ANKASAM Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol, Pakistan-Hindistan krizi hakkında Çin’in yakın çevresinin istikrarsızlaştırılmaya çalışıldığını belirterek “Kenar kuşakta şu an bütün fay hatları harekete geçirilmiş vaziyette. Doğu Türkistan, Myanmar, Keşmir, Afganistan, İran’daki Beluç sorunu… Bütün bunlara bakıldığında bir anda Ortadoğu’daki Büyük Ortadoğu Projesi’ndeki Ortadoğu eksenli Yeni Büyük Oyun hızlı bir şekilde Orta Asya ve Güney Asya hattına kayıyor ve hedef öncelikle Çin ve Rusya.” dedi. “Mevzu Pakistan ve Hindistan olunca en başta bu iki ülke ve bölge ayağa kalkıp oturuyor. Nedenine gelince ikisi de nükleer güç ve her ikisi de 1999’da Kargil Savaşı ile bir nükleer savaşın eşiğine gelmiş iki ülke ve her ikisi de yeri geldiğinde nükleer silahı kullanabileceğini çok net bir şekilde ifade ediyor.” ifadelerini kullanan Erol, bu krizin temelinde Pakistan’ın Çin ile geliştirdiği ikili ilişkiler, Kuşakyol’u da içine alan Çin-Pakistan ekonomi koridoru, Gwadar Limanı ve Pakistan’ın Amerikan ekseninden hızlı bir şekilde Çin’e kayması, Şangay oluşumu içinde yer alan Pakistan’ın gittikçe burada belirleyici bir rol kazanması durumlarının Amerika Birleşik Devletleri’ni rahatsız etmeye başlamasının olduğunun altını çizdi. Erol, Eskiden Amerika’nın müttefikleri olan bölge ülkelerinin artık Amerika’ya karşı ciddi bir ittifak oluşumu içinde olmalarının da olayın bir başka boyutu olduğunu belirtti. Bu durumun Amerika’da Spykman, Mackinder ve Brzezinski’nin teorilerinde dile getirildiğini ve Amerika için kâbus niteliğinde olan bu senaryonun gerçekleşmeye başladığını belirten Erol, Amerika’nın bu durumun, Amerika’nın asla kabul etmeyeceği bir durum olduğunu belirtti.
Vietnam Görüşmesi hakkında “Burada ABD açısından, esas muhatap Kuzey Kore değildir. Kuzey Kore, sonuçta bölgede yürütülen vekaleten savaşın bir aracı. Kuzey Kore’nin oradaki en temelde varlık nedeni Çin’dir, biraz arkada Rusya vardır. Dolayısıyla Çin ve Rusya’nın iradesi dışında Kuzey Kore’nin birtakım adımlarda bulunması mümkün değildir. İkinci bir nokta, ABD’nin Kuzey Kore ile bu sorunu bitirme gibi bir niyeti, şu an için yok. Bitirirse Japonya’yı, Yeni Zelanda’yı, Güney Kore’yi kimle tehdit edecek?” cümlelerini kullandı. Erol, tarafların uzlaşıyormuş gibi gözüken görüntüsünün Çin’i rahatlattığını, Trump’ın uluslararası kamuoyuna bir mesaj verdiğini ve Kim’in de ülkesindeki kendine yönelik baskıyı azalttığını belirtti. Çin’in Vietnam Görüşmeleri’ne ilişkin yaptığı açıklama için “Çin barışçıl gözükmeye çalışıyor” ifadesini kullanan Erol, sözlerine “Şu an Çin, arkada oyun bozan ya da savaş isteyen bir aktör olarak gözükmemek istiyor. Ama aynı Çin şu açıklamayı da yaptı: “Eğer ABD haksız bir nükleer saldırıda bulunursa Çin buna kayıtsız kalmayacaktır” dedi. Kore bir ayrı devletse Çin’in buradaki derdi ne?” ifadelerini kullandı.
Erol, İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif’in istifasını sosyal medya üzerinden bildirmesi ancak sonra görevine geri dönmesi konusunda bu istifanın Zarif’in on dördüncü istifası olduğunu ve bu istifa ile artık ciddi anlamda prestij kaybına uğradığını belirtti. Zarif’in istifa etme sebebinin ise İran’da var olan ikili yapı olduğunu söyledi ve artık İran’da Devrim Muhafızları Ordusu ile diğer yapıların çatışma içinde olduğunun altını çizdi. Zarif’in istifasını sosyal medya üzerinden yayınladığı bir mesajla bildirmesinin ise sistemin kendisini ciddiye almamasına bir karşılık olduğunu söyledi.
Erol, Patriot ve S-400 tartışmalarına ilişkin Türkiye’nin son dönemde izlediği politikanın dengeye dayalı çok yönlü bir politika olduğunu hem Rusya’dan hem de Amerika’dan silah almak istediğini ancak Amerika’nın bu konuyu silahtan çok ötede bir şekilde algıladığını ve Türkiye’nin kendisine bağımlı bir şekilde kalmasını istediğini, Türkiye’nin de bunu kabul etmediğini söyledi. “Bu durum Türk-Amerikan ilişkilerinde bir kırılmaya işaret ediyor.” ifadesini kullandı.
Erol, Trump’ın “IŞİD işgalindeki yerler tamamen temizlendi” açıklamasına ilişkin olarak PYD, PKK ve YPG’nin kahraman gösterilerek ödüllendirilmeye çalışıldığını ve Türkiye’nin argümanının elinden alınmaya çalışıldığını söyledi ve IŞİD’in artık yekpare bir örgüt olmaktan çıktığını ve gelecek dönemlerde mutlaka tekrar gündeme geleceğinin altını çizdi.
