Analiz

Çad’daki Seçimler ve Sahel Jeopolitiği

Çad’daki 2024 seçim sonuçları, sadece ülkenin iç politikasını değil, aynı zamanda Sahel bölgesindeki jeopolitik dengeleri de etkilemektedir.
Uluslararası toplumun ve bölgesel aktörlerin rolü, Çad’daki istikrar ve demokratikleşme çabalarının başarısında belirleyici olacaktır.
Batılı bazı büyük güçler Çad’ın istikrarına ve güvenliğine dikkat çekerek ihtiyatlı ve iyimser tepkiler vermişlerdir.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Sahel jeopolitiğinin önemli ülkelerinden biri olan Çad’da 6 Mayıs 2024 tarihinde yapılan cumhurbaşkanlığı seçimleri, ülkenin siyasi istikrarı ve bölgesel güvenlik üzerindeki etkileri nedeniyle uluslararası alanda önem arz etmektedir. Çad’ın merhum Cumhurbaşkanı Idriss Déby’nin oğlu Mahamat Déby seçimlerden zaferle çıkmış ve 2021 yılındaki askeri darbenin ardından üç yıllık sivil yönetime geçiş süreci bu seçimin ardından tamamlanmıştır. Bu seçimin etkilerinin Çad’ın ötesine uzandığını ve Sahel bölgesinin genel istikrarı ve jeopolitiği adına önemli neticeleri olduğunu kabul etmek gerekir.

Çad’ın siyasi dinamiklerini Sahel bölgesinin daha geniş bağlamı içinde ele almak zorunludur. Bu bölge son zamanlarda art arda gelen askeri darbeler ve siyasi çalkantılarla anılmaktadır. Çad’ın istikrarı, bölgesel güvenliğin sağlanmasında, özellikle de aşırılık yanlısı örgütlerle mücadelede ve komşu çatışma bölgelerinden gelen mülteci akınının etkin bir şekilde ele alınmasında büyük önem taşımaktadır.

Çad’ın darbeler, isyanlar ve otoriter yönetimlerden oluşan çalkantılı ve inişli-çıkışlı bir siyasi tarihi bulunmaktadır. Idriss Déby, 1990 yılında askeri bir darbeyle iktidara gelmiş ve 2021 yılında isyancı güçlerle girdiği çatışma sırasında ölene kadar otuz yıl boyunca ülkeyi yönetmiştir. Idriss Deby’nin rejimi, güçlü bir askeri varlık, siyasi muhalefetin bastırılması ve insan hakları ihlalleri iddialarıyla geçmiştir.

Idriss Déby’nin ölümünün ardından ise oğlu Mahamat Déby, Askeri Geçiş Konseyi’nin (TMC) başkanı olarak kontrolü ele almıştır. Bu hamle başlangıçta bir güç konsolidasyonu stratejisi olarak görülse de Çad’da demokratik yönetişimin geleceği konusunda endişeler hiç bitmemiştir. TMC, 18 ay içinde sivil yönetime geçiş sözü vermiş, ancak bu süre üç yıla uzamış ve üç yıllık askeri geçiş sürecinin sonrasında 6 Mayıs’ta gerçekleşen seçimlerle beraber yeni cumhurbaşkanı ülkenin Anayasa Konseyi’nin de onayıyla Mahamat Deby olmuştur.[1]

Seçimler, siyasi gerginlik ve güvenlik endişelerinin hakim olduğu bir ortamda icra edilmiştir. Babasının kurduğu parti olan Yurtsever Kurtuluş Hareketi’ni (MPS) temsil eden Mahamat Déby, birçok muhalefet adayıyla karşı karşıya gelmiştir. Bunlardan en önemlisi, rakibi Başbakan Succes Masra’ydı. Harvard ve Oxford gibi prestijli kurumlarda eğitim görmüş bir ekonomist ve Les Transformateurs Partisi’nin lideri olan Masra, başlangıçta zorlu bir muhalefet figürü olarak öne çıkmıştır. Ancak 2024 yılının Ocak ayında başbakan olarak atanması tartışmalara yol açmış ve diğer muhalif grupların eleştirilerine neden olmuştur. Bu hamle Deby’nin Masra’yı asimile etme ve etkisini azaltma girişimi olarak görülmüştür.

MPS’nin devlet aygıtları ve kaynakları üzerindeki kontrolü göz önüne alındığında, seçim sürecinde siyasi manzara büyük ölçüde Déby lehine oldukça öndeydi. Zira Deby, devlet aygıtının bütün gücünü sonuna kadar kullanmıştır. Yapılan eylem ve protestoları da bastıran güçleri de elinde tutan Deby, seçim sonrası yapılan itiraz ve eylemlere karşı da bu politikasına devam etmektedir. Mahamat Idriss Déby’nin %61 oyla kazandığı seçimler, seçimlerin adil ve şeffaf olmadığına dair ciddi endişeleri beraberinde getirmiştir. Bu durum, Çad’daki mevcut siyasi gerginliği ve bölgesel istikrarsızlığı artırma potansiyeline sahiptir.

Masra bu sonuçları derhal reddederek hükümetin seçimlere hile karıştırdığını iddia etmiş ve seçmenlerin sesini duyurmak için barışçıl gösteriler düzenlenmesi çağrısında bulunmuştur. Muhalefet lideri Succes Masra’nın ve destekçilerinin seçim sonuçlarını kabul etmeyerek protestolara devam etmesi, ülke içindeki siyasi gerginlikleri artırabilir ve potansiyel iç çatışmalara zemin hazırlayabilir.

Muhalefet adaylarının varlığına rağmen, seçim süreci şeffaflık ve adalet eksikliği nedeniyle güçlü şekilde eleştirilmiş ve eleştirilmeye devam etmektedir. Seçmenlere gözdağı verildiği, medyanın baskı altına alındığı ve muhalif isimlerin tutuklandığı yönündeki haberler seçim sürecine büyük ölçüde gölge düşürmüştür. Aralarında Afrika Birliği ve Avrupa Birliği’nden gözlemcilerin de bulunduğu uluslararası gözlemciler, usulsüzlükleri ve seçimlerin yapıldığı kısıtlayıcı ortamı gerekçe göstererek seçimlerin güvenilirliğine ilişkin endişelerini dile getirmişlerdir.[2]

Mahamat Déby’nin seçilmesi, Çad’da Déby yönetiminin devamı anlamına gelmekte ve gerçek demokratik reform beklentileri konusunda soru işaretleri yaratmaktadır. Seçim sonuçları ülke içinde de büyük ve farklı tepkilerle karşılanmıştır. Bir yanda Deby destekçileri, Déby’nin askeri geçmişi ve deneyiminin, isyanlar ve bölgesel çatışmalarla boğuşan ülkede istikrarı korumak için çok önemli olduğunu savunmaktayken, öte yandan karşıtları ise Déby’nin başkanlığını demokratik ilkelerin zayıflayacağı bir dönem olarak görmektedir.

Seçim sonucunun Çad’ın güvenlik durumu üzerinde de önemli etkileri olacaktır. Çad Ordusu’nun Boko Haram ve Mağrip El Kaidesi gibi bölgede faaliyet gösteren aşırılık yanlısı gruplara karşı operasyonlarda aktif olarak yer almasıyla Sahel bölgesinde terörle mücadelede kilit bir oyuncu olmaya devam etmektedir. Mahamat Déby’nin liderliğinin, Sahel’in istikrarı için hayati önem taşıyan bölgesel güvenlik girişimlerinde Çad’ın güçlü askeri katılımını sürdürmesi beklenmektedir.

Çad, Sahel bölgesinde nispeten istikrarlı kalan nadir ülkelerden biri olarak öne çıkmaktadır. Bu noktada Çad’da yaşanacak olası istikrarsızlıklar bölge açısından etkileyici olabilir. Özellikle komşu Sudan’daki çatışmalar ve bu çatışmaların Çad’a sıçrama riski, bölgesel güvenlik açısından endişe vericidir. Çad’ın Sudan’daki Rapid Support Forces’e (RSF) silah temin ettiğine dair iddialar, Sudan ile Çad arasındaki diplomatik ilişkileri daha da gerginleştirmiştir.

Uluslararası toplumun seçimlere tepkisi ise bir diğer dikkat çekilecek husus olarak karşımıza çıkmaktadır. Batılı bazı büyük güçler Çad’ın istikrarına ve güvenliğine dikkat çekerek ihtiyatlı ve iyimser tepkiler vermişlerdir. Başta Fransa ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) olmak üzere Batılı ülkeler, terörle mücadele çabalarındaki önemli rolü nedeniyle Çad’da uzun süredir stratejik çıkarlara sahip bulunmaktadır. Ancak Çad’daki seçimlerden çok kısa süre öncesinde Deby yönetimi aynı Nijer Hükümeti’nin verdiği kararda olduğu gibi ülkede bulunan ABD üssünün kapatılması ve askerlerin ülkeyi terk etmesi şeklinde bir karar açıklamıştır. Bu konuyla alakalı süreç henüz devam etse de bölgede Amerikan etkisinin azaldığı bir gerçektir. Dolayısıyla ABD’nin seçim sonuçlarına yönelik tepkilerinin Deby yönetiminin bahsi geçen kararına yönelik olacağı düşünülebilir.

Bununla birlikte, demokratik reformlar ve insan haklarına saygı için de Deby yönetimine yönelik yoğun bir baskı sürmektedir. Avrupa Birliği ve çeşitli insan hakları örgütleri Mahamat Déby’ye siyasi reformlar gerçekleştirmesi, kapsayıcı bir yönetişim sağlaması ve ülkeyi on yıllardır rahatsız eden yolsuzluk ve insan hakları ihlalleri sorunlarını ele alması çağrısında bulunmuştur. Ancak bu çağrıların Deby yönetimince olumlu yanıt bulacağı ya da olumlu yanıt bulsa da ciddi anlamda gerçekleştirilebileceği yönünde düşünceler doğru çıkmayabilir.

Çad’daki son seçimler esasında ülkenin siyasi gidişatında kritik bir dönemece de işaret etmektedir. Mahamat Déby yönetimindeki Déby rejiminin devam etmesi bir istikrar görüntüsü verse de demokratik yönetişim ve insan haklarının temelinde yatan meseleler çözümsüz kalmaya devam etmektedir. Uluslararası toplumun rolü, güvenlik ve demokratik hesap verebilirlik zorunluluklarını dengeleyerek Çad’ın geleceğini şekillendirmede çok önemli olacaktır.

Sonuç olarak Çad için ileriye giden yol, bu karmaşık dinamikleri yönlendirmeyi, iç siyasi zorlukları ele almayı ve bölgesel güvenlik taahhütlerini yerine getirmeyi içermektedir. Bu geçiş sürecinin başarısı nihayetinde yeni yönetimin kapsayıcı yönetişimi benimseme ve daha demokratik ve dirençli bir devlet inşa etmek için gerekli reformları yapma konusundaki istekliliğine bağlı olacaktır. Çad’daki 2024 seçim sonuçları, sadece ülkenin iç politikasını değil, aynı zamanda Sahel bölgesindeki jeopolitik dengeleri de etkilemektedir. Bu süreçte, uluslararası toplumun ve bölgesel aktörlerin rolü, Çad’daki istikrar ve demokratikleşme çabalarının başarısında belirleyici olacaktır. Bu nedenle Çad’daki gelişmelerin Sahel bölgesinin genel güvenlik ve istikrarı açısından yakından izlenmesi oldukça önemlidir.


[1] “Election présidentielle au Tchad : la victoire de Mahamat Idriss Déby validée par le Conseil constitutionnel”, Le Monde, https://www.lemonde.fr/afrique/article/2024/05/17/election-presidentielle-au-tchad-la-victoire-de-mahamat-idriss-deby-validee-par-le-conseil-constitutionnel_6233779_3212.html, (Erişim Tarihi: 15.05.2024).

[2] “Chad criticized for failing to allow EU-funded election observers”, VOA Africa, https://www.voaafrica.com/a/chad-criticized-for-failing-to-allow-eu-funded-election-observers/7601966.html, (Erişim Tarihi: 15.05.2024).

Göktuğ ÇALIŞKAN
Göktuğ ÇALIŞKAN
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümünde lisans eğitimi alan Göktuğ ÇALIŞKAN, aynı süreçte çift ana dal programı kapsamında üniversitenin Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde yer alan Uluslararası İlişkiler bölümünde de eğitim görmüştür. 2017 yılında lisans mezuniyetini tamamladıktan sonra Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünde yüksek lisans programına başlayan Çalışkan, bu programı 2020 yılında başarı ile tamamlamıştır. 2018 yılında ise çift ana dal programı kapsamında eğitim gördüğü Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun olmuştur. Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) bursu kapsamında 2017 yılı YLSY programını kazanarak halen Fransa’da dil eğitimi alan Göktuğ Çalışkan aynı zamanda Erciyes Üniversitesi Hukuk Fakültesi son sınıf öğrencisidir. YLSY programı kapsamında Fas'ta Uluslararası Rabat Üniversitesinde Yönetişim ve Uluslararası İstihbarat alanında 2. yüksek lisansını yapmakta olan Çalışkan, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası Ilişkiler bölümünde doktorasına başlamıştır. Iyi derecede İngilizce ve Fransızca bilmektedir.

Benzer İçerikler