Avustralya’nın Yeni Vergi Yasası: İç ve Dış Politikaya Etkileri

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

27 Ocak 2024 tarihinde Avustralya Başbakanı Anthony Albanese, merkez-sol hükümetinin varlıklı kişilere yönelik vergi kesintilerini azaltacak, ancak düşük gelirlilere daha fazla avantaj sağlayacak yasaları yakında çıkaracaklarını söylemiştir. Nitekim bu yasalara göre 1 Temmuz’dan itibaren 135,000 ABD dolarına kadar kazananlar daha düşük vergi dilimlerine girecektir. Bazı yüksek gelirli kişilere yönelik vergi avantajları neredeyse yarı yarıya azalacak ve bu tasarruflar düşük gelirlilere yönlendirilecektir.[1]

Albanese liderliğindeki İşçi Partisi Hükümeti, 2023 Mayıs’ında hedeflenmiş yaşam maliyeti rahatlatma önlemlerinde 23 milyar dolar açıklamıştır. Ancak muhalefet, Albanese’nin vergi politikasını değiştirmeme sözünü bozarak güvenilirliğini mahvettiğini iddia etmektedir. Zira bu politika önceki hükümet tarafından 2019 yılında yasalaştırılmıştı. Avustralya halkı, Aralık 2022 tarihinde %7.8’e çıkan ve 2023 yılının üçüncü çeyreğinde %5.4’e gerileyen yüksek enflasyon nedeniyle geniş finansal baskı altındalardır.[2] Dahası birçok Avustralyalı, yüksek yaşam maliyetleri ile mücadele etmektedir.

Vergi politikasındaki değişiklikler, ekonomik eşitsizlikle mücadele etme çabasının bir yansıması olarak değerlendirilebilir. Düşük gelirlilere yönelik avantajların artırılması, ekonomik baskı altındaki haneleri destekleme amacını taşımaktadır. Ancak bu durumun ülkenin varlıklı, iş sektörlerinde ve devletle iş yapan aynı zamanda da devlet kurumlarında etkin söz sahibi olan kesimlerinde huzursuzluk yaratması muhtemeldir. Zira söz konusu husus, bu kesimlerin hükümet üzerinde bir baskı yaratmasına neden olabilir. Bu da politik güç dengelerini derinden etkileyebilir.

Vergi politikasındaki bu değişikliklerin varlıklı kesimler üzerindeki vergi avantajlarını azaltması, bu kesimler arasında endişe ve muhalefet yaratabilir. Bu, politik arenada yeni güç dinamiklerinin ortaya çıkmasına ve politikacıların toplumun farklı kesimlerinin beklentileri arasında denge kurma çabalarına neden olabilir.

Dahası Albanese’nin seçim öncesi bir sözü bozarak politika değişikliğine gitmesi, politika kararlarının toplumsal kabulü ve siyasi güvenilirliği açısından önemli bir tartışma konusudur.

Halihazırda 2022 yılında göreve seçilen Albanese’nin halk desteğinde ciddi bir düşüş olduğu bilinmektedir. 2023 yılının Aralık ayında yayınlanan iki anket, Albenese’ye yönelik olumsuz değerlendirme oranlarının onay oranlarını aştığını göstermektedir. Başbakan Albanese’nin popülerlik düşüşü, politik liderlik ve hükümetin performansıyla ilgili endişeleri yansıtabilir. Bu durum, politik arenada değişim talepleri veya muhalefetin eleştiri yeteneği konusunda bir gösterge olabilir.

Burada dikkat çekecek bir diğer nokta Avustralya’nın gelecek seçimlerinin 2025 yılında olacak olmasıdır. Bu seçimlere az bir süre kalmıştır ve bu kadar kısa bir süre kalmışken mevcut hükümetin hem iç problemlerle uğraşması hem de halk desteğini kaybetmesi ihtimali hükümetin politikalarının sertleşmesi şeklinde vuku bulabilir. Aynı zamanda bahse konu olan bu durum Kanberra hükümetinin iç politikada hem protestolar hem de yürütme kararları noktasında daha sert ve baskıcı bir tutuma evrilmesi sonucunu beraberinde getirebilir. Bu da önemli bir paradoks yaratacaktır. Zira Kanberra sertleştikçe muhalefetin direnci ve sertliği de yükselecektir. Ancak Kanberra’nın daha pasif ve daha az proaktif bir politika seyretmesi de muhalefetin baskısını arttırabilir. Bu noktada Avustralya’nın önemli bir sınavla karşı karşıya olduğu dile getirilebilir.

Albanese’nin liderliğindeki hükümetin, seçim öncesinde verdiği sözleri yerine getirme konusunda yaşadığı eleştiriler, politik güvenilirlik ve kamuoyu algısı açısından önemli bir sorun oluşturabilir. Bu tür durumlar, seçmenlerin politikacılara olan güvenini sarsabilir ve gelecekteki seçimlerde hükümetin kaderini etkileyebilir

Bu bağlamda önemli bir diğer nokta da bu durumun Kanberra’yı dış politikada kırılgan bir siyasete itebilme ihtimalidir. İç politikadaki sorunların dış politikadaki kararlar üzerindeki etkisi önemli bir konudur. İç politikadaki huzursuzlukların, ülkenin dış politika hedeflerini gerçekleştirme yeteneğinde olumsuz etki yaratması ve bölgesel işbirliği açısından bir engel oluşturabilmesi mümkündür. Kanberra’nın böylesi bir durumda ilk etapta dış politikasını ikinci plana atabileceği söylenebilir. Ancak mevcut konjonktür ve Asya-Pasifik’te yaşanan güncel gelişmeler nedeniyle bu durumun da pek olası olmadığı çıkarımı yapılabilir.

İç politikadaki bu gelişmelerin dış politikadaki kararlar üzerinde de etkisi olabilir. Hükümetin iç politikadaki istikrarsızlığı veya kamuoyu desteğindeki düşüş, dış politikada daha çekingen veya içe dönük bir yaklaşım benimsemesine neden olabilir. Bu da bölgesel işbirliği ve uluslararası ilişkilerde belirli zorluklarla karşılaşabileceği anlamına gelir. Bu noktada Kanberra’nın hem iç hem de dış politika yapım süreçlerinde nasıl bir yol izleyeceğiyle yakından ilişkilidir denebilir.

Sonuç olarak bu noktada politik güvenilirlik ve kamuoyu algısı gibi faktörlerin yanı sıra dış politikadaki zorluklar ve iç politikada yaşanması muhtemel problemler de dikkate alınmalıdır. Yaklaşan seçimler de dikkate alındığında hükümetin, toplumun farklı kesimlerinin beklentilerini dengeleyerek iç ve dış politikada tutarlı bir şekilde hareket etmeyi hedefleyeceği öngörülebilir. 


[1] “Australia PM Vows to Introduce Bill to Reshape Tax Cuts Within Weeks”, Reuters, https://www.reuters.com/world/asia-pacific/australia-pm-vows-introduce-bill-reshape-tax-cuts-within-weeks-2024-01-27/, (Erişim Tarihi: 27.01.2024).

[2] “PM Stands by Tax Cut Changes for ‘Every Australian’”, The Canberra Times, https://www.canberratimes.com.au/story/8500507/pm-stands-by-tax-cut-changes-for-every-australian/, (Erişim Tarihi: 27.01.2024).

Zeki Talustan GÜLTEN
Zeki Talustan GÜLTEN
Zeki Talustan Gülten, 2021 yılında Yalova Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden “Amerikan Dış Politikası” başlıklı bitirme teziyle ve 2023 yılında da Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Dış Ticaret bölümünden mezun olmuştur. Halihazırda Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda Tezli Yüksek Lisans öğrenimine devam eden Gülten, lisans eğitimi esnasında Erasmus+ programı çerçevesinde Lodz Üniversitesi Uluslararası ve Politik Çalışmalar Fakültesi’nde bir dönem boyunca öğrenci olarak bulunmuştur. ANKASAM’da Asya-Pasifik Araştırma Asistanı olarak çalışan Gülten’in başlıca ilgi alanları; Amerikan Dış Politikası, Asya-Pasifik ve Uluslararası Hukuk’tur. Gülten, iyi derecede İngilizce bilmektedir.

Benzer İçerikler