Analiz

Netanyahu’ya Uluslararası Tepkiler: Diplomatik Yalnızlık mı, Stratejik Direniş mi?

Gazze’deki sivil kayıplar, İsrail’in müttefikleriyle ilişkilerinde ciddi kırılmalara yol açmıştır.
Netanyahu, Batılı liderleri Hamas’ı cesaretlendirmekle suçlayarak uluslararası eleştirileri reddetmiştir.
UCM’nin Netanyahu hakkında tutuklama emri çıkarması, İsrail’in diplomatik yalnızlığını derinleştirmiştir.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

2023 yılının sonlarından itibaren Gazze Şeridi’nde yaşanan çatışmalar, dünya kamuoyunun dikkatini yeniden İsrail-Filistin Sorunu’na çekmiştir. 7 Ekim 2023 tarihinde Hamas’ın saldırıları sonrası İsrail’in başlattığı geniş çaplı askeri operasyonlar, hem sivillerin yoğun olarak hedef alınması hem de altyapının büyük ölçüde tahrip edilmesi nedeniyle ciddi uluslararası eleştirilere neden olmuştur. Özellikle Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, İngiltere Başbakanı Keir Starmer ve Kanada Başbakanı Mark Carney gibi Batılı liderler, İsrail’in Gazze’deki askeri müdahalesini kamuoyu önünde sert bir dille eleştirmiştir.[1]

Bu eleştirilerin ardından İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, adı geçen liderleri “Hamas’ı cesaretlendirmek” ve “tarihin yanlış tarafında olmakla” suçlamıştır. Netanyahu, bu liderlerin tutumunun yalnızca İsrail’in güvenliğini tehlikeye atmadığını, aynı zamanda Hamas gibi radikal örgütleri moral olarak desteklediğini iddia etmiştir.[2]

Netanyahu’nun bu tür açıklamaları, bir yandan İsrail kamuoyuna “Batı bizi anlamıyor, yalnızız ama haklıyız” mesajı verirken, öte yandan uluslararası topluma yönelik “İsrail’e yönelik eleştiriler terörün yanında saf tutmaktır” şeklinde sert bir söylemi yaygınlaştırmayı amaçlamaktadır. Bu çerçevede Netanyahu’nun suçlamaları basit bir siyasi polemik değil; uluslararası hukuktan iç kamuoyuna, jeopolitik güç dengelerinden diplomatik hesaplara kadar uzanan geniş bir stratejik arka plana sahiptir.

İsrail’in Gazze’ye yönelik operasyonları, bölgedeki insani krizi derinleştirmiştir. Gazze Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre, Mayıs 2025 itibarıyla İsrail’in operasyonlarında hayatını kaybeden Filistinli sayısı 61.709’a ulaşmıştır. Bu ölümlerin yaklaşık %28’ini çocuklar oluşturmaktadır. Ayrıca 14.222 kişinin enkaz altında kayıp olduğu ve ölü sayısının artabileceği belirtilmektedir. Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası kuruluşlar, Gazze’deki sağlık sisteminin çökme noktasına geldiğini ve temel ihtiyaçlara erişimin kısıtlandığını rapor etmektedir. Bu durum, uluslararası toplumun İsrail’e yönelik eleştirilerini artırmaktadır.

Fransa, İngiltere ve Kanada liderleri, ortak bir açıklama yaparak İsrail’in Gazze’deki askeri operasyonlarını “aşırı” ve “insani açıdan kabul edilemez” olarak nitelendirmişlerdir.[3] Ayrıca İsrail Hükümeti’ne askeri operasyonları durdurma ve Gazze’ye insani yardımın engelsiz bir şekilde ulaştırılmasını sağlama çağrısında bulunmuşlardır. Bu açıklamada, “İsrail Hükümeti’nin sivillere yönelik temel insani yardımı reddetmesi kabul edilemez ve Uluslararası İnsani Hukuk’u ihlal etme riski taşımaktadır” ifadelerine yer verilmiştir. Liderler, Netanyahu’nun özellikle insani yardım konusunda rotasını değiştirmemesi halinde “somut adımlar” atacakları uyarısında bulunmuşlardır.

Bu açıklamalar, İsrail ile Batılı müttefikleri arasındaki diplomatik ilişkilerde gerilime neden olmuştur. Birleşik Krallık, İsrail’le serbest ticaret anlaşması müzakerelerini askıya almış ve Avrupa Birliği, İsrail’le mevcut ticaret anlaşmasını gözden geçirme kararı almıştır. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres ise Gazze’deki durumu “muhtemelen çatışmanın en acımasız aşaması” olarak tanımlamış ve İsrail’in sınırlı insani yardım erişimini eleştirmiştir. Bu gelişmeler, İsrail’in dış politikasında yalnızlaşma riskini artırmıştır.

Birleşik Krallık, Fransa ve Kanada’daki medya organları, İsrail’in Gazze’deki askeri operasyonlarını ve sivillere yönelik saldırılarını sert bir şekilde eleştirmiştir. Örneğin, The Guardian, İsrail’in Gazze’deki eylemlerini “insani felaket” olarak nitelendirmiş ve uluslararası toplumun daha güçlü bir tepki göstermesi gerektiğini vurgulamıştır.[4]

Bu gelişmelerden sonra İsrail, sert tepkiler vermiş ve diplomatik hamleler yapmıştır. Örneğin Netanyahu, Washington’da iki İsrailli büyükelçilik çalışanının öldürülmesinin ardından, Batılı liderlerin açıklamalarının antisemitizmi körüklediğini ve bu tür saldırılara zemin hazırladığını öne sürmüştür. Netanyahu’nun uluslararası eleştirilere verdiği sert tepkiler, ülke içinde de çeşitli yankılar uyandırmıştır. Bu durum, İsrail’in iç politikasında ve kamuoyunda farklı görüşlerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. 

Muhalefet partileri, Netanyahu’nun uluslararası eleştirilere karşı takındığı sert tavrın, İsrail’in diplomatik ilişkilerine zarar verdiğini ve ülkenin yalnızlaşmasına neden olduğunu vurgulamaktadır. Ayrıca Gazze’deki sivil kayıpların artmasının İsrail’in uluslararası imajını olumsuz etkilediği vurgulanmıştır. İsrail kamuoyunda, Gazze’deki askeri operasyonlara ve uluslararası eleştirilere karşı farklı görüşler bulunmaktadır. Bazı kesimler, hükümetin güvenlik politikalarını desteklerken, diğerleri sivil kayıpların ve insani krizin artmasından endişe duymaktadır. Sivil toplum kuruluşları ve insan hakları örgütleri, Gazze’deki insani durumun iyileştirilmesi için hükümete çağrıda bulunmaktadır.

Bu gelişmeler, İsrail’in dış politikasında ve iç siyasetinde önemli değişikliklere yol açabilir. Uluslararası toplumun ve özellikle Batılı müttefiklerin İsrail’e yönelik baskıları, Netanyahu Hükümeti’nin politikalarını gözden geçirmesine neden olabilir. Ancak Netanyahu’nun mevcut tutumu ve açıklamaları, bu yönde bir değişikliğin kısa vadede gerçekleşmesini zorlaştırmaktadır.

Sonuç olarak İsrail’in Gazze’ye yönelik askeri operasyonları ve Netanyahu’nun uluslararası eleştirilere verdiği tepkiler, İsrail’in iç ve dış politikasını etkilemektedir. Bu süreçte uluslararası toplumun ve özellikle Batılı liderlerin tutumu, İsrail’in gelecekteki politikalarını şekillendirmede önemli bir rol oynayacaktır.


[1] “Netanyahu accuses leaders of Britain, France and Canada of ‘emboldening Hamas’”, The Guardian, https://www.theguardian.com/world/2025/may/23/netanyahu-accuses-leaders-of-britain-france-and-canada-of-emboldening-hamas, (Erişim Tarihi: 23.05.2025).

[2] “Israel’s Netanyahu Accuses France, Britain, and Canada Leaders of ‘Emboldening’ Hamas: ‘You’re On the Wrong Side of History’”, Time, https://time.com/7288320/israel-netanyahu-accuses-france-britain-canada-leaders-emboldening-hamas/, (Erişim Tarihi: 23.05.2025).

[3] “UK, France, Canada warn of ‘concrete actions’ if Israel doesn’t halt war, boost aid”, Times of Israel, https://www.timesofisrael.com/uk-france-canada-warn-of-concrete-actions-if-israel-doesnt-halt-war-boost-aid/, (Erişim Tarihi:23.05.2025).

[4] “UN chief says Palestinians enduring ‘cruellest phase’ of Gaza conflict – as it happened”, The Guardian, https://www.theguardian.com/world/live/2025/may/23/israel-gaza-war-live-palestine-children-elderly-dying-starvation-aid-benjamin-netanyahu, (Erişim Tarihi:23.05.2025).

Meryem HARAÇ
Meryem HARAÇ
Meryem Haraç, 2024 yılında Nevşehir Hacıbektaş Veli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Haraç’ın başlıca ilgili alanları Avrupa Birliği ve Kıbrıs Sorunu’dur. Haraç, iyi derecede İngilizce ve başlangıç düzeyinde İspanyolca bilmektedir.

Benzer İçerikler