Tarih:

Paylaş:

Türkiye-Kazakistan İlişkilerinin Stratejik Boyutu

Benzer İçerikler

“Stratejik Ortaklık”, son dönemlerde sıkça kullanılan bir kavramdır. Nitekim devletlerin stratejik ortak olarak adlandırdıkları ülkelerin sayısı da hızla artmaktadır. Ancak stratejik ortaklık terimi üzerinden tanımlanan ilişkilerin öngörülmeyen yönlere savurulduğu örnekler de bulunmaktadır. Örneğin Türkiye’nin stratejik ortağı olan Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Ankara’yı kaybetmeyi göze alan tutumu, Türkiye’nin ABD’ye bakışını değiştirmiştir. Bu durum, kavramın uluslararası ilişkiler teorisyenleri ve uzmanları tarafından sorgulanmasına ve eleştirilmesine sebep olan bir durumdur. Bu bağlamda Türkiye’nin diğer ülkelerle imzaladığı stratejik ortaklık anlaşmalarının incelenmesi, Ankara’nın stratejik ortak tanımlamasının ve stratejik ortaklık ilişkilerinin anlaşılabilmesi için önemli bir araştırma alanını oluşturmaktadır. Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM) uzmanlarından Dr. Dinmuhammed Ametbek de yazmış olduğu bu raporda, Türkiye ile Kazakistan arasındaki stratejik ortaklık ilişkisini tartışmaya açarak hem Türkiye’nin stratejik ortak tanımlayışının anlaşılmasını sağlamış hem de Türkiye-Kazakistan ilişkilerini Türk Dünyası üzerinden ele almıştır.

Dr. Ametbek tarafından kaleme alınan bu raporda, Türkiye ve Kazakistan’ın stratejik önemi vurgulanmış ve bunun yanı sıra, Türkler ve Kazakların birbirlerini dost ve kardeş olarak gördükleri jeokültür kavramı üzerinden açıklanmıştır. Yazar, Türkiye ile Kazakistan arasındaki jeokültürel bağlar sayesinde, taraflar arasındaki stratejik ortaklık ilişkisinin kolaylaştığını ve güçlendiğini ortaya koymuştur. Ankara ile Astana arasındaki dostane ilişkilerin stratejik ortaklık terimiyle tanımlanması 2009 yılına uzanmaktadır. Zira Türkiye ile Kazakistan arasındaki ilişkilerde, diplomatik ilişkilerin tesis edildiği 1991 yılından beri sorun yaşanmamış ve zaman ilerledikçe ilişkiler derinlik kazanmıştır.

Kazakistan, Türk Dünyası’nın Aksakalı Nursultan Nazarbayev’in önderliğinde bölgenin en istikrarlı ve en hızlı gelişen ülkesi konumundadır. Dış politika bağlamında Türkiye ve Kazakistan’ın yaklaşımlarının örtüştüğü en önemli noktayı ise barış yanlısı siyaset anlayışı oluşturmaktadır. Çünkü Türkiye’nin kurucu lideri Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” şeklindeki dış politika söylemi ile Kazakistan’ın kurucu lideri Nursultan Nazarbayev’in “çok yönlü dış politika” anlayışı ciddi benzerlikler içermektedir. Dolayısıyla Türkiye ve Kazakistan’ın özelde Türk-İslam Dünyası’nda ve genelde de Avrasya’da barış ve güvenliği sağlayacak başlıca aktörler olarak algılandıkları öne sürülebilir.