ANKASAM Başkanı Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’un Türkiye ziyaretini değerlendirdi ve Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) çaresizliğini göstermesi açısından önemli bir ziyaret olarak dile getirdi. ABD’nin kendi menfaatleri ve ortaya koyduğu politikalar çerçevesinde bir politika mı yürütüyor sorusunu soran Erol “Türkiye üzerinden bakıldığında Bolton’un önce İsrail’e gidip birtakım mesajlar vererek Türkiye’ye gelmesi; ‘ABD’nin mesajlarını mı, İsrail’in mesajlarını mı yoksa Beyaz Saray’ın mesajlarını mı içeriyor?’ türünden bir soru işaretine yol açtı.” Dedi ve Türkiye’nin bu anlamda yerinde bir tepki verdiğini dile getirdi.
Erol, ABD’nin Suriye’den çekilme kararına en büyük tepkilerden birini İsrail’in koyduğunu hatırlatarak bu anlamda Büyük Ortadoğu Projesi’ne (BOP) işaret etti ve şu ana kadar Irak, Suriye, Libya ve Mısır’daki politikaların İsrail’in işine geldiğini söyledi. Ancak hala sahadaki birtakım belirsizliklerin İsrail’e bir sonraki aşamaya gitme noktasında tereddüt yaşattığını ve bu bağlamda Tel Aviv’in ABD’ye ve terör yapılanmalarına ihtiyaç duyduğunu söyleyen Erol, BOP’un Büyük İsrail Projesi’nin kilometre taşlarından olduğunu kaydetti.
Erol ABD’nin çekilerek hem ekonomik maliyetlerden hem de anti Amerikanizm algısından kurtulmaya çalıştığını ifade ederek bu anlamda Bolton’a yönelik eleştirilerin ve benzeri hadiselerin ABD sistemi içindeki kavgayı daha da derinleştireceğini söyledi. Türkiye’nin burada ortaya koyduğu duruşun sistem içindeki kavgaları hızlandırıcı rol oynadığını belirten Erol bu hamlelerin beyaz sarayda yankı bulduğunu vurguladı.
Erol, ABD’nin çekilme olayındaki çelişkili ifadeleri de değerlendirerek Washington’da ABD Başkanı Donald Trump ve Trump’ın dışında birçok muhatap olduğuna dikkat çekti ve “Esas olan Türkiye’nin buradaki kararlılığıdır.” dedi. Şu an ABD’nin bölgede iki sorunu aşmaya çalıştığını belirten Erol ilk olarak ABD’nin dış politikasının büyük ölçüde İsrail’in çıkarları doğrultusunda gerçekleştiğini söyledi ve buna ek olarak da terör örgütleri ile olan ilişkilerin derinleştiğini kaydetti.
Öte yandan Türkiye’nin Münbiç ve Fırat’ın doğusundaki kararlılığını vurgulayan Erol, öncelikle Rusya’yla bir koordinasyon kurulacağı öngörüsünde bulundu. Ankara ve Moskova’nın Washington’un politikalarına karşı çok kutuplu bir dünya inşa etme noktasında aynı fikirde olduğunu söyleyen Erol, 2001’den beri bu politikanın değişmediğini kaydetti. Türkiye ve Rusya’nın birlikte yürüttüğü yanı sıra İran ve birkaç devletin daha içerisine girdiği Astana Süreci’nin ABD’ye karşı hem saha hem de diplomasi boyutuyla ciddi bir avantaj sağladığını dile getirdi ve savaşın seyrinin değiştiğini söyledi. Terör örgütü PYD’nin ABD ile hareket etmesinin Rusya ve Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın karar değiştirmesine yol açtığını vurgulayan Erol, bugün ABD’nin çekilmesiyle birlikte terör örgütlerinin Esad’a ve Rusya’ya oynadığını söyledi. Erol, Türkiye ile Rusya’nın Münbiç ve Fırat’ın doğusu noktasında aslında bir mutabakat içerisinde olduğunu ifade ederek zamanla buradaki terörist PYD/YPG unsurlarının tasfiye edileceğini ve burada yeni bölgeler oluşacağını kaydetti.
ABD’den alınması planlanan Patriot Füze Savunma Sistemleri meselesiyle ilgili olarak Washington’un izlediği sopa politikasının Türkiye tarafından iyi okunduğunun altını çizen Erol, Bolton’a Türkiye’nin kırmızı çizgilerinin hatırlatıldığını ifade etti. Türkiye’nin Patriotlar olsa da olmasa da S-400 Hava Savunma Sitemleri’ni alma noktasında kararlı olduğunu dile getirdi.
Son olarak Erol, Kenevir tartışmalarına da değindi ve “ABD’ye verilen önemli ayarlardan biri.” diyerek kenevir tartışmalarının gündeme gelmesinin tesadüf olmadığını vurguladı. ABD’nin dayattığı ekonomi ve tarım politikalarında Washington’a bir mesaj verildiğini söyleyen Erol, bu noktada bağımsız politikalar için adımlar atıldığını kaydederek Türkiye-ABD ilişkilerinde birtakım ipotekleri kırmak açısından önemli bir gelişme olarak değerlendirdi ve bağımsız politikalar açısından bundan sonraki adımın da eğitim olabileceği öngörüsünde bulundu.
