır. İslamabad ve Pekin yönetimleri, çeşitli konularda işbirliğine gitmektedir. Mevzubahis yakınlaşmanın en önemli çıktılarından biri ise 4,8 milyar dolarlık nükleer santral anlaşmasıdır. Bilhassa Pakistan Başbakanı Şehbaz Şeriz, mevzubahis anlaşma neticesinde Çin’i Pakistan’ın en güvenilir müttefiki olarak nitelendirmiştir.[1] Hindistan, Çin’le yaşadığı sınır ihtilafının yanında Keşmir Bölgesi üzerinden de Pakistan’la geçmişten beri sorun yaşamaktadır. Günümüze kadar taşınan bu ihtilaftan hareketle Yeni Delhi yönetimi, sınır sorunu yaşadığı iki aktörün yakınlaşmasını göz ardı etmemektedir.

Washington yönetiminin Çin’le olan rekabette bir dönüm noktası yaşadığı ifade edilebilir. Nitekim ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’in Çin’i ziyaretinden bir gün sonra ABD Başkanı Joe Biden’ın Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’e diktatör demesi, taraflar arasındaki mücadelede yeni krizlere kapı aralamaktadır. Pekin yönetimi ise bu ifadeyi “saçma bir provokasyon” şeklinde nitelendirmiştir.[2] Fakat buna rağmen bahse konu olan gerilimin Pekin-Washington hattındaki rekabeti yeni bir düzleme taşıdığı öne sürülebilir. Bu noktada ABD’nin Çin’i çevreleme politikasını hızlandırması muhtemeldir. 

Kısacası Washington, Hindistan’ı Çin’e karşı mücadelesinde işbirliği yapacağı potansiyel bir müttefik olarak görmektedir. Bu anlamda Hindistan Başbakanı Narendra Modi’nin ABD ziyaretinde düzenlenen tören dikkat çekicidir.[3] Modi’nin Washington’daki temaslarının en önemli çıktılarından biri de ABD Donanması’nın Hindistan tersanelerini kullanmasına izin verilmesidir. Bu durum, Washington’un bölgedeki askeri varlığına katkı sağlayacaktır. Bunun Pekin’de rahatsızlık yaratacağı aşikardır.

Yeni Delhi ise Çin’e olan ekonomik bağımlılığı azaltarak tedarik yollarını çeşitlendirmeyi hedeflemektedir. Bu çerçevede Washington’la ilişkilerini derinleştirmektedir. Modi’nin çok yönlü dış politikası düşünüldüğünde, Hindistan’ın bağımsızlık vurgusundan kolayca vazgeçmeyeceğini belirtmek yerinde olacaktır. ABD ile Hindistan arasındaki işbirliği, kısa vadede oldukça sağlam gözükse de uzun vadede bağımsızlık vurgusu ve Moskova-Yeni Delhi hattındaki olumlu münasebetlerden ötürü birtakım sınamalarla karşılaşabilir.

Sonuç olarak ABD, Çin’i sınırlandırmak gayesiyle Hindistan’la ilişkilerini derinleştirmeyi amaçlamaktadır. ABD’nin bu politikası Hindistan’da da olumlu karşılık bulmaktadır. Bunun en  mühim nedenlerinden birii ise Hindistan’ın Çin ve Pakistan’la olan sınır ihtilafları ve Pekin-İslamabad hattındaki yakın ilişkilerdir.


[1] “Pakistan and China Sign $4.8 Billion Nuclear Power Plant Deal”, Reuters, https://www.reuters.com/business/energy/pakistan-china-sign-48-bln-nuclear-power-plant-deal-2023-06-20/, (Erişim Tarihi: 20.06.2023)

[2] “China Hits Back After Biden Calls Xi a ‘Dictator’”, Reuters, https://www.reuters.com/world/biden-calls-chinese-president-xi-dictator-2023-06-21/, (Erişim Tarihi: 21.06.2023)

[3] “Biden dočekao Modija u Bijeloj kući raskošnom ceremonijom.”, Aljazeera, https://balkans.aljazeera.net/news/world/2023/6/22/biden-docekao-modija-u-bijeloj-kuci-raskosnom-ceremonijom, (Erişim Tarihi: 22.06.2023)