Tarih:

Paylaş:

Çin-Hindistan Sınırındaki Son Gelişmeler

Benzer İçerikler

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Hindistan ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) orduları, 2000’li yılların başlarından itibaren her yıl düzenli olarak “Yudh Abhyas” tatbikatlarını icra etmektedir. Genellikle soğuk ve dağlık bir arazide yüksek irtifa eğitimlerinin yapıldığı bu tatbikatlar, 2021 yılında ABD’nin Alaska eyaletinde yine ağırlıklı olarak dağ savaşı eğitimi şeklinde gerçekleşmiştir. 2022 yılındaki manevralar ise Hindistan ile Çin arasında Fiili Kontrol Hattı olarak bilinen sınır bölgesinden yaklaşık 100 kilometre uzaklıkta Hindistan’ın Uttarakhand eyaletindeki Himalaya dağlarında gerçekleşmektedir.[1]

Çin, bu askeri tatbikatlarının tartışmalı sınırına yakın bir yerde düzenlenmesine itiraz etmiştir. Bu kapsamda Pekin yönetimi, ABD’yle yapılan ortak tatbikatların Pekin ile Yeni Delhi arasındaki “ilgili anlaşmaların ruhunu ihlal ettiğini” söylemiş ve tatbikatlarla ilgili endişelerini dile getirmiştir.[2] Buna cevaben Hindistan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Arindam Bagchi ise “Hindistan kimle isterse onunla tatbikat yapar ve bu konuda üçüncü ülkelere hesap vermez.” demiştir.[3]

Söz konusu gelişmenin arka planında ise Çin’in tatbikatlardan hemen önce Hindistan sınırına dört tugay konuşlandırması yatmaktadır.[4] Buna göre Çin Ordusu, doğu ve güneyindeki komutanlıklarına dört tugay görevlendirmiş ve bunları Hindistan’ın doğu sektörü boyunca hizalamıştır. Tugaylardan biri, Hindistan’ın Siliguri Koridoru boyunca Phari Dzong’da, biri Tawang sektörü boyunca Tsona Dzong’da ve ikisi Arunaçal Pradeş’teki Walong sektörü boyunca Nyingchi yakınlarında görevlendirilmiştir.[5] Bu hamle, “Pekin, Yeni Delhi’ye Hint-Pasifik’teki hamlelerinden ve ABD’yle işbirliğinden geri adım atmasını mı söylüyor?” şeklinde yorumlara neden olmuştur.

Nitekim mevzubahis tugayların Çin’in iç bölgelerinden Hindistan sınırına sevk edilmesi dikkat çekicidir. Hindistan bunu bir savaş hazırlığı gibi algılamaktadır. Batı’nın iddialarına göre Çin, bu konuşlandırmayla sadece sınır bölgesinin güvenliğini almakla kalmamakta; aynı zamanda ve daha çok Tibet’in demografik ve kültürel yapısını değiştirmeyi amaçlamaktadır. Daha makul bir senaryoya göre Çin, sınırdaki bu konuşlandırmayla birlikte Hindistan’a mesaj vermek istiyor olabilir. Bu doğrultuda Pekin’in Yeni Delhi’yi bir tercihe zorladığını söylemek mümkündür. Bu da Yeni Delhi’nin Hint-Pasifik’te Washington’la iş tutması ile Pekin’le dost olması arasında bir tercihtir.

Hindistan ise yakın çevresinde Çin’in askeri etkinliğini arttırmasından rahatsızdır. Bu bağlamda Çin’in Sri Lanka, Maldivler, Nepal, Pakistan, Myanmar, Bangladeş ve Butan’da istikrarsızlığı tetikleyebileceğinden endişe duyulmaktadır. Dolayısıyla Hindistan, yakın çevresindeki “Çin tehdidini” hafife almamaktadır. Pekin ise sınırdaki bu hareketliliğin daha çok kendi iç güvenliğiyle alakalı olduğunu söylemektedir. Fakat benzer ifadeleri Moskova da Ukrayna’ya yönelik müdahalesinden önce söylemiştir. Söz konusu dönemde Rusya, kendi toprakları içerisindeki sevkiyatlara istediği gibi karar verebileceğini ve bunun başka ülkeleri ilgilendirmeyeceğini ifade etmiştir.

Genel itibarıyla Çin ve Hindistan, sınırda savaşın tırmanmasına yol açacak hamleler yapmaktadır. Hindistan, ABD’yle gerçekleştirdiği tatbikatlardan dolayı Çin’e hesap vermeyeceğini söylemektedir.  Özellikle de Çin’in Hindistan’a karşı onun gücünü hafife alan bir yaklaşım sergilediği görülmektedir. Buna cevap olarak Yeni Delhi, arkasında “Washington’un olduğu” mesajını vermektedir. Bu yaklaşım Çin’in daha da öfkelenmesine yol açmaktadır. Zira Pekin, sınırdaki tatbikatlarıkendi çıkarlarına yönelik bir tehdit olarak görmüştür. Çünkü Çin’in “ABD’nin koruması altındayken” Hindistan’a saldırması ve sınır ihlali yapması mümkün değildir. Daha da önemli olan husus, Hindistan’ın da aynı Rusya ve Çin gibi askeri-güvenlik alanında radikal hamlelerde bulunmasıdır. Çünkü Yeni Delhi, Washington’dan cesaret almaktadır. Ancak savaş çıkınca ABD’nin desteğini alıp almayacağı şüphelidir. Yani diğer Batılı güçler gibi Hindistan da ABD tarafından krize sürükleniyor olabilir.

Tahmin edileceği gibi ABD, Hindistan’a olası bir savaş anında savunma desteği garantisi vermemektedir. Bu yönüyle Hindistan’ın konumu, Filipinler, Japonya ve Avustralya’dan farklıdır. ABD’nin söz konusu ülkelerin savunmasına yardımcı olma taahhüdü vardır. Çin’in Hindistan’a karşı daha saldırgan politikalar izlemesi de bundan kaynaklanmaktadır. Ayrıca Çin, Hint-Pasifik’te ABD ve müttefikleri tarafından kuşatılmış hissetmektedir. Dolayısıyla Çin’in yakın çevresinde askeri-güvenlik hamleleri yapabileceği alanlar sınırlıdır. Myanmar, Afganistan, Tacikistan ve Hindistan bu sınırlılığa rağmen hamle yapılabilecek yerlerin başında gelmektedir.

Bu tehdidi gören Hindistan, ABD’yle savunma alanındaki işbirliğini ve askeri tatbikatlarını artırmaktadır. Fakat iki ülke arasında savunma ittifakı kurulmadığı sürece, Çin tehdidinin bertaraf edilmesi kolay değildir. Nitekim bu askeri ortaklığa ihtiyaç duyulmasının temel sebebi geçmiş yıllardaki Hindistan-Çin sınır savaşlarıdır. Geçmişe bakmak gerekirse, 1962 yılındaki savaşın muharebe alanı; Himalaya dağlarında denizden 4,250 metre yüksekteki dağlık bir coğrafya olmuştur. Bu savaş, Hindistan’ın yenilgisiyle sonuçlanmıştır. En son 2020 yılındaki çatışmalarda ise Hindistan askerlerinden çok sayıda esir düşen ve hayatını kaybeden olmuştur. 2002 senesinden beri ABD’nin her yıl dağ savaşıyla ilgili verdiği bu eğitimlere rağmen Hindistan’ın Çin karşısında oldukça yetersiz kaldığı görülmektedir. Pekin’in düşüncesine göre, Hindistan’ı olası bir sınır savaşında yenebilmek kolay görünmektedir. Fakat jeopolitik ortam buna müsait değildir.

Dünyadaki krizlerin Batı’dan Asya ve Hint-Pasifik’e doğru kaydığı konjonktürde Çin, iç meselelerin yanı sıra küresel güç mücadelesinin yaşandığı Tayvan Krizi gibi sorunlarla uğraşmaktadır. Bu yüzden Çin, Tayvan’ın dışında yakın çevresinde ABD’ye karşı yeni bir çatışma veya Soğuk Savaş cephesinin açılmasını istemeyecektir. Bunun yanı sıra Çin’in muhatabı olan Hindistan, 2023 yılında G20 Dönem Başkanlığı’nı üstlenecek olması sebebiyle kendini daha güçlü hissedecektir ve bunu komşuları üzerinde bir baskı aracı olarak kullanmaya çalışabilir. Yeni Delhi yönetimi, 2023 senesinde Keşmir meselesi üzerinden Çin’i daha fazla baskılamak ve geri çekilmeye zorlamak isteyebilir. Yakın gelecekte Hindistan ve Çin’in birbirlerine meydan okudukları, güç gösterisi yaptıkları ve belirli konularda birbirlerini tercih yapmaya zorladıkları bir ortam görülebilir. 


[1] “India, US Armies Hold Exercises Close to China Border”, Independent, https://www.independent.co.uk/news/ap-china-defence-ministry-india-beijing-b2235233.html, (Erişim Tarihi: 03.12.2022)

[2] “India Dismisses Chinese Objections to India-US Military Drills Near Border”, Voanews, https://www.voanews.com/a/india-dismisses-chinese-objections-to-india-us-military-drills-near-border/6858186.html, (Erişim Tarihi: 03.12.2022).  

[3] Aynı yer.

[4] “Why China under Xi Poses Military Threat to India”, Hindustan Times, https://www.hindustantimes.com/world-news/why-china-under-xi-poses-military-threat-to-india-101669305327798.html, (Erişim Tarihi: 03.12.2022).                          

[5] Aynı yer.

Dr. Cenk TAMER
Dr. Cenk TAMER
Dr. Cenk Tamer, 2014 yılında Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Aynı yıl Gazi Üniversitesi Ortadoğu ve Afrika Çalışmaları Bilim Dalı’nda yüksek lisans eğitimine başlamıştır. 2016 yılında “1990 Sonrası İran’ın Irak Politikası” başlıklı teziyle master eğitimini tamamlayan Tamer, 2017 yılında ANKASAM’da Araştırma Asistanı olarak göreve başlamış ve aynı yıl Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Doktora Programı’na kabul edilmiştir. Uzmanlık alanları İran, Mezhepler, Tasavvuf, Mehdilik, Kimlik Siyaseti ve Asya-Pasifik olan ve iyi derecede İngilizce bilen Tamer, Gazi Üniversitesindeki doktora eğitimini “Sosyal İnşacılık Teorisi ve Güvenlikleştirme Yaklaşımı Çerçevesinde İran İslam Cumhuriyeti’nde Kimlik İnşası Süreci ve Mehdilik” adlı tez çalışmasıyla 2022 yılında tamamlamıştır. Şu anda ise ANKASAM’da Asya-Pasifik Uzmanı olarak görev almaktadır.