Soçi Düzeni…

Paylaş

Soçi’deki zirve şu an için dünyanın en önemli gündem maddesi desek, herhalde abartmış sayılmayız. Zira Soçi’de “Yeni Dünya Düzeni”ni büyük ölçüde şekillendiren üç ülkenin liderleri bir kez daha bir araya gelmiş durumda. Tüm dünya Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani arasındaki üçlü zirveye odaklanmış durumda.

Üçlü zirvedeki ana gündem maddesi, Suriye. Ülkede savaşın sona erdirilmesi ve siyasi geçişin başlatılmasına yönelik olarak başlatılan ve kararlı bir şekilde devam ettirilen süreç Astana’daki zirve ile teyit edilecek ve daha da hızlandırılacak. Dolayısıyla Soçi, sekizinci Astana görüşmesi öncesi son rötuş adresi. Aynen Moskova görüşmelerinde olduğu gibi…

Diğer taraftan taraflar Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması, yeni bir vekâleten savaş ve terör örgütünün bu ülkede kullanılmasına müsaade edilmemesi noktasında hem fikir iken, siyasi süreç, PYD/YPG terör örgütü ve bununla mücadele (dolayısıyla terör örgütlerinin tanımı, listesi sorunu) noktasında korudukları fikir ayrılıklarını nasıl aşabilecekleri hususunda halen bir görüş ayrılığına sahipler. Dolayısıyla Soçi, üç ülke liderinin Esad sonrasına yönelik bir takım beklenti-hassasiyetlerini bir kez daha ortaya koydukları bir zirve olarak ön plana çıkıyor.

Türkiye’nin PYD/YPG noktasındaki hassasiyetinin Rusya farkında, farkında da olmak zorunda. Zira Türk-Amerikan ilişkilerindeki kırılmada önemli faktörlerden birini bu konu oluşturuyor. Rusya her ne kadar zaman zaman farklı çıkışlar yapsa da, Türkiye’nin kararlı tutumundan ötürü bir sonraki adıma geçemiyor.

Rusya, Türkiye’nin bu konuda yalnız olmadığının da farkında… En az Türkiye kadar İran da PYD/YPG noktasında hassas. Hatta Esad’ın kendisi bile. Nitekim Rusya “Suriye’nin halkları” adı altında bir toplantı yapmak istediğinde Esad, “Suriye’de tek bir halk vardır” diye tepkisini ortaya koymaktan çekinmedi. Bundan dolayı Rusya’nın daha dikkatli olacağı ve ABD’nin düştüğü hataya düşmeyeceği noktasında bir beklenti söz konusu…

İdlib Sonrası Sıra Afrin ’de…

Rusya açıkçası bu beklentiye 24 Ağustos’tan itibaren, zaman zaman geç de olsa olumlu cevap veriyor. Cerablus, El Bab sonrası İdlib bunun önemli bir göstergesi olarak kabul edilebilir. Aynı şekilde Rusya, Türkiye’nin güneyindeki terör koridorunu temizlemeye yönelik kararlı adımlarında Afrin boyutunu da dikkate alacağına yönelik mesajını yine hemen zirve öncesi vermiş görünüyor.

Bu kapsamda Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Rusya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Gerasimov ve İran Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Bakıri’nin görüşmesi sonrası Rusya Parlamentosu Güvenlik ve Savunma Komisyonu Başkanı Franz Klintsevich’in 2017 sonundan itibaren Rusya’ya bağlı ve altı yerde görev yapan askeri polis gücünün Suriye’den çekileceğini duyurdu. Belirtelim; bu askeri polis gücünün yer aldığı altı noktanın hepsi de Afrin’de…

Dolayısıyla taraflar Suriye’de siyasi süreci daha sağlıklı bir zemine çekecek ve DAEŞ sonrası ABD’nin Suriye operasyonlarını, projesini akamete uğratacak plan üzerinde mutabakata varmış görünüyorlar.

Nasıl Bir Siyasi Süreç?

Öncelikle şunu belirtmekte fayda var: Siyasi süreç ile kastedilen, açıkçası Esad’ın durumu, geleceği. Bu noktada Türkiye’nin Esad’a yönelik tavrı net. Ve görüldüğü kadarıyla Rusya ve İran “illa da Esad olsun” demiyor. Sadece “Esadsız bir Suriye” geçişinin nasıl olacağı noktasında bir takım görüş ayrılıkları var.

Her üç lider siyasi çözüm konusunda çalışmaları başlatmak için gerekli zeminin oluştuğu konusunda hem fikir. Daha da önemlisi, taraflar şu ana kadar devam ettirdikleri hassasiyetler noktasındaki karşılıklı anlayışı bundan sonra da devam ettirmek istiyorlar. Dolayısıyla bu konuda ciddi bir kriz çıkması pek olası değil. En azından Rusya bunu istemiyor.

Nitekim Soçi’deki üçlü zirve öncesi gerçekleştirilen Putin-Esad görüşmesi bu açıdan önemli ipuçları veriyor. Basına yansıdığı kadarıyla söz konusu görüşmede Putin, Esad’a artık askeri operasyonlarda önemli bir aşamaya gelindiğini bundan sonra yapılacak en önemli şeyin siyasi sorunlar üzerinde ilerlemek olduğunu söylemiş.

Bu ifade, Suriye’deki yeni siyasi yapılanmada üç ülkenin önemli bir inisiyatif üstleneceği ve Esad’ın da buna “arıza” çıkarmaması gerektiği yönünde bir ortak iradenin beyanı olarak da değerlendirilebilir. Anlaşılan o ki Rusya, Esad noktasında Türkiye-İran arasında orta yolu bulmayla ilgili bir kez daha “kolaylaştırıcı” bir rol üstlenmiş durumda…

Diğer taraftan Soçi’de gündem her ne kadar Suriye gibi görünse de, bunun böyle olmadığının sağır sultan bile farkında. Nitekim Avrasya’nın kalbini oluşturan “Türkiye, Rusya ve İran Üçlüsü”nün stratejik hamleleri, oyun bozmanın ötesinde oyun kuruculuğuyla ön plana çıkıyor. Düne kadar Suriye merkezli bir çatışmanın eşiğine gelen bu üç ülke, yine aynı ülke üzerinden yeni bir işbirliği modeli geliştirmiş durumdalar. Bu hususu zaman içerisinde el almaya devam edeceğiz…

Prof. Dr. Mehmet Seyfettin EROL
Prof. Dr. Mehmet Seyfettin EROL
1969 Dörtyol-Hatay doğumlu olan Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol, Boğaziçi Üniversitesi (BÜ) Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden 1993 yılında mezun oldu. BÜ’de 1995 yılında Yüksek Lisans çalışmasını tamamlayan Erol, aynı yıl BÜ’de doktora programına kabul edildi. Ankara Üniversitesi’nde doktorasını 2005’de tamamlayan Erol, 2009 yılında “Uluslararası İlişkiler” alanında doçent ve 2014 yılında da Profesörlük unvanlarını aldı. 2000-2006 tarihleri arasında Avrasya Stratejik Araştırmaları Merkezi (ASAM)’nde görev yapan Erol, ASAM’ın Genel Koordinatörlük görevini de bir dönemliğine yürütmüştür. 2009 yılında Stratejik Düşünce Enstitüsü’nün (SDE) Kurucu Başkanlığı ve Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerinde bulundu. Uluslararası Strateji ve Güvenlik Araştırmaları Merkezi (USGAM)’nin de kurucu başkanı olan Prof. Erol, Yeni Türkiye Stratejik Araştırmalar Merkezi (YTSAM) Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Başkanlığını da yürütmektedir. Prof. Erol, Gazi Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Merkezi (GAZİSAM) Müdürlüğü görevinde de bulunmuştur. 2007 yılında Türk Dünyası Yazarlar ve Sanatçılar Vakfı (TÜRKSAV) “Türk Dünyası Hizmet Ödülü”nü alan Prof. Erol, akademik anlamdaki çalışmaları ve medyadaki faaliyetlerinden dolayı çok sayıda ödüle layık görülmüştür. Bunlardan bazıları şu şekilde sıralanabilir: 2013 yılında Çağdaş Demokratlar Birliği Derneği tarafından “Yılın Yazılı Medya Ödülü”, 2015 yılında “APM 10. Yıl Hizmet Ödülü”, Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) tarafından “2015 Yılın Basın-Fikir Ödülü”, Anadolu Köy Korucuları ve Şehit Aileleri “2016 Gönül Elçileri Medya Onur Ödülü”, Yörük Türkmen Federasyonları tarafından verilen “2016 Türkiye Onur Ödülü”. Prof. Erol’un 15 kitap çalışması bulunmaktadır. Bunlardan bazılarının isimleri şu şekildedir: “Hayalden Gerçeğe Türk Birleşik Devletleri”, “Türkiye-AB İlişkileri: Dış Politika ve İç Yapı Sorunsalları”, “Avrasya’da Yeni Büyük Oyun”, “Türk Dış Politikasında Strateji Arayışları”, “Türk Dış Politikasında Güvenlik Arayışları”, “Türkiye Cumhuriyeti-Rusya Federasyonu İlişkileri”, “Sıcak Barışın Soğuk Örgütü Yeni NATO”, “Dış Politika Analizinde Teorik Yaklaşımlar: Türk Dış Politikası Örneği”, “Krizler ve Kriz Yönetimi: Aktörler ve Örnek Olaylar”, “Kazakistan” ve “Uluslararası İlişkilerde Güncel Sorunlar”. 2002’den bu yana TRT Türkiye’nin sesi ve TRT Radyo 1 (Ankara Radyosu) “Avrasya Gündemi”, “Stratejik Bakış”, “Küresel Bakış”, “Analiz”, “Dosya”, “Haber Masası”, “Gündemin Öteki Yüzü” gibi radyo programlarını gerçekleştirmiş olan Prof. Erol, TRT INT televizyonunda 2004-2007 yılları arasında “Arayış”, 2007-2010 yılları arasında Kanal A televizyonunda “Sınır Ötesi” ve 2020-2021’de de BBN TÜRK televizyonunda “Dış Politika Gündemi” programlarını yapmıştır. 2012-2018 yılları arasında Millî Gazete’de “Arayış” adlı köşesinde dış politika yazıları yayımlanan Prof. Erol’un ulusal-uluslararası medyada çok sayıda televizyon, radyo, gazete, haber siteleri ve dergide uzmanlığı dahilinde görüşlerine de başvurulmaktadır. 2006-2018 yılları arasında Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde ve Ankara Üniversitesi Latin Amerika Araştırmaları Merkezi’nde (LAMER) de dersler veren Prof. Erol, 2018’den bu yana Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde öğretim üyesi olarak akademik kariyerini devam ettirmektedir. Prof. Erol, 2006 yılından itibaren Ufuk Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde de dersler vermiştir. Prof. Erol’un başlıca ilgi ve uzmanlık alanları ve bu kapsamda lisans, master ve doktora seviyesinde verdiği derslerin başlıcaları şu şekilde sıralanabilir: “Jeopolitik”, “Güvenlik”, “İstihbarat”, “Kriz Yönetimi”, “Uluslararası İlişkilerde Güncel Sorunlar”, “Türk Dış Politikası”, “Rus Dış Politikası”, “ABD Dış Politikası”, “Orta Asya ve Güney Asya”. Çok sayıda dergi ve gazetede yazıları-değerlendirmeleri yayımlanan Prof. Erol’un; “Avrasya Dosyası”, “Stratejik Analiz”, “Stratejik Düşünce”, “Gazi Bölgesel Çalışmalar”, “The Journal of SSPS”, “Karadeniz Araştırmaları gibi” akademik dergilerde editörlük faaliyetlerinde bulunan Prof. Erol, “Bölgesel Araştırmalar”, “Uluslararası Kriz ve Siyaset Araştırmaları”, “Gazi Akademik Bakış”, “Ege Üniversitesi Türk Dünyası İncelemeleri”, “Ankara Uluslararası Sosyal Bilimler”, “Demokrasi Platformu” dergilerinin editörlüklerini hali hazırda yürütmekte, editör kurullarında yer almaktadır. 2016’dan bu yana Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM) Kurucu Başkanı olarak çalışmalarını devam ettiren Prof. Erol, evli ve üç çocuk babasıdır.

Benzer İçerikler