Analiz

BM Genel Kurulu’nda Filistin Kararı

Filistin’e yeni haklar veren ve BM üyelik hedefini yeniden canlandıran karar, Filistin’in uluslararası arenada tanınırlığını artıracaktır.
Filistin’in uluslararası kuruluşlara katılması için kapı aralanmıştır.
Filistin’in 2011 yılında BM’ye yapılan tam üyelik başvurusu, ABD’nin vetosuyla Güvenlik Konseyi tarafından reddedilmişti.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu, 10 Mayıs 2024 tarihinde geniş bir çoğunlukla Filistin’e yeni haklar ve ayrıcalıklar verilmesini onaylayarak BM Güvenlik Konseyi’ni Filistin’in üyelik talebini yeniden gözden geçirmeye davet etmiştir.

193 üyeli BM Genel Kurulu’nda Filistin’le ilgili kararda; 25 çekimser oy, 143 olumlu ve 9 olumsuz oy kullanılmıştır. Söz konusu oylamada Amerika Birleşik Devletleri (ABD), İsrail, Arjantin, Çekya, Macaristan, Mikronezya, Nauru, Palau ve Papua Yeni Gine, olumsuz oy kullanmıştır.[1]

Birçok ülke, Filistin’in BM’ye tam üyeliği konusunda büyük destek verirken, Gazze’deki ölü sayısının artış göstermesinden ve yaklaşık 1,3 milyon Filistinlinin sığındığı Refah’ta büyük bir İsrail saldırısından endişe duyulduğunu göstermiştir. Aynı zamanda Filistinlilere verilen destek de artış göstermiştir. Bu durum, büyük bir insani krize dönüşen savaş için Filistin’in uluslararası alanda statüsünü güçlendirmeye yarayan simgesel bir zafer niteliğindedir.

İsrail’in Hamas’a karşılık vermek amacıyla başlattığı askeri saldırıdan birkaç hafta sonra BM Genel Kurulu’nda 120 olumlu, 14 olumsuz ve 45 çekimser oyla Gazze’de insani ateşkes kararı alınmıştı.

Filistin’in 2011 yılında BM’ye yapılan tam üyelik başvurusu, ABD’nin vetosuyla Güvenlik Konseyi tarafından reddedilmişti. 10 Mayıs 2024 tarihinde alınan karar neticesinde Filistin’e bazı yeni hak ve ayrıcalıklar tanınırken, “üye olmayan gözlemci bir devlet” statüsünde kalmaya devam edeceği ve tam olarak BM üyeliği ya da Genel Kurul’da oy kullanabilme hakkının olmadığı bir kez daha doğrulanmıştır. Ayrıca ABD, İsrail’le doğrudan müzakereler yoluyla güvenlik, sınırlar ve Kudüs’ün geleceği gibi önem arz eden sorunları aşmadıkça Filistin’in üyelik durumunu olumsuz etkileyeceği söylenebilir.ABD’nin BM Daimî Temsilci Yardımcısı Robert Wood’un yaptığı açıklama çerçevesinde, Washington’un Filistin devletini desteklediği, ancak İsrail’in güvenliğinin ve geleceğinin garanti altına alınması gerektiği, Filistinlilerin kendi devletlerinde huzur ve barış içinde yaşayabilecekleri belirtilmiştir.[2]

BM Şartı gereği, Birleşmiş Milletler’in gelecekteki üyeleri “barışsever” olmalı ve BM Güvenlik Konseyi tarafınca Genel Kurul’a kabul edilişleri tavsiye edilmelidir: [3]

“Madde 4. 1. İşbu Antlaşma’nın getirdiği yükümlülükleri kabul eden ve bunları yerine getirme konusunda yetenekli ve istekli olduklarına örgütçe hükmedilen tüm diğer barışsever devletler Birleşmiş Milletler’e üye olabilirler.

Madde 4. 2. Bu koşullara uyan her devletin Birleşmiş Milletler üyeliğine kabulü, Güvenlik Konseyi’nin tavsiyesi üzerine Genel Kurul kararı ile olur.’’

BM Genel Kurulu’nda veto hakkı bulunmadığından, kararın onaylanması için kullanılan oy sayısının üçte iki çoğunluğa sahip olması gerekmekteydi ve Filistin, asgari olarak 118 oydan daha fazlasını elde etmiştir. Bu karar neticesinde Filistin devletinin üyelik için uygun olduğu belirlenmiş ve BM Güvenlik Konseyi’nin talebini olumlu şekilde yeniden değerlendirmesi önerilmiştir.

Filistin’in BM’ye tam üyeliği için artan baskıda, yıllardır süregelen İsrail-Filistin çatışmasında birçok devleti öfkelendiren insani kriz etkin rol oynamıştır. Oylamadan önce Filistin’in BM Büyükelçisi Riyad Mansur, yaptığı duygusal bir konuşmada, “Böyle bir kayıp ve travmanın Filistinliler, aileleri, toplulukları ve bir bütün olarak ulusumuz için ne anlama geldiğini hiçbir kelime anlatamaz” ifadelerini kullanmıştır.[4]

Kararın orijinal taslağında ABD, Çin ve Rusya’nın endişelerini gidermek amacıyla büyük ölçüde değişikliğe gidildiği belirtilmektedir. İlk taslak, Filistin için üye devletlerle eşit düzeyde olmayı içeren ayrıcalıkları sağlayacaktı. Rusya ve Çin, Filistin’in BM üyeliğine oldukça büyük destek veriyorlardı. Ancak diğer BM üyeleri için örnek teşkil edebilecek olan ilave hak ve ayrıcalıkların verilmesi hususunda endişe duyuyorlardı.[5]

Filistin’e ilişkin verilen karar, sadece Filistin ve Ortadoğu’yla ilgili olanlar için değil, tüm konularda konuşma, gündem maddeleri önerme, genel kurulun ana komitelerinde görev alma haklarını da içermektedir. Bu durum neticesinde Filistin’in uluslararası arenada tanınırlığı artacaktır. Filistinlilerin BM tarafından düzenlenen uluslararası konferanslara katılımına müsaade edilmekte, ancak oy kullanmalarına izin verilmemektedir.

Sonuç olarak Filistin yönetiminin 2011 yılında gerçekleşen BM üyelik başvurusu, BM Güvenlik Konseyi’nden gerekli desteği alamaması üzerine başarısız olmuştur. BM Genel Kurulu’nda ise üçte ikiden fazla oyla statülerini üye olmayan gözlemci devlet statüsüne yükseltmeyi başarmıştır. Bununla birlikte Filistin’in uluslararası kuruluşlara katılması için kapı aralanmıştır. Aynı zamanda İrlanda ve İspanya gibi AB üyesi devletler ileri dönemlerde Filistin’i resmen tanımak niyetinde olduklarını açıklamasına karşın ABD’nin ısrarla Filistin’i tanımama politikası, devletlerin Filistin’e desteklerini güçlendirirken, ABD üzerindeki baskıları da artırabilme potansiyeline sahiptir. Filistin’e yeni haklar veren ve BM üyelik hedefini yeniden canlandıran karar, Filistin’in uluslararası arenada tanınırlığını artıracaktır.


[1] “UN assembly approves resolution granting Palestine new rights and reviving its UN membership bid”, Politico, (Erişim Tarihi: 10.05.2024).

[2] Aynı yer.

[3] “Birleşmiş Milletler Antlaşması (26 Haziran 1945)”, rightsagenda.org, (Erişim Tarihi:11.05.24).

[4] “UN assembly approves resolution granting Palestine new rights and reviving its UN membership bid”, a.g.e., (Erişim Tarihi:10.05.24).

[5] Aynı yer.

Yaren ÜVEZ
Yaren ÜVEZ
Yaren ÜVEZ, 2023 yılında Kapadokya Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden ‘‘Türkiye’nin AB’ye Katılım Müzakereleri Süreci’’ balıklı bitirme teziyle mezun olmuştur. Aynı yıl Kapadokya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler dalında başladığı yüksek lisans eğitimini halen sürdürmektedir. İyi derecede İngilizce bilen Yaren’in başlıca ilgi alanları; Avrupa Birliği, uluslararası güvenlik ve uluslararası hukuktur.

Benzer İçerikler