Ortadoğu Sevr’inde “BOP Kürdistanı”nın Sonu!

Paylaş

ABD, Ortadoğu’da vekil güçler üzerinden yürüttüğü savaşı bir bir kaybediyor. Bu anlamda DAEŞ filminde sona gelinirken; son kalesi PYD/YPG/SDG/PKK’yı kaybetmemek için de bizzat devreye girmiş görünüyor. Biraz sonra üzerinde duracağım Türkiye konusundaki kafa karışıklığının altında da bu husus yatıyor.

Çünkü Türkiyesiz bir BOP, neredeyse ABD açısından ham bir hayal olmaya mahkûm! Türkiye’yi şişenin tıpası rolüne ikna edemediği gibi, onu kaybetme riskiyle de ciddi anlamda karşı karşıya. O yüzden masada “ince diplomasi”; sahada ise “kaba güç” politikası yürütmeye çalışıyor. Yani bildiğimiz klasik “havuç ve sopa” ikilisi üzerine inşa edilmiş ABD oyunu bir kez daha devrede…

Fakat burada ABD’yi derin endişeye sevk eden bir başka husus daha var. O da, “BOP Kürdistanı”na karşı bölge Kürtlüğünün gösterdiği refleks ve bu bağlamda bir kez daha İstanbul’dan yana aldığı duruş.

Dolayısıyla ABD, düne kadar Ortadoğu’da yekpareleştirmeye çalıştığı Kürt politikasının iflası ile karşı karşıya. Daha da ötesi, onun hedefi durumuna gelebilir. Yani, selefi İngiltere’nin yaklaşık olarak yüzyıl öncesinde (31 Ağustos 1922) yaşadığı hezimet, pekâlâ onun da başına gelebilir.

İngiltere o dönemde Ankara’yı küçümsemenin bedelini ağır bir şekilde ödemişti. Aynı şekilde benzer bir bedeli ABD de ödeyebilir. O yüzden ikinci bir Derbent Vakası hiç de sürpriz olmaz!

Ve burada Kuzey Irak ve kuzey Suriye’deki Kürt aşiretlerin ortaya koyduğu tercih ve Ankara’ya gönderdikleri bağlılık ve birlik mesajları oldukça önemli bir yere sahip. Kuzey Suriye’deki Kürt Peşmerge güçlerinin PYD/YPG/PKK’ya ve Kuzey Irak’taki Barzani Peşmerge güçlerinin PKK’ya karşı verdiği savaş bunun en somut göstergesi.

Dolayısıyla, Fırat’ın Doğusu ve Batısı bağlamında tek endişe duyan ve buna karşı bir mücadele veren sadece Ankara değil. Başında “evanjelist bir proje devleti” görmek istemeyen Bölge Kürtlüğü de bu mücadelenin içinde aktif bir şekilde yer almaya başlamış durumda. Buna, “İslamsız Kürt Devleti Projesi”ne karşı “Selahaddin Eyyubi Ruhu”nun dönüşü denmesinin altında da bu husus yatıyor.

“İslamsız Kürt Devleti” Projesi Kursaklarında Kalacak!

Bölgedeki terör örgütlerinin uluslararası güç odaklarını arkasına alarak başlattığı saldırıların nihai hedefinin “İkinci İsrail” inşası olduğu artık aşikâr! İçinde İngilizlerin, Almanların, Fransızların, Amerikalıların, Yahudilerin ve hatta Kanadalıların bile yer aldığı “kutsal bir ittifak” ile karşı karşıyayız.

Bu “Evanjelistİttifak”ın temel hedefi, “İslamsız Kürt Devleti” üzerinden İslam’ın son kalesi olan Türkiye’yi bölmek ve parçalamak. Bunun yolu da Türklerin ve Kürtlerin savaştırılmasından geçiyor.

Biliyorlar ki, Kürtleri İslam’dan koparmadan bu iç savaşı başlatabilmeleri mümkün değil. Bunu daha önce de denediler. Sevr’de boylarının ölçüsünü alanlar, BOP’ta da gereken cevabı alacaklardır. Bundan kimsenin endişesi olmasın. “İslamsız Kürt Devleti” projesi kursaklarında kalacak!

Geçmişten günümüze Haçlı seferlerine birlikte karşı koyan Türkler ve Kürtler arasındaki bu güçlü bağ ortadan kaldırılmadıkça bu hedeflerini gerçekleştiremeyeceklerini gayet iyi biliyorlar. Arzu edenler bununla ilgili olarak 24 Eylül 2015’te yine bu köşede kaleme aldığım “İslamsız Kürt Devleti Projesi” yazıma bakabilirler.

Orada bununla ilgili ne tür bir algı operasyonu çekildiğine dikkatleri çekmiş ve özellikle de “Duygusal Kopuş Tezi”nin sistematik bir şekilde işlenmesinin arka planı hususunda bir takım uyarılarda bulunmuştum.

Barzani Üzerinden Türk-Kürt Çatışması Hedefi…

Benzer bir uyarıyı Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesut Barzani’nin son Türkiye ziyareti bağlamında gündeme getirilmeye çalışılan algı operasyonu için de yapmak istiyorum. Zira IKBY Başkanı Barzani’nin son Türkiye ziyareti benzer bir algı operasyonuna malzeme yapılmak isteniliyor.

Temel hedef, bu ziyareti gerçek amacından-öneminden uzaklaştırmak ve Türkiye ile bölge Kürtlüğü arasına nifak tohumları ekmek.

Nitekim soğukkanlı bir değerlendirilme yapıldığında bu ziyaretin amacının her şeyden önce bölgede önümüzdeki süreçte daha da derinleşmesi-genişlemesi beklenen çok daha büyük bir kriz öncesi tarafların ortak pozisyon geliştirme arzusu olduğu görülecektir. Burada çatışma/ayrışma değil, daha güçlü bir birlik arayışı söz konusudur.

Dolayısıyla bu ziyaret, bir kez daha Washington ve Tahran ikilisi tarafından sistematik bir şekilde sıkıştırılan, başta PKK terör örgütü olmak üzere, bölgede adına “milis” adı verilen güçlerce saldırıya uğrayan Barzani, daha doğrusu bölge Kürtlüğü açısından en güvenilir limanın Ankara olduğunu göstermektedir.

“Genişletilmiş Kuvayi  Milliye Ruhu”nun Dönüşü…

Milli Mücadele Dönemin’nde Sevr’e, İstanbul’un işgalden kurtarılması ve tekrar güçlü bir şekilde dünya sahnesine dönmesi için Ankara ile birlikte cevap veren Kuzey Irak ve kuzey Suriye’deki iradenin bir kez daha işbaşında olduğu görülmektedir. Siz buna “Genişletilmiş Kuvayi Milliye Ruhu”nun dönüşü de diyebilirsiniz.

Burada esas meselenin “BOP Kürdistanı” olduğu, daha somut bir ifadeyle Sykes-Picot düzeni sonrasına nur topu gibi bırakılan “Ortadoğu Sevr’i” olduğu artık aşikâr. Herkes bunun farkında.

Bu bağlamda Türkiye’ye dayatılan Sevr’i sadece Anadolu ile sınırlı tutanlar en başından beri yanılıyorlar. Birinci Dünya Savaşı’nın akabinde İstanbul’a dayatılan Sevr, aslında Osmanlı Coğrafyasına yönelik en büyük yıkım projesiydi.

Bundan dolayı Anadolu’da başlatılan Milli Mücadele tüm İslam dünyasının ortak savaşına dönüştü ve dünyanın her bir yerinden Müslümanlar Haçlının o son savaşında ellerindeki tüm imkânları seferber ettiler. Türkistan Hanlıklarından Hindistan Müslümanlarına, Kuzey Afrika’dan Libyalı Mücahid Şeyh AhmedSunusi’den Kürt Şeyhi Mahmut Berzenci’ye kadar…

Ve görüldüğü kadarıyla o ruh, bir kez daha işbaşı yapmış durumda. Ondan dolayı başarılı olamayacaklar.

Kaybedecekler. Kaybetmeye mahkûmlar!

Prof. Dr. Mehmet Seyfettin EROL
Prof. Dr. Mehmet Seyfettin EROL
1969 Dörtyol-Hatay doğumlu olan Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol, Boğaziçi Üniversitesi (BÜ) Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden 1993 yılında mezun oldu. BÜ’de 1995 yılında Yüksek Lisans çalışmasını tamamlayan Erol, aynı yıl BÜ’de doktora programına kabul edildi. Ankara Üniversitesi’nde doktorasını 2005’de tamamlayan Erol, 2009 yılında “Uluslararası İlişkiler” alanında doçent ve 2014 yılında da Profesörlük unvanlarını aldı. 2000-2006 tarihleri arasında Avrasya Stratejik Araştırmaları Merkezi (ASAM)’nde görev yapan Erol, ASAM’ın Genel Koordinatörlük görevini de bir dönemliğine yürütmüştür. 2009 yılında Stratejik Düşünce Enstitüsü’nün (SDE) Kurucu Başkanlığı ve Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerinde bulundu. Uluslararası Strateji ve Güvenlik Araştırmaları Merkezi (USGAM)’nin de kurucu başkanı olan Prof. Erol, Yeni Türkiye Stratejik Araştırmalar Merkezi (YTSAM) Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Başkanlığını da yürütmektedir. Prof. Erol, Gazi Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Merkezi (GAZİSAM) Müdürlüğü görevinde de bulunmuştur. 2007 yılında Türk Dünyası Yazarlar ve Sanatçılar Vakfı (TÜRKSAV) “Türk Dünyası Hizmet Ödülü”nü alan Prof. Erol, akademik anlamdaki çalışmaları ve medyadaki faaliyetlerinden dolayı çok sayıda ödüle layık görülmüştür. Bunlardan bazıları şu şekilde sıralanabilir: 2013 yılında Çağdaş Demokratlar Birliği Derneği tarafından “Yılın Yazılı Medya Ödülü”, 2015 yılında “APM 10. Yıl Hizmet Ödülü”, Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) tarafından “2015 Yılın Basın-Fikir Ödülü”, Anadolu Köy Korucuları ve Şehit Aileleri “2016 Gönül Elçileri Medya Onur Ödülü”, Yörük Türkmen Federasyonları tarafından verilen “2016 Türkiye Onur Ödülü”. Prof. Erol’un 15 kitap çalışması bulunmaktadır. Bunlardan bazılarının isimleri şu şekildedir: “Hayalden Gerçeğe Türk Birleşik Devletleri”, “Türkiye-AB İlişkileri: Dış Politika ve İç Yapı Sorunsalları”, “Avrasya’da Yeni Büyük Oyun”, “Türk Dış Politikasında Strateji Arayışları”, “Türk Dış Politikasında Güvenlik Arayışları”, “Türkiye Cumhuriyeti-Rusya Federasyonu İlişkileri”, “Sıcak Barışın Soğuk Örgütü Yeni NATO”, “Dış Politika Analizinde Teorik Yaklaşımlar: Türk Dış Politikası Örneği”, “Krizler ve Kriz Yönetimi: Aktörler ve Örnek Olaylar”, “Kazakistan” ve “Uluslararası İlişkilerde Güncel Sorunlar”. 2002’den bu yana TRT Türkiye’nin sesi ve TRT Radyo 1 (Ankara Radyosu) “Avrasya Gündemi”, “Stratejik Bakış”, “Küresel Bakış”, “Analiz”, “Dosya”, “Haber Masası”, “Gündemin Öteki Yüzü” gibi radyo programlarını gerçekleştirmiş olan Prof. Erol, TRT INT televizyonunda 2004-2007 yılları arasında “Arayış”, 2007-2010 yılları arasında Kanal A televizyonunda “Sınır Ötesi” ve 2020-2021’de de BBN TÜRK televizyonunda “Dış Politika Gündemi” programlarını yapmıştır. 2012-2018 yılları arasında Millî Gazete’de “Arayış” adlı köşesinde dış politika yazıları yayımlanan Prof. Erol’un ulusal-uluslararası medyada çok sayıda televizyon, radyo, gazete, haber siteleri ve dergide uzmanlığı dahilinde görüşlerine de başvurulmaktadır. 2006-2018 yılları arasında Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde ve Ankara Üniversitesi Latin Amerika Araştırmaları Merkezi’nde (LAMER) de dersler veren Prof. Erol, 2018’den bu yana Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde öğretim üyesi olarak akademik kariyerini devam ettirmektedir. Prof. Erol, 2006 yılından itibaren Ufuk Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde de dersler vermiştir. Prof. Erol’un başlıca ilgi ve uzmanlık alanları ve bu kapsamda lisans, master ve doktora seviyesinde verdiği derslerin başlıcaları şu şekilde sıralanabilir: “Jeopolitik”, “Güvenlik”, “İstihbarat”, “Kriz Yönetimi”, “Uluslararası İlişkilerde Güncel Sorunlar”, “Türk Dış Politikası”, “Rus Dış Politikası”, “ABD Dış Politikası”, “Orta Asya ve Güney Asya”. Çok sayıda dergi ve gazetede yazıları-değerlendirmeleri yayımlanan Prof. Erol’un; “Avrasya Dosyası”, “Stratejik Analiz”, “Stratejik Düşünce”, “Gazi Bölgesel Çalışmalar”, “The Journal of SSPS”, “Karadeniz Araştırmaları gibi” akademik dergilerde editörlük faaliyetlerinde bulunan Prof. Erol, “Bölgesel Araştırmalar”, “Uluslararası Kriz ve Siyaset Araştırmaları”, “Gazi Akademik Bakış”, “Ege Üniversitesi Türk Dünyası İncelemeleri”, “Ankara Uluslararası Sosyal Bilimler”, “Demokrasi Platformu” dergilerinin editörlüklerini hali hazırda yürütmekte, editör kurullarında yer almaktadır. 2016’dan bu yana Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM) Kurucu Başkanı olarak çalışmalarını devam ettiren Prof. Erol, evli ve üç çocuk babasıdır.

Benzer İçerikler