Rusya’ya Yönelik Yaptırımlar Ne Kadar Etkili? Ne Kadar Sürdürülebilir?

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Yaptırımlar, genel olarak devletlerin caydırıcılık maksadıyla başvurdukları dış politika unsurlarındandır. Bu yaptırımların temelini de çoğunlukla ekonomik mahiyete sahip kararlar oluşturmaktadır. Yaptırımların kullanılmasındaki temel sav, ülkelerin karar alma mekanizmaları üzerinde baskı kurulmasıdır. Fakat her zaman işler planlandığı gibi gitmemektedir. Rusya’ya uygulanan yaptırımlar da bunun güncel örneklerindendir.

Ukrayna Savaşı hasebiyle Amerika Birleşik Devletleri (ABD) başta olmak üzere Batılı devletler tarafından Rusya’ya birçok yaptırım uygulanmaktadır. Bu nedenle Rusya ekonomisi olumsuz etkilenmiş, ruble dolar karşısında önemli bir düşüş yaşamış[1] ve binden fazla şirket Rus pazarından çekilmiştir.[2] Ancak buna rağmen Rus Ordusu, Ukrayna’dan çekilmemiştir. Dahası Rusya, yaptırım baskısına rağmen Ukrayna’nın Luhansk, Donetsk, Herson ve Zaporijya bölgelerini uluslararası hukuka aykırı bir şekilde ilhak etmiştir.[3] Bu da Rusya’nın yaptırımlar karşısında geri adım atmadığını göstermesi bakımından oldukça önemlidir.

Yaptırımlar, her ne kadar devletlerin karar alma mekanizmalarını etkilemek için kullanılsa da bu yaptırımların etkisi, hedef alınan aktörün politikalarını belirlerken dikkate aldığı değişkenlere bağlıdır. Bu değişkenler, genellikle ekonomi, güvenlik, kamuoyu desteği ve politik hedeflerle ilişkilidir. Bunların yanı sıra ülkeler arasındaki güç dinamikleri de oldukça kritiktir. Yani bir devletin yaptırım uygulayabilme kuvveti kadar diğer aktörün yaptırımlarla mücadele edebilme kabiliyeti de mühimdir.

Tüm bunlara ek olarak Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, yirmi üç senelik iktidarına rağmen hala anketlerde %70-%80’lik oy oranlarına ulaşabilmektedir.[4] Aynı zamanda ülke içerisinde Ukrayna Savaşı’nı destekleyenlerin de %60 civarında olduğu belirtilmektedir.[5] Bu ise son derece yüksek bir destektir. Kuşkusuz Kremlin’in özgüvenini de arttırmaktadır.

Avrupa’nın Rus doğalgazına bağımlılığı ve çok devletli sistemi de kırılganlık yaratmakta ve yaptırımların süresiz olarak uygulanabilirliği noktasındaki şüpheleri arttırmaktadır. Bilindiği gibi Avrupa ülkeleri, doğalgazının yaklaşık %40’ını Rusya’dan ithal etmektedir ve Gazprom’un arzı kısması, Avrupalı devletlerin ekonomisini olumsuz etkilemektedir. Nitekim 2022 yılının Temmuz ayında Avrupalı devlet başkanları, doğalgaz kullanımını %15 oranında azaltma kararı almıştır.[6] Uzun vadede Avrupa devletleri, yeni doğalgaz terminalleri inşa ederek yeni tedarikçilerle yeni doğalgaz anlaşmaları imzalayabilirler. Fakat bu, oldukça uzun zaman alacaktır. Kısa vadede ise ekonomik durgunluk kaçınılmaz gözükmektedir.

Anlaşılacağı üzere, savaşın ve yaptırımların uzun sürmesi konusunda tartışmalar vardır. Zira Avrupalı aktörlerin buna ne kadar dayanabileceği merak konusudur. Ayrıca buğday ve tahıl arzının büyük çoğunluğunun da Rusya ve Ukrayna’dan sağlandığı bilinmektedir. Yani küresel gıda tedarikinde Rusya’nın yadsınamayacak bir rolü vardır. Zaten birçok ülkede yükselen enerji fiyatlarından ötürü protestolar düzenlenmektedir. Yani yaptırım uygulayan hükümetler, ciddi bir kamuoyu baskısıyla karşı karşıya kalabilir. Bunun işaretleri mevcuttur. Bahsi geçen hususlar ise Kremlin’in geri adım atmaktan uzak durmasının ve yaptırımların caydırıcılığının azalmasının en temel nedenidir. Yani Avrupa’nın kırılganlığı, yaptırımlar hususunda Moskova yönetiminin elini rahatlatmakta ve Putin’in geri adım atmasını önlemektedir.

Diğer taraftan yaptırımlardan ziyade; eylemlerin caydırıcı mahiyette olduğu vurgulanmalıdır. Örneğin 1991 senesinde Irak’ın Kuveyt’ten çekilmesini, yaptırımlar değil; koalisyon güçleri sağlamıştır. Putin ise henüz caydırıcı mahiyette bir eylemle karşılaşmamıştır. Yakın gelecekte karşılaşması da beklenmemektedir.

Öte yandan yaptırımların etkili olduğu birçok örnek de vardır. Çünkü yaptırımlar, uluslararası arenada başat güç konumunda olan devletlerin liderliğinde, uluslararası örgütlerle beraber hayata geçirildiğinde, etkili sonuçlar alınmasına vesile olabilmektedir. Lakin yaptırımların etkili olabilmesi, hedef ülkenin eyleme devam etmesi halinde elde edeceği kazanımların yaptırımların olası sonuçlarına değmeyeceğini düşünmesiyle yakından ilgilidir. Ancak Putin’in hamleleri, yaptırımların maliyetini kabul edilebilir bulduğunu göstermektedir.

Realist perspektiften bakıldığında küresel gerçeklik, devletleri çeşitli araçlar kullanarak kendi ulusal çıkarlarının peşinden gitmeye zorlamaktadır. Yaptırımlar da bu araçlardan biridir. Aynı zamanda yaptırımların meşhur ve revaçta olmasının önemli bir sebebi de devletlerin karar alma mekanizmaları üzerinde etki yaratabilmenin, diyalog ve güç dışındaki başka bir yolu olmamasıdır. Üstelik yaptırımlar, askeri harekatlara kıyasla çok daha maliyetsizdir. Rusya’ya uygulanan yaptırımlar açısından da bu durum geçerlidir. Bu sebeple Batılı devletler, Moskova yönetimini hedef alan yaptırımlar uygulamaktadır. Fakat yaptırımların sürdürülebilirliği ve etkinliği son derece tartışmalıdır. Zira savaşın başlamasının üzerinden sekiz ay geçmesine rağmen Moskova yönetiminin savaşı tırmandırma eğilimi sürmekte ve Putin’in geri adım atacağına dair herhangi bir emare gözlemlenmemektedir.


[1] “Russian Ruble Plunges Nearly 30% Against the Dollar Amid Sanctions over Ukraine Invasion”, CNBC, https://www.cnbc.com/2022/02/28/russian-ruble-dives-nearly-30percent-against-the-dollar-amid-sanctions-ukraine-crisis.html, (Erişim Tarihi: 20.10.2022).

[2] “Over 1,000 Foreign Companies Left Russia since Feb. 24: Report”, Alarabiya News, https://english.alarabiya.net/business/2022/05/31/Over-1-000-foreign-companies-left-Russia-since-Feb-24-Report, (Erişim Tarihi: 20.10.2022).

[3] “Ukraine ‘Referandums’: Full Results for Annexation Polls as Kremlin-Backed Authorities Claim Victory”, Euronews, https://www.euronews.com/2022/09/27/occupied-areas-of-ukraine-vote-to-join-russia-in-referendums-branded-a-sham-by-the-west, (Erişim Tarihi: 20.10.2022).

[4] “Poll Shows Putin Ratings Climb Among Russians Since Ukraine Invasion”, RFERL, https://www.rferl.org/a/putin-poll-ratings-climb/31781913.html, (Erişim Tarihi: 20.10.2022).

[5] “58 Percent of Russians Support the Invasion of Ukraine, and 23 Percent Oppose It, New Poll Shows”, The Washington Post, https://www.washingtonpost.com/world/2022/03/08/russia-public-opinion-ukraine-invasion/, (Erişim Tarihi: 20.10.2022).

[6] “EU Asks Member States To Cut Natural Gas Demand 15% By Next Spring”, Anadolu Agency, https://www.aa.com.tr/en/europe/eu-asks-member-states-to-cut-natural-gas-demand-15-by-next-spring/2641445, (Erişim Tarihi: 20.10.2022).

Zeki Talustan GÜLTEN
Zeki Talustan GÜLTEN
Zeki Talustan Gülten, 2021 yılında Yalova Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden “Amerikan Dış Politikası” başlıklı bitirme teziyle ve 2023 yılında da Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Dış Ticaret bölümünden mezun olmuştur. Halihazırda Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda Tezli Yüksek Lisans öğrenimine devam eden Gülten, lisans eğitimi esnasında Erasmus+ programı çerçevesinde Lodz Üniversitesi Uluslararası ve Politik Çalışmalar Fakültesi’nde bir dönem boyunca öğrenci olarak bulunmuştur. ANKASAM’da Asya-Pasifik Araştırma Asistanı olarak çalışan Gülten’in başlıca ilgi alanları; Amerikan Dış Politikası, Asya-Pasifik ve Uluslararası Hukuk’tur. Gülten, iyi derecede İngilizce bilmektedir.

Benzer İçerikler