Tarih:

Paylaş:

AB ve Rusya İkilemindeki Sırbistan’ın Dış Politikası Nasıl Şekillenecek?

Benzer İçerikler

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

24 Şubat 2022 tarihinde Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesiyle birlikte zor durumda kalan ülkelerden biri de Sırbistan olmuştur. Zira Sırbistan, bir yandan Avrupa Birliği’ne (AB) üye olmaya çalışırken; diğer taraftan da tarihsel ve dini açıdan özel ilişkilerinin olduğu Rusya’yla münasebetlerini olumlu bir şekilde devam ettirmek istemektedir.

Her ne kadar Sırbistan, resmi olarak AB’ye aday statüsünde bulunsa da birliğe katılma olasılığı düşük görünmektedir. Belgrad’ın Brüksel’le uyum içinde bir politika izlediğini söylemek pek de mümkün değildir. Sırbistan’ın izlediği dış politikanın AB eksenli olmaktan ziyade; çok yönlü bir yaklaşımı barındırdığı söylenebilir. Belgrad yönetimi, devlet politikası olarak “askeri tarafsızlık” doktrinini benimsemektedir.

Bahsi geçen savaşın Sırbistan’ın AB’yle olan münasebetlerinde bir dönüm noktası olduğu söylenebilir. Zira Belgrad, Rusya-Ukrayna Savaşı’na kadar Moskova ile Brüksel arasında bir denge politikası uygulamıştır. Ukrayna’daki savaşın ardından Brüksel, Belgrad’ın Moskova’ya yönelik yaptırımlara katılmasını istemiş; fakat Sırbistan Cumhurbaşkanı Alexander Vucic bunu kabul etmemiştir. Dolayısıyla savaş, Sırbistan’ın artık Rusya ile Batı arasında denge politikası uygulamasının ne kadar zor olduğunu göstermiştir.

Tüm bunlara Kosova ile Sırbistan arasında yaşanan “plaka krizi” de eklenince Belgrad’ın Moskova’ya daha da yanaşması “kaçınılmaz” olmuştur. Zira Sırbistan’ın Kosova Sorunu noktasında en güvendiği ülke Rusya’dır. Öyle ki; Rusya, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) beş daimî üyesinden biridir. Söz konusu durum, Kosova’nın Birleşmiş Milletler’e (BM) üye olmasını engellemektedir. Moskova, bahsi geçen sorunda geleneksel müttefikinin hassasiyetini dikkate alarak Priştine’yi tanımamakta ve Sırbistan’ın bu yoldaki çabalarının karşısında yer almamaktadır. Bu meselede Sırbistan’ın Rusya’ya bağımlı olduğu vurgulanmalıdır.

Tahmin edileceği üzere Sırbistan için Rusya, özellikle de Kosova Sorunu açısından “vazgeçilmez” bir ortaktır. Bir diğer ifadeyle Sırbistan’ın Rusya’yla ilişkilerini koparması ya da Moskova’ya yaptırım uygulaması, Kosova Sorunu’nun Belgrad aleyhine çözülmesinin tescili anlamına gelecektir. Bu sebeple Sırbistan’ın Rusya’ya karşı Batı yaptırımlarına katılması son derece zor görünmektedir. 

24 Eylül 2022 tarihinde; yani Priştine ile Belgrad arasında gerilimin yaşandığı sırada Sırbistan, Rusya’yla dış politika konusunda karşılıklı “istişareler” içeren bir anlaşma imzalamıştır.[1] Söz konusu anlaşma, AB aday statüsünde bulunan Sırbistan’ın bloktan ağır eleştiriler almasına neden olmuştur. Dolayısıyla Belgrad ile Priştine arasındaki gerginliğin arttığı bir konjonktürde Sırbistan’ın izlediği dış politikada Moskova’nın Brüksel’e göre ağırlığının daha da arttığı söylenebilir.

Üstelik 26 Ekim 2022 tarihinde Sırbistan’da oluşturulan yeni kabinede Rusya’yla ilişkilere ihtiyatla yaklaşan Madencilik ve Enerji Bakanı Zorana Mihajlovic yer almamıştır. Belgrad’ın Batı yanlısı bir siyaset yürütmesini savunan Mihajlovic, kabine değişikliğinin ardından “Batı’dan yana olan bir Sırbistan için her zaman savaşacağını” söylemiştir.[2]

Ayrıca Mihajlovic’in yeni kabinede yer almamasının önemli nedenlerinden birinin de Belgrad’ın Rusya’ya yaptırım uygulaması gerektiği yönündeki açıklamaları olduğu ifade edilebilir. Bu durum, Belgrad’da Batı’yla entegrasyon politikasını savunanların mevzi kaybettikleri şeklinde yorumlanabilir.

Dahası Sırbistan’daki yeni kabinede Batı yanlısı görüşleriyle bilinen bir siyasetçinin yer almayacak olmasının Brüksel’de hoşnutsuzluk yaratacağı öne sürülebilir. Dolayısıyla Sırbistan’da Batı’yla ve AB’yle uyum içinde siyaset yürütmek isteyen politikacıların mevcut hükümette etkinliklerinin azaldığı öne sürülebilir. Bahse konu olan durum, Belgrad’ın izlediği dış politikada Brüksel’den ziyade Moskova’nın ağırlık kazandığı anlamına gelmektedir.

Sırbistan’ın Rusya’ya yönelik yaptırımlara katılmama kararı, AB içinde büyük tepkilere neden olmaktadır. Bu sebeple Almanya, 1 Kasım 2022 tarihinde Sırbistan’ın Brüksel ile Moskova arasında bir seçim yapması gerektiğine dikkat çekmiştir.[3] Lakin Sırbistan’ın Rusya’ya Kosova Sorunu hasebiyle bir ölçüde bağımlı olduğu unutulmamalıdır. Tüm bunlar düşünüldüğünde Sırbistan, AB’ye üye olmak istiyorsa birtakım tavizler vermek zorunda kalacaktır. Dolayısıyla Belgrad’ın ilerleyen süreçte bir tercih yapmak zorunda kalacağı öngörülebilir.

Sırbistan Cumhurbaşkanı Vucic, 15 Kasım 2022 tarihinde Rus-Sırp kardeşliğini övmüş ve Belgrad’ın Moskova’yla kardeşçe olan ilişkilerinin yok edilemeyeceğini belirtmiştir.[4] Vucic’in bu ifadelerde bulunması, son zamanlarda Kosova Sorunu’na ilişkin yaşanan gelişmelerden kaynaklanmaktadır. Kosova Sorunu, Sırbistan dış politikasında ağırlık kazandıkça, Moskova’nın da Belgrad üzerindeki etkisi de artmaktadır. Bu bağlamda Vucic’in söz konusu ifadeleri bir sürpriz olarak nitelendirilmemelidir.

Tüm bunlarla birlikte Batılı güçlerin Kosova’ya yönelik yaklaşımlarının da üzerinde durulması gerekmektedir. Kosova’nın ülkenin kuzeyinde yaşayan Sırpların Priştine tarafından çıkarılan araç plakalarına sahip olması konusundaki ısrarı, AB ve Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Kosova’ya yönelik baskılarını arttırmasına yol açmıştır. Zira AB ve ABD, söz konusu anlaşmazlığın donmuş çatışma bölgelerinin yeniden aktif hale gelmesine yol açmasından endişe duymaktadır. AB ve ABD’nin Kosova üzerinde baskı uygulamalarının temel nedeni de budur. Brüksel ve Washington, mevcut konjonktürde ağırlıklarını Rusya-Ukrayna Savaşı’na yöneltmişlerdir. Bu yüzden de donmuş bir çatışma bölgesinde yaşanacak yeni çatışmalar, AB ve ABD’nin ilgi odağının dağılmasına neden olacaktır. Ayrıca Brüksel ve Washington, Moskova’nın ilerleyen süreçte soruna dahil olabilme ihtimalinden de endişe duymaktadır. Bu sebeple krizin tırmanmasını önlemeye çalışmaktadır.

Sonuç olarak Kosova Sorunu’na ilişkin yaşanan gelişmelerden ötürü Sırbistan’ın dış politika noktasında Rusya’yla daha fazla yakınlaştığı görülmektedir. Üstelik bu eğilimin devam edeceği yönünde tahminde bulunmak da mümkündür. Bu ise AB’ye aday konumunda bulunan Belgrad’ın Brüksel’le ilişkilerinin gerginleşeceğine işaret etmektedir.


[1] “EU Candidate Serbia and Russia Sign Foreign Policy Agreement”, Associated Press, https://apnews.com/article/russia-ukraine-united-nations-general-assembly-foreign-policy-moscow-serbia-c63b0ca1271dd5b2ee3008bdcbb7de23, (Erişim Tarihi:16.11.2022).

[2] “Sacked Minister Vows to Fight For Serbia in The West”, BNE Intellinews, https://www.intellinews.com/sacked-minister-vows-to-fight-for-serbia-in-the-west-260223/, (Erişim Tarihi:16.11.2022).

[3] “Germany Tells Serbia: You Have to Choose Between EU and Russia”, Reuters, https://www.reuters.com/world/europe/germany-tells-serbia-you-have-choose-between-eu-russia-2022-11-01/, (Erişim Tarihi:16.11.2022).

[4] Alice Taylor, “Vučić Touts Russian-Serbian Brotherhood as Regional Tensions Rise”, Euractiv,    https://www.euractiv.com/section/politics/news/vucic-touts-russian-serbian-brotherhood-as-regional-tensions-rise/, (Erişim Tarihi:16.11.2022).

Cemal Ege ÖZKAN
Cemal Ege ÖZKAN
Cemal Ege Özkan, 2019 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü’nden mezun olmuştur. Yüksek lisans derecesini, 2022 senesinde aynı üniversitenin Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Anabilim Dalı’nda hazırladığı “Türk Siyasi Hayatında Selim Rauf Sarper ve Faaliyetleri” başlıklı teziyle almıştır. Hâlihazırda aynı enstitüde doktora eğitimine devam etmektedir. 2020-2021 yılları arasında Türk Tarih Kurumu Yüksek Lisans Bursiyeri olan Özkan, iyi derecede İngilizce bilmektedir.