Yunanistan’ın Düzensiz Göçmenlere Karşı Sertleşen Tutumu

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

2022 yılının Ağustos ayında Yunanistan topraklarında yaşanan bir trajedi, Atina’nın düzensiz göçmenlere yönelik politikasının sertleşmesine neden olmuştur. Atina yönetimi, Yunan topraklarında olmadıklarını öne sürdüğü Meriç’teki bir adacıkta mahsur kalan göçmenleri uzun bir süre sonra bulmuştur. Bu gelişmenin özellikle de uluslararası haber ajansları tarafından duyurulması,[1] Yunanistan Hükümeti açısından endişe verici bir gelişme olmuştur.

Aktivistler, göçmen grubunu kurtarmak için Yunan polisi, Avrupa Birliği (AB) Sınır Koruma Ajansı (Frontex) ve Yunanistan’daki Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Bürosu’yla (UNHCR) temasa geçmelerine rağmen söz konusu çağrılar, sahte haber olarak nitelendirilmiş ve görmezden gelinmiştir.[2] Yunan yetkililer, Meriç’teki adacıkta mahsur kalan mültecileri; ancak uluslararası kamuoyunun bu konu üzerine gitmesinin ardından bulmuştur. Lakin sürecin uzaması, Yunan topraklarında beş yaşındaki bir kız çocuğunun hayatını kaybetmesine neden olmuştur.

Yunanistan’ın mevzubahis trajediye cevabı ise Meriç’teki bariyerin Türk sınırının tamamına uzatılması olmuştur. Atina yönetimi, olayın başından itibaren sorumluluk almaktan kaçınmış ve topu üçüncü taraflara atmıştır. Böylece Atina, sınırdan göçmen geçişlerini minimuma indirmeyi hedeflemektedir. Yunanistan’ın halihazırda mültecilere yönelik politikası göz önünde bulundurulduğunda, söz konuşu gelişme bir sürpriz olarak değerlendirilmemelidir.

Yunanistan’ın göçmenlere karşı izlediği politikanın iki ayağının bulunduğu söylenebilir.  Bunlar; kara ve denizdir. Yunanistan, kendi kara sınırından ülkesine geçiş yapan mültecileri aç bırakarak ve Türk kara sınırına doğru iterek geri yollamaya çalışmaktadır. Denizde ise uluslararası sular ya da Yunan karasuları olması fark etmeksizin, göçmenlerin botlarını batırarak ve onları Türk karasularına doğru gitmeye zorlayarak, göçmenlerin hayatını riske eden bir politika izlemektedir.

Yunanistan’ın düzensiz göçmenlere karşı uyguladığı sert politikada AB kurumlarından aldığı destek yadsınmamalıdır. Çünkü 2022 yılının Nisan ayı sonunda dönemin Frontex Başkanı Fabrice Leggeri, göçmenlerin itilmesine göz yumduğu için istifa etmek zorunda kalmıştır. Leggeri, Yunan Sahil Güvenliği’nin göçmenleri “itme” politikasına destek olmuş ve bunların örtbas edilmesine de yardımcı olmuştur.[3]

Görüleceği üzere Yunanistan, AB kurumlarından da aldığı destekle göçmenlerin botlarına saldırmış ve onları kendi karasularından uzaklaştırarak denizde mahsur kalmaya zorlamıştır. Bir diğer ifadeyle AB, Yunanistan’ın göçmenlere yönelik politikasını desteklemiştir. Brüksel’in Yunanistan’ın bu politikasını desteklemesinin nedeni ise Atina’nın AB’nin deniz ve kara sınırlarının Yunanistan’la başladığını iddia etmesinden kaynaklanmaktadır.

Ayrıca 2022 yılının Ağustos ayında Yunanistan’da muhalefette bulunan Panhelenik Sosyalist Hareketi’nin (PASOK) lideri Nikos Androulakis’in Yunanistan İstihbarat Teşkilatı (EYP) tarafından gizlice dinlendiğinin ifşa olması, bir gerçeği daha ortaya çıkarmıştır. Mevzubahis skandalda PASOK liderinin yanı sıra pek çok gazetecinin de EYP tarafından dinlenildiği anlaşılmıştır.

EYP tarafından gizlice dinlendiği ortaya çıkan Yunan gazeteci Stavros Malihoudis, bu durumun “göçmenler ve Atina yönetimi tarafından uygulanan yasadışı geri itmeler” konusunda haberler yapmasından kaynaklandığını belirtmiştir.[4] Malihoudis’in sözlerinden de anlaşılacağı üzere, özellikle de düzensiz göç konusunu gündeme getirmesi, kendisini EYP’nin hedefi hâline getirmiştir. Ancak söz konusu politikayı oluşturan ve sahip çıkanın Yunanistan Hükümeti olduğu da unutulmamalıdır.

Söz konusu durum, Yunanistan’daki muhalefet liderinin dinlenmesine ilişkin skandal da düşünüldüğünde, dinlemelerin yalnızca EYP’nin inisiyatifiyle mi; yoksa Miçotakis Hükümeti’nin direktifiyle mi yapıldığı konusunda ipuçları verebilir. Özellikle de AB üst yönetiminin Yunanistan’ın düzensiz göçmenlere yönelik sert tutumuna sessiz kaldığı dikkat çekmektedir. AB, Macaristan ve Polonya gibi ülkeleri bahsi geçen politikalar karşısında sert bir biçimde eleştirirken; Yunanistan’a ise herhangi bir tepkide bulunmamaktadır. Bunun en önemli nedeni, Yunanistan Başbakanı’nın partisi Yeni Demokrasi’nin (ND), AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in üyesi olduğu Avrupa Halk Partisi’ne (EPP) bağlı olmasıdır. Dolayısıyla Miçotakis’in AB üst yönetimiyle yakın ilişkilerinin olması, Atina yönetiminin düzensiz göçmenlere yönelik sert politikasının AB gündemine gelmesini önlemektedir.  

Sonuç olarak söz konusu trajediden de anlaşılacağı gibi Yunanistan, bir daha uluslararası kamuoyunun karşısında zor durumda kalmamak maksadıyla sınır güvenliğini arttırmaya yönelik adımlar atmıştır.  Dikkat çekilmesi gereken nokta ise Yunanistan’ın bu politikayı uygularken yalnız hareket etmediğidir. Frontex örneğinden de görüleceği üzere AB makamları, Yunanistan’ın düzensiz göçmenlere yönelik sert politikalarını desteklemektedir.


[1] “Greece Says It Will Try to Retrieve Migrant Girl’s Body From River İslet”, Reuters, https://www.reuters.com/world/europe/greece-says-it-will-try-retrieve-migrant-girls-body-river-islet-2022-08-16/, (Erişim Tarihi:09.10.2022).

[2]  Karolína Augustová, “Who is Responsible For The Deaths of Children at EU Borders?”, Al Jazeera, https://www.aljazeera.com/opinions/2022/9/27/children-die-at-eus-borders-and-the-eu-is-to-blame, (Erişim Tarihi:09.10.2022).

[3] Alice Tidey, “Frontex Chief Resigns Over Misconduct and Human Rights Violations Probe”, Euronews, https://www.euronews.com/2022/04/29/frontex-chief-resigns-over-misconduct-and-human-rights-violations-probe , (Erişim Tarihi: 10.10.2022).

[4] Ahmet Genctürk, “Greek Journalists Reiterate Government Fully Responsible For İllegal Surveillance”, Anadolu Ajansı,  https://www.aa.com.tr/en/europe/greek-journalists-reiterate-government-fully-responsible-for-illegal-surveillance-/2680129, (Erişim Tarihi:10.10.2022).

Cemal Ege ÖZKAN
Cemal Ege ÖZKAN
Cemal Ege Özkan, 2019 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü’nden mezun olmuştur. Yüksek lisans derecesini, 2022 senesinde aynı üniversitenin Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Anabilim Dalı’nda hazırladığı “Türk Siyasi Hayatında Selim Rauf Sarper ve Faaliyetleri” başlıklı teziyle almıştır. Hâlihazırda aynı enstitüde doktora eğitimine devam etmektedir. 2020-2021 yılları arasında Türk Tarih Kurumu Yüksek Lisans Bursiyeri olan Özkan, iyi derecede İngilizce bilmektedir.

Benzer İçerikler