Tarih:

Paylaş:

Tatbikat Diplomasisinden Diyalog Arayışlarına Batı-Kuzey Kore İlişkilerinde Çözümsüzlüğün Nedenleri

Benzer İçerikler

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Asya-Pasifik Bölgesi, temel olarak ittifaklar ve kutuplar üzerinden şekillenen bir politik konjonktüre sahiptir. Bu sebeple de bölge, git gide Batılı aktörler ile çok kutupluluk arayışı içerisinde olan Çin ve Kuzey Kore gibi devletler arasında yaşanan güç mücadelesinin cereyan ettiği bir jeopolitik satranç tahtası halini almaktadır. Nitekim her ne kadar diplomasi yollarını kapamış bir aktör olarak yalnızca eylemler, sert söylemler ve tatbikatlarla nüfuz gösterse de Kuzey Kore, söz konusu rekabette önemli bir yer tutmaktadır. Zira Batı’nın bölgedeki hamleleri incelendiğinde, Pyongyang’ı hesaba katmadan yapılan değerlendirmelerin eksik bir okuma olacağı söylenebilir.

Kuşkusuz Kuzey Kore, büyük bir nükleer güçtür. Son dönemde artan füze denemeleri,[1] nükleer silahlarını ve kapasitelerini arttırma kararı[2] ve kendini bir nükleer güç olarak ilan eden yasayı kabul etmesi[3] gibi gelişmeler nedeniyle Pyongyang yönetimi, bölge devletlerinin güvenlik endişeleri azami seviyeye çıkarmaktadır. Bu da Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) liderliğindeki aktörleri müşterek tehdit algısı etrafında konsolide etmektedir. Fakat birlikteliği artan ve bölgedeki nüfuzunu güçlendiren ülkelerin eylemleri, söylemleri ve tatbikatları, Kuzey Kore’yi caydırmamaktadır. Aksine söz konusu birliktelik, Pyongyang’ın daha proaktif bir dış politika izlemesine ve provoke olmasına yol açmaktadır.

Bu noktada incelenebilecek ilk husus, Kuzey Kore’nin ABD ve müttefiklerinin Asya-Pasifik Bölgesi’ndeki tatbikatlarını, mevcut statükoyu “kırmızı çizgiye” doğru yaklaştıran eylemler olarak değerlendirmesidir. Nitekim Pyongyang, Washington ile Seul’un işbirliğinde düzenlenen askeri tatbikatlara sert bir söylemle karşı çıkmış, bu faaliyetlerin Asya-Pasifik Bölgesi’ni “dev bir savaş cephaneliğine” dönüştürdüğünü iddia etmiştir.[4]

Kuzey Kore hem revizyonist tutumu hem Batı, ABD ve Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütü (NATO) karşıtlığı hem de yükselen ve büyüyen nükleer gücüyle Asya-Pasifik Bölgesi’nin güvenlik mimarisinde önemli bir kırılma yaratabilir. Ancak söz konusu durum, bölge başkentlerini genel olarak Batı’ya ve özel anlam da ise ABD’ye yönlendirmektedir.

Pyongyang’da herhangi bir caydırıcılık yaratmayan bu tatbikatlar, Kuzey Kore’nin söylemlerini ve eylemlerini sertleştirmekte; haliyle bölgede önü alınamaz bir güvenlik ikilemi meydana gelmektedir. Dahası git gide artan gerilim de devletlerin güvenlik endişelerini derinleştirmektedir.

Tüm bu sebeplerden ötürü bölgenin güvenlik denkleminin daha da kırılganlaşacağı ve kısa vadede bahsi geçen tabloda herhangi bir düzelme yaşanmayacağı öne sürülebilir.  Aynı zamanda Kuzey Kore’nin tehditvari söylemleri de Batı’da caydırıcılık yaratmamakta ve provakatif bir dönüt bulmaktadır.

İncelenecek ikinci husus da ABD’nin nükleer silahlardan arınma konusundaki müzakere fikrini, Kuzey Kore’nin sert bir dille reddetmesidir. Bu kapsamda Washington’un Pyongyang’a Covid-19 salgını kapsamında insani yardım önerdiği de bilinmektedir. Ancak Pyongyang yönetimi, bu yardım teklifini de geri çevirmiştir. Kuzey Kore, mevzubahis girişimleri “utanmaz bir zaman kazanma girişimi” şeklide nitelendirmiştir. Ayrıca Pyongyang, reddetme gerekçesini ABD’nin “düşmanca tavrı ve eylemleri” olarak açıklamıştır. [5] Bu da Kuzey Kore’nin diyalog kapısını kapattığı ve meselenin diplomatik yollarla çözülemeyeceği şeklinde yorumlanabilir.

Sonuç olarak Asya-Pasifik Bölgesi’ndeki güvenlik denkleminin git gide kırılganlaştığı ve bunda da Kuzey Kore’nin belirleyici bir rol oynadığı söylenebilir. Batı ise bu güvenliksizleşmenin sonlandırılmasına yönelik çeşitli adımlar atmaktadır. Lakin bu noktada denenen yöntemlerden biri olan askeri tatbikatların beklenen caydırıcılığı yaratmadığı ve Pyongyang’ı provoke ettiği açıkça görülmektedir. İkinci seçenek olarak değerlendirilen diyalog çağrıları da Kuzey Kore tarafından net bir dille reddedilmektedir. Bu yüzden de bölgedeki güvenlik sorunlarının devam edeceği ifade edilebilir.


[1] “North Korea: What We Can Expect From Kim Jong-un in 2023”, BBC News, https://www.bbc.com/news/world-asia-64123657J, (Erişim Tarihi: 03.02.2023).

[2] “North Korea Plans to Expand Nuclear Arsenal”, Arms Control Association, https://www.armscontrol.org/act/2023-01/news/north-korea-plans-expand-nuclear-arsenal, (Erişim Tarihi: 03.02.2023).

[3] “North Korea Declares Itself a Nuclear Weapons State”, BBC News, https://www.bbc.com/news/world-asia-62845958, (Erişim Tarihi: 03.02.2023).

[4] “N Korea Says US Drills Pushing Stiuation to “Extreme Red-Line”, Al Jazeera, https://www.aljazeera.com/news/2023/2/2/n-korea-says-us-drills-pushing-situation-to-extreme-red-line, (Erişim Tarihi: 03.02.2023).

[5] “North Korea Rejects Talks With US, Citing ‘Hostile Policy’, Voice of America News, https://www.voanews.com/a/north-korea-rejects-talks-with-us-citing-hostile-policy-/6944347.html, (Erişim Tarihi: 03.02.2023).

Zeki Talustan GÜLTEN
Zeki Talustan Gülten, 2021 yılında Yalova Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden “Amerikan Dış Politikası” başlıklı bitirme teziyle ve 2023 yılında da Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Dış Ticaret bölümünden mezun olmuştur. Halihazırda Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda Tezli Yüksek Lisans öğrenimine devam eden Gülten, lisans eğitimi esnasında Erasmus+ programı çerçevesinde Lodz Üniversitesi Uluslararası ve Politik Çalışmalar Fakültesi’nde bir dönem boyunca öğrenci olarak bulunmuştur. ANKASAM’da Asya-Pasifik Araştırma Asistanı olarak çalışan Gülten’in başlıca ilgi alanları; Amerikan Dış Politikası, Asya-Pasifik ve Uluslararası Hukuk’tur. Gülten, iyi derecede İngilizce bilmektedir.