AUKUS Antlaşması ve Asya-Pasifik’in Güvenliği

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

2021 yılının Eylül ayında ilk kez duyurulan ve bundan üç ay sonra resmiyet kazanan AUKUS Anlaşması, nükleer enerjili denizaltılar konusunda işbirliğini amaçlayan Avustralya, İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) arasındaki bir savunma ittifakıdır. 14 Mart 2023 tarihinde üç ülkenin liderleri, AUKUS’un yol haritasını belirlemek üzere bir araya gelmişlerdir. Asya-Pasifik Bölgesi’nde Çin’in etkisini dengelemek amacıyla tasarlandığı belirtilen bu askeri plana göre, Avustralya Donanması’na nükleer denizaltılar transfer edilecek ve ortak üretim için ABD ve İngiltere, söz konusu ülkeye teknolojik destek verecektir.

Avustralya’nın sahip olacağı nükleer enerjiyle desteklenmiş konvansiyonel denizaltıların Asya-Pasifik’teki güvenlik ve istikrara katkıda bulunması hedeflenmektedir. Belirtmek gerekirse; nükleer enerjiyle çalışan bu sistemler, denizaltıların sadece tahrik sistemlerinde kullanılmaktadır. Nükleer silahlanmayla ilgili bir risk söz konusu değildir. Bu anlamda Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’ndan (UAEK) alınan izinlerle bu sistemlerin inşası sürdürülmektedir. AUKUS kapsamındaki anlaşma, ayrıca siber alandaki kapasiteler, yapay zekâ ve diğer yüksek teknoloji transferini de içermektedir. Nükleer enerjiyle çalışan denizaltılar, geleneksel dizel motorlu denizaltılara göre daha hızlı ve daha uzun menzile sahiptir. Bu sayede Avustralya Donanması, daha uzak bir coğrafyada gizli devriyeler yapabilecek ve düşman donanmasına saldırı düzenleyebilecektir.

Söz konusu anlaşmanın bölgesel güvenlikle ilgili yarattığı endişeler yüksektir. Pekin yönetimi, AUKUS’u “tipik bir Soğuk Savaş zihniyeti örneği” olarak nitelendirmiş ve “bölgesel barış ve istikrar için bir tehdit” olduğunu belirterek kınamıştır.[1] Bunun yanı sıra Endonezya, Malezya ve Yeni Zelanda gibi nükleerden arınmayı güçlü şekilde savunan bölge devletleri, AUKUS’un bölgedeki nükleer silahlanma yarışını tetikleyebileceğinden endişe duymaktadırlar. Halbuki bölge devletleri, ki buna Avustralya da dahildir, nükleer silahsızlanma antlaşmalarına üyedir. Ancak Kanberra, nükleer tahrikle çalışan denizaltıların nükleer silahsızlanma anlaşmalarına herhangi bir halel getirmediğini dile getirmektedir.

Pekin, geçtiğimiz 2022 yılının Ekim ayında UAEK’ta AUKUS karşıtı bir karar tasarısı hazırlamıştır. Bu tasarı, AUKUS girişiminin Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması (NPT) kapsamında Avustralya, İngiltere ve ABD’nin sorumluluklarını ihlal ettiğini ifade etmiştir. Başta Hindistan olmak üzere birçok UAEK üyesi, tasarının geçmemesi için çalışmış ve bunun sonucunda Çin, tasarıyı geri çekmek durumunda kalmıştır.[2] Kısacası Çin, AUKUS ortaklığının nükleer silah malzemelerinin yasadışı transferini içerdiğini iddia etmektedir.

Pekin’e göre bu anlaşma, esasen bir nükleer yayılma eylemidir. AUKUS ülkeleri ise UAEK’tan gerekli izinlerin alındığını vurgulamaktadır. Gerçekten de eğer Çin’in iddiası doğru olsaydı; ABD, nükleer tahrikle çalışan uçak gemisi yapamazdı. Aynı şekilde Fransa da nükleer tahrikli uçak gemisine sahiptir. Ayrıca Fransa, nükleer tahrikli denizaltılara da sahiptir. Yine ABD’nin bütün denizaltıları nükleer tahriklidir. Bu yönüyle Avustralya’nın İngiltere’den nükleer tahrikli denizaltılar alması, emsallerden hareketle herhangi bir sorun teşkil etmeyecektir.

Yukarıda da belirtildiği gibi nükleer tahrikli olmasının avantajı, menzilinin daha uzun olmasıdır. Nitekim bu denizaltılar veya gemiler, nükleer silahlarla donatılmamıştır. Silahları da yine konvansiyoneldir. AUKUS’taki yol haritasının belirlenmesinden sonra Fransa, Hindistan’a nükleer denizaltı üretiminde işbirliği teklifinde bulunmuştur.[3] Bu durum, Asya-Pasifik’in güvenlik ortamını değiştirecek bir diğer önemli gelişmedir.

Halihazırda Çin’in elinde de iki adet nükleer tahrikli denizaltı vardır. Dolayısıyla Pekin’in karşı olduğu asıl husus, AUKUS’un bölgesel güvenlik dengelerini bozması, militarizasyona neden olması ve blok siyasetine hizmet etmesidir.

Hindistan, nükleer denizaltı ihtiyacını karşılayabilmek için Batı’nın bu askeri ittifakına katılmayı gündemine alabilir. Nitekim Hindistan’ın bu alandaki acil ihtiyacı, Batılı ülkeler açısından önemli bir fırsat olarak görülmekte ve rekabete konu olmaktadır. Örneğin 2022 yılının Ocak ayının sonunda İngiltere’deki Avam Kamarası Savunma Komitesi Başkanı Tobias Ellwood, AUKUS’un Hindistan ve Japonya’yı içerecek şekilde genişletilmesi çağrısında bulunmuştur.[4] Bu iki ülke, halihazırda ABD ve Avustralya’yla birlikte Dörtlü Güvenlik Diyaloğu’nun (QUAD) parçasıdır. Dolayısıyla Ellwood’un önerisi, İngiltere’nin QUAD’a katılma çabası olarak da yorumlanmıştır.[5]

İngiltere’nin yakın zamanda bu yönde bir çıkış yapması dikkat çekicidir. Çünkü günümüze kadar İngiltere, nükleer denizaltı teknolojisini Japonya ve Hindistan’a vermeye niyetli olmamıştır. Hatta hem ABD hem de İngiltere, Japonya’nın AUKUS’a katılmasının gündemlerinde olmadığını dile getirmişlerdir. Paktın duyurulmasından kısa süre sonra, 2021 yılının Eylül ayında ABD; Hindistan ve Japonya dahil başka hiçbir ülkenin güvenlik paktının parçası olamayacağını açıklamıştır.[6] Yine 2022 senesinin Nisan atyında Beyaz Saray, Japonya’nın AUKUS’a katılacağı yönündeki iddiaları yalanlamıştır.[7] Fakat zaman içerisinde konjonktürde önemli değişiklikler meydana gelmiştir. ABD, artık Japonya’yla askeri ilişkilerini bir üst seviyeye çıkartmaktadır. Dolayısıyla bu meseleye de sıcak bakabilir.

Son dönemde ABD’nin Hindistan’ı Çin’le düşman haline getirme çabası da dikkate alındığında, Yeni Delhi’nin AUKUS’a katılımı, bu amaca hizmet edecektir. Yani Hindistan’ın AUKUS ittifakıyla yakınlaşması veya Fransa’yla benzer bir işbirliği kurması, Çin’in kuşatılmışlık hissini artıracaktır. Yakın zamanda Güney Kore ve Japonya’nın tarihsel anlaşmazlıklarını sona erdirmesi de ABD’nin Çin’i kuşatma stratejisinde önemli bir gelişme olarak kabul edilebilir. Çin’in Asya-Pasifik’teki komşuları, artık ABD’nin ittifaklarına güçlü şekilde bağlanmaktadır. Bu da Asya-Pasifik’in güvenlik ortamını fazlasıyla bozmaktadır. Pekin’in bu ivmeyi tersine çevirebilmek için Asya-Pasifik ülkeleriyle güçlü bir diplomasi yürütmekten başka çaresi yok gibi gözükmektedir. Bu doğrultuda Çin, Japonya’yla güvenlik görüşmelerini dört yıl aradan sonra yeniden başlatmıştır. Zira Çin; Japonya, Avustralya, Filipinler ve Hindistan gibi aktörlerle ilişkilerini iyi tutamazsa bu ülkelerin Amerikan eksenine dahil olmaya başlayacaklarının farkındadır.


[1] “China’s Sound and Fury Over Aukus Will Mean Little for Ties with Australia”, The Guardian, https://www.theguardian.com/commentisfree/2023/mar/16/chinas-sound-and-fury-over-aukus-will-mean-little-for-ties-with-australia, (Erişim Tarihi: 17.03.2023).

[2] “China Withdraws Anti-AUKUS Resolution at IAEA Due to Lack of Support”, Hindustan Times, https://www.hindustantimes.com/world-news/china-withdraws-anti-aukus-resolution-at-iaea-due-to-lack-of-support-101664562728672.html, (Erişim Tarihi: 17.03.2023).  

[3] “After AUKUS, In Yet Another Jolt for China, France Offers India Deal to Make 6 Nuclear Submarines”, First Post, https://www.firstpost.com/world/after-aukus-in-yet-another-jolt-for-china-france-offers-india-deal-to-make-6-nuclear-submarines-12302902.html, (Erişim Tarihi: 17.03.2023).   

[4] “UK’s House of Commons Defence Panel Calls for Expansion of AUKUS To Include India, Japan”, The Print, https://theprint.in/defence/uks-house-of-commons-defence-panel-calls-for-expansion-of-aukus-to-include-india-japan/1341460/, (Erişim Tarihi: 17.03.2023).                 

[5] @MartijnRasser, “UK asks to join Quad”, Twitter, 28 Ocak 2023, https://twitter.com/MartijnRasser/status/1619355392437362691?s=20&t=98F9P6uwD7FSnYrbt1HXdA, (Erişim Tarihi: 17.03.2023).

[6] “UK’s House of …”, a.g.m.

[7] “US Denies Inviting Japan to Join Aukus Security Alliance”, SCMP, https://www.scmp.com/news/asia/east-asia/article/3174185/us-denies-inviting-japan-join-aukus-security-alliance, (Erişim Tarihi: 17.03.2023). 

Dr. Cenk TAMER
Dr. Cenk TAMER
Dr. Cenk Tamer, 2014 yılında Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Aynı yıl Gazi Üniversitesi Ortadoğu ve Afrika Çalışmaları Bilim Dalı’nda yüksek lisans eğitimine başlamıştır. 2016 yılında “1990 Sonrası İran’ın Irak Politikası” başlıklı teziyle master eğitimini tamamlayan Tamer, 2017 yılında ANKASAM’da Araştırma Asistanı olarak göreve başlamış ve aynı yıl Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Doktora Programı’na kabul edilmiştir. Uzmanlık alanları İran, Mezhepler, Tasavvuf, Mehdilik, Kimlik Siyaseti ve Asya-Pasifik olan ve iyi derecede İngilizce bilen Tamer, Gazi Üniversitesindeki doktora eğitimini “Sosyal İnşacılık Teorisi ve Güvenlikleştirme Yaklaşımı Çerçevesinde İran İslam Cumhuriyeti’nde Kimlik İnşası Süreci ve Mehdilik” adlı tez çalışmasıyla 2022 yılında tamamlamıştır. Şu anda ise ANKASAM’da Asya-Pasifik Uzmanı olarak görev almaktadır.

Benzer İçerikler