Çin Halk Cumhuriyeti’nin Siber Faaliyetleri

Paylaş

Pekin yönetimi, uluslararası alandaki önemli küresel aktörlerden biri olup; Asya-Pasifik bölgesinde yeni nesil balistik füzelere ve siber güç kapasitesine sahiptir. Çin’in Alibaba ve Tencent şirketleri, küresel firmalar arasında yer almaktadır.[1]

Hızla büyüyen bir ekonomisi olan Çin, Şanghay İşbirliği Örgütü’nün (ŞİÖ) kurucularındandır. Ayrıca Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) daimi üyesidir. Siber güvenlik bağlamında Pekin; İnternet Yönetiminde Birleşmiş Milletler’in (BM) rolünün tam anlamıyla tanınması gerektiğini savunarak BM bünyesinde adil uluslararası internet kurumunun teşkil edilmesini desteklemektedir. Aynı zamanda internet kaynaklarının tüm devletler arasında dağıtılmasını ve küresel internet sanayisinin dengeli ve şeffaf bir şekilde yönetilmesini de istemektedir.[2]

Çin, internetin ve bilgi teknolojilerinin sunduğu tüm imkânları kullanarak yeni teknolojilere bağımlılığını her sene daha da arttırmaktadır. Örneğin 2010 yılında internet kullanan Çinlilerin sayısı 457 milyonken; 2017 senesinde bu rakam, 771 milyona ulaşmıştır. Bu bağlamda siber suçların artışının izlenmesi ve siber güvenlik konusu Çin için öncelikli bir mesele haline gelmiştir.[3] Bu noktada Çin’in siber güvenlik politikasının Batılı ülkelerden farklılık gösterdiği belirtilmelidir. 2015 yılında yaptığı bir çalışmasında Hauke Johannes Gierow, Pekin’in kendi ulusal egemenliğini siber güvenlik alanında sürdürmek için teknoloji ürettiğini ve bu alanda küresel aktörlerin hegemonyasından uzaklaşma politikasını devam ettirdiğini dile getirmiştir.

Pekin yönetiminin 2010 yılında yayınladığı Savunma Raporu da siber güvenliğin ulusal savunma sisteminde önemli bir yer tuttuğunu vurgulamaktadır. Ayrıca siber alanın gelişmesi ve güçlenmesi için mühim yatırımlar yapılacağının da altı çizilmiştir. Çin’in siber alanda rakip devletlerin verilerine gizlice ulaşabilmesi, siber casusluk yapabilmesi ve diğer ülkelerin internet tabanlı şirketlerinin altyapısına siber saldırılar düzenleyebilmesi, Pekin yönetiminin mevzubahis alanda kayda değer bir kapasiteye ulaştığını gözler önüne sermektedir. Dahası uzay, siber uzay ve nükleer kapasite gibi ülkenin güvenlik alanları, 2015 senesinde Çin’in yayınladığı “Beyaz Kitap” raporuna da eklenmiş ve konunun önemi açıkça vurgulanmıştır.[4]

Siber güvenlik alanında ulusal güvenlik kapasitesinin geliştirilmesiyle, rakip ülkelere risk ve tehdit oluşturabilecek kozlar da ortaya çıkmaktadır. Örneğin ABD ve Almanya gibi ülkeler ile Tayvan bu tehditlere maruz kalan aktörler listesinde yer almaktadır. Nitekim ABD Kongresi’nde Amerikalı teknoloji şirketlerine Çin’in siber saldırılar gerçekleştirdiği tartışmaya açılmıştır. 2014 yılında ABD’nin Çinli hackerların casusluk faaliyetlerinde bulunduklarını vurgulamasıyla Pekin-Washington hattında gerginlik ortaya çıkmıştır.[5]

Şi Jinping yönetimiyle birlikte Çin’in siber diplomasisi üç ana amaç üzerinden şekillenmiştir. Bunlardan ilki, internete ve bilgi teknolojilerine getirilebilecek tehditleri sınırlandırmaktır. İkinci hedef ise siber uzay alanını geliştirmektir. Üçüncüsü de ABD ve diğer ülkeler başta olmak üzere hem dış hem de iç tehditlere karşı siber güvenlik stratejileri oluşturmaktır.[6]

2017 yılında yürürlüğe giren Çin’in Siber Güvenlik Kanunu’nun ilk maddesi şöyledir:[7]

“Hukuk kapsamında siber uzay egemenliğini ulusal, sosyal ve kamu menfaatlerini koruyarak; vatandaşların, tüzel kişilerin ve diğer kuruluşların yasal haklarının ve çıkarlarının korunmasıyla birlikte toplumun bilgilendirmesini sağlayarak gelişimini temin etmek.”

Mevzubahis maddeden anlaşılacağı üzere siber güvenliğin sağlanması, ulusal güvenliğin tüm sektörlerde tesis edilmesi anlamına gelmektedir. Devletin herhangi bir kurumuna yapılan siber saldırı, ulusal güvenliği krize sokarak devlet kurumlarını ve finans sektörünü etkisiz hala getirebilir. Bu tehlikeyi göz önünde bulunduran Pekin, siber güvenlik tedbirlerini gerçekleştirerek ulusal güvenliğini koruma altına almaya çalışmaktadır.

Belirtilmelidir ki; dünya genelinde bulunan 13 ana sunucudan 10’u ABD’dedir. Üstelik bu sunucuların hepsi, “İnternet Tahsisli Sayılar ve İsimler Kurumu”nun kontrolündedir. Sunucuların bahsi geçen ülkede bulunmasından ise Pekin yönetimi rahatsızlık duymaktadır. Çin İnternet Veri Merkezi Kurucu Başkanı Hu Yanping, “Çin’in internet endüstrisi ABD’nin elinde koşuyor.” ifadesiyle bahse konu olan rahatsızlığı net bir şekilde dile getirmiştir. Bu da Çin Hükümeti’nin hoşnutsuzluğunu göstermektedir.[8]

Aslında Çin, diğer ülkelerden farklı olarak ABD’li şirketlerin hizmetlerini kısıtlayarak Facebook yerine Renren, Google yerine Baidu ve Twitter yerine Sina Weibo adlı siteleri vatandaşların kullanımına sunarak siber güvenliğini ve siber egemenliğini sağladığını söylemektedir. Pekin, bu kısıtlamaları yaparak sansür kararlarını istedikleri gibi yönetebilme imkanına da sahiptir. Böylece Çin, vatandaşlarının neleri yapıp yapamayacaklarını da açık bir dille ortaya koymaktadır. Diğer taraftan 2020 yılının Ocak ayında Çin, Facebook ve Twitter gibi sosyal medya platformlarını politikacıların kullanımına açmıştır. Konuyla ilgili Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Geng Shuang şunları söylemiştir:[9]

“Çin Hükümeti yurt dışındaki insanlarla daha iyi iletişim kurulabilmek ve Çin`in politikalarını daha iyi tanıtılabilmek amacıyla Twitter ve Facebook gibi sosyal medya platformlarını politikacıların kullanımına açmıştır.”

Pekin, siber alana özel ekipler ayıran ve ciddi yatırımlar yapan küresel bir aktördür. Üstelik Çin’in internet yönetiminin hükümetin kontrolünde olması gerektiğini savunan bir devlet olduğu da bilinmektedir. Bu bağlamda vurgulanmalıdır ki; siber alan, anarşik bir ortamdır. Söz konusu ortamda ulus-devletlerle beraber devlet dışı aktörler de yer almaktadır. Bu nedenle de Pekin, çeşitli kısıtlamalar getirerek siber alanda başat güç olmayı arzuladığı dikkatleri çekmekte ve gündemdeki yerini korumaktadır.


[1] Sevda Korhan, “Siber Uzayda Uluslararasl Ilişkilerin Değişen Parametreleri”, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2018.

[2] Gökhan Tok, “İnternet Kaynaklarının Uluslararası Yönetişimi: Mevcut Durum, Aktöreler ve Yaklaşımlar ile Türkiye İçin Öneriler”, BTK, https://www.btk.gov.tr/uploads/thesis/internet-kaynaklarinin-uluslararasi-yonetisimi-mevcut-durum-aktorler-ve-yaklasimlar-ile-turkiye-icin-oneriler.PDF, (Erişim Tarihi: 28.09.2021).

[3] “Number of internet Users in China from 2008 to 2020”, Statista, https://www.statista.com/statistics/265140/number-of-internet-users-in-china/, (Erişim Tarihi: 28.09.2021).

[4] Korhan, a.g.e, s. 61

[5] Göçoğlu-Aydın, a.g.e., s. 18

[6] Neslihan Topcu, “Bir Siber Güç Olarak Çin’in Siber Güvenlik Stratejileri”, Cyberpolitik Journal, 5(10), 2020.

[7] “Cybersecurity Law of the People’s Republic of China (English Translation)”, New America, https://www.newamerica.org/cybersecurity-initiative/digichina/blog/translation-cybersecurity-law-peoples-republic-china/, (Erişim Tarihi: 28.09.2021).

[8] Topcu, a.g.e., s. 7

[9] “Çin’de Halka Yasak Olan Sosyal Medya, Diplomatların Kullanımına Açıldı”, NTV, https://www.ntv.com.tr/dunya/cinde-halka-yasak-olan-sosyal-medya-diplomatlarin-kullanimina-acildi,IAL-mOzrdU-ySjvnk79S4w, (Erişim Tarihi: 28.09.2021).

Nigar GULIYEVA
Nigar GULIYEVA
Nigar Guliyeva, 2005 yılında Bakü Slavonik Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Fakültesi'nden mezun olmuştur. 2013 senesinde ise Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Bilişim Hukuku Anabilim Dalı'nda sunduğu tezle yüksek lisans derecesini almaya hak kazanmıştır. 2019-2020 yıllarında İstanbul Bilgi Üniversitesi Bilişim Hukuku Enstitüsü'nde araştırmacı olarak bulunan Guliyeva, halihazırda Azerbaycan Devlet Petrol ve Sanayi Akademisi'nde çalışmakta ve burada Bilişim Hukuku ile Adli Bilişim derslerini vermektedir. 2019 senesinden beri Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı'nda doktora eğitimini sürdürmektedir.

Benzer İçerikler