BAE’nin Yemen’deki Strateji Değişikliği

Paylaş

Yemen’de İran destekli Husilere karşı, koalisyon güçlerinin bir parçası olarak Suudi Arabistan’ın yanında yer alan Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), 8 Temmuz 2019 tarihinde söz konusu ülkedeki güçlerini çekme kararı aldığını duyurmuştur. Abu Dabi’den yapılan açıklamada, Hudeyde Limanı’ndaki birliklerin hareketi, başka bölgelerde yapılan daha kısıtlı taktiksel geri çekilmeler gibi bir “stratejik yeniden konuşlanma” olarak tanımlanmıştır. İsmi açıklanmayan bir Yemen askeri yetkilisinin aktardığına göre BAE askerleri, Hudeyde Limanı’nın 130 km güneyindeki Khokha kentinde bulunan askeri üssünü tamamen boşaltmıştır.[1] Yetkililerin yaptığı açıklamalara rağmen BAE’nin aldığı bu karar, mevzubahis ülkenin Yemen’deki strateji değişikliği üzerine tartışmalara yol açmıştır.

Yemen’deki iç savaşa dahil olmasının ardından Abu Dabi’nin hedefleri, koalisyonun diğer üyeleri tarafından ciddi eleştiriler almıştır. Bilindiği gibi BAE, İran’ın bölgedeki yayılmacı politikalarına karşı ortak hedef altında Suudi Arabistan’la koalisyona girmiştir. Riyad açısından bakıldığında, Tahran yönetimince desteklenen Husilerin güçlenmesi, Yemen’le ortak sınırı paylaşan Suudi Arabistan’ın ulusal güvenliği için tehdit oluşturmaktadır. Aynı şekilde Hudeyde’deki Husi varlığı, Abu Dabi’nin petrol satışında kullandığı Kızıl Deniz ve Süveyş Kanalı’na erişimini de tehdit etmektedir. Bu bağlamda hem Suudi Arabistan hem de BAE açısından Husilerin ortak düşman olduğu söylenebilir. Ancak Yemen’le ortak sınırı olmayan BAE, Yemen’in güney ve batı sahillerinden uzak durdukları sürece Husileri potansiyel bir tehdit olarak görmemektedir. Ayrıca Abu Dabi’nin ayrılıkçı Güney Geçiş Konseyi’ni (STC) desteklemesi de Riyad’ın Yemen’deki stratejik hedefleriyle örtüşmemektedir. Bu noktada Suudi Arabistan ile BAE’nin Yemen’deki çıkarlarının ve hedeflerinin çatıştığı görülmektedir.

BAE’nin Yemen’de yaklaşık beş yıldır devam eden iç savaşta STC’yi desteklemesi, aslında daha büyük bir stratejik planın parçasıdır. BAE, bölgedeki askeri yayılmacılığı üzerinden bir nüfuz alanı oluşturmaya çalışmaktadır. Abu Dabi’nin planı, Afrika Boynuzu (Somali Yarımadası) boyunca inşa ettiği deniz üslerinin yanı sıra Yemen’deki savaşta güneydeki ayrılıkçıları destekleyerek Hadramut Bölgesi’nde kukla devlet kurmaktır. Böylece Avrupa ve Amerika’ya satılan petrolün Aden Körfezi ve Kızıl Deniz’deki önemli geçiş noktaları, BAE’nin kontrolü altına girecektir.

BAE’nin bölgedeki yayılmacı politikaları tartışma gündemindeyken; Abu Dabi’nin Yemen’deki güçlerini çekme kararı alması, resmi açıklamada belirtildiği gibi stratejik yeniden konuşlanma taktiği olmakla birlikte, Abu Dabi’nin bölgeye yönelik politikasını nasıl etkileyeceği açısından da oldukça önemlidir. Dolayısıyla BAE’nin Yemen’deki strateji değişikliğinin arkasında yatan sebeplere ilişkin farklı fikirler ortaya atılmıştır.

BAE’li Siyaset Bilimi profesörü ve Abu Dabi Veliaht Prensi eski Danışmanı Abdulhalık Abdullah’ın 11 Temmuz 2019 tarihinde Middle East Institute internet sitesinde yayınlanan makalesinde de BAE’nin Yemen’deki güçlerini azaltma kararı değerlendirilmiş ve Abdullah, bu konuda üç sebepten bahsetmiştir. Birincisi, Yemen’deki askeri gerilimin geçmişe kıyasla azalmış olmasıdır. Abdullah’a göre, sadece 2019 yılının ilk yarısında Yemen’deki askeri faaliyetlerde %80 oranında azalma görülmüştür. İkincisi, Hudeyde şehri ve limanı için verilen mücadeledeki durumun çıkmaza girmesidir. Abdullah, 2018 yılının sonunda izmalanan Stockholm Anlaşması’ndan bu yana, durumun çıkmaza girdiğini söylerken; konuyla ilgili somut bir açıklama getirmemiştir. Üçüncüsü, Yemen’de savaşın durdurulması ve barışın sağlanması için yerel güçlerin yeterince eğitildiğine ilişkin düşüncedir. Makalede belirtildiğine göre BAE, Yemen Hükümeti’ni destekleyebilecek toplam 90.000 askeri eğitmiştir.[2]

Abdullah’ın açıklamaları, BAE’nin bölgeye yönelik politikalarının “meşruluk durumu”nu güçlendirmesi bakımından oldukça önemlidir. Ancak yukarıda belirtildiği gibi, BAE’nin bölgeye yönelik politikaları sadece Yemen’le sınırlı değildir. Dolayısıyla BAE’nin Yemen’deki strateji değişikliği hakkında aşağıdaki alternatif sebeplerden bahsedilebilir:

  • BAE’nin bölgedeki askeri yayılmacılık politikaları kapsamında Yemen’de devlete paralel silahlı güçler oluşturması ve ülkenin petrol kaynaklarını, adalarını ve havalimanlarını kontrol altına almayı hedefleyen politikalar uygulaması yerel halkı huzursuz etmiştir. Dolayısıyla bu durum, BAE’nin desteklediği güçler ve yerel aşiret mensupları arasında zaman zaman çatışmalar yaşanmasına neden olmuştur. Örneğin 7 Temmuz 2019 tarihinde, Yemen’in Şebva kentindeki Merha es-Sufla ilçesinde El-Hicr kabilesi mensupları ile BAE destekli Şebvaniye Seçkin Güçleri arasında çatışma yaşanmıştır.[3] Bu tür çatışmaların büyüyerek BAE destekli birliklere karşı kapsamlı bir harekete dönüşmesi ihtimali, BAE’nin Yemen’deki strateji değişikliğinin temel sebeplerinden biri olarak değerlendirilebilir.
  • BAE’nin askeri varlığını azaltması veya “savaş stratejisi”nden “barış stratejisi”ne geçmesinin sebeplerinden biri de Husi isyancılarının BAE’deki sivil hedefleri vurma olasılığıdır. Zira BAE’nin aldığı karardan bir gün önce Husilerin müttefiki olan Yemen Silahlı Kuvvetleri, balistik füzeler ve dronlar da dahil olmak üzere, yurt içinde üretilen yeni bir askeri donanım paketini açıklamıştır. Silahlar, 2018 yılında Suudi hava saldırısında öldürülen Yemen’in Yüksek Siyasi Konseyi’nin eski başkanı Saleh el Samad’ın adına düzenlenen bir sergi sırasında Yemen’in başkenti Sana’da tanıtılmıştır.[4] Söz konusu silahların doğrudan BAE’nin anakarasını hedef alabileceğine ilişkin tehditler, Abu Dabi’nin strateji değişikliğinde etkili olmuş olabilir. Çünkü tüm ekonomisi barış ve istikrara dayalı olan BAE, herhangi bir saldırıyı göze alamaz.
  • Yemen’deki savaşın barışçıl bir şekilde sona ereceği meselesi belirsizliğini koruduğu gibi, savaşın çatışmalara taraf olan yabancı devletlerin topraklarına da yayılabileceği düşünülmektedir. Kısacası BAE, savaştaki kendi rolünü azaltarak gerilimin artmasını engellemeye karar vermiştir.

BAE’nin çekilme kararı, ABD’nin İran’a askeri müdahalede bulunma ihtimalinin ortaya çıkmasıyla da ilişkili olabilir. Çünkü İran’a karşı askeri müdahale başlatıldığında, Suudi Arabistan ve BAE gibi Körfez ülkeleri, yeni savaş alanında yer alacaklardır. BAE’nin önceliği ise herhangi bir çatışma durumunda kendi topraklarının güvenliğini sağlamaktır.

Sonuç olarak Yemen’deki strateji değişikliği, Abu Dabi’nin bölge politikalarını ciddi anlamda etkilemeyecektir. Zira BAE birliklerinin büyük kısmı Yemen’in önemli bölgelerinden çekilmiş olsa da Abu Dabi yönetimi, kendi eğittiği yerel güçler üzerinden ülkenin güney bölgelerinde kontrolü sağlayabilir. Üstelik BAE, terörle mücadele operasyonları için yerleştiği Al-Mukalla Üssü’ndeki askeri varlığından da vazgeçmiş değildir.

* Bu yazı 11 Temmuz 2019 tarihinde kaleme alınmıştır.

[1] “Yemen: UAE to Reduce Troop Presence After Consulting with Riyadh”, Al Jazeera, https://www.aljazeera.com/news/2019/07/yemen-uae-reduce-troop-presence-consulting-riyadh-190708155534616.html, (Erişim Tarihi: 11.07.2019).

[2] Abdulkhaleq Abdulla, “The UAE Drawdown in Yemen is A Welcome Step, but It Needs to be Reciprocated”, Middle East Institute, https://www.mei.edu/publications/uae-drawdown-yemen-welcome-step-it-needs-be-reciprocated, (Erişim Tarihi: 11.07.2019).

[3] “Yemen’de Kabile Mensupları ile BAE Destekli Güçler Çatıştı”, TRT Haber, https://www.trthaber.com/haber/dunya/yemende-kabile-mensuplari-ile-bae-destekli-gucler-catisti-422099.html, (Erişim Tarihi: 11.07.2019).

[4] Ahmed Abdulkareem, “UAE’s Yemen Troop Withdrawal Follows New Houthi Weapons and Threats of Attack on Dubai”, Mint Press News, https://www.mintpressnews.com/uae-yemen-troop-withdrawal-houthi-new-drones-missiles/260253/, (Erişim Tarihi: 11.07.2019).

Benzer İçerikler