Tarih:

Paylaş:

SpecialEurasia Araştırma Direktörü Giuliano Bifolchi: “Orta Asya Cumhuriyetleri, Kırgız-Tacik Sınır Sorunlarının Çözümüne Katkı Sağlayabilir.”

Benzer İçerikler

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Kırgızistan ile Tacikistan arasında yaşanan sınır sorunlarının geçmişi, Sovyetler Birliği tarafından çizilen sınırlara dayanmaktadır. Bilindiği üzere, iki ülke sınırında yer alan Fergana Vadisi’nde nüfusun fazla olması, mera ve hayvancılıkta yaşanan sorunları da beraberinde getirmektedir. Mevcut güvensizlik ortamı nedeniyle insanlar göç etmek zorunda kalmaktadır. Bu sorunların aşılabilmesi için de iki ülke, sınırın belirlenmesine yönelik görüşmelere yeniden başlamıştır.

Bu kapsamda Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Kırgızistan ile Tacikistan arasındaki sınır görüşmelerinin durumunu değerlendirmek üzere SpecialEurasia Araştırma Direktörü ve Jeopolitik İstihbarat Analisti Giuliano Bifolchi’den aldığı görüşleri dikkatlerinize sunmaktadır.

1. Kırgızistan ve Tacikistan, aralarındaki anlaşmazlık ve çatışmaları sona erdirmek maksadıyla görüşmelerde bulunacaktır. Bu müzakere süreci, sorunu çözmek için yeterli olur mu?

Kırgızistan ile Tacikistan arasındaki çatışmaların sona erdirilmesi için görüşmeler yapılması şart olsa da bölgenin istikrara kavuşması noktasında farklı siyasi, ekonomik ve sosyokültürel yaklaşımlara ihtiyaç duyulmaktadır. Şiddetli çatışmaların geçmişi göz önünde bulundurulduğunda, her iki taraf da öfke ve önyargı geliştirmiş ve geçen yıl yaşanan askeri tırmanış gibi olaylar yerel halkın birbiriyle olan ilişkilerini daha da kötüleştirmiştir.

Taraflar arasındaki güvensizlik ve öfkenin üstesinden gelmek için bölge sınırları boyunca toplumdan topluma güven arttırıcı faaliyetler düzenlenmesi gerektiği ifade edilebilir. Sınır boyunca yaşayan insanlar “ötekini” bir düşman ya da hayatta kalmalarına ve varlıklarına yönelik bir tehdit olarak algılamamaları gerekmektedir.

Elbette eşzamanlı olarak çatışmaların tırmanmasını önlemek için toplantılar ve girişimler yoluyla devletler arası güven ve diyaloğun arttırılması mühimdir. Bu bağlamda sınır çatışmalarının hem Duşanbe hem de Bişkek’in iç siyasi hedefleri için teşvik ettiği siyasi gündemin bir parçası haline geldiğini unutmamakta yarar vardır. Dolayısıyla sınır durumu iç siyasetin dikkatini çekecek bir unsur haline gelene kadar, Kırgızistan ile Tacikistan’ın sağlam ve kapsamlı bir anlaşmaya varabileceğini ya da bu sorunun üstesinden gelebileceğini düşünmek iki ülke açısından makul değildir.

2. İki devlet arasındaki sınırların belirlenmesi mühim bir problem olarak varlığını korumaktadır. Bu sorunu çözmek için hangi yöntemin izlenmesini savunuyorsunuz?

Kırgızistan ve Tacikistan, uluslararası hukukun temel ilkelerine saygı göstererek her türlü tartışmalı meseleyi barışçıl bir şekilde çözebilir. Diğer Orta Asya cumhuriyetlerinin deneyimleri, Bişkek ve Duşanbe için bir sınır çözümü noktasında bir çerçeve sağlayabilir. Pek çok uzman, sınırın çizilmesinin taraflar arasındaki krizi çözebileceğine inansa da Kırgızistan ve Tacikistan’ın kurumları güçlendirmeye ve kaynak yönetiminde kapasite geliştirmeye yönelik müdahaleleri olmadan bu çözümün bölgesel istikrar üzerinde sınırlı bir etkisinin olma riski bulunmaktadır.

Bişkek ve Duşanbe; rol ve sorumlulukları netleştirmeli, sürdürülebilir mera ve su yönetimine ilişkin karar alma süreçlerinde şeffaflık sağlamalı,otlatma ücretleri ve vergilerden elde edilen gelirlerin kullanımında şeffaflık sağlamalı ve yerel kullanıcılar ile paydaşların daha fazla katılımınıtemin etmelidir. Her iki toplum da aynı su ve mera kaynaklarına bağımlı olduğu için Bişkek ve Duşanbe, su ve mera kaynaklarına erişim ve kullanım için mülkiyet haklarını tanımlamak ve yerel halk arasında çatışmalara yol açabilecek güvensizlik ve öfkeyi önlemek maksadıyla hükümetler arası bir anlaşmaya varmalıdır.

3.Sizce yerel çatışmalar olmadan güvenlik nasıl sağlanabilir?

Orta Asya’da yerel çatışmaların olmaması, bölgesel güvenliği desteklese de Orta Asya cumhuriyetleri iç ve dış dinamiklerden kaynaklanan ekonomik ve sosyal sorunları da çözmelidir. Gerçekten de komşu Afganistan’ı ve Afgan topraklarında ve Orta Asya sınırlarında faaliyet gösteren terörist gruplardan gelen terör tehdidini dikkate almadan Orta Asya’da güvenlikten bahsedemeyiz.

4. Orta Asya’da istikrar sizce nasıl sağlanabilir?

Orta Asya bölgesel ve uluslararası güçlerin çıkarlarının merkez üssüdür. Bu nedenle istikrar onların etki ve stratejilerine de bağlıdır. Bölgesel entegrasyon ve ortak ekonomik ve lojistik projelere katılım barış ve istikrarı teşvik edebilir ve Orta Asya cumhuriyetlerinin insanların ihtiyaçlarını karşılayabilecek modern ve canlı bir ekonomi kurmalarına yardımcı olabilir. Bölgesel iş birliği, Orta Asya vatandaşlarının yaşamını ciddi şekilde etkileyen enerji sorunlarıyla başa çıkmak için de temel öneme sahiptir. Ne yazık ki, yabancı jeopolitik aktörler siyasi ve ekonomik kararlarını etkilemeye çalışarak yerel hükümetler üzerinde baskı kurmaya devam edeceğinden, bölgesel istikrarın sağlanması zor olabilir.

Orta Asya cumhuriyetleri dış yardıma daha az güvenmeli ve dış etkilerden bağımsız bir iç ekonomik ve siyasi çerçeve oluşturmalıdır. Ayrıca bölge demokratikleşme ve modernleşme düzeyini de arttırmalıdır.


Giuliano Bifolchi

Giuliano Bifolchi, SpecialEurasia Araştırma Müdürü. İstihbarat analizi, jeopolitik, güvenlik, çatışma yönetimi ve etnik azınlıklar konularında geniş deneyime sahiptir. Roma Tor Vergata Üniversitesi’nden İslam tarihi alanında doktora, Pontifical University San Bonaventura’dan Barış İnşası Yönetimi ve Uluslararası İlişkiler alanında yüksek lisans ve Roma Tor Vergata Üniversitesi’nden Tarih alanında yüksek lisans derecesine sahiptir. İstihbarat analisti ve siyasi risk danışmanı olarak Orta Doğu, Kuzey Afrika, Latin Amerika ve eski Sovyet coğrafyasında çalışma ziyaretleri ve resmi görevler düzenlemiş, özel ve kamu kuruluşlarının karar alma süreçlerine raporlar ve risk değerlendirmeleri yazarak destek olmuştur. Daha önce ASRIE Analytica’yı kurmuş ve yönetmiştir. Jeopolitik, çatışmalar ve cihatçı propaganda üzerine çeşitli akademik makaleler yazmıştır.” Geopolitical del Caucaso Russo” adlı kitapların yazarıdır. Gli interessi del Cremlino e degli attori stranieri nelle dinamiche locali nordcaucasiche (Sandro Teti Editore 2020) ve Storia del Caucaso del Nord tra presenza russa, Islam e terrorismo (Anteo Edizioni 2022) kitaplarının yazarıdır. Ayrıca Conflitto in Ucraina: rischio geopolitico, propaganda jihadista e minaccia per l’Europa (Enigma Edizioni) adlı kitabın ortak yazarıdır.


Dilara Cansın KEÇİALAN
Dilara Cansın KEÇİALAN
Anadolu Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunu olan Dilara Cansın KEÇİALAN, Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı'nda yüksek lisans eğitimini tamamlamıştır. Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi'nde Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi alanında yüksek lisans eğitimini sürdüren Keçialan, ayrıca Atatürk Üniversitesi'nde Yeni Medya ve Gazetecilik bölümünde öğrenim görmektedir. ANKASAM'da Avrasya Araştırma Asistanı olarak görev yapan Keçialan'ın başlıca ilgi alanları Avrasya ve özellikle Orta Asya bölgesidir. İngilizce, Rusça ve az derecede Ukraynaca bilmekte olup Kazakça öğrenmektedir.